İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?

359149

Hectopat
Katılım
10 Ağustos 2020
Mesajlar
4.091
Makaleler
4
Çözümler
18
Selamlar. Bugün hakkında çok fazla bilgi kirliliğinin olduğunu düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum. İstanbul sözleşmesi yani, "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi." Maddeler halinde, soru cevap tarzında ve kısa bir şekilde yazmayı düşünüyorum. Dilerseniz başlayalım.

Sözleşme nasıl ortaya çıktı?
Sözleşme, 2009 yılında Nahide Opuz adında bir kadın kocasından hem psikolojik, hem fiziksel şiddet görüyor. Bu kadın, devlet kurumlarına yaşadığı durumu 36 kere şikayet ediyor. Bu kadar şikayete rağmen hiçbir önlem alınmıyor. Nahide Opuz, bu durumdan sıkılıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidiyor ve kendi ülkesine "Ülkem beni korumuyor, beni koruyacak bir kanun yok." temasında bir dava açıyor. Nahide Opuz haklı bulunuyor ve Türkiye, kendi vatandaşını koruyamayan bir ülke konumuna düşüyor. Bu olay üzerine belli başlı ülkeler toplanıyor ve bu duruma çare bulmak adına tüm dünyada kadın cinayetlerini, aile içi şiddeti vb. durumları durdurmak amacı ile bir sözleşme taslağı hazırlanıyor. Bu sözleşme İstanbul'da imzaya açılıyor. Türkiye, sözleşmeyi imzalayan ilk ülkedir. Sözleşmenin yasal kabulü için mecliste oylama yapılıyor. 246 evet, 1 çekimser, 0 hayır oyu ile kabul edilir. 1 Ağustos 2014'de yürürlüğe girdi.

Bu sözleşme devlete ne gibi sorumluluklar yükler?
Kadınlara özel sığınma evleri açılacak, kadınlara özel zor durumlarda ulaşılabilecek bir telefon hattı oluşturulacak, mağdur soruşturma sürecinde tamamen korunma altında olacak, hangi vatandaşın bir şiddete maruz kalırsa hiçbir ayrımcılık yapmadan eşit haklar sağlanacak, okullarda kadın erkek eşitliğine yönelik dersler anlatılacak. Bu vb. bir sürü gerekli sorumluluk yükler.

Gelelim bazı yanlış anlaşılmalara. Bu durumu halkın okumadan konuşmasına veriyorum.

İstanbul Sözleşmesi sadece kadını mı korur?

Hayır. Bu sözleşme kim mağdursa onu korur. Kime haksızlık yapıldıysa, kimin hakları ihlal edildiyse onu korur. Sözleşmenin ana konusu "Sen bir insansın, senin bu tarz kötü olaylar yaşamaya hakkın yok. Cinsiyetin, dinin, cinsel yönelimin, ırkın ne olursa olsun bunun gibi olaylar yaşamaya hakkın yok." konusuna bir sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi, ‘kadına karşı şiddet’ ve ‘aile içi şiddet’ ifadelerini kullanmaktadır. Aile içi şiddetin mağdurunun sadece kadın olmayacağı, erkeklerin de aile içi şiddete, özellikle psikolojik şiddete maruz kalabileceği ortadadır. İster fiziki ister psikolojik olsun, Aile içi şiddete maruz kalan erkekler de İstanbul Sözleşmesi’nden yararlanabilirler.

Sözleşmeyi "Dış Mihraklar" yazıp bize mi verdi?

Hayır. Sözleşmeyi 8 kişi yazdı. Bunlardan birisi Türk ve Kadın bir akademisyen. Sözleşme metninin yazılmasında en etkili rol oynayan ülkelerden birisi Türkiye.

Buraya kadar mümkün olduğunca kendi cümlelerimi kurmaya çalıştım. Buradan sonra biraz kendi cümlelerim, biraz kopyala yapıştır olacak.

Sözleşme, "Geleneksel Aile Yapısını" bozuyor mu?

Hayır. Sözleşmede bir "aile" tanımı yapılmıyor. Ev içi şiddete maruz kalan, evli olan ya da olmayan herkesin bu sözleşmeden yararlanması amaçlanıyor.

Sözleşme, "Eşcinselliği" teşvik mi ediyor?
Hayır. Bu safsatanın çıkış kaynağı 4. maddede bulunan "cinsel yönelim" ifadesi. Bu madde, kişinin cinsel yönelimi ne olursa olsun, mağduriyet konusunda bir hak gözetmeksizin korunmasını amaçlıyor. Sözleşmede eşcinselliği özendirici veya eşcinsel evlilikleri destekleyen bir madde bulunmuyor. Bahsi geçen maddeyi aşağıdan okuyabilirsiniz.
Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin deceklerdir.

Sözleşme, boşanmaların artmasına mı yol açtı?
Hayır. 1980-2017 arasındaki boşanma sayılarına bakınca Sözleşme ile alakasız seyrettiğini anlayabiliyoruz.
1616351842979.png


Sözleşme, kadına süresiz nafaka hakkı mı verdi?
Hayır. Sözleşmede "nafaka" ile ilgili bir madde bulunmuyor. Yoksulluk nafakası ile ilgili yasa Medeni Kanun'un 175. maddesinde yer alıyor. Ayrıca sözleşmeden bağımsız olarak, yoksulluğa düşen erkek de nafaka talep edebiliyor.

Sözleşme İslam dinine aykırı mı?
Sözleşmede dine dair bir madde bulunmuyor. Aksine, kimseye dininde ötürü ayrımcılık yapılmayacağını belirtir.

Sözleşme her daim kadının beyanını esas alarak erkeği mağdur mu ediyor?
Hayır. Sözleşme gereği yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanuna göre, kadının beyanı hüküm tesis etmek için değil, tedbir uygulamak için esas alınıyor. Yargılama esnasında masumiyet karinesi geçerliliğini sürdürüyor. “Kadının beyanı esastır” demek, şiddet tehdidi altında olduğunu beyan eden kadının, ilave delil aramaksızın koruma mekanizmalarına dahil edilmesi anlamına geliyor. Kısacası kadının beyanı hükme değil, korunma tedbiri alınmasına esas.

Sözleşme kadına şiddeti arttırdı mı?
Hayır. Sadece daha görünür kıldı. 2002 ve 2009 yılları arasında kadına şiddet, %1400 artmıştır. Oysa İstanbul Sözleşmesi 2014 yılında yürürlüğe girdi.


Yazı bu kadar. Aklıma bunlar geldi. Sanırım başka bir şey de kalmadı. Eğer başka sorularınız varsa sorabilirsiniz. Umarım herkes bu sözleşmenin toplumdaki şiddeti ve eşitsizliği bitirmeyi amaçlayan bir sözleşme olduğunu anlamıştır.
 
Bence sözleşmeyle birlikte kadına şiddet artmadı. Sonuçta o zamanlar kim bilir kaç kadın şiddet mağduruydu da kimse öğrenemedi. Yani demek istediğim eskiden bu kadar ortaya da çıkmıyordu. Teknoloji ve deliller yetersizdi.
Evet, bunu dedim zaten yazıda.
 
Doğru dürüst anlatan, objektif bir yazı yazdığın için kendi adıma teşekkür ediyorum. Bilmeyen arkadaşlar için iyi olur.
Kaldırılması iyi oldu, hatalı maddeleri vardı diyen neandertal arkadaşlara gelsin.
Hocam öyle demeyin, biz de onlardan geliyoruz. 😉 😀
 
Yasayla olacak iş değil bu ilk okul çağlarından itibaren eğitim verilmesi gerek. Kadın erkek şiddet ile ilgili hem dini hem hukuksal olarak aynı zamanda ailelere de verilmesi gerek. İdam cezası da versen cahil düşüncesiz insanlar olduğu sürece ne kadın ne erkek cinayetleri bitmez.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı