Nesnel ve öznel doğru

ArdaFRKN

Hectopat
Katılım
18 Temmuz 2020
Mesajlar
2.062
Makaleler
7
Çözümler
16
Kierkegaard doğru kavramını ikiye ayırır: Nesnel ve öznel doğru. Nesnel doğru herkes tarafından kabul görmüş ve üzerine artık tartışılmayan doğrulardır. Fizik yasaları, insanın yaşlanması veya bir gün öleceğini bilmesi gibi kavramlar nesnel doğrulara girer. Öznel doğru ise kişinin kendi iç dünyasında doğru kabul ettikleridir. Din veya tanrı inancı öznel doğrulara girmektedir. Çünkü bunlara inanan kişi bu kavramları doğru kabul ediyorken başka birisi bu kavramların doğruluğuna inanmayabilir. Ölüm konsepti aslında nesnel ve öznel doğruların farkını daha iyi anlamamızı sağlar. Mesela herkesin bir gün öleceğini bilmesi nesnel bir doğru iken ölümden sonra yaşam öznel bir doğrudur. Bu iki olgunun farklı bir şekilde yorumlanması bunları gözlemleme biçimimizde yatar. Bir gün öleceğimizi bilmemiz nesnel bir doğrudur çünkü bunu basit bir gözlemle kanıtlayabiliriz. Etrafımıza baktığımız vakit insanların öldüğünü görürüz ve kendimizinde insan olduğunuz biliriz. Dolayısıyla bir gün öleceğimizin doğru olduğunu anlarız. Bu basit mantıksal çıkarım bu olguyu doğru kabul etmemizi sağlar. Ölümden sonra yaşam konusunda ise bu çıkarımı yapmamız zordur çünkü gözlemleyebileceğimiz bir olay değildir. Dolayısıyla ölümden sonra yaşamı doğru kabul eden kişi bunun doğruluğunu kendi içinde karar verir. Çevremize baktığımızda her insanın nesnel doğruları olduğu kadar öznel doğruları da olduğunu fark ederiz ama bu ayrımın en etkili gözlendiği kavram "din"dir. Kirkegaard fark eder ki dindar insanlar öznel doğruları nesnel doğrulardan daha üstün tutar. Burada din ve evrim teorisi arasındaki ilişki güzel bir örnektir. Evrim teorisi her ne kadar bilim tarafından desteklendiğinden nesnel doğrular sınıfına giriyor gözüksede bir dindar bunu kabul etmek istemez. Çünkü inançlı kişinin kabul ettiği doğrular yani öznel doğrular o kişi için daha önemlidir. Kierkegaard dindarların bu tavrının altında yatan sebep olarak nesnel doğruların insana yeterli gelmemesini söyler. "nesnel doğruların sınırları vardır" cevap veremediği konular vardır. Mesela bir yakınının talihsiz bir araba kazasında kaybeden birine nesnel doğrular en fazla otopsi raporu hakkında bilgi verirken öznel doğrular ölen insanın ruhunun korunması veya ölümden sonra o ruha tekrar kavuşma gibi cevaplar verdiğinden "nesnel doğruların ulaşamadığı yerlere ulaşır." Kierkegaard fikirleri daha ileri götürür ve inançı insanları ikiye ayırır: Yobazlar ve gerçekten dindar olanlar. Yobaz olan birisi dini nesnel doğru olarak görür, dolayısıyla dinin bir fizik yasası misali mutlak kesinlikle ve mantık yoluyla ulaşabilecek bir tabiatı olduğunu düşünür. Tanrıyı kanıtlamak veya evrim teorisini çürütmek için oldukça efor harcar. Dindar biri ise inancının öznel doğrulara girdiğini bilir. Dolayısıyla dinini veya inandığı tanrıyı başka birine mantık yoluyla kanıtlamaya çalışmaz. Çünkü inancı o kişinin kendi doğrusudur. Kierkegaard ise bir insanın yobazlıktan ziyade gerçek dindar formuna ulaşmasını ister. Bu forma "iman şövalyesi" ismini verir.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı