Kitap Okumaya Başlamak İsteyenlere Naçizane Tavsiyelerim

AsjasFıdas1000

Hectopat
Katılım
14 Mayıs 2017
Mesajlar
886
Çözümler
4
Aslında bir şey okurken en ufak bir sese bile tahammül edemem ama gördüğüm kadarıyla yazı-kitap okurken şarkı dinleyen ve kitabını da gayet anlayarak okuyan insanlar var. Ben kendim tercih etmiyorum ve tavsiye etmiyorum. Yine de canınız sıkılmasın diye bırakayım buraya. Seçenek sizin. :) Yazması 3 saat, okuması 3 dakika. 🥰

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Şu an zamanınız bolsa kendiniz için okuyun bence. Tabii kaydedip sonra okumak da bir başka alternatiftir.

Merhabalar, konuya direkt girmeden önce şunu belirtecek olursak; yapacağım tavsiyeler bilimsel veya "Aha bu adam doğru söylüyor, bunu uygulayan kesinlikle kitap okumaya başlıyor" tarzı bir durum değil, aksine tamamen kendi kitap okuma tecrübemden yola çıkarak ve çevremden de gördüğüm kadarıyla belirli gözlemlerime dayanarak, bir takım çıkarımlar sonucu hazırladığım bir yazıdır. Dolaysıyla "Bunu uyguladım ama işe yaramadı." deyip, bana küfür etmeyin. :) Kısaca olay şu ki; kendi doğrularımı aktarmaya çalışıyorum. Yine de bu yazımı okuyacak, dediklerimi uygulayacak kadar emek harcamak isteyen samimi arkadaşlarım varsa, uygulamalarından bir süre sonuçlarını bana aktarabilir. Eğer hoşnut olmazsa, bu yazıdaki tavsiyeleri uygularken yaşadığı sıkıntıları aktarır, tekrardan bir çözüm bulmaya çalışırız. Tabii memnun olursa da amenna. O zaman zaten sorun olmaz.

Kitap okuma işinde belirli bir aşamayı gelmiş, seviye atlamış arkadaşlar, bu yazı size muhtemelen pek fazla bir şey kazandırmayacağı için "Gerisi benlik değil." dediğiniz an okumayı bırakabilirsiniz. Diğerlerine, yani "Ben sıfır bilgiyim ama okumaya da hevesim var arkadaş!" diyenlere gelecek olursak; sizlere bu yazıyı kendiniz için okumanızı öneririm. Sıfır bilgi adama çok az olsa bile faydamın dokunacağına inanıyorum. Bu nedenle oku.
  • Ben Nasıl Başladım?
Zamanım oldukça boldu ve günümün 1/4'inden fazlasını YouTube'da geçiriyordum. Sürekli aynı şeyleri izliyordum. Müzik, yemek, oyun vesaire derken bi' noktadan sonra sıkılmaya başladım. Evet, sıkıldım. Onları izlerken aklımda sürekli şu düşünceler vardı: "Ulan dünyaya bir kere geliyorum, 45-50 sene sonra öleceğim ve tekrar gelemeyeceğim, ne yapıyorum ben!!" Hayvani hazlar maalesef bir yere kadar sürüyor. Her zaman, ilk zamanki kadar haz vermiyor ver bir noktadan sonra, zamanında çok sevdiğiniz, aşırı zevk alarak yaptığınız bir eylemden bile tiksiniyorsunuz. Şu anda da zaten benim gibi zamanını verimsiz olarak geçiren birçok insan, gün içinde yaptığı çoğu şeyden iğreniyor ve kendine lanet ediyordur. Neyse, temelimiz bu abi. Zamanımın boşa gittiğini anladım ve işe koyulmak için ilk yaptığım şey, bir süreliğine sosyal medya hesaplarımı kapatmak, takıldığım İnternet ortamlarındaki "Önerilenler" kısmını baştan aşağı değiştirmek, işime yarayacak şeyleri takip etmek oldu. İlk adımım buydu. Tıpkı siyah-beyaz televizyonu kaldırıp bir kenara atıp da, rengarenk LED TV ekrana geçmişim gibi.

Daha sonra, "Ulan zamanını verimli geçiren insanlar ne yapıyor ki acaba?" diye düşünürken, biraz edebiyat ve felsefe ile ilgilenmeye başladım. Daha doğrusu edebiyat ve felsefe denilen şeylere karşı olan zaafımı ortaya çıkardım. Demek ki sevdiğim bir şeymiş. :D Öte yandan ülkedeki iki farklı kesimin çatışmaları benim zaten her zaman öğrenmek istediğim bir meseleydi ki, bu da tarihe olan ilgimi ortaya çıkardı. Ben ne yaptım? Artık gözüm açılmıştı, cahillik de bir yere kadar, zamanı verimli geçirmek lazım, diyerek birazcık temeli atmıştım. Artık gidip de, bir oyuncunun çektiği videoyu izlemek yerine, bi' felsefe ya da tarih videosu izliyordum. Bu bana gayet zevk veriyordu. Ki hatta oyun videoları izlemekten bile daha zevkliydi. Peki şu an hâlâ cahil miyim? Evet. Ömrümün şu anki dönemini verimsiz geçiriyor muyum? Evet ama eskisine nazaran daha az boş işlerle uğraşıyorum. Neyse, derken artık sadece izlemekle olmayacağını anlayıp, biraz da kitap okuyayım lan! dedim. Başlarda bi' 20 sayfa kitap okuyor, 50 gün volta atıyodum. Bu bana koyuyor muydu? Evet. Tam bir sene boyunca kitap okuyacağım, deyip de, kitaba tam anlamıyla başlayamadım. O süreç içerisinin sonraki zamanı için beni disipline sokan tek şey, bolca makale okumak ve belgesel seyretmek oluyordu. Evet, 20 sayfa kitap okuma işini beceremiyordum ama bir yılda 500 tane makale okumuşumdur herhalde. Bloglar, köşe yazıları, mektuplar, makaleler, belgeseller derken kitabın yerini doldurmaya çalıştım ve doldurdum da. Zaten neredeyse her mesajımda upuzun yazmamın nedeni de bundan kaynaklı olabilir. Seviyorum, ne yapayım? :D Bu yazıdaki altını çizerek değineceğim en önemli konu, "İnternet'te sörf yapmak" olacaktır. Evet, cidden en önemli konu bu. Benim o kadar makaleyi okumamdaki en büyük etkenlerden birisi de, Google'da adam akıllı sörf yapmamdan kaynaklıydı. Delil meselelerine aşırı takıntılı, hatta o konuda akıl hastası birisiyimdir. Dolaysıyla güvenli kaynaktan araştırma yapayım, derken çok vaktimi harcarım ve tatmin de olurum. Tabii bunu yaptım diye de, gaflete düşüp yanlış bir şey söylemeyeceğim ya da arada bir boş yapmayacağım diye bir şey yok. :D Şu anda da biraz boş yapıyorum gibi. Neyse, toparlayacak olursak; çok sevdiğim bilim adamları, filozoflar falan oldu ve bu insanlara karşı beslediğim saygının ve sevginin de çok emeği geçerek, kendimde o gücü toplayabilip, sağlam kaynakların etkisiyle bolcana makale okumayı başarabildim. O yüzden tekrar İnternet'te sörf yapabilmeyi becermenin önemini vurguluyorum sizlere. Eminim acemiler de başarabilir bunu.
  • Kitap Okumaya Başladıktan Sonra
Bir yılı böyle atlattıktan sonra, artık nicelikli hazlara ulaşmam gerektiğini anladım ve nihayet kitap da okuyabiliyordum. Kitap okumamdaki etkenler yukarıdaki nedenlerim ve disiplindi. Kendime kural koymasaydım, "Dam Delisi oğlum, günde 10 sayfa okudun ya da okudun, yoksa bu iş olmayacak." demeseydim belki şu an bataklıkta çırpınmaya devam ediyordum.

Peki kitap okurken ki en büyük hatam neydi? Sessiz kitap okumak. Neyse, bu da çok ciddi bir mesele ama esas meselelere gelecek olursak; ağabeylerim, ben kitabı hobi değil de, her zaman görev olduğunu düşünerek okudum. Evet, bir noktada görevdir, zira gelişimdir. Hayatından vazgeçmemiş olan, yani yaşayan birisinin de kendini salma, verimsiz zaman geçirme gibi bir lüksü yoktur bana göre. Özellikle geleceğe dair büyük hayalleri olan insanların kendini salmaları en son yapacağı şey olmalıdır. Tabii yine de kitabı görev olarak değil de, hobi olarak görmek gerekli. Metin2'de 10 tane Yabani Köpek öldürmek gibi sidik yarışına girilecek bir şey değil ki bu. :) Her neyse, bu konu neden ciddi? Çünkü görev olarak görmeye başladığınız an, eğer inatçı ve tabiri caizse benim gibi işsiz de birisiyseniz, kesinlikle ama kesinlikle beğenmediğiniz bir kitabı okumak zorunda kalıyorsunuz. Siz daha kitabın %10'luk kısmına gelmemişken, "hayvan gibi" sıkılıyorsunuz ve geride okumanız gereken %90'lık bir bölüm var. Ve bunu yapmak, istemediğiniz bir bölümü 4 sene boyunca okumak kadar sıkıcı, hayattan ve kitaptan soğutan, belki de kitaba bir daha hiç yaklaşmamanızı sağlayacak bir durum. Resmen travma. :( O yüzden lütfen hobi olarak görme durumunuz ağır bassın ve kendinizi çok kaptırmayın. Bakarsınız, çok kötü veya sıkıcı bir kitaba denk gelirsiniz, görev olarak gördüğünüz için tamamını okuyacağım derken, bir de bakmışsınız ki, kitap okuma alışkanlığınızı kaybetmişsiniz. Hayatınızın hatası olacaktır. Dolaysıyla sevmediğiniz kitabı, sevmediğinizi anladığınız an o sayfada bırakın ve mümkünse o kitabı yakın. Yani tabii yakmayın da, gidip İnternet'ten özetini okuyun, olmadı 3-4 ay sonra tekrar okumaya çalışın veya birisine hediye edin. :)

Motivasyona çok inanmayan birisi olarak, hatta tamamen motivasyon yerine disipline odaklanmaya çalışan birisi olarak; benim en büyük motivasyonlarımdan birisi de kitap arkadaşıydı. Kitap arkadaşı nedir? Bir kitabı birlikte okuduğunuz ve yorumladığınız arkadaşınız. Bunu yaparsanız (garantilemiyorum çünkü garantileyemem) kitap okuma isteğiniz %300 artabilir. Ben normalde haftada bir kitabı zor bitirirken, zevklerimizin aşağı yukarı benzer olduğu bir arkadaşım ile kitap ve kitap yorumlama günü belirliyordum. Örneğin Kürk Mantolu Madonna okuyalım, diye karar kılıp, ertesi gün onu yorumluyorduk. Yavaş kitap okuyan birisi olarak, bunu yaparken dediğim gibi okuma isteğim %300 artıyordu ve bir günde bir kitabı defalarca bitirmişliğim oluyordu. Tabii kısa kitaplar. Siz de kitap inceleme-yorumlama işini beraber yapabileceğiniz bir arkadaş edinseniz fena olmaz. Bakarsınız belki de bu sayede kitap kurdu, yürüyen bilgi bile olabilirsiniz. O yüzden deneyin ama sevdiğiniz ve tembel olmayan insanlara deneyin. :D Sevmediğiniz bir insanla bunu yapmanın hiçbir esprisi yok.

Sanırım bu kadar. Sürçülisan ettiysem kusura bakmayın, umarım çok sıkmamışımdır.

ÖZET
  • İçinde bulunduğunuz vahim durumu kabul edin ve ilgi duyduğunuz uğraşları tespit edin. Örnek: Edebiyat-Şiir olabilir. Müzik veya senaryo yazma isteği olabilir. Felsefe, tarih, bilim, siyaset falan olabilir.
  • Neden kitap okumanız gerektiğini bilin. Kitap okumaya neden başlayacağınızı bilmezseniz, kitabın eksikliğini de hissetmezsiniz. Ben cehaletimin ve boş hayatımın farkına vardım ki, eksikliğini hissettim ve başladım.
  • Sevmediğiniz kitapları anında terk edin. Yoksa KİTAPLARA olan hevesinizi o gün, o inatçı tavrınız yüzünden tamamen kaybedebilirsiniz.
  • Her gün 5 ya da 10 sayfa kitap okumaya çalışın. Allah yaşatmasın ama iki eliniz kanda olsa bile günde 10 dakikanızı ayırın ve deneyin. O günde 10 dakikalık kitap okuma alışkanlığını kazandıktan sonra artık kitap okuyor sayılırsınız ve kısa zaman içerisinde 10 dakika, 20 dakika derken 1 saate falan çıkar.
  • Kitap okuyamadığınız zamanlar üzülmeyin. Belgesel dediğimiz şey bazen kitaptan çok daha değerli ve verimli olabiliyor. O gün kitap okuyabilecek ruh haline sahip değilseniz, arka planda bir belgesel açın ve onu dinleyin. Kitap kadar faydası olacaktır.
  • Sayfalar gözünüzü her zaman korkutacaktır. Beni şu anki halimle bile ortalama 400 sayfalık bir kitap bile korkutabiliyor. Kitabın kalındığından "Bunu kim okuyacak lan!" deyip, belki yarım sene, belki de bende de olduğu gibi bir sene boyunca okumaz, volta atabilirsiniz. Bu süreçte ilgi alanlarınıza dair makaleler okuyun, bloglarda gezin. Google gibi Google Akademik de kullanılmalı. :) Bu makale okuma işi disipline sokacak, üşengeç kişiliğinizi yenecek ve bir sonraki aşama olarak kitap okuma uğraşına sizi hazırlayacaktır.
  • "Kitap okuma arkadaşı" edinin ve zevklerinizin uyuştuğu insanlardan kitap ve yazar önerileri isteyin. Kitap ve yazar keşfetmek kadar önemli bir şey yok bu dünyada.
  • Yazarlar hakkında bolca araştırma yapın ve ilk olarak basit kitaplardan başlayın. Örneğin işin daha temelini atarken bir Ahmet Arslan okumak varken, gidip de Kant okursanız kendi ayağınıza sıkarsınız.
  • Betimleme ve diyaloğu yerinde olan kitapları tercih edin. Gidip de %95'i betimlemeden oluşan bir kitabı okursanız soğursunuz. Hasan Ali Yücel Klasikleri'ne göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim.
  • Kısa kitapları hakir görmeyin ve onları es geçmeyin. Hatta aksine yeni kitap okumaya başlayan birisinin Karamazov Kardeşler okuması mantıklı olmaz. İlk zamanlar olabildiğince kısa kitaplar okuyun. Öyle kitaplar var ki, 500 sayfanın katamadığını 120 sayfalık bir kitap da katabiliyor. Bu nedenle kısa kitap okuyunca kendinize "Sanki çok bir şey başardım, kısacık kitaptı." demeyin. Çünkü önemli olan kitabın sizi düşünmeye, beyninizi çalıştırmaya sevk etmesidir. 70 sayfalık kitap okursunuz ama onu okurken ya da bitirdikten sonra 270 tane konuyu düşünebilir, yeni bir bakış açısı kazanabilirsiniz.
  • Kitap okumaya başlamanın yaş ile pek ilgisi yok. Yani bir miktar var ama 20 yaş bile kitap okumak için geç değil. Esas okumazsanız hem kendinize, hem de değerlerinize en büyük zararı siz vermiş olursunuz.
  • Kitap okuduğunuz için yazı da yazmanızı tavsiye ederim. Yazı derken günlük de olabilir, kitap yorumu da olabilir. Bu sayede hem daha fazla düşünürsünüz, hem de kolayca unutmazsınız. Zaten okumaktan ziyade düşünmek çok daha önemli.
Yazar Tavsiyeleri

Stefan Zweig, Albert Camus, Jose Saramago, John Steinbeck, Paulo Coelho ve Agatha Christie olabilir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Tavsiyeleriniz gerçekten de çok güzeller. Ben kitap okumayı sevmeme rağmen derslerimden çok vakit ayıramıyorum ama şimdi yazını okuduktan sonra kitap okuma hevesim geldi gerçekten de. Genelde Türk klasiği romanlarını daha çok severim. Eğer Türk klasiğinden bir kitap önerisi isterseniz önerilerim: Vurun Kahpeye, Ateşten Gömlek, Çalıkuşu, Sergüzeşt gibi kitaplardır.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı