Wow! Baya iyi sorular hazırlamışsın. Sırayla gidelim o zaman.
havacılık sektöründe en büyük eksik yetişmiş ve saha tecrübesi yüksek olan personel eksiği sorunudur. Özellikle son yıllarda universitelerde havacılık bölümleri çok arttı dolayısı ile çok fazla da mezun olmaya başladı. Ancak sektör tecrübesi hiç olmadan sisteme girmeye çalışan bu kadar çok insan yeteri kadar havacılık kültürü ve dısiplini, tecrübesi olmadan sisteme girmeye çalışınca pek çok şey yavaşlamakta, eksik olmaktadır. Bu sorun için çözüm olarak ne yapılabilir?
Öncelikle bu konuya pilotlar açısından bakarsak aslında çok büyük bir sorun yok gibi bence. Neden dersen bir pilot, eğitimdeyken zaten minimum 200 saat civarı uçuş yapmış oluyor. Bunun yanında simülatörde de uçuyor. Mesela ben 206 saat reel, 56 saat de simülatör uçuşu yaptım eğitimdeyken. 262 saat az bir süre değil sonuçta. Bunun yanında bunun kat ve kat fazlası yer eğitimi alıyorsun. Yani atıyorum THY'ye başvuran yeni mezun bir pilot aslında bir uçağı bir yerden alıp bir yere bırakabilecek donanıma sahip hale geliyor. Tip eğitimleri ayrı bir konu zaten havayolları da bu noktada devreye giriyor.
Bakım ve operasyon ekiplerine gelince ise dediğin biraz doğru. Bir staj dönemi var öncelikle. Belirli bir logbook doldurmak zorunda onlar da. Fakat sorun şurada, tecrübeden ziyade gereklilikler talep ediliyor sadece bu dönemde. Yani uçak bakım veya mühendislik mezunlarının teorik ve teknik bilgisi gayet iyi fakat iş tecrübeye ve pratiğe gelince işin rengi biraz değişiyor. Ben aynı zamanda bakımcılık da yaptım bu arada. Yani kitapta yazan bir selenoid valf değişimi ile pratikte yapılan arasında yaşadıkların arasında dağlar kadar fark oluyor
Havayolları bu tecrübe eksikliğini de genelde eski Hava Kuvvetleri bakım personeli ile giderme yoluna gidiyor çoğu zaman. Yani kişi HvKK'da zaten 10-20 yıl uçak bakım işinde bizzat çalışmış ve tecrübelenmiş haldeyken ve sivil lisansını almışken havayolları bu fırsatı kaçırmak istemiyor. Bu büyük bir avantaj. Özellikle bakım ve operasyon personelinin bu tecrübe avantajı çok fazla ve yararlı. Pilotlarda ise bu durum sadece kişisel beceri ve yatkınlığına bakıyor tamamen.
Operasyonel süreçleri kolaylaştırıcı ne gibi bir yol izleyebiliriz hani şöyle olsa daha iyi olur gibisinden.
Uçuş mu, yer mi, bakım mı hangisini soruyorsun ama? Uçuş ve operasyon süreçleri aslında fena sayılmaz ama hala aksamalar mevcut malum. Bunu engellemek de neredeyse imkansız. Çünkü bir uçağın rötar yapması veya geç kalkması aktarmalı olan bütün uçuşları ve sonrasında o aprona yanaşması gereken diğer bütün uçuşları etkilemekte. Yani domino etkisi söz konusu. Hatta birisi şey demişti: "Şu anki bütün uçuş rötarlarını engellemenin tek yolu ilk tarifeli uçuş zamanına geri dönüp sıfırdan tek tek tekrar denetlemek olabilir anca." diye
Zaman yolculuğu maalesef yok hala. Bir de operasyonel olarak bagaj olayı var maalesef. Bazen havaalanında beklerken duyarsınız mesela "Antalya uçuşumuz "konfigrasyon" sebebiyle 30 dk. ertelenmiştir." diye. O konfigrasyon dediği şey birinin turşu bidonuyla uçağa binmek istemesi yüzünden maalesef
Yani ekstra bagaj, fazla yük, eksik bagaj gibi durumlarda uçağın optimum ağırlığı etkileniyor. Bu etkilenmeyi çözmek için uçak alacağı yakıt miktarını değiştiriyor, yüklenecek kargo ve bagajı tekrar konumlandırıyor. Bunların hepsi de matematik sonuçta. Bunlar da operasyonu etkiliyor maalesef. Ama bakım konusuna gelirsek bakım gecikmesi çok çok nadir yaşanıyor açıkçası. Çünkü belli bir takvimi var zaten onun. Kişiye kalmış bir şey değil. En fazla malzeme ihtiyacını beklersin o kadar. O da planlı hareket edildiği için çok nadir aksamaya uğrar. Bakımcılık konusunda ben açıkçası başarılı görüyorum ülkemiz firmalarını ve bakımcılarını.
Ve başka ülkelerde uçak fazlayken Türkiye'de kısıtlı, havacılık kültürü gelişmemis bu konuda fikirlerinizi duymak benim için çok önemli yardımcı olabilirseniz çok sevinirim
Tamamen para meselesi maalesef. Bizim ülkemizde en ucuz yoldan pilot olayım deseniz bu ortalama 60000 Euro'ya mal oluyor. Daha bunun içinde sınav, sağlık, giysi veya harç gibi ödemeler yok onu unutmayalım. Yurtdışında özellikle doğu Avrupa ülkelerinde ise bu fiyat 30000 Euro civarlarına iniyor. Yarı yarıya bir fiyat
Üstelik kur farkı konusuna girmek dahi istemiyorum yoksa hepimiz oturur ağlarız burada
Yani örneğin Polonya. Ben orada eğitim aldım ve uçtum. Sadece kuzeyine gitseniz yüzlerce uçak ve ultralight ile beraber uçup trafiğe giriyorsunuz. Tarifeli uçuşlardan bahsetmiyorum bile sadece küçük eğitim veya gezi uçağı bunlar. Burada taş çatlasa iki veya üç uçak karşılaşır birbiri ile ve onlar da trafiğe girmemek için elinden geleni yapıyor. Nerede kaldı tecrübe ve kültür gelişimi o zaman? Ülkenin alım gücü ve havacılığa yatkınlığı maalesef bizde çok düşük. Yani kaç kişinin kişisel uçağı var ki? Adamlar ailesini alıp hadi bu akşam Varşova'ya gidelim diyor, ben bunu bu ülkede en fazla Kamil Koç ile yapabilirim sonuçta, o da Varşova'ya değil Van'a gider anca zaten
Coğrafya kaderindir maalesef
Biraz uzun mu yazdım yoksa?
Çok kafanı ütülememişimdir umarım
Saçmaladığım veya kafanı karıştıran nokta olursa sor lütfen. Ya da aklına başka şey gelirse