Hayatıma başkaldırı

Yaşadığın başarısızlıklar, yediğin 2 yıl ve akabinde aile karşısında mahcup olma durumu ile hiç istemediğin bir bölüme gitmişsin. Bu bölümü istediğin için değil, sadece ailene üniversiteyi gittiğini göstermek için gittiğini sen de kabullenirsin.

Geçmişi geçmişte bırakmak lazım. Geçmişi düzeltmeyiz ancak geleceğe şekil verebiliriz. Hiçbir şey bitmiş değil, dilediğin yolda çektiğin cefa sonrası ulaştığın başarı, bunların hepsini tolere edecektir.

Böyle konular görmek ve her şeye rağmen "never give up" diyebilmek beni sevindiriyor. Yolun açık olsun, başarılar.

Saçma olacak ama profil resminizdeki vücut sizinmi? D:
 
Herkese selamlar büyük aile. Bu yazı dert dökme/içini açma yazısı olacak ve haliyle hafiften uzun olacaktır. Akıl vermek, desteklemek veya farklı bir yorum yapmak isteyen herkesi katkıda bulunmaya bekliyorum. Benim için değerlisiniz.

Öncelikle 21 yaşında ve üniversite okuyan (İşletme 1) bir kardeşinizim. Liseden mezun olduğumdan beri büyük sıkıntılar ile birlikte yaşamaya başladım. Çok ciddi olaylar atlattım ve bunlardan birini hala yaşamaya devam ediyorum. Şu an her ne kadar bana anlık sıkıntı çıkarmasa da bir veya iki yıl içinde nasıl bir sıkıntı verecek beklemekteyim. Üzeri kapalı konuştuğumun farkındayım lakin gizli tutmaya mecburum.

Üniversite sınavına ilk kez girerken birçok genç gibi bende 4 senesini şamata ile heba etmiş ve henüz sınava girmeden mezuna kalma isteği ile ilk senemi kaybederek bu kervana katılmıştım. Her ne kadar çalışmamış olsam dahi bir eşit ağırlık öğrencisi olarak psikolog olma hayaline düşmüştüm. Söylediğim gibi ilk sınavım 4 senenin şaklabanlığı ile heba olmuştu. Kafama koymuştum ve artık kaybedecek 1 senem daha yoktu. Yaz ayını boş geçtikten sonra çalışmaya başlamış ve kararlı bir şekilde derslerle boğuşmaya başlamıştım. Ta ki başıma iş açma hobimi tekrardan edinene kadar. Matematik-1 konuları hallettikten sonra bütün bir senemi henüz 2-3 ay sonunda kaybetmiştim. Bu şekilde sınava kadar hayatla uğraş verip ilk sene aldığım sonucun aynısını almış bulundum.

İkinci senesini de ilk senesinden farksız kılmış birisi olarak, ne yapacağını bilmez bir şekilde sınav sonucu elimde(!) kara kara düşünüyordum. Gölgesi dağlardan büyük olan babam ilk sene hiç düşünmeden "hazırlan" dediği gibi aynısını bu sene için de söylemiş ve benim içimi rahatlatmıştı. Bu kez yaz dönemini es geçmek istememiş ve yaz itibariyle çalışmaya başlamıştım. Her şey inanılmaz güzel giderken yine aynı ben, 2 sene sonraki bugünümü etkileyecek bir hata yapmış ve sınava 4 ay kala her şeyi bitirmiştim. Bu hata beni ve benim yanımda ailemi de etkilemiş bir hata idi. Hata yaptım yazdım fakat bu kesinlikle bir hata değildi. Olması gerekeni yapmış ve ilginç bir şekilde çok kötü bir duruma düşmüştüm.

Gel zaman git zaman bu sorunla baş ederken sınav aynı şekilde aksamış, hatta hayatımda bir şeyi yarım bıraktığım en kötü durumda aksatmıştım. Sınav sonucu kaçınılmaz bir şekilde değişmemiş ve artık mecbur kalarak İşletme fakültesini yazarak bu işe bir son vermiştim. Ne babamı daha fazla maddi olarak zorlamak, ne de başıma ne iş gelecek kaygısına düşmemek için istemediğim bir bölümü yazmıştım. İçim içimi yiyordu. Hayatta asla pes etmeyi, bir şeyi yarıda bırakmayı aklından geçirmeyen ben; iki sene içinde bu sözümü kademeli olarak yemiştim.

İşletme bölümünü yazdıktan sonra henüz okulun açılmasına 2 hafta kala bölümün hazırlık sınıfının olduğunu öğrenmiş ve bir şok daha yaşamıştım. 2 haftada İngilizce çalışarak bir sene kurtarmak istesem de becerememiş ve bir kez daha afallamıştım. Birçok sorunla uğraşırken bir de bu dikkatsizliğin darbesini yemek, beni resmen yürümek için yerlerde sürünen bir bebeğe çevirmişti. Hazırlık sınıfını yüz üzerinden doksan ortalama ile bitirmiş ve istemediğim bir bölüme doğru koşar adımlarla ilerlemiştim.

İşletme bölümüne başlamış ve içime sinmeyerek derslere katılmıştım. Ta ki ikinci haftaya kadar. İkinci haftadan sonra ilk dönem bitene kadar okula gitmemiş ve bütün derslerden kalmıştım. Bu süreçte kendime bir hedef belirlemiş, planlarımı yapmış ve icraate geçeceğim günü bekliyordum. Yine bu süreçte aileme yalan söyleyerek tüm derslerden geçtiğimi göstermiştim. Hayatını lise son sınıfa kadar tabiri caiz ise bir gayrimüslim olarak yaşamış ve ardından dindar birisi olmuştum. O zamandan bu zamana kadar hiçbir şekilde aileme yalan söylememişken, onları okula gittiğime ve başarılı olduğuma inandırmıştım. Bu benim için utanç verici bir şeydi. Bunun utancını hala yaşamaktayım.

Bir üst paragrafta kendime bir hedef belirlediğimi yazmıştım. Bu hedef, üniversite sınavına tekrardan bu bahar döneminden itibaren başlayarak önümüzdeki seneye kadar çalışmak ve tıp fakültesinden içeriye adım atmak. Bir eşit ağırlık öğrencisinden bu sözü duymak sizin için ne anlam ifade ediyor bilemem lakin kendi gururunu kendisi kırmış birisi olarak bana yapabileceğim bir eylem olarak geliyor. Uzun zaman sonra sayısal çalışmak, 10-11-12. sınıflarda görmediği dersleri hatim etmek ve sorularını çözmek... Zor bir hedef ve onun için risk almayı kabullenmiş bir genç...
Hazırlık sınıfını bitirene kadar ve İşletme sınıfının ilk dönemini bitirene kadar çevremden duymadığım laf kalmadı. Tabi bunun bir de 2 senelik mezuna kalma süreci var. Toplamda 4-5 sene dolaylarında kafayı yememiş olmam tek tesellim :)

Nihai olarak Technopat ailesi, hedefimi tekrardan önüme alarak ve başıma ne gelirse gelsin korkmadan, yılmadan ve asla pes etmeden çalışmaya başlayacağım. Olası bir kazanma durumunda mezuniyet yaşım 28-29 olacak. Ancak "başarmış" bir ben olarak hayatıma daha mutlu bir şekilde devam edeceğim.
Ve size şunun sözünü veriyorum ki ben ortalama bir buçuk yıllık süreç sonunda bu konunun altına gelip "KAZANDIM" yazacağım.
Ve yine şunun sözünü veriyorum ki başıma her ne gelirse gelsin "asla pes etmeyeceğim."

Saygı ve sevgilerimle. Hayatın darbesini yemiş bir kardeşinizden sizlere not.
Hocam uzun zamandır ses vermemişsiniz. Kazandınız mı?
 
Herkese selamlar büyük aile. Bu yazı dert dökme/içini açma yazısı olacak ve haliyle hafiften uzun olacaktır. Akıl vermek, desteklemek veya farklı bir yorum yapmak isteyen herkesi katkıda bulunmaya bekliyorum. Benim için değerlisiniz.

Öncelikle 21 yaşında ve üniversite okuyan (İşletme 1) bir kardeşinizim. Liseden mezun olduğumdan beri büyük sıkıntılar ile birlikte yaşamaya başladım. Çok ciddi olaylar atlattım ve bunlardan birini hala yaşamaya devam ediyorum. Şu an her ne kadar bana anlık sıkıntı çıkarmasa da bir veya iki yıl içinde nasıl bir sıkıntı verecek beklemekteyim. Üzeri kapalı konuştuğumun farkındayım lakin gizli tutmaya mecburum.

Üniversite sınavına ilk kez girerken birçok genç gibi bende 4 senesini şamata ile heba etmiş ve henüz sınava girmeden mezuna kalma isteği ile ilk senemi kaybederek bu kervana katılmıştım. Her ne kadar çalışmamış olsam dahi bir eşit ağırlık öğrencisi olarak psikolog olma hayaline düşmüştüm. Söylediğim gibi ilk sınavım 4 senenin şaklabanlığı ile heba olmuştu. Kafama koymuştum ve artık kaybedecek 1 senem daha yoktu. Yaz ayını boş geçtikten sonra çalışmaya başlamış ve kararlı bir şekilde derslerle boğuşmaya başlamıştım. Ta ki başıma iş açma hobimi tekrardan edinene kadar. Matematik-1 konuları hallettikten sonra bütün bir senemi henüz 2-3 ay sonunda kaybetmiştim. Bu şekilde sınava kadar hayatla uğraş verip ilk sene aldığım sonucun aynısını almış bulundum.

İkinci senesini de ilk senesinden farksız kılmış birisi olarak, ne yapacağını bilmez bir şekilde sınav sonucu elimde(!) kara kara düşünüyordum. Gölgesi dağlardan büyük olan babam ilk sene hiç düşünmeden "hazırlan" dediği gibi aynısını bu sene için de söylemiş ve benim içimi rahatlatmıştı. Bu kez yaz dönemini es geçmek istememiş ve yaz itibarıyla çalışmaya başlamıştım. Her şey inanılmaz güzel giderken yine aynı ben, 2 sene sonraki bugünümü etkileyecek bir hata yapmış ve sınava 4 ay kala her şeyi bitirmiştim. Bu hata beni ve benim yanımda ailemi de etkilemiş bir hata idi. Hata yaptım yazdım fakat bu kesinlikle bir hata değildi. Olması gerekeni yapmış ve ilginç bir şekilde çok kötü bir duruma düşmüştüm.

Gel zaman git zaman bu sorunla baş ederken sınav aynı şekilde aksamış, hatta hayatımda bir şeyi yarım bıraktığım en kötü durumda aksatmıştım. Sınav sonucu kaçınılmaz bir şekilde değişmemiş ve artık mecbur kalarak İşletme fakültesini yazarak bu işe bir son vermiştim. Ne babamı daha fazla maddi olarak zorlamak, ne de başıma ne iş gelecek kaygısına düşmemek için istemediğim bir bölümü yazmıştım. İçim içimi yiyordu. Hayatta asla pes etmeyi, bir şeyi yarıda bırakmayı aklından geçirmeyen ben; iki sene içinde bu sözümü kademeli olarak yemiştim.

İşletme bölümünü yazdıktan sonra henüz okulun açılmasına 2 hafta kala bölümün hazırlık sınıfının olduğunu öğrenmiş ve bir şok daha yaşamıştım. 2 haftada İngilizce çalışarak bir sene kurtarmak istesem de becerememiş ve bir kez daha afallamıştım. Birçok sorunla uğraşırken bir de bu dikkatsizliğin darbesini yemek, beni resmen yürümek için yerlerde sürünen bir bebeğe çevirmişti. Hazırlık sınıfını yüz üzerinden doksan ortalama ile bitirmiş ve istemediğim bir bölüme doğru koşar adımlarla ilerlemiştim.

İşletme bölümüne başlamış ve içime sinmeyerek derslere katılmıştım. Ta ki ikinci haftaya kadar. İkinci haftadan sonra ilk dönem bitene kadar okula gitmemiş ve bütün derslerden kalmıştım. Bu süreçte kendime bir hedef belirlemiş, planlarımı yapmış ve icraate geçeceğim günü bekliyordum. Yine bu süreçte aileme yalan söyleyerek tüm derslerden geçtiğimi göstermiştim. Hayatını lise son sınıfa kadar tabiri caiz ise bir gayrimüslim olarak yaşamış ve ardından dindar birisi olmuştum. O zamandan bu zamana kadar hiçbir şekilde aileme yalan söylememişken, onları okula gittiğime ve başarılı olduğuma inandırmıştım. Bu benim için utanç verici bir şeydi. Bunun utancını hala yaşamaktayım.

Bir üst paragrafta kendime bir hedef belirlediğimi yazmıştım. Bu hedef, üniversite sınavına tekrardan bu bahar döneminden itibaren başlayarak önümüzdeki seneye kadar çalışmak ve tıp fakültesinden içeriye adım atmak. Bir eşit ağırlık öğrencisinden bu sözü duymak sizin için ne anlam ifade ediyor bilemem lakin kendi gururunu kendisi kırmış birisi olarak bana yapabileceğim bir eylem olarak geliyor. Uzun zaman sonra sayısal çalışmak, 10-11-12. sınıflarda görmediği dersleri hatim etmek ve sorularını çözmek... Zor bir hedef ve onun için risk almayı kabullenmiş bir genç...
Hazırlık sınıfını bitirene kadar ve İşletme sınıfının ilk dönemini bitirene kadar çevremden duymadığım laf kalmadı. Tabi bunun bir de 2 senelik mezuna kalma süreci var. Toplamda 4-5 sene dolaylarında kafayı yememiş olmam tek tesellim :)

Nihai olarak Technopat ailesi, hedefimi tekrardan önüme alarak ve başıma ne gelirse gelsin korkmadan, yılmadan ve asla pes etmeden çalışmaya başlayacağım. Olası bir kazanma durumunda mezuniyet yaşım 28-29 olacak. Ancak "başarmış" bir ben olarak hayatıma daha mutlu bir şekilde devam edeceğim.
Ve size şunun sözünü veriyorum ki ben ortalama bir buçuk yıllık süreç sonunda bu konunun altına gelip "KAZANDIM" yazacağım.
Ve yine şunun sözünü veriyorum ki başıma her ne gelirse gelsin "asla pes etmeyeceğim."

Saygı ve sevgilerimle. Hayatın darbesini yemiş bir kardeşinizden sizlere not.

Kazanabildiniz mi hocam?
 
Herkese selamlar büyük aile. Bu yazı dert dökme/içini açma yazısı olacak ve haliyle hafiften uzun olacaktır. Akıl vermek, desteklemek veya farklı bir yorum yapmak isteyen herkesi katkıda bulunmaya bekliyorum. Benim için değerlisiniz.

Öncelikle 21 yaşında ve üniversite okuyan (İşletme 1) bir kardeşinizim. Liseden mezun olduğumdan beri büyük sıkıntılar ile birlikte yaşamaya başladım. Çok ciddi olaylar atlattım ve bunlardan birini hala yaşamaya devam ediyorum. Şu an her ne kadar bana anlık sıkıntı çıkarmasa da bir veya iki yıl içinde nasıl bir sıkıntı verecek beklemekteyim. Üzeri kapalı konuştuğumun farkındayım lakin gizli tutmaya mecburum.

Üniversite sınavına ilk kez girerken birçok genç gibi bende 4 senesini şamata ile heba etmiş ve henüz sınava girmeden mezuna kalma isteği ile ilk senemi kaybederek bu kervana katılmıştım. Her ne kadar çalışmamış olsam dahi bir eşit ağırlık öğrencisi olarak psikolog olma hayaline düşmüştüm. Söylediğim gibi ilk sınavım 4 senenin şaklabanlığı ile heba olmuştu. Kafama koymuştum ve artık kaybedecek 1 senem daha yoktu. Yaz ayını boş geçtikten sonra çalışmaya başlamış ve kararlı bir şekilde derslerle boğuşmaya başlamıştım. Ta ki başıma iş açma hobimi tekrardan edinene kadar. Matematik-1 konuları hallettikten sonra bütün bir senemi henüz 2-3 ay sonunda kaybetmiştim. Bu şekilde sınava kadar hayatla uğraş verip ilk sene aldığım sonucun aynısını almış bulundum.

İkinci senesini de ilk senesinden farksız kılmış birisi olarak, ne yapacağını bilmez bir şekilde sınav sonucu elimde(!) kara kara düşünüyordum. Gölgesi dağlardan büyük olan babam ilk sene hiç düşünmeden "hazırlan" dediği gibi aynısını bu sene için de söylemiş ve benim içimi rahatlatmıştı. Bu kez yaz dönemini es geçmek istememiş ve yaz itibariyle çalışmaya başlamıştım. Her şey inanılmaz güzel giderken yine aynı ben, 2 sene sonraki bugünümü etkileyecek bir hata yapmış ve sınava 4 ay kala her şeyi bitirmiştim. Bu hata beni ve benim yanımda ailemi de etkilemiş bir hata idi. Hata yaptım yazdım fakat bu kesinlikle bir hata değildi. Olması gerekeni yapmış ve ilginç bir şekilde çok kötü bir duruma düşmüştüm.

Gel zaman git zaman bu sorunla baş ederken sınav aynı şekilde aksamış, hatta hayatımda bir şeyi yarım bıraktığım en kötü durumda aksatmıştım. Sınav sonucu kaçınılmaz bir şekilde değişmemiş ve artık mecbur kalarak İşletme fakültesini yazarak bu işe bir son vermiştim. Ne babamı daha fazla maddi olarak zorlamak, ne de başıma ne iş gelecek kaygısına düşmemek için istemediğim bir bölümü yazmıştım. İçim içimi yiyordu. Hayatta asla pes etmeyi, bir şeyi yarıda bırakmayı aklından geçirmeyen ben; iki sene içinde bu sözümü kademeli olarak yemiştim.

İşletme bölümünü yazdıktan sonra henüz okulun açılmasına 2 hafta kala bölümün hazırlık sınıfının olduğunu öğrenmiş ve bir şok daha yaşamıştım. 2 haftada İngilizce çalışarak bir sene kurtarmak istesem de becerememiş ve bir kez daha afallamıştım. Birçok sorunla uğraşırken bir de bu dikkatsizliğin darbesini yemek, beni resmen yürümek için yerlerde sürünen bir bebeğe çevirmişti. Hazırlık sınıfını yüz üzerinden doksan ortalama ile bitirmiş ve istemediğim bir bölüme doğru koşar adımlarla ilerlemiştim.

İşletme bölümüne başlamış ve içime sinmeyerek derslere katılmıştım. Ta ki ikinci haftaya kadar. İkinci haftadan sonra ilk dönem bitene kadar okula gitmemiş ve bütün derslerden kalmıştım. Bu süreçte kendime bir hedef belirlemiş, planlarımı yapmış ve icraate geçeceğim günü bekliyordum. Yine bu süreçte aileme yalan söyleyerek tüm derslerden geçtiğimi göstermiştim. Hayatını lise son sınıfa kadar tabiri caiz ise bir gayrimüslim olarak yaşamış ve ardından dindar birisi olmuştum. O zamandan bu zamana kadar hiçbir şekilde aileme yalan söylememişken, onları okula gittiğime ve başarılı olduğuma inandırmıştım. Bu benim için utanç verici bir şeydi. Bunun utancını hala yaşamaktayım.

Bir üst paragrafta kendime bir hedef belirlediğimi yazmıştım. Bu hedef, üniversite sınavına tekrardan bu bahar döneminden itibaren başlayarak önümüzdeki seneye kadar çalışmak ve tıp fakültesinden içeriye adım atmak. Bir eşit ağırlık öğrencisinden bu sözü duymak sizin için ne anlam ifade ediyor bilemem lakin kendi gururunu kendisi kırmış birisi olarak bana yapabileceğim bir eylem olarak geliyor. Uzun zaman sonra sayısal çalışmak, 10-11-12. sınıflarda görmediği dersleri hatim etmek ve sorularını çözmek... Zor bir hedef ve onun için risk almayı kabullenmiş bir genç...
Hazırlık sınıfını bitirene kadar ve İşletme sınıfının ilk dönemini bitirene kadar çevremden duymadığım laf kalmadı. Tabi bunun bir de 2 senelik mezuna kalma süreci var. Toplamda 4-5 sene dolaylarında kafayı yememiş olmam tek tesellim :)

Nihai olarak Technopat ailesi, hedefimi tekrardan önüme alarak ve başıma ne gelirse gelsin korkmadan, yılmadan ve asla pes etmeden çalışmaya başlayacağım. Olası bir kazanma durumunda mezuniyet yaşım 28-29 olacak. Ancak "başarmış" bir ben olarak hayatıma daha mutlu bir şekilde devam edeceğim.
Ve size şunun sözünü veriyorum ki ben ortalama bir buçuk yıllık süreç sonunda bu konunun altına gelip "KAZANDIM" yazacağım.
Ve yine şunun sözünü veriyorum ki başıma her ne gelirse gelsin "asla pes etmeyeceğim."

Saygı ve sevgilerimle. Hayatın darbesini yemiş bir kardeşinizden sizlere not.
7.sınıf öğrencisi olarak gelecek hakkında güzel ipuçları,bilgiler kazanmış ve biraz ders çıkarmış oldum.

Allah size kazasız belasız mezun olmayı nasip etsin ben de gelecekte animatör tarzı birşey okumayı düşünüyorum.

Ama karar da veremedim dijital oyun tasarımcılığı mı okusam yoksa normal animasyon mu
 

Yeni konular

Geri
Yukarı