Otomobillerde gıcık olduğunuz şeyler

Yıllardır en fazla 15 kere arabaya veya toplu taşımaya bindim sanırım.
Yok abi, arabaya biner binmez kusuyorum herhangi bir araca binince. :D.
 
  • Kirli, siyah renginde otomobil.
  • Her türlü trim sesi.
  • Güneş yanığı, çizikler ve boya kalkması.
  • Dandik multimedya sistemleri.
  • Tek dokunuşla açılmayan elektrikli cam.
  • Manuel açılan sunroof perdesi. Ulan şunu elektrikli yapmak kaç para?
  • 4-5 parmaktan az diz mesafesi, 3-4 parmaktan az baş mesafesi.
  • Plastik jant.
  • Amortisörlü olmayan kaput.
  • Ön koltuk ceplerinin fileli olması.
  • Otomatik arabayı manuel kullanırken vites atmak için vitesi kullanmak. Kolcuk seviyorum.
  • Kolcukları direksiyona bağlamayan mühendisler.
 
Son düzenleme:
Arka kısımda kol dayamanın olmaması, Plastik jant, Sürücü tarafınaki kol dayamanın ileri ya da geri ayarlanamaması
 
  • Bazı markalarda araç sıfırken bile olan trim sesleri. O panellerin birleşimlerini tasarlayan kişiyi ve yerleştiren işçileri bulsam sabaha kadar tokatlarım.
  • Yorgunluk takip sistemi bile olmasına rağmen acil fren desteği donanımı ve dahili navigasyon olmayan araba. VAG grubuna sağlam giydirme nedenlerinden...
  • Çift kavramalı yarı otomatik şanzımanlar. Özellikle de kuru kavramaysa hiç sevilecek şey değil. Hem maliyetleri çok yüksek hem de sorun çıkarma oranları göreceli daha fazla. 150 beygirlik arabaya sanki yarış arabasıymış gibi bu şanzımanları koymanın fayda/maliyet bakımından gereği yok.
  • Eşya gözlerinin içinin kumaş/deri ile kaplı olmaması. Ne koyarsanız koyun mutlaka yol boyunca ses çıkarıp insanın sinirini bozar.
  • Halojen farlar. Yıl olmuş 2020, hâlâ kendini aydınlatmaktan aciz farlarla araba satılıyor...
  • Deri koltuklar. Özellikle de havalandırmalı değilse nefret ediyorum, asla satın almak istemem.
  • Derinlik ve yükseklik ayarı olmayan direksiyon. Özellikle uzun bacaklı olanlar için sinir bozucu. Bacaklar uzun olduğu için normalden geride oturmak istenirken direksiyonun ayarlanamaması cinnet nedeni.
  • Klimadan gelen ıslık sesi. Önceki aracımın ilk 1-2 üretim yılında kronik sorundu, kaç defa sıcakta klimayı düşük fan devrinde çalıştırmak zorunda kaldığımı hatırlamıyorum.
  • Torsiyon süspansiyon sistemi. Çoğu firma C sınıfı hatchback ve sedan araçlarda maliyetten kaçmak için bağımsız çok kollu süspansiyonlar yerine bunu kullanıyor. Eskiye göre yol tutuş iyi olsa da hâlâ "güvenlik" zaafiyeti yaratabilecek kadar bir tekerleğin yoldan kesilmesine neden oluyor.
  • Arkadan tahrikli sürüş, diğer adıyla arkadan itiş. Bunu sadece düşük güçlü arabalarda sevmiyorum, kimse kusura bakmasın güçsüz araçlar ve normal sürücüler için kesinlikle iyi bir seçim değil. Kaygan yollarda ortalama sürücü için risk artırıyor ve kontrol kaybını dengelemek daha zor. Gerçek anlamda "sportif" ve "bir düzeye kadar yüksek güçlü" arabalar için güzel ama geri kalan arabalar için iyi değil.
  • Dizel motor. Eskisi kadar traktör sesi çıkarmıyor çoğu yeni motor ama gene de turbo beslemeli, düşük devirlerden itibaren yüksek tork veren benzinli motorlar varken eskisi kadar avantajlı değiller.
  • Arka koltuklara maliyetten kaçmak için kompakt segmentte (premiumlarda bile) çoğu zaman kol dayama konulmaması. Kaç para bir kol dayama? Arkadaki seyahat edenler için virajlı yollar tam bir işkence oluyor bu yüzden.
  • Düzgün ayarlanmamış yağmur sensörlü silecekler. Çoğu araçta ya çok geç ve yavaş ya da çok erken ve hızlı çalışmaya neden oldukları için manuel kullandım.
  • Önünde ve arkasında (hatta C sütununda) bir Bavyera temsilcisi markanın ambleminin olması. :)
  • Stop & Start sistemi. Arabaya her binişte kapatmaktan bıktım, yazılımdan komple kapatacağım bir gün. Az kaldı...
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı