Hayatın ne kadar acımasız olduğunu ne zaman kavradınız?

Çok ciddi emekler vererek elde ettiğim/yaptığım şeyleri birilerinin hiç emek vermeden elde edebiliyor/yapabiliyor olduğunu gördüğümde.
 
Lisedeyken bir yaz tatili ".. savunma sanayi" diye bir yerde işe girmiştim.
(Aklınıza öyle füzeler falan gelmesin, genellikle kablo ve temel elektronik parçalar üreten bir yer)
Lisede elektrik elektronik okuduğumdan ötürü bir yandan yapılan işleri öğrenmeye çalışıyor, bir yandan da işte fotokopi, getir götür gibi angarya işler yapıyorum. Fotokopi kısmı önemli ama, bayağı şirketin "fotokopi sorumlusu" gibi bir şeyim. Herkesin fotokopisini ben çekiyorum.

Bir gün çok uzun olacağı için anlatmayacağım bir konu sebebiyle yöneticilerden biriyle ufak bir tartışma yaşadım. Tabii ben şirketin bütün fotokopilerini çektiğim için kendimi vazgeçilmez falan sanıyorum. Bu yönetici de işte laf altından "seni kovarım" demeye getiriyor. Neyse ben bir süre sonra istifamı verip çıktım, şirketten samimi olduğum biri ertesi gün yerime gelen kişiyle durum atmıştı. Vazgeçilemez olmadığımı, her an yerimin doldurulabileceğini, hayatta aslında pek de önemli bir yer kaplamadığımı o zaman anlamıştım. Ergen aklımla o zamanlar bu bana biraz ağır gelmişti. Şimdi olsa sallamam.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı