Ölüm hakkındaki düşünceleriniz nedir?

  • Konuyu başlatan Mxpyma
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 471
  • Görüntüleme 19B
İnsanlar eskiden ölümsüzlüğü denemişlerdir ama balon çıktı hep. Yapması imkansıza yakın ve zor ama yaşlanmayı gençleşmeye dönüştürme gibi bir şey varmış galiba.

Ölüm diye bir şey yine var mesela yaşlandın gençleşmeye gitsen normal bir süre sonra zigot mu olacaksın? Hem kafana bir silahla 1 el ateş etsem istediğin kadar gençleş ölürsün dijital insanlar bilinçli makineye aktarmaya kalksak bir yeri bozuldu mu hard disk gittiği zaman onlarda ölüyor.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bir şey yapmaya cesaretim yoksa sürekli zaten bir gün öleceğiz, bunu da yapmadık demeyelim diye kendimi avuttuğum şeydir kendisi.
 
Canlılığın devamı için ölüm olmak zorundadır. Yaşam ile ölüm ne kadar zıt olsalar da birbirine sımsıkı bağlılar.

başka yönden bakınca da zaten sıkıcı olurdu ölmemek. iyi ki ölüm var.
 
Dedim ya en azından dinlerde yazıyor bu diye ama senin kanıtın yok bunun olmadığı hakkında. Mantıken düşünmek gerekiyor bir şeye inanmıyorsan
Hocam, bu nasıl bir mantık? Bu nasıl bir savunma şekli? Senin ispat yükümlülüğünden haberin var mı?

A: Boynuzlu at var.
B: Hayır, öyle bir şey yok.
A: Yooo, var.
B: Kanıtla.
A: Sen olmadığını kanıtla.
B: Yok yav. Vay canına. Ne kadar da akıllısın?

Bertrand Russell şöyle der;

"Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede Güneş'in etrafında dönen porselen bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişi, yakınçağda bir ruh doktoruyla, daha önceki çağlardaysa bir engizisyon yargıcıyla görüştürülürdü."
 

Yeni konular

Geri
Yukarı