Gayet mümkün. Uydu antenlere senin televizyonunda olan yayının görüntüsü de radyo dalgalarıyla gönderiliyor, benzer şekilde de bir cihazdaki ekran görüntüsünü başka bir cihaza radyo dalgalarıyla gönderebilirsin. Öyle yöntemler şu anda da var. Dijitale dönüştürülebilen her veri radyo dalgalarıyla transfer edilebilir.
Peki niye piyasada tam olarak RF diyebileceğimiz böyle bir cihaz yok, WİFİ'nin daha hızlı olmasından kaynaklı mı?Evet, mümkün. Buna en kolay örnek WiFi üzerinden televizyona yansıttığın ekranları verebiliriz. Bunun dışında her dalga boyunda görüntü sinyalini aktarabilirsin. Fakat pratik olarak kullanmanı engelleyen şeylerden birisi o dalga boyunda kullanabileceğin bant genişliği ve o bant genişliği ile menzile çıkabilmek için harcayacağın enerji miktarı. Bunlar pratik olarak sürdürülebilir olmadıkça yalnızca "Proof-of-Concept" kademesinde kalacaktır.
Şuan da RFID teknolojisi üzerine kurulu bir bitirme projesinde çalıştığım için bu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim.
RF'den kastın ne? Düşük frekanslar mı yoksa yüksek frekanslar mı? Şuanda dijital dünya zaten RF sinyalleri etrafında dönüyor. Kullandığın cep telefonu tüm iletişimini RF sinyalleri sayesinde yapıyor. Evinde internetini her odaya WiFi protokolü aracılığıyla RF sinyalleri sayesinde iletiyorsun. Araba radyosundan dinlediğin müziği RF sinyalleri sayesinde dinleyebiliyorsun. Evinde izlediğin antene bağlı televizyon altyapısında yine RF sinyalleri sayesinde izleyebiliyorsun. Kısaca günlük hayatının her yerinde zaten RF sinyalleri kullanıyorsun.Peki niye piyasada tam olarak RF diyebileceğimiz böyle bir cihaz yok, WİFİ'nin daha hızlı olmasından kaynaklı mı?
RF'den kastım HDMI'ın bir ucunu kasaya bir ucunu ise monitöre bağlayıp görüntüyü öyle aktarmaktı, yani WİFİ'yi bağlamakla falan uğraşmayıp kablosuz bir şekilde sadece alıcı ve verici ile aktarmak. Bu arada gayet iyi anlatmışsınız, galiba sorum biraz saçmaydı, bu konuda pek bilgim yok yeni yeni araştırıyorum.RF'den kastın ne? Düşük frekanslar mı yoksa yüksek frekanslar mı? Şuanda dijital dünya zaten RF sinyalleri etrafında dönüyor. Kullandığın cep telefonu tüm iletişimini RF sinyalleri sayesinde yapıyor. Evinde internetini her odaya WiFi protokolü aracılığıyla RF sinyalleri sayesinde iletiyorsun. Araba radyosundan dinlediğin müziği RF sinyalleri sayesinde dinleyebiliyorsun. Evinde izlediğin antene bağlı televizyon altyapısında yine RF sinyalleri sayesinde izleyebiliyorsun. Kısaca günlük hayatının her yerinde zaten RF sinyalleri kullanıyorsun.
Peki neden RF'in her çeşidini kullanamıyoruz konusuna gelecek olursak. Öncelikle her frekans halkın kullanımına açık değildir. Çok büyük bir çoğunluğu tamamen askeri amaçlarla kullanıma veya özel şirketlerin yüksek kira bedelleriyle kiraladığı kurum içi özel iletişim hatları gibi amaçlarla kullanıma ayrılmıştır. Bunun dışında halka belirli sinyal gücü aralığında lisanssız kullanım hakkı verilir. Bu hak her ülkeye göre değişir. Zaten bu yüzden örneğin WiFi yayın yapan modemler, yönlendiriciler vb cihazlar ilk kurulumda hangi ülkede kullanacağımızı sorarlar, ki cihazın sinyal çıkış gücünü ona göre sınırlasınlar. 2.4GHz en popüler ve bilinen halka açık lisanssız frekanstır. Bunun dışında 5GHz ve 6GHz'in bazı bant aralıkları, 13.56MHz, 125KHz gibi limitli çıkış güçleri dahilinde lisanssız kullanıma açık frekanslar vardır.
Peki hangi sinyal daha iyi dersen frekans arttıkça saniyede iletebileceğin veri miktarı artar. Çünkü örneğin 10 saniyelik bir yayında, frekansı yüksek olanın ürettiği dalga sayısı daha fazladır. Her dalgayı 0 veya 1 olarak tanımlarsak, ne kadar çok 0 ve 1 o kadar çok veri demektir. Ama bu işin birde dezavantajlı yanı var. Sürdürülebilir değil. Zira frekans arttıkça bu dalgalar fiziksel engellerden yansımaya ve onların içlerinden geçememeye başlar. Ayrıca dışarıdan gelebilecek parazitlere karşı daha savunmasızlardır. Bunun dışında düşük dalga boyları fiziksel nesnelerin içerisinden geçebilmekte ve parazitlerden daha az etkilenmektedir. Tüm bu dalgasal sınırlamalar dışında tamamen laboratuvar ortamında olan her iki sinyal türünde yüksek frekanslı sinyali uzağa iletmek çok daha fazla enerji gerektirir. Bunun sebebi, enerjinin çoğunun dalganın üretilmesine harcanması ve kalan enerjinin dalganın o mesafede algılanabilmesi için gereken genliğin (misal sesin seviyesi gibi düşün) üretilmesine yetmemesidir.
Umarım bilgileri kafanda fazla çorba yapmadan açıklayabilmişimdir.
Bu sitenin çalışmasını sağlamak için gerekli çerezleri ve deneyiminizi iyileştirmek için isteğe bağlı çerezleri kullanıyoruz.