"Hukuk neden sözel bir bölüm olmalı?" sorusunun cevabı

Katılım
4 Nisan 2020
Mesajlar
8.030
Makaleler
14
Çözümler
464
Yer
Türkiye
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Matematik elbette hayatın içinde olan bir şey. Hemen hemen her şeyde matematikten faydalanıyoruz ve matematiği kullanıyoruz. Hukuk bölümü ülkemizin yapı taşını oluşturan bir bölüm. Ülkedeki hakimleri, savcıları ve avukatları belirleyen, önemli bir bölüm. Konuya böyle bir giriş yapmak istedim.

Şimdi gel gelelim "Hukuk bölümü sözel mi eşit ağırlık mı olmalı?" konusuna.

1750378020581.png


Burada 1. sınıf hukuk derslerini görüyorsunuz. Roma Hukuku, Medeni Hukuk gibi derslerin de pek matematikle alakası yok. Hukuk bölümünün matematikten yararlanmasında bana göre muhakeme, analitik düşünme ve mantık gibi beceriler yer alıyor ve bu becerilerin bir insanda olduğunun ispatı için illa AYT matematikte oturup türev, logaritma, fonksiyon, trigonometri, integral ve bilimum konularla oturup cebelleşmek mi gerekiyor?

Sözel zekası yüksek, kendini "sözelci" olarak tanımlayan insanlar AYT matematik çözemiyor diye mantık, analitik düşünme ve muhakeme gibi yeteneklerden yoksun insanlar mı oluyorlar? Elbette hayır. Ben böyle düşünmüyorum ve insanların hukuk, siyaset bilimi gibi bölümleri kazanması için oturup AYT matematikle cebelleşmesi gerektiğini düşünmüyorum.



Matematiğin asla önemsiz bir ders olduğunu iddia etmem. Hatta buradaki amaç aslında türev bilmek, trigonometri bilmek de değil. Türev, trigonometri gibi konuların sorularını çözebilecek kadar zihinsel disipline, soyut düşünme becerisine ve sabra sahip olmayı ölçmek. Ama bu kadar zorlamaya gerek var mıydı? Bu konuları oturup çözemeyen insanlar zihinsel disipline, soyut düşünme becerisine ve sabra sahip insanlar değiller mi? Bir tarihçi yüzlerce kitabı aklında tutup o kitap üzerine düşünürken muhakeme yeteneğinden nasıl yoksun olabiliyor? Olamaz. Bir insanın matematik yapamaması, özellikle AYT matematik yapamaması o insanın zeki olmadığını bile göstermez nihayetinde zeka türlere ayrılan bir şeydir.
Hukuk doğası gereği sözel bir alandır ve sözel puan türüyle öğrencilerin alınması bence daha doğru bir şey olurdu. Hukuk okumak ve uygulamak büyük oranda okuduğunu anlama, yorum yapma, metinler arası bağlantı kurma ve etkili iletişim becerileri gerektirir. Bu beceriler sözel zeka ile ilişkilidir yani dille düşünme, ikna etme, tartışma ve yazılı anlatım kabiliyetleriyle. Hukuki metinler (kanunlar, içtihatlar, dilekçeler) anlam, yorum ve bağlam üzerine kuruludur. Hukukçu olan birey kelimelerin yerini, anlamını ve kullanım biçimini analiz ederek hüküm çıkarır. Bu dilbilimsel sezgi ve ifade derinliği gerektirir. Hukukta mantık önemlidir ancak türev, integral, geometri gibi yüksek soyut matematik konuları hiçbir biçimde kullanılmaz.
Buna rağmen sınavda bu konular belirleyici hâle geliyor. Bu adil değil. Haydi gelin biraz uluslararası anlamda bakalım. ABD LSAT adı verilen bir test uyguluyor. Bu testte kişiler okuduğunu anlama ve mantık üzerine sınav oluyorlar, hiçbir şekilde matematiksel işlem gücü test edilmiyor. Çünkü hukukçunun görevi hesap yapmak değil; olayları yorumlamak ve haklıyı haksızdan ayırmaktır.

Hukukta kullanılan bilgi ve becerilerin %85-90’ı sözel alanla ilgilidir:
  • Okuduğunu anlama.
  • Yorum yapma.
  • Eleştirel düşünme.
  • İkna edici yazma.
  • Dil hâkimiyeti.
  • Tarih, felsefe, vatandaşlık bilgisi.

    Matematiğin sadece mantık, analitik düşünme ve muhakeme gibi yeterlilikleri hukuk için gereklidir. AYT matematik testi alakasızdır. Tüm AYT matematiği çözme zorunluluğu hukuk okumak isteyen adaylar için adil değildir.
Hukuk sözel tabanlı ve mantık testleriyle desteklenmiş özel bir alan olmalıdır. Şu anki sistem gereği eşit ağırlık olsa da eğitim bilimi açısından sözel bir alandır. İyi bir matematikçi kötü bir hukukçu olabilir. Her muhakeme yeteneği yüksek olan AYT matematik konularını çözemeyebilir.



Tüm bunların haricinde hukukta kullanılan kaynakların neredeyse tamamı sözel içeriklidir:
  • Kanun metinleri.
  • Yargıtay içtihatları.
  • Anayasa hükümleri.
  • Dilekçeler, iddianameler, savunmalar, gerekçeli kararlar...
Bu kaynakların tümü yazılı ve sözel metinlerdir.
Bazı insanlar "sözelci" denilince ezberci olarak görüyorlar. Bu aslında tam anlamıyla doğru değil. Her sözel derslerde başarılı olan öğrenciler ezberci değillerdir. Bu konu ayrı bir tartışma konusu olur o yüzden çok uzatmıyorum. Değinelim başka bir noktaya.

Eğitim biliminin temel ilkelerinden biri şudur:
"Alan seçimi, öğrencinin gelişmesi gereken temel yetenek alanlarına göre yapılmalıdır."
Eğer hukuk matematiksel işlem değil de anlamlandırma, açıklama, tartışma, ifade ve dil hâkimiyeti gerektiriyorsa o zaman hukuk bölümü matematiğin baskın olduğu puan türünde değil, sözel puan türünde yer almalıdır. Üstte verdiğim ABD örneğinde bile gelişmiş sistemlerin hukukçuları matematiksel işlem gücüne göre, ileri düzey matematik konularına göre seçmediğini görüyoruz.



Peki ya ne yapabiliriz?
Sözel puan türünün haricinde hukuk ve bazı bölümler için (siyaset bilimi vs.) mantık, muhakeme ve analitik düşünme becerilerini ölçecek ekstra bir sınav daha yapılabilir ve bu iki sınav harmanlanabilir. Ya da hukuk eşit ağırlıktan sözel puan türüne geçirilmelidir. Şu anki uygulanma şekli doğru değildir. Karşıt görüşünüzü saygı çerçevesi içerisinde sunabilirsiniz.
 
Sanki tıp fakültesinin biyolojiyle fizikle matematikle çok alakası var da sayısal alanda sınava giriliyor, üniversite bölümlerinin çoğu zaten bu şekilde.

Şu anki sınav sisteminin amacı öğrencinin ben belli bir alanda oturup çalışıp bilgileri ve mantığı elde edip bir bilgi veya yetenek kazanabiliyorum tıp da hukuk da okursam aynı şekilde tamamlayabilirim demesidir yoksa sınav sistemini geçtim eğitim sistemimizde de ne mantıklı ki bu da mantıklı olsun.

İnsan beyninin en aktif olduğu ve öğrenmenin kolay olduğu senelerde öğrencinin meylettiği alanından ters bir alanda ders çalıştırmak ve bunu da yüksek puan isteyen bölümler için en küçük ayrıntılara kadar öğrenmesini şart koşmak... Hangi akla hizmet bu sistemi kullanıyorlar anlamış değilim.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Hukuk sözel bölüm olmamalı. EA standartlarından bile yukarı taşınmalı. Hukuk fakültesi bu ülkede çok rezil bir hale geldi her yere üniversite açılmasıyla.
 
Hukuk sözel bölüm olmamalı. EA standartlarından bile yukarı taşınmalı. Hukuk fakültesi bu ülkede çok rezil bir hale geldi her yere üniversite açılmasıyla.

Nasıl olmalı peki sizce?
 
Lise 2. sınıftı galiba... Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konu parçalarından (eser) biri...
"Hendese Bilen Kadıyla Hendese Bilmeyen Kadı" idi. Kâtip Çelebi'nin Mîzânü’l-Hakk galiba...
 
Hukukun eşit ağırlık mı sözel mi olması lazım diye tartışmaktan önce hukuk fakültesi hakkında tartışılması gereken daha önemli sorular var. Neden Türkiye'de 80 küsur tane hukuk fakültesi var? Neden 100 bin yapmış birisi baba parası sayesinde hukuk okuyabiliyor? Neden Erzincan'a hukuk fakültesi kurulmuş? Neden avukatlar işsiz veya düşük ücretlerle çalışıyor? Neden avukat olabilmek için sınav geldi? Bu soruların cevabından sonra konudaki soruya gelirsek eğer, zaten eşit ağırlıkta bile darma duman edilmiş bir bölümü sözele koyarak çok daha felaket bir hale getirebiliriz. Eşit ağırlıkta 100 bininci birisi bile hukuk okuyabiliyorken sözel olsaydı bu sayı belki 300 binlere dayanırdı. Hukuk bir ülkenin yapıtaşlarından birisidir. Ama Türkiye'de daha temelden hukuk fakülteleri bu haldeyken bu ülkede adalet nasıl sağlanacak, hukuk nasıl işleyecek, avukatlar nasıl görevlerini yerine getirecek? Hukuk fakültesi resmen bir beka sorunu haline geldi bence.
 
Hukukun eşit ağırlık mı sözel mi olması lazım diye tartışmaktan önce hukuk fakültesi hakkında tartışılması gereken daha önemli sorular var. Neden Türkiye'de 80 küsur tane hukuk fakültesi var? Neden 100 bin yapmış birisi baba parası sayesinde hukuk okuyabiliyor? Neden Erzincan'a hukuk fakültesi kurulmuş? Neden avukatlar işsiz veya düşük ücretlerle çalışıyor? Neden avukat olabilmek için sınav geldi? Bu soruların cevabından sonra konudaki soruya gelirsek eğer, zaten eşit ağırlıkta bile darma duman edilmiş bir bölümü sözele koyarak çok daha felaket bir hale getirebiliriz. Eşit ağırlıkta 100 bininci birisi bile hukuk okuyabiliyorken sözel olsaydı bu sayı belki 300 binlere dayanırdı. Hukuk bir ülkenin yapıtaşlarından birisidir. Ama Türkiye'de daha temelden hukuk fakülteleri bu haldeyken bu ülkede adalet nasıl sağlanacak, hukuk nasıl işleyecek, avukatlar nasıl görevlerini yerine getirecek? Hukuk fakültesi resmen bir beka sorunu haline geldi bence.

Sözel haline dönüştürülmesinin facia olacağını hiç sanmıyorum. 300 bine çıkar diye de bir şey yok. Aksine sözel olsaydı daha fazla rekabet oluşacaktı ve sözeldeki sıralaması da bir hayli yüksek olacaktı hukuk fakültelerinin. 100-120 bine bile en düşük sıralamalı öğretmenlik okunuyor, nasıl 300 bine çıksın?

Bahsettiğiniz konular ayrı bir tartışma konusu, son dediklerinizde haklısınız bu konunun tartışma konusu değil maalesef. Ayrı bir konu açarsanız avukat ücretleri, hukuk fakültelerinin bekası hakkında orada tartışalım. Bu konuyu sözel-eşit ağırlık tartışması için açtım.
 
Geri
Yukarı