Kadınları tanıyalım

Kadın erkeklerin anası, bacısı, yari ama erkekler onu tanımaz.
Kadınları hep çiçek, melek, aynı zamanda saçı uzun aklı kısa diye tanımlamışlardır.
Oysa bu tanımların hiç biri gerçek kadını tanımlamaz, hatta dolaylı olarak onlara hakaret içerir.
Çünkü erkekler genel olarak kadına insan olarak bakmazlar, cins olarak bakarlar.
Kadınları cinsten ibaret saymak, onu ilahlaştırmak veya şeytanlaştırmak erkeklerin zaafından ibarettir.
Bu zaaf öyle ki, kadınların daha zekalı olmalarını kabul edemezler, bu da kadınların elinde her zaman oyuncak olmaları sonucunu getirir.
Erkekler genelde kadınları cins üzerinden gördüğü için onlara kendi dünyalarına göre değer biçerler.
Bu değer genelde onun zayıf taraflarını keşfetmek ve bunu fırsat saymakla olur.
Kadını kandırabildiğini, kafaya aldığını zaneder.
Gerçekte ise hiç bir kadını hiç bir erkek asla kandıramaz, sadece kanmış gibi görünür.
Çünkü kadının karar vermesinde erkeğin hiç bir rolü yoktur.
Bütün kararları hayalleriyle uyumlu olmasıyla ilgilidir.
Zira kadın için hayallerinin peşinde gitmek birinci plandadır.
Hayallerinin peşinde gitmek aynı zamanda yapısında olan kendine ait bir özelliktir.
Kadının bu yapısının doğuştan olduğunu düşünürseniz yanılırsınız.
Homo Sapiens'lerin varlığından bu yana dişiler üzerindeki etkisi kadın üzerinde böyle bir yapı oluşturmuştur.
Diğer deyişle, milyonlarca yıl içinde nitelik kazanmıştır.
Özellikle insanların mağaralardan çıkıp toprağa bağımlılığından sonra cinsler arasındaki farklılık önemli duruma gelmiştir.
Birbiriyle savaşmak zorunda kalan insan türünün bedenen güçlü olanı karşısında kadının ezilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Kadınlar küçümsenmiş, tecavüze uğramış, pazarlarda satılmış, hayalleri çalınmış, seks aracı sayılmış, bütün özgürlüğü elinden alınmış.
Burada devreye doğanın kanunu girmiş, evrimde var olan etki-tepki olayını devreye koymuş.
Kadınlara on binlerce yıl dayatılan bu yaşam biçimi düşünme biçimini de değiştirmiş.
Daha özgürlükçü, ufku daha geniş, daha zeki ve erkeklerin koyduğu kuralları aslında tanımayan bir yapıya dönüştürmüş.
Kadınların bizlere anlamsız gelen aldatması, aniden terk edişleri, çok seçici olmaları, tutarsız gibi gelen davranışları, iyiliğe, güzelliğe, hayallerine daha önem vermeleri gibi bir çok farklı duruşu bu yüzdendir.
Onları bu hale getiren bizzat erkeklerin kendisidir.
O halde ne yapmalıyız?.
- Kadınları küçümsememeliyiz.
- Fikirlerini almalıyız.
- Kendimize olan her şeyde onun da hakkı olduğuna önem vermeliyiz.
- Kendi anlayışımızı onlara dayatmamalıyız.
- Onun üstün vasıflarını göz ardı etmemeliyiz.
- Beden gücümüzü ona karşı üstünlük saymamalıyız.
- Kadınların en az erkekler kadar yönetici olabileceğini kabullenmeliyiz.
- Kadınların hislerinin daha güçlü olduğunu es geçmemeliyiz.
- Giyim zevklerine karışmamalıyız.

Kadınlara başta dediğim gibi ağız kenarıyla yapılan çiçeksin, güzelsin gibi sözler ondan yararlanmak anlamına gelir ki, hiç bir kadın bunu yutmaz.
Böyle kelimeleri illa söyleyecekseniz içten söylemelisiniz, içten söylediğinizi o anlar.

Pratikte yapılan iki araştırmaya göre kadınlar erkeklerden yüzde otuz daha hızlı ve daha düzenli yazılım geliştirmişler.
Yine yapılan çeşitli araştırmaya göre başarılı erkeklerin arkasında kadınların zekası olduğu ortaya çıkmış.
Başarısız kadının arkasında ise erkeklerin egemenliğini dayatması söz konusu.
Kadınları yeteri kadar tanımayanlar biraz da olsa herhalde tanımışsınızdır.
Haydi, annenizin elini öpün, bacınıza sarılın, sevgilinize bir bluz hediye edin, kadın akrabalarınızın halını-hatırını sorun, mutlu olacaklardır.

Kadın, erkek ayırmaksızın, insanları karekterlerine göre yargılamak lazım.

Bir insan için yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisi onun cinsiyetine göre övmek veya sövmektir. Bu övme-sövme işi cinsiyet üzerinden yapılıyorsa ikisi de aynı şeydir. Kadın öyledir, böyledir, şöyle özeldir, böyle özeldir diyerek göklere çıkarmanın bir lüzumu yok. Çünkü kimsenin gerçek anlamda aşağıladığı yok ki sen ona bir savunma için böyle işler yapasın. Aşağılayanlar yem atmak ve eğlenmek için yapar bunu çoğu zaman. Eğer gerçek anlamda aşağılayan varsa o kişi zaten kaale alınmayacak zekadadır. Dolayısıyla pozitif ayrımcılık da negatif ayrımcılık da özünde ayrımcılıktır ve yapılmaması gerekir. Kadın veya erkek önemli değildir, insan önemlidir. Kadın hakları onlar kadın oldukları için değil insan oldukları için savunulmalıdır. İnsan hakları hepsini kapsıyor olmak zorunda. Eşitlik ve adalet için cinsiyet değil insaniyet üzerinden işler yürütülmeli.

Bizi dünyaya getiren de bir kadın.

Kadınlar dinlerde çok fazla ezilmekte, emperyalist sistemde çok fazla arşa çıkartılmaktadır. Din odaklı toplumlarda kadının çok ezildiğini ve din odaklı olmayan gelişmiş toplumlarda çok fazla değer verildiğini görüyoruz. Ben ikisinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Dinler yüzünden erkek büyük bir üstünlük elde ediyor. Emperyalist/para odaklı/gelişmiş toplumlarda kadına sahte bir özgürlük tanındığını görüyoruz. Kadın bu sahte özgürlüğe kavuşabilmek için kıyafet ve çeşitli kozmetik ürünleri(Yada ne pazarlanırsa.) almak zorunda. Bu sayede şirketler yüksek miktarda para kazanmakta.

Kadınlar arka plana asla atılmamalıdır ve gereken değer verilmelidir, eşitlik sağlanmalıdır. Kadının ve erkeğin iyi olduğu yerler var. Kadınlar yönetimde gayet iyidir. Hatta bakarsak kadınların yönettiği toplumların(Bkz: Almanya) ne kadar güçlü olduğunu görebiliriz. Kadınları yok saymak demek insanlığın yarısını yok saymak demektir. Kadınları da hayatın her alanında bulundurmak ve herkese eşit ortam sağlamak hayatın her alanında olumlu yansıyacak, hayat kalitesi aratacak, teknolojik ilerleme hızlanacak yani herkes kazanacak.

Trieetz dedi:

Bizi dünyaya getiren de bir kadın.

Genişletmek için tıkla...

Dünyaya getiren kadın ama getirten de bir erkek değil mi? Kadın kendi kendine mi çoğalıyor?

Cruslan dedi:

Kadınlar dinlerde çok fazla ezilmekte, emperyalist sistemde çok fazla arşa çıkartılmaktadır. Din odaklı toplumlarda kadının çok ezildiğini ve din odaklı olmayan gelişmiş toplumlarda çok fazla değer verildiğini görüyoruz. Ben ikisinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Dinler yüzünden erkek büyük bir üstünlük elde ediyor. Emperyalist/para odaklı/gelişmiş toplumlarda kadına sahte bir özgürlük tanındığını görüyoruz. Kadın bu sahte özgürlüğe kavuşabilmek için kıyafet ve çeşitli kozmetik ürünleri(Yada ne pazarlanırsa.) almak zorunda. Bu sayede şirketler yüksek miktarda para kazanmakta.

Kadınlar arka plana asla atılmamalıdır ve gereken değer verilmelidir, eşitlik sağlanmalıdır. Kadının ve erkeğin iyi olduğu yerler var. Kadınlar yönetimde gayet iyidir. Hatta bakarsak kadınların yönettiği toplumların(Bkz: Almanya) ne kadar güçlü olduğunu görebiliriz. Kadınları yok saymak demek insanlığın yarısını yok saymak demektir. Kadınları da hayatın her alanında bulundurmak ve herkese eşit ortam sağlamak hayatın her alanında olumlu yansıyacak, hayat kalitesi aratacak, teknolojik ilerleme hızlanacak yani herkes kazanacak.

Genişletmek için tıkla...

Güya bizim dinimizdede kadınlar aşağıda gösteriliyor kocasına hizmet etmeli kocası istediği zaman elin hamurda bile olsa onunla ilişkiye girmeli hepsi zorunluluk. Herkesin kendi özgür iradesi vardır. Kim ne isterse onu yapar. Bir erkek kadınını başkasından koruyamıyacak kadar korkaksa etek giyme onu giyme bunu giyme diyerek karısını yada sevgilisini kısıtlar. Erkeklik kısıtlamak değil arkadaşlar. Erkeklik ben kadınımı korurum diye bilmek. Sen giy eteği ben senin yanındayım bakanı gerekirse hastanelik ederim diye bilmek erkeklikdir. Geç fark ettim ama çok yalnış yetişdirildik.

Parti Şapkası dedi:

Dünyaya getiren kadın ama getirten de bir erkek değil mi? Kadın kendi kendine mi çoğalıyor?

Genişletmek için tıkla...

Kardeşim 9 ay karnında kim taşıyor evet erkeğinde hakkı varda 9 ay karnında taşıyanın peki ? Eğer sen çocuğuna karı gibi ağlama erkek ol ağlama erkekler ağlamaz diye dersen sana belli etmesede içden içe düşünür. Senin fikrindede doğruluk payı var ama hiç bir baba bir annenin çocuğu çekdiği kadar zorluk çekmez. Ama zorlukda çekse bir çocuk annesini şefkati babasını aldıkları için menfaati için sever. En hakkı yenilende babadır. En çok zorluğu çeken anne olsada.

Şu kadın duyarcıları kadar nefret ettiğim başka bir tip yok, öncelikle her iki cinsiyetin de yaşadığı problemler benzer niteliktedir çünkü toplum her iki cinsiyete de belirli toplumsal roller biçiyor ve bu toplumsal rolleri mecburen üstlenmelerine sebep oluyor, bu roller artılarıyla eksileriyle her iki cinsiyetin de yaşamını etkiliyor. Cinsiyet eşitliği dediğimiz şey dümdüz bir bakış açısıyla sağlanacak bir olgu değil, sürekli kadınları savunursanız bu sefer erkeklere karşı pozitif ayrımcılık artar. Düz mantık, renk körü insanların bu tarz konulara el atmaması daha iyi olur bence.

Dinimiz zaten kadınlara önem veriyor.

M4VER1CK dedi:

Şu kadın duyarcıları kadar nefret ettiğim başka bir tip yok

Genişletmek için tıkla...

Konu kadın duyarcılığıyla alakalı değil, kadınları tanımakla sınırlı.