Öldükten sonra ne olacak?

Ya bizi biz yapan yaklaşık 1.3kg yağ dokusu başka bir şey değil. Korktuğumuzda heyecanlandigimizda mutlu olduğumuzda beynin farkli noktalarında hareketlilik meydana gelir. Duyuları yöneten farklı hareket mekanizmasını yöneten farklı bölümleri vardır bu organın. Kaza geçirdiğimiz de ya da tesadüfen oluşan komplikasyonlarla beynin bazı noktalarında hasar meydana gelir ve bu ölümle sonuclanmazsa o hasarlı bölümün sorumlu olduğu özelliğimizi yitiririz. Yukarıda arkadaşın da dediği gibi doğmadan önceki gibi yoktuk ve yok olacağız. Bilincimiz kapanacak ve büyük bir hiçlik.
 
Yada ölecek miyiz? Belki bilincimiz yok olacak ve birinin yerine geçicez? Yada yeniden doğacağız bu arada bu 2si bence en iyi şans.
 
, insanın sıradan bir madde yığını olmadığını, onun maddi evrenin ötesinde bir anlam taşıdığını gösterir
Sorgulayabilmemiz ya da soyut kavramlari dusunebilecek kadar gelismis bir beynimizin olmasi bizi madde otesi bir sey kilmiyor. Insan ozel degil. Orca da sorgulayabiliyor, benim evdeki kedi de utaniyor. Biraz sofistike beynimiz oldugu icin ustun degiliz. Diyelim ki oyleyiz; bu bizi oldukten sonra ozel bir yerin bekledigini de gostermiyor, konudan bagimsiz.

Örneğin, bu dünyada zalimler yaptıklarıyla kurtulurken, mazlumların çektikleri haksızlıklar öylece unutulup gidebilir mi?

Bu bir iddia mi yoksa temenni mi? Ben de isterdim ilahi adalet olmasini ama yok oyle bir sey.

Ayrıca bilimsel açıdan bakıldığında, bilincin yalnızca beyne indirgenemediği ve fiziksel boyutlarla tam olarak açıklanamadığı bilinmektedir.

Diyelim ki bu dogru; neyi gosteriyor? Sonucta insan bedenindeki bir organin ya da genetik olarak kodlanmis bir bolumun sorumlulugunda. Madde disi bir bilinc yok. Ruh vs dinlerin uydurmasi, herhangi bir empirik dayanagi yok.


, ancak evrendeki düzen, karmaşıklık ve hassas dengeler, bir yaratıcının varlığına işaret eder.

Hayir etmez. Evrende hassas bir denge yok. 1cm gunese yaklassaydik dunya yok olurdu tarzi dinciligi acilen birakmaniz gerekiyor.
 
Hayir etmez. Evrende hassas bir denge yok. 1cm gunese yaklassaydik dunya yok olurdu tarzi dinciligi acilen birakmaniz gerekiyor.

Nerede yok? Bu dunyada ben 1 cm gunese yaklaşsaydik yok olurdukdanmi bahsediyorum hiç araştirmadin mi? Git araştir biraz şu an fizik kanunlarınin olması bile bir düzenin olduğunu gösterir düzen olmasa şu an yasamıyordun bile.
 
Konuşmalarınız çok edebi ve hoş geliyor kulağa. Lakin insan sorgulayabiliyor, o zaman demek ki öte taraf diye bir şey var demek "yan odadan ses geliyor, demek ki orada bir cin var" demek gibi bir şey. Yani yan odada ne döndüğünü bilmeyen biz, orada yel esiyor demek yerine in cin top oynuyor diyebiliyoruz. Belki de komşu matkap çalıştıyordur o yüzden bardak sarsılıp düşmüştür. Yani demek istediğim şey şu: sizin yola çıktığınız şeyler birer kanıt değil, inanç. Siz "böyle oluyorsa, herhalde böyle olduğu için öyle oluyordur" diyorsunuz. Oysa ahlak kuralları, kültürler, dinler insanlar için çok yeni şeylerdir. İnsanoğlu milyonlarca yıldır var, modern manası ile ise 300 bin senedir var.

Peki dil ne kadar geri gidiyor, inanç ne kadar geriye gidiyor, büyük dinler ne kadar geriye gidebiliyor? 5-10 bin sene anca geriye gidiyor. Peki kültürler nasıl oluşuyor? İnsanlar yüzbinlerce yıllık (ki bu ikimizin de ömrünün binlerce katı demek, yani zamanın ne kadar çok olduğunu anlarsanız bazı şeylerin Tanrıya gerek duyulmaksızın da olabileceğini görebilirsiniz.) deneyimleri ile kendilerine yeni yeni kültürler, töreler, batıl inançlar, yeni dogmalar, diller inşa ediyor. Dünya üzerinde şu ana dek binlerce dil, on binlerce kültür öldü şu an da bir o kadarı yaşıyor. Bir o kadar inanç öldü, bir o kadarı yaşıyor. İnsanlık milyonlarca sene hayvan gibi yaşaya yaşaya, zaman ilerledikçe diğer hayvanlardan sıyrılmaya başladı.

Hırsızlık, insan ona kötü dediği için mi kötüdür yoksa Tanrı kötü ilan ettiği için mi kötüdür? Tarihi olarak incelediğimizde kesinlikle birincisi olduğunu görüyoruz. İnsanlar ahlak kurallarını kendi aralarında yaşadıkları sorunları göre göre, uzun müddetler sonrasında oluşturmuşlar. Hatta hâlâ dahi yeni ahlak kuralları oluşmaya devam ediyor tabi biz bunu binlerce seneye kıyasla çok dar bir zamana tanık olduğumuz için göremiyoruz.
İnsan bundan binlerce sene önce ahlak kurallarının temelini atmış, ardından ise dinler ve mitler ile bunu sağlama çekmiş. Yani atıyorum tek eşli olmayı adet edinmiş, yüzyıllar sonra da bunu metafiziksel şeyler ile bağdaştırarak daha kabul edilebilir bir hâle sokmak istemiş. Şimdi siz şöyle diyor olabilirsiniz " Aman efendim kötülükleri Tanrı belirledi ve bizim ruhumuza koydu. Biz kötülüğü ruhumuz gereği biliyoruz." Olmaz. Zira bundan 1000 sene önce kötü dediğimiz şeyler iyi ve normal, iyi dediğimiz şeylerse kötü ve anormal oldu. Zaman aktıkça, insanın kötü ve iyi tanımları değişiyor. Hatta bundan bin sene önceki adamları 5 bin sene öncesine göndersek onlar da onları yadırgardı. Yahu bırakın bin seneyi bir nesil ile sonraki nesil bile iyilik-kötülük üzerine anlam karmaşasına giriyor. Arkadaş iyilik ve kötülük diye bir şey yok. Biz öyle kabul ediyoruz. Nasıl para biz değer verdiğimiz için değerli olan bir kağıt parçasıysa, iyilik ve kötülük de öyledir. Kutsal değildir, kutsal olsa içimizde hep var olsa hep aynı kalırdı. Ama olmuyor işte.



İnsan düşünen bir hayvandır. Diğer hayvanlar da elbette çok minimal düzeyde düşünürler ancak biz özellikle dil sayesinde etkileşimimizi çok ileri düzeye getirmeyi başardık. Ve gene çok uzun yıllar süren değişimlerle sanata da ilgi duyduk. Ancak sanat da biz önem verdiğimiz için önemli. Siz bir Nazım Hikmet şiiri okuyunca hoşnut oluyorsunuz diye, ruhunuz olmuyor. Zaten bunu neye dayanarak söylüyorsunuz onu kimseye anlatamazsınız. Çünkü dediğim gibi sizdeki kanıt değil, inanç/sezgi. Siz öyle hissediyorsunuz ya da öyle olmasını temenni ediyorsunuz. Hepsi bu kadar. Belki ölmek istemiyorsunuzdur, kim ister ki? Belki bu dünyada namert yaşayanların hesabı görülmeden ölmesine gıcıksınızdır, ben de gıcığım. Belki anlam veremiyorsunuzdur, insanlık henüz yeteri kadar anlam veremez zira elinde yeterli delil yok. Ve daha pek çok şey hissediyorsunuz. Ben de hissediyorum inanın ancak bunu hayali bir şeylere bağlamak ne kadar doğru?

Allah sizi niye yaratsın beyefendi? Buna mantıklı bir cevap bulabilir misiniz? Peki Allah'ı kim yarattı derim size? Ne derdiniz "Aman Ali onu biz anlamlandıramayız. Bu dediğin 1 bölü 0 gibi tanımsız bir söylem olurdu." Peki evren de kendi kendini var etmiş dersem, niye bana inanmazsınız? Siz de onu anlamlandıramazsınız dersem, bana inanır mıydınız?

Bunlar yalnızca sorular. Bizden sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz.... güçlü bir varlık soruyorum size, bizim ne yaptığımızı önemser mi? Önemserse, ona Tanrı denir mi? Bizi yaratınca, ona para mı veriyorlar? Biz ona kulluk edince, egosunu mu tatmin ediyor? Egosunu tatmin eden şeye Tanrı denir mi? İşte bu soruların cevabı bulunmadıkça, Tanrı insanı değil, insan Tanrıyı yaratmış olacak.

Bu arada size sonsuz saygı duyuyorum. Yanlış anlamayın, yalnızca kendi düsüncelerimi beyan ediyorum size saldırmıyorum. Kibar olduğunuz sürece söyleyeceğiniz en saçma şey bile şapka çıkarmaya değerdir. Zaten siz de kibar ve edebi bir şekilde konuşmuşsunuz. Kendinize iyi bakın.
 
Anne karnında ya da bebekliğinizde geçirdiğiniz zamanı hatırlıyor musunuz? İşte ölümle birlikte zaman ve mekan mevhumu ortadan kalkar. Aylarca komada kalan hastalar geçen süreyi anlamamaktadırlar. Zamanın göreceliliğinin burada da geçerli olduğunu düşünüyorum.
 

Diger ihtimalleri goz ozune almadan direkt temenni ettigin sonuclara atlama gibi muhakeme yoksunluguna isaret eden bir huyun var. Bu yuzden tartismayacagim, son mesajimi yaziyorum sana.

Evrende kurallarin olmasi, "hassas denge" oldugunu gostermez. Entropi de bir kuraldir ancak duzensizligi isaret eder. Bir olayi kontrol eden fizik kurallarinin olmasi hassas dengeye degil sadece evrensel yasalara isaret eder. Bu da bir yaraticiya isaret etmez. Kaldi ki sana yaraticiyi baglayan fizik kurali var mi desem yok diyeceksin, cunku bazi elementlerin fizik disi da olabilecegini soyleyip kendinle celismeden edemezsin. Fakat tartismayacagim.

Hassas denge argumani dincilerin evrendeki her seyin biz var olalim diye ozenle var edildigi iddiasidir, insani merkeze koyar. "Fizik kanunlari olmasa sen yoktun" demen gibi. Benim olmayacagim fizik kurallarinin oldugu paralel bir evrende o fizik kurallarina ragmen var olamayacagimi kim nereden bilebilir.

Fizik kanunlari var, o halde Allah var, diyorsun; direkt olmasini istedigin sonuca atliyorsun. Sende genel olarak antitezleri dusunmeden direkt sonuca atlayip cok matah bir sey iddia ettigini sanmak gibi bir huy gelismis.

Eğer insanın varlığı yalnızca maddeden ibaretse, sevgi, ahlak, fedakârlık, sanat ve anlam arayışı gibi tamamen maddi ihtiyaçlarla açıklanamayan olguların kaynağı ne olabilir?

Soyut dusunebiliyoruz o halde Allah var.


Soyut dusunebiliyoruz o halde ruh var.

Bilincin kökeni ve doğası modern bilim tarafından çözülememiştir ve bu, ruh gibi fiziksel olmayan bir boyutun varlığına işaret eder.

Bilincin kokeni cozulememistir, o halde ruh var.

ancak evrendeki düzen, karmaşıklık ve hassas dengeler, bir yaratıcının varlığına işaret eder.

Evren acaip karmasik, pek hassas dengeler var; o halde Allah var.


Bunlar skeptik dusunemeyen, karsi ihtimalleri ya hesap edemeyen ya da dikkate almadiginda yok olacaklarini zanneden analitik yaklasimdan yoksun amator bir dinci argumanlari. Bu kafayla en fazla 16 yasinda liseli bebeler seni bir sey anlatiyor zannederler. Dedigim gibi son mesajim, cevap vermene gerek yok. Basarilar.
 
Bence cennet veya cehennem yoktur bir düşünsene dünyada kaç milyar insan var 8 milyar değil mi 2 milyarı Müslümansa tüm bu 2 milyar insanmı sadece cennete gidecek diğer 6 milyon Hristiyan , Yahudi ve başka dinler e inanan insanlar cehennememi girecek? Bence öldükten sonra yeniden rejerenasyon gibi yeniden yaranacağız bu teoriyi destekleyen fikirlerde vardır bak mesela dinlediğin bir muzik sana tanıdık geliyorsa ve bu hayatında hiçbir zaman bu muziği dinlemediysen fikri bu teoriyi desteklemektedir.
 
Bilmiyoruz ve asla ölmeden ince tam anlamıyla bilemeyeceğiz. Her ne kadar Müslüman olsam da neticede oraya gidip görmeden kesin karar vermek yanlış olur.

Ama şunu kesin bir şekilde söyleyebiliriz bence:
"Doğmadan önce nerdeysek, Ölüncede oraya gideceğiz..."
Doğmadan önce başka bir canlı mıydık o zaman yine başka bir bedene gideceğiz veya Doğmadan önce bir hiç miydik yine hiç olacağız yada doğmadan önce Tanrı'yla mıydık o zaman yine Tanrı'yla olacağız...
 

Seninki ayranım dökülmesin mevzusuna benzemiş. Müslüman san eğer cenneti cehennemi kabul ediyorsun demektir. Hurileri de unutmamak lazım
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…