Hayatın zorluklarına nasıl cevap vermeliyiz?

Hayat sana zorlukları dayatmasaydı hayattan zevk almazdın ve intihar ederdin. Şöyle düşün bir oyunda hile yaptığın zaman her şey kolaylaşıyor ve o yüzden 1 saat oynayıp oyunu bırakıyorsun. Hayatta aynı bunun gibi her şey kolay olsaydı şuanda yaşamayı bırakmıştın bile. Hayatın zorluklarını bir bilgisayar oyunu gibi düşün. Pes etmeden uğraşırsan, eninde sonunda o bölümü geçeceksin.
 
Hayat sana zorlukları dayatmasaydı hayattan zevk almazdın ve intihar ederdin. Şöyle düşün bir oyunda hile yaptığın zaman her şey kolaylaşıyor ve o yüzden 1 saat oynayıp oyunu bırakıyorsun. Hayatta aynı bunun gibi her şey kolay olsaydı şuanda yaşamayı bırakmıştın bile. Hayatın zorluklarını bir bilgisayar oyunu gibi düşün. Pes etmeden uğraşırsan, eninde sonunda o bölümü geçeceksin.

Ben nasıl cevap vermeliyiz diye sordum olmasaydı diye sormadım ama cevap yazdığın için gene de teşekkür ederim.
 
Eşek gibi çalışacaksın. Hayat adil bir patron değil bu yüzden herkesi aynı seviyeden başlatmıyor maalesef. Ama hangi seviyede olursan ol çalışmazsan seni kapının önüne koyacak kadar da acımasızdır. Burada çalışmak kavramı çok geniş bir tanım. Mücadele etmek, yaşama tutunmak, geceni gündüzüne katmak... Mutluluğun yolu bile çalışmaktan geçiyor. Ama en önemlisi vicdan. Sen elinden geldiğin kadar mücadele ettiğin sürece vicdanın rahat olacak. Hayatı sürdürmenin yolu çalışmak özetle.
 
Şükür ederek, çalışarak ve her sabah kendine ben hoşnut olmadığım bu durumdan kurtulacağım diyerek. Ne zaman ayağın bir engele çarpsa, engel yolundan kalkmayacak bir şeyse etrafından dolaşacak kadar kendini buna hazırlamalısın. Maddi durumun, ailevi sorunların, sosyal statün ne olursa olsun. Sosyal mecralarda bahsetmedim ama bahsedeyim belki birisine umut olur. Ben lisedeyken babamın maddi durumu pek iyi değildi, liseyi bırakıp çalışmaya karar verdim. Başarılı bir öğrenciydim. İki hafta kadar okula gitmedim, ailemin durumdan haberi yok, oto yıkamacıda günlük 12 liraya araba yıkıyorum. Bir paket sigara o zamanlar 5.5-6 tl. Var sen hesap et, okul rehber hocam babamı arıyor, durumu anlatıyor. Akşamına evde kıyamet kopuyor ve babam bana tek bir laf söylüyor. Evet arkadaşlar bir film-dizi klasiğidir belki bu cümle "sen oku,ben gömleğimi satarım". O gün hayatımı değiştirmiştir. Ama o 2 hafta bana hayatımın dersini de vermiştir. Lüks arabalar, havalı insanlar, küçümseyici bakışları, 1 lira bahşiş verdi diye kendisini milyoner sananlar. Neyse, liseyi bitirip öss sınavına girdim. Şimdi ne diyorlar ona YKS-TYT işte her neyse. Bir halt beceremedim. Babamın suratına bakacak yüzüm yok, aile içi huzurumuz yerinde ama benim içim çok huzursuzdu arkadaşım. Odama kapandım, önümde dağ gibi test kitapları. Babam ve rahmetli annem odama geldiler. Babam bana "ben hayattayken okuyacaksın oğlum, benden sonra kardeşine de sen bakacaksın" dedi. Annem halime üzülmüş. O güzel gözleriyle bana bir bakışı vardı arkadaşım, dünyayı verseler, diplomamı elimden alsalar değişmem. Velhasıl, tüm o kitap dağını sınava kadar yerle bir ettim. Sınavdan çıktım annem babam beni bekliyor. Bir şey deme oğlum dedi annem ne olursa olsun gururumsun benim. Sonuçlar açıklandı. O zaman evde internetimiz yok çıktık gittik bir kafeye. Bir baktım Türkiye de ilk 1.000 olmuşum. Bu bana hem başarının hem o güzel iki insanın bana güvenini kara çıkartmamanın sevincini yaşattı. Tercihler yapıldı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanmıştım. Kalktık gittik Ankara'ya. Yerleştirdi ailem beni. Mart ayında güzel anamı kaybettim. Bugün ne zaman bir ana girse odama, ayağa kalkar öyle ilgilenirim. Hayatın acısını, azime çevirirsen önünde dağ olsa yıkmaz kardeşim. Bugünüme, dünüme ve hiç bilmediğim yarınıma binlerce kez hamd olsun.
 
Başarmak = Pes Etmemek

Hepimiz birer canlıyız ve hayatta kalmak için bazı işleri başarmamız gerekir. Zaman zaman öyle zorluklarla karşılaşır ki insanoğlu, bazen her şeyi bir kenara atıp "Ne olacaksa olsun çünkü benim hiçbir etkim yok!" diyebilir. Aslında şunu unutuyor: Zaten zorluklarla karşılaşma sebebi onun çalışmasından ve etkisinin olmasından kaynaklanır. Mantıklı düşündüğümüz zaman bir zorluğun ortaya çıkabilmesi için çalışmak, çalışmak için ise o insanın bir etkisi olmalıdır.

Başarı zor işlerle olur, zor işler ise önceden yapmadığımız eylemlerdir. Önceden yapmadığımız eylemlerin nasıl bir zorluğu olduğunu bilmediğimiz için zaman zaman hata yaptığımızı fark ederiz, hâlbuki o yaptığımız hatalar bizi yaptığımız işlerden soğutmak yerine bize ders vermeli ve bilgi edinmemizi sağlamalı.

Bilgi edinmek ise pes etmemekle olur. Geceni gündüzüne katıp çalışırsan bilgi edinirsin fakat önemli olan o bilgiyi edinmekten çok, o bilgiyi kullanmasını bilmendir. İlerleyen zamanlarda karşına yeni bir engel çıkarsa, o engeli aşmak için önceden yaşadığın tecrübeleri -edindiğin bilgilerdir- hatırlamalısın.

Şunu asla unutmayın: Karşılaştığınız bazı insanlar size "Yapamazsın, başaramazsın!" diyebilir. Sizin burada yapmanız gereken tek şey başarmak yani pes etmemeniz. Aslında bunu diyen insanlar da sizin karşılaştığınız engellerden biridir ve bunu rahatça aşmalısınız. Nasıl aşacağınızı da bir üstteki paragrafta yazdım.
 
Bir kaç sene önce, sahilde tek başıma yürürken kulağımda son ses Yann Tiersen - Comptine d un autre ete
beynime işleyen bir kaç piyano vuruşu eşliğinde ufuk çizgisine bakarak insansı telaşların ve endişelerin ne kadar anlamsız ve gereksiz olduğu düşüncesi, ardından geleceğime dair güzel bir hayal kurma ve bu hayalin mücadelesini vermekti. Şimdi zorluklara verdiğim tek cevap eve girdiğimde bana her şeyi unutturan ve bir sonraki güne daha güçlü uyanmamı sağlayan bir çift göz, birkaç küçük parmak ve yumuşak pürüzsüz dolgun yanaklar.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı