Özgür irade çevrenin etkisi bireysel farklılıklar

Yedinci Mühür

Decapat
Katılım
7 Ocak 2020
Mesajlar
423
Çözümler
1
İnsan çevresinin bir ürünü müdür?
Çevre, aile, gen, doğulan yer insanın nasıl olacağını belirler mi?

Ya da insan tüm bunlara rağmen kendini farklı bir noktaya taşıyabilir mi?

Şahsen bir insan çevresinin bir ürünüdür.(İstisnalar elbette olacaktır.)
Bu çevrenin etkisini azaltmak ve kurtulmak isteyen bireyin üst bir farkındalığa erişmesi gerekir. Bu üst farkındalıktan kastım "insanın kendi gerçekliğini anlayabilme ve sorgulayabilme durumu" Bu farkındalığın da bir itici güç suretiyle ortaya çıkacağını, kendi kendine zor olduğu kanısındayım.

Dostoyevski'nin dediği gibi "Her şeyi belirleyen ortamdır, insansa bir hiçtir."
Revize edelim. "Birçok şeyi belirleyen ortamdır, insansa bir hiçtir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
İnsan çevresinin eseri olabilir ancak doğru zamanda doğru yerde olma ihtimali her şeyi değiştirebilir. Bu durum olumlu da olabilir olumsuz da. Kaldı ki olasılıklar çok fazla. En küçük bir şey bile gelecekte farklı yönelimlere yol açabilir. Kelebek etkisi tarzı küçük şeyler büyük değişimleri etkileyebilir. Bu da aslında özgür iradeden çok rastgele olasılıklara bağlı gibi duruyor.
Mesela bir bebek tamamen izole büyütülürse, okuma yazma hariç hiçbir şey öğretilmezse, iyi ya da kötü değil nötr davranılırsa, kimseyle etkileşime geçirilmezse büyüdüğünde ne olur sorusunun deneyi etik olmadığı için yapılamıyor ancak yapılsaydı diğer soruların cevaplarına yaklaşılabilirdi.
 
Merhaba. Bulunduğu mekan ve zamandan kendini soyutlamasını çok iyi bilen (veya buna kendi iradesiyle karşı çıkan) bir insan çok daha farklı karektere, farklı bir kişiliğe, farklı bir kültüre, farklı bir konuşmaya, farklı bir yaşayışa göre şekillenen bir adaptasyonla kendi kişisel gelişimini de buna göre adapte ederek değiştirebilir. Sadece genetik baskılanması, çevresel etkilenimlerle (dış baskılanımlar) yanında insanın hür iradesi de insanın daha farklı yönlerde veya asıl beklenilenin çok zıddı yönlerde gelişip evrilmesine de yol açablir, insan bu olması gerekeni değiştirebilir, gelişip asıl benliğini bulabilmesi çok daha farklı bir şekillenmeyle de sonuç bulabilir.

En başta genetik miras (örneğin bir melezseniz her iki genetik türün özelliğinden birini veya ortak olarak iki türün özelliğini de taşımanız olasıdır) olmak üzere aile, arkadaş, okul, iş ortamı ve hatta sanal ortamlardaki arkadaşlıklar bile insanın karekterini, kültürünü, hayata bakış perspektifinin önünü (ufkunu) çok fazla açabilir, olumlu kişilerle olumlu yönde, olumsuz kişilerle olumsuz yönlere doğru kişisel gelişimi (olgunluğu veya asıl karekter yapısı) evrilebilir.

Fizik biliminde fiziksel kuvvetlerin (vektörel/sayısal büyüklüklerin) toplamdaki genel bileşkesine benzer olarak ; kendi genleri, yaşanılan ortam, aile ve yakın arkadaş ortamı, sanal ortamlar, okunan kitapların, görsel ve işitsel uyarılarla izlenen video ve oyunların, sanal gereçekliğin, vb. somut ve soyut tüm etkileyci ortamların olumlu veya olumsuz etkileme gücüyle, bunların toplam bileşkesiyle insan şekillenir, benlik veya asıl kişiliğini kazanabilir. Multimedya (karşılıklı etkileşimli) ortamların dışında çevrimdışı olarak oynanan tüm video oyunlarının da bu olumlu veya olumsuz şekillenmede önemli bir rolünün olduğuna inananlardanım.

Bu nedenlerle bu değişim veya gelişimi sadece tek (veya birkaç) etkene bağlayabilmek çok yanlış olur, Dostoyevski'nin çok katı olan bu açıklaması gibi. Bu konuda pek çok etkenin pek çok yönden etkilemesiyle oluşan bileşke bir oluşumdur asıl insanın kendi (öz) karekteri. Bu zaman içinde de ayni kalamaz, sürekli değişip gelişerek olumlu veya olumsuz yönlere doğru evrilebilir, zaman içinde devamlı değişebilir. Çünkü onu şekillendiren sadece genleri, içinde yaşadığı iç veya dış ortamı değildir, hür iradesiyle bu evrilmeyi başka yönlere doğru kolayca çevirebilir, kendi hür iradesiyle bu her zaman mümkündür. Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
Merhaba. Bulunduğu mekan ve zamandan kendini soyutlamasını çok iyi bilen (veya buna kendi iradesiyle karşı çıkan) bir insan çok daha farklı karektere, farklı bir kişiliğe, farklı bir kültüre, farklı bir konuşmaya, farklı bir yaşayışa göre şekillenen bir adaptasyonla kendi kişisel gelişimini de buna göre adapte ederek değiştirebilir. Sadece genetik baskılanması, çevresel etkilenimlerle (dış baskılanımlar) yanında insanın hür iradesi de insanın daha farklı yönlerde veya asıl beklenilenin çok zıddı yönlerde gelişip evrilmesine de yol açablir, insan bu olması gerekeni değiştirebilir, gelişip asıl benliğini bulabilmesi çok daha farklı bir şekillenmeyle de sonuç bulabilir.

En başta genetik miras (örneğin bir melezseniz her iki genetik türün özelliğinden birini veya ortak olarak iki türün özelliğini de taşımanız olasıdır) olmak üzere aile, arkadaş, okul, iş ortamı ve hatta sanal ortamlardaki arkadaşlıklar bile insanın karekterini, kültürünü, hayata bakış perspektifinin önünü (ufkunu) çok fazla açabilir, olumlu kişilerle olumlu yönde, olumsuz kişilerle olumsuz yönlere doğru kişisel gelişimi (olgunluğu veya asıl karekter yapısı) evrilebilir.

Fizik biliminde fiziksel kuvvetlerin (vektörel/sayısal büyüklüklerin) toplamdaki genel bileşkesine benzer olarak ; kendi genleri, yaşanılan ortam, aile ve yakın arkadaş ortamı, sanal ortamlar, okunan kitapların, görsel ve işitsel uyarılarla izlenen video ve oyunların, sanal gereçekliğin, vb. somut ve soyut tüm etkileyci ortamların olumlu veya olumsuz etkileme gücüyle, bunların toplam bileşkesiyle insan şekillenir, benlik veya asıl kişiliğini kazanabilir. Multimedya (karşılıklı etkileşimli) ortamların dışında çevrimdışı olarak oynanan tüm video oyunlarının da bu olumlu veya olumsuz şekillenmede önemli bir rolünün olduğuna inananlardanım.

Bu nedenlerle bu değişim veya gelişimi sadece tek (veya birkaç) etkene bağlayabilmek çok yanlış olur, Dostoyevski'nin çok katı olan bu açıklaması gibi. Bu konuda pek çok etkenin pek çok yönden etkilemesiyle oluşan bileşke bir oluşumdur asıl insanın kendi (öz) karekteri. Bu zaman içinde de ayni kalamaz, sürekli değişip gelişerek olumlu veya olumsuz yönlere doğru evrilebilir, zaman içinde devamlı değişebilir. Çünkü onu şekillendiren sadece genleri, içinde yaşadığı iç veya dış ortamı değildir, hür iradesiyle bu evrilmeyi başka yönlere doğru kolayca çevirebilir, kendi hür iradesiyle bu her zaman mümkündür. Kolay gelsin.
Teşekkürler hocam. Epeyce bir yazmışsınız. Ek olarak bir şey sormak istiyorum. Sizce farkındalık denen şey çoğu zaman şansa ve maruz kalmaya bağlı değil midir?
 
Özgür irade yoktur. Beyin, geçmiş tecrübelerini (hafızasını) yorumlayarak bir seçim yapar. Bu seçimler birike birike yeni bakış açıları kazandırır ve bu bakış açıları da geçmiş tecrübeleri yorumlama şeklini değiştirir. Böyle böyle insan sürekli bir değişim içerisindedir.

Özgür irade yok derken, seçim yapmakta özgürsünüz. Bir kukla olmanızdan bahsetmiyorum. Özgür olduğunu zanneden ama özgür olmanın yanından bile geçemeyecek kadar utanç verici sınırlı bir özgürlükle, arzularımızın peşinden koşan canlılarız biz.

İnsan ilk doğduğunda birtakım tecrübelere sahip olabilir. Bu muhtemelen içgüdü dediğimiz şey. Bundan sonrası doğduğumuz ortama, ailemize, birtakım genlerimizden gelen özelliklere (mesela tipimiz ya da bizim bir şeye olan yatkınlığımızı etkileyecek ölçüdeki genler) göre tecrübeler elde ederiz.

Bu işin zaten başı bize bağlı olmadığı için, sonrası hiç bağlı değildir! Eğer bu mesajımı okuduktan sonra özgür iradenin olmadığını düşünüyorsanız, bu da size bağlı değildir. Ben tarayıcımın geçmişine basıp, bir arama sonucu yanlışlıkla Technopat'a basmasam bu konuyu görmeyecektim.

Siz de bu mesajımı okumayacaktınız ve fikirlerinizde herhangi bir etkide bulunmayacaktım. Bu size bağlı değildi. Sizin kontrolünüzde değildi. Burada yazdığım şeyler, sizin fikirlerinizi kesinlikle etkileyecek. Ne tür bir etki yaratacağını tahmin edemezsiniz.

Fikirler beyin tarafından kabul edilmese bile saklanır. Bir süre sonra hiç beklemediğiniz kadar güçlü bir şekilde tezahür edebilir. Uygun koşullarda, uygun çıkarlarda, insana kabul ettiremeyeceğiniz hiçbir şey yoktur arkadaşlar. Bunu unutmayın.

Ayrıca şöyle bir şey daha var: Mesela diyebilirsiniz "Benim babam X dinine inanıyordu ve beni de X dinine inançlı olacak şekilde büyüttü ama ben büyüyünce X dinine inanmaktan vazgeçtim. Yani çevrem bana etki etmedi. Ben gene kendi yoluma baktım."

Arkadaşlar, eğer böyle düşünüyorsanız vahim bir hatanın içerisindesiniz ve bunun farkında bile değilsiniz. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta, çevreden gelen tecrübelerin (ve telkinlerin) illa beklenen etkiyi yaratma zorunluluğu yoktur.

Muhtemelen baban seni o X dinine bağlı büyütürken ufak bir mimik yaptı ve bu da ileride beyninde patlayıp, seni dinden çıkardı. Belki de baban militan bir Ateist olsa, sen çeşitli olaylar sonucu gidip o X dinine inanacaktın :)

Yani bu çevreden gelen tecrübelerin insan üzerinde korkunç bir etkisi olduğu doğru, ama bu her zaman beklenen etkiyi yaratmaz. Ters etki yaratabilir, ahan elinizde patlar.

Bu din olayı elbette örnek ama en iyi böyle anlatılabilirdi.
Bu farkındalığın da bir itici güç suretiyle ortaya çıkacağını, kendi kendine zor olduğu kanısındayım.
Kendi kendine olamaz. Ha ama şöyle olur, itici bir güç ufak bir ittiriş yapar, mesela kişiyi sorgulamaya iter. Kişi sorgular sorgular, özgür irade konusuna gelir, burada düşünür düşünür ve çeşitli sonuçlara varır. Dış uyaran olmadan hiçbir şey değiliz.
Sizce farkındalık denen şey çoğu zaman şansa ve maruz kalmaya bağlı değil midir?
Başka bir arkadaşa sormuşsun ama kendi naçizane fikrimi belirtmem gerekirse, doğduğun yer, ailen, çevren vesaire vesaire hiçbir şekilde sana bağlı değil. Yapacak bir şey yok.
Merhaba. Bulunduğu mekan ve zamandan kendini soyutlamasını çok iyi bilen (veya buna kendi iradesiyle karşı çıkan) bir insan çok daha farklı karektere, farklı bir kişiliğe, farklı bir kültüre, farklı bir konuşmaya, farklı bir yaşayışa göre şekillenen bir adaptasyonla kendi kişisel gelişimini de buna göre adapte ederek değiştirebilir. Sadece genetik baskılanması, çevresel etkilenimlerle (dış baskılanımlar) yanında insanın hür iradesi de insanın daha farklı yönlerde veya asıl beklenilenin çok zıddı yönlerde gelişip evrilmesine de yol açablir, insan bu olması gerekeni değiştirebilir, gelişip asıl benliğini bulabilmesi çok daha farklı bir şekillenmeyle de sonuç bulabilir.

En başta genetik miras (örneğin bir melezseniz her iki genetik türün özelliğinden birini veya ortak olarak iki türün özelliğini de taşımanız olasıdır) olmak üzere aile, arkadaş, okul, iş ortamı ve hatta sanal ortamlardaki arkadaşlıklar bile insanın karekterini, kültürünü, hayata bakış perspektifinin önünü (ufkunu) çok fazla açabilir, olumlu kişilerle olumlu yönde, olumsuz kişilerle olumsuz yönlere doğru kişisel gelişimi (olgunluğu veya asıl karekter yapısı) evrilebilir.

Fizik biliminde fiziksel kuvvetlerin (vektörel/sayısal büyüklüklerin) toplamdaki genel bileşkesine benzer olarak ; kendi genleri, yaşanılan ortam, aile ve yakın arkadaş ortamı, sanal ortamlar, okunan kitapların, görsel ve işitsel uyarılarla izlenen video ve oyunların, sanal gereçekliğin, vb. somut ve soyut tüm etkileyci ortamların olumlu veya olumsuz etkileme gücüyle, bunların toplam bileşkesiyle insan şekillenir, benlik veya asıl kişiliğini kazanabilir. Multimedya (karşılıklı etkileşimli) ortamların dışında çevrimdışı olarak oynanan tüm video oyunlarının da bu olumlu veya olumsuz şekillenmede önemli bir rolünün olduğuna inananlardanım.

Bu nedenlerle bu değişim veya gelişimi sadece tek (veya birkaç) etkene bağlayabilmek çok yanlış olur, Dostoyevski'nin çok katı olan bu açıklaması gibi. Bu konuda pek çok etkenin pek çok yönden etkilemesiyle oluşan bileşke bir oluşumdur asıl insanın kendi (öz) karekteri. Bu zaman içinde de ayni kalamaz, sürekli değişip gelişerek olumlu veya olumsuz yönlere doğru evrilebilir, zaman içinde devamlı değişebilir. Çünkü onu şekillendiren sadece genleri, içinde yaşadığı iç veya dış ortamı değildir, hür iradesiyle bu evrilmeyi başka yönlere doğru kolayca çevirebilir, kendi hür iradesiyle bu her zaman mümkündür. Kolay gelsin.
Dostum, üstte de dediğim gibi: İşin başı özgür değilse, sonrası pek mühim değil.
 
Özgür irade yoktur. Beyin, geçmiş tecrübelerini (hafızasını) yorumlayarak bir seçim yapar. Bu seçimler birike birike yeni bakış açıları kazandırır ve bu bakış açıları da geçmiş tecrübeleri yorumlama şeklini değiştirir. Böyle böyle insan sürekli bir değişim içerisindedir.

Özgür irade yok derken, seçim yapmakta özgürsünüz. Bir kukla olmanızdan bahsetmiyorum. Özgür olduğunu zanneden ama özgür olmanın yanından bile geçemeyecek kadar utanç verici sınırlı bir özgürlükle, arzularımızın peşinden koşan canlılarız biz.

İnsan ilk doğduğunda birtakım tecrübelere sahip olabilir. Bu muhtemelen içgüdü dediğimiz şey. Bundan sonrası doğduğumuz ortama, ailemize, birtakım genlerimizden gelen özelliklere (mesela tipimiz ya da bizim bir şeye olan yatkınlığımızı etkileyecek ölçüdeki genler) göre tecrübeler elde ederiz.

Bu işin zaten başı bize bağlı olmadığı için, sonrası hiç bağlı değildir! Eğer bu mesajımı okuduktan sonra özgür iradenin olmadığını düşünüyorsanız, bu da size bağlı değildir. Ben tarayıcımın geçmişine basıp, bir arama sonucu yanlışlıkla Technopat'a basmasam bu konuyu görmeyecektim.

Siz de bu mesajımı okumayacaktınız ve fikirlerinizde herhangi bir etkide bulunmayacaktım. Bu size bağlı değildi. Sizin kontrolünüzde değildi. Burada yazdığım şeyler, sizin fikirlerinizi kesinlikle etkileyecek. Ne tür bir etki yaratacağını tahmin edemezsiniz.

Fikirler beyin tarafından kabul edilmese bile saklanır. Bir süre sonra hiç beklemediğiniz kadar güçlü bir şekilde tezahür edebilir. Uygun koşullarda, uygun çıkarlarda, insana kabul ettiremeyeceğiniz hiçbir şey yoktur arkadaşlar. Bunu unutmayın.

Ayrıca şöyle bir şey daha var: Mesela diyebilirsiniz "Benim babam X dinine inanıyordu ve beni de X dinine inançlı olacak şekilde büyüttü ama ben büyüyünce X dinine inanmaktan vazgeçtim. Yani çevrem bana etki etmedi. Ben gene kendi yoluma baktım."

Arkadaşlar, eğer böyle düşünüyorsanız vahim bir hatanın içerisindesiniz ve bunun farkında bile değilsiniz. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta, çevreden gelen tecrübelerin (ve telkinlerin) illa beklenen etkiyi yaratma zorunluluğu yoktur.

Muhtemelen baban seni o X dinine bağlı büyütürken ufak bir mimik yaptı ve bu da ileride beyninde patlayıp, seni dinden çıkardı. Belki de baban militan bir Ateist olsa, sen çeşitli olaylar sonucu gidip o X dinine inanacaktın :)

Yani bu çevreden gelen tecrübelerin insan üzerinde korkunç bir etkisi olduğu doğru, ama bu her zaman beklenen etkiyi yaratmaz. Ters etki yaratabilir, ahan elinizde patlar.

Bu din olayı elbette örnek ama en iyi böyle anlatılabilirdi.

Kendi kendine olamaz. Ha ama şöyle olur, itici bir güç ufak bir ittiriş yapar, mesela kişiyi sorgulamaya iter. Kişi sorgular sorgular, özgür irade konusuna gelir, burada düşünür düşünür ve çeşitli sonuçlara varır. Dış uyaran olmadan hiçbir şey değiliz.

Başka bir arkadaşa sormuşsun ama kendi naçizane fikrimi belirtmem gerekirse, doğduğun yer, ailen, çevren vesaire vesaire hiçbir şekilde sana bağlı değil. Yapacak bir şey yok.

Dostum, üstte de dediğim gibi: İşin başı özgür değilse, sonrası pek mühim değil.
Teşekkürler değerli fikrinizi paylaştığınız için. Bu konu hakkında çoğunlukla dediğiniz fikirlere sahibim. Fakat ufak da olsa(%5) bir özgür irade vardır herhalde. Yoksa bile yerine vicdanı koyabilir miyiz?
Yanlış anlamazsanız bir dini inancınız var mı? Varsa bu olaya nasıl bakarsınız? Yoksa problem değil.
 
Yanlış anlamazsanız bir dini inancınız var mı?
Kendimi bildim bileli Ateist bir kişi oldum.
Fakat ufak da olsa(%5) bir özgür irade vardır herhalde.
Yani ben buna ancak herhalde diyebilirim. Ancak burada asıl önemli nokta şu, kişi eğer özgür irade olduğunu düşünüyorsa, özgür olduğunu düşünüyordur. Yani özgür olduğunu düşünmesi, eylemlerini özgürce yaptığını düşünmesine sebep olacak.

Bu bazı özgür irade problemlerini çözebilir. Bunun dışında özgür iradenin olmadığını düşünsen bile sonuçta kukla olmadığının farkındalığına sahip olduğun için, yine eylemlerinden sorumlu tutulacaksın. Yani kaçış yok. :) Farkındalık önemli. Farkındalık her şey.

Seni bir kedinin dışkısından ayıran şey, farkındalık. O kedi dışkısı, daha dışkı olduğunun farkında bile değil. Sen insan olduğunun farkındasın. Yaptıklarının bir şeyleri değiştirebileceğini biliyorsun. Zaten bunları biliyorsan hiç farkındalığa sahip olmayan akıl hastası değilsindir.

Bu iş çok derin konular.
Yoksa bile yerine vicdanı koyabilir miyiz?
Vicdan oluşan bir şey. Bir katil ile 50 yaşındaki 7 kedi besleyen teyzenin vicdanı aynı değildir herhalde. O yüzden vicdan da argümanımızdan kaçamıyor.
 
Teşekkürler hocam. Epeyce bir yazmışsınız. Ek olarak bir şey sormak istiyorum. Sizce farkındalık denen şey çoğu zaman şansa ve maruz kalmaya bağlı değil midir?

Merhaba. Zaten bu farkındalıklar bizi diğerlerinden ayıran bu seleksiyonları daha özgürce yapabilmeyi bize kolayca sağlar. Biz özgür irade derken, bunu yaparken kamunun, hukukun çok üstüne çıkabilmek, kanunların üzerinde olabilmeyi (veya ebeveynlerine, çok yakın ailesine isyan edebilmeyi, baş kaldırmayı da) asla kastetmiyoruz, gayet nizami bir şekilde vuku olabilen ve kişinin kendi hür iradesiyle bu seçimleri kendi kabuğunu kolayca kırıp yaparken hiç bir şekilde kanunları da çiğnemediğini ayrıca kastediyoruz. Yoksa bir karışıklık (kaos) olur, tedhiş (terör) oluşur, iş zıvanadan tam olarak da çıkabilmiş olur, kanunlar karşısında gereken hesaplar verilir, her zaman kanun adamı olarak bu kanunların yanında olabilmek ve belli sınırların dışına çıkmadan bu özgür seçimleri, kişisel olgunlaşmadaki bu olumlu veya olumsuz seyeredecek bir gidişatı değiştirecek seçimleri veya yönelimleri öyle yapabilmek gerekir.

Bir insanın ateist olduğunun farkında olabilmesi, bunun tam olarak da bilincinde olabilmesi aslında bir erdemdir veya çok önemli bir farkındalıktır, dini inancın bu yönelimlerde bir payı yok mudur, evet önemli ölçüde (atesit bile olsa) vardır ve aslında çok önemli bir etkendir de..

Dini inanışı (islam, isevi, yahudi, vb.) veya ateistliği değil, asıl önemli olanı insanın ne olduğunun, kim olduğunun, kendi benliğinin kendi bilincindeki netliğidir, atesit olmak veya olmamak da bu eğilimlerde yönü belirleyici etmen olabilir, dini çok kuvvetli olmak veya çok zayıf olup atesit olmak, bunun tam bilincinde olabilmek bu sonucun % 100 olarak insanın bireysel olarak şekillenmesindeki önemli ve sonucu doğrudan etkileyebilecek olan bir ürünüdür.

Bir ülkede kendi dini inacından dolayı veya seksüel yönelimlerinden (homo-hetero seksüellik gibi) hiç kimse doğrudan asıl hedef gösterilip toplum nazarında yargılanmamalı, küçültülmemeli veya ifade özgürlüğü açısından da ayrıca kişisel olarak hakları asla kısıtlanmamalıdır. Çünkü bu seçimler özele giren kişisel tercihlerdir. (kendi kişisel görüşüm) Ne var ki bazı dinler veya bazı ülke toplumlarında bu durumlarda bu toplumdan tam olarak dışlanma ve yaftalanma şeklinde çok daha farklı yaptırımlarla veya toplum ananelerinin de baskısıyla karşılaşılıp toplum nazarında çok büyük tepkilere (bu farklı kişisel seçimler) neden olabiliyor.

* "Biz" 'in cümledeki kullanım amacı; ben ve benim gibi düşünenlerin çoğulunu temsil ediyor, bir ideolojiyi veya herhangi bir iktidarı asla temsil etmiyor. Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
Bütün enerjiler ve varlıklar eş zamanlı olarak birbiriyle iletişim halindedir. Kimi zamanlar fark etmeden bile seni kendi istediği yere çeker hayat.
O yüzden hiçbir zaman tam anlamıyla özgür ve hür iradeyle hareket edemezsin, sürekli kısıtlamalar mevcuttur ve senin isteğin dışında yönlendirmeler var.
Sıfırdan başlamadığın için hiçbir zaman yaptıkların senin hür iraden değildir. Yapacakların, yapabileceklerin de tam olarak iradenin kendisi değildir. Kısıtlamalar içindesin. Evet bir irade gösteriyoruz, lakin bu iradeye sebebiyet veren şey çevre, etken ve etmenlerdir.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı