İnceleme Red Dead Redemption 2

pixeliko

Hectopat
Katılım
16 Haziran 2021
Mesajlar
3.211
Makaleler
16
Çözümler
2
Yer
Türkiye
[ İnceleme: RED DEAD REDEMPTİON 2 ]


1659878495850.png


GİRİŞ ve ÖN YORUM

70 saat sonunda ana hikayeyi bitirdim. İlk çıktığı zamanlarda PS4'de oynamıştım, türkçe dil desteği olmadığından dolayı hikayeyi takmıyordum ve görevlerde sinematikleri atlayarak oynuyordum. Çoğunlukla GTA 5'te şehri kaosa sürükleyip 5 yıldız yaparmışçasına Valentine'a gidip bir yerleri soyup kaos çıkartıyordum ama görevlerde anlayabildiğim kadarıyla çok iyi olaylar dönüyordu, ve bunların neredeyse çoğunu anlamasam da içimde hep bir merak vardı. Bir gün iyi bir bilgisayar alınca türkçe yama kurup ayarları en yükseğe çekip oynayacağım ilk oyun olacak demiştim, yaklaşık 3 sene sonra nasip oldu ve indirimde Steam üzerinden %50 indirimle 150 liraya görünce hemen aldım ve forumdaki yamayı kurdum. Yer yer sıkılsam da şu an net olarak söyleyebilirim ki oynadığım en iyi oyunlardan biri. Bu kadar gereksiz bilgi yeter, belli başlıklar altında oyunu inceleme vakti.

HİKAYE ve GÖREVLER (Spoilersız)

Oyunun hikayesini spoiler vermeden tek bir konu altında anlatmak zor ki oyunun ana hikayesi 50 saate yakın sürüyor ve başı ile sonu arasında dağlar kadar fark var. Kişiler, olaylar, zaman vs. değişiyor bu yüzden spoiler vermeden söylemek gerekirse ana karakterimiz Arthur Morgan'ın çok uzun süredir içinde olduğu Van der Linde çetesinin başına zaman içerisinde geçen olayları anlatıyor. Spoiler vermeden daha fazla bilgi verilebilir ama hiçbir şey bilmeden girmek bence en iyisi. Oynarsanız kendiniz görmeniz daha iyi olacaktır. Son derece uzun ve dolu dolu olan hikaye yavaş yavaş açılıyor, ilk bölümlerde pek bir şey olmayıp sizi o dünyaya karakterlere alıştırdıktan, ve bunu sağlayabilmek adına zaman zaman sıkıcı görevler yapmaktan çekinmese de özellikle oyunun ikinci yarısında sizi kendine tamamen bağlıyor. Şöyle söyleyeyim. İlk zamanlarda tüm yan görevleri yapa yapa gidiyordum, çünkü ana hikaye çok da ilgimi çekmiyordu. Çoğu yan görev daha kaliteli geliyordu bile diyebilirim. Sonrasında hikayede tempo arttıkça artık yan görevleri yapmak istemez oldum, yinede yapıyordum çünkü her bir görev birbirinden kaliteli ve özenle hazırlanmış sunumlara sahip ancak lüütfen daha fazla çıkmasın da ana görevlerden devam edebileyim diye dua ediyordum. Bunu yaşadığım bir oyun hatırlamıyorum. Yan görevleri konusunda herkesin övdüğü Skyrim'de ana görevler ilgimi çekmiyordu mesela. Ancak burada her iki tarafı da mükemmele yakın şekilde yapmayı başarmışlar. Yer yer gereksiz bulduğum tempo düşüklüğü sinirimi bozsa da (spoiler kısmında detaylı bahsedeceğim), sonunda o kadar kaliteliler ki zevkten dört köşe olarak oynadım.

Çetemizdeki karakterlere kafa patlatılmış, belli. Figüran olarak durmuyorlar. Hepsiyle vakit geçirip, gerçekten bir arkadaşlık, samimiyet kuruyorsunuz. Gün gelip en dandik karakterlerden birini bile kaybettiğinizde içinizde bir burukluk oluyorsa sebebi bu. Karakterlerin değişim ve gelişimleri de çok güzel işlenmiş. Oynayınca daha da iyi anlayacaksınız ama oyunun başındaki bir çete üyesiyle zaman geçirdikçe nasıl değişime uğradığına yavaş yavaş, doğal bir şekilde tanık oluyorsunuz. Oldu bittiye gelmiyor.

Ana karakterimiz Arthur Morgan'dan bahsedecek olursak, şu ana kadar gördüğüm en iyi yazılmış karakter desem abartmış olmam belki de. Davranışları, ruh hali, yürüyüşü, konuşması, her şeyi o kadar iyi yazılmış ki oynarken bağ kurmamak imkansız hale geliyor. Çok çok uzun saatler geçirmenizin de etkisi var ama Rockstar yine yapmış be abi.

Oyunda meraklısına bol bol etkinlik var. Balık tutma, hayvan avlama, kamp kurma, avladığın hayvanın derisini yüzüp kampa götürüp pişir sonra ye falan. Simülasyon sevenler için baya güzel şeyler var. Ben şahsen pek sevmem böyle şeylerle uğraşmayı, ama sevene koymuşlar.

GRAFİKLER

Fazla yoruma gerek yok, oyun teknolojisinin ulaştığı son seviye. Sadece kaplama kalitesi olarak değil, karakterin yürüyüşü, ayağını yere basması, karda yerde iz bırakması, atın koşarken derisindeki hareketler... Bölgeden bölgeye değişen atmosferler, gerçekten mükemmel. Saint Dennis'de kaç saat saattir oynamama rağmen her vakit geçirdiğimde daha da büyüleniyorum. Hele ki akşam vakti yağmurlu havada denk gelebilirsen tadından yenmiyor. O sokaklarda dolaşmak... neyse bu kadarı yeterli. Bu oyunla kapışabilecek bir Last of Us p2, bir de Demon's Souls Remake gördüm ki bu oyunların ikisi de çizgisel oyunlar. Açık dünyada dengi yok.

MEKANİKLER

Oyunda en çok kullandığımız mekaniklerden başlarsak, çatışma mekanikleri. Bu konuda ilk silahı elinize aldığınız anda bir Rockstar oyunu olduğunu anlıyorsunuz. Hele ki konsoldan oynuyorsanız. Zamanında PS4'den oynadım ve Rockstar'ın tüm oyunlarında olduğu gibi Aim Assist denen olay var, çoğu oyunda var konsolda bunda bir sıkıntı yok da bu adamlar dengesini tutturamıyor. L2 R2, L2 R2 diye oynuyorsunuz tüm oyunu size bir şey bırakmıyor nişan alıp ateş etmek dışında. Bende bu yüzden gamepad'imi bağlamayıp klavyeden oynadım ve keyifle oynadım. Silah kullanımları çok keyifli, vuruş hissi mükemmel. Her silah ayrı bir keyif veriyor. Ateş etme sistemi biraz farklı başta alışması zor, ancak alışınca çok çok iyi oluyor. Bir de Dead Eye denen bir olay var, klasik ama çok keyifli. Zamanı yavaşlatıp düşmanları işaretlemenizi ve sonrasında tüm düşmanları pat pat pat pat seri bir şekilde indirmenizi sağlayan özellik. Kendisinin can ve staminanız gibi ayrı bir barı var sınırsız değil. Daha detaya gerek yok biliyorsunuz zaten.

Oyunda pek çok detay var, "insane details in red dead redemption 2" yazınca çıkan videoların başında ve sonunda yazanlardan anlayabilirsiniz.
Örneğin; 16 INSANE DETAILS IN RED DEAD REDEMPTION 2 (PART 12)

Bir kaç tanesini saymak gerekirse, bulunduğunuz hava koşullarına göre kıyafet giymelisiniz. Karlı bölgede ince, kısa kıyafetler giyerseniz veya sıcak yerde kalın giyinirseniz falan sıkıntı oluyor.

Atınızı ilk aldığınızda size destekten çok köstek oluyor, çatışmada sizi üstünden atıyor, yavaş gidiyor vs. ancak zaman geçirip sevip okşadıkça daha hızlı, daha uzun süre ve daha sadık birine dönüşüyor. Öldüğünde de komple gidiyor, eğer canladırma iksirinden yoksa tabi. Ben böyle şeylerle uğraşmayıp direk gittiğimden bir sefer atım düştü kalkmıyor, iksir de yok. Uzun saatler geçirmişiz son seviye bağlılık, kaybetmek istemiyorum. Şehirden uzak çayır çimen bir yerdeyim, 10 dakika şehre yürüdüm, bulamadım. Ve o anda atımı kurtaramayacağımı anladım. Çaresizce ve içimde derin bir üzüntüyle atıma geri döndüm ve bıçağı geçirerek daha fazla acı çekmesini önleyerek yaşamına son verdim. O andan itibaren hiçbir atla bağ kuramadım... tarzında şeyler. Güzel detaylar. Ancak bu detaylara oyunun zorlamaması saygı duyduğum ve beğendiğim bir durum. Farkında bile olmadığım, olmadığınız bir sürü detay var. Milyonlarca dolar harcanmış, en ince ayrıntısına kadar uğraşılmış ve bunları oyuncuya dayatmıyorsun. Piyasadaki oyunların %90'ının ana görevlerinden kaliteli yan görevlerin var ama "Ana göreve girmek için şu kadar yan görev yapmalısın" demiyorsun.

Oyuncuları da soğutuyor bu durum firmalar neden anlamıyor çözemedim. Mesela işte can ve dead eye çekirdeği azalmaya başlayınca zırt pırt ölsem ve oyun zorlasa ben muhtemelen oyundan aldığım keyif yarı yarıya düşerdi. Sevmiyorum arkadaş. Ha tabi bundaki sebep oyunun aşırı kolay olmasından kaynaklanıyor. Dead Eye zaten aşırı OP bir özellik yolda giderken etrafınız sarıldı mı açıyorsunuz 2 saniye sonra hepsi yerde. Görev çatışmaları da siper ağırlıklı gir sipere sık biraz ilerle vs. düşmanlar zorlamıyor. Ama aşırı keyifli orası ayrı.

Eksi olarak oyunda kesinlikle daha çok fast travel olmalıydı. En büyük eksilerimden biri, oyunu gerçekçi yapacağız diye mi bilmiyorum ama belli başlı yerler haricinde kendimiz gitmemiz lazım ve hiç hoşuma gitmedi. Malum at sürüyoruz, hızımız yavaş ve map aşırı büyük, vakit alıyor. Arada yan görevlere uzaklığından dolayı gitmediğim oluyordu, görevin güzel olduğunu tahmin edebiliyorum ama git gel süresi neredeyse görev kadar olunca insanın isteği kayboluyor. Çoğunlukla gittim bu arada yine. Taş çatlasın 2-3 görevi atlamıştım ki o da ana hikayeyi çok merak etmemden kaynaklanıyordu.

MÜZİKLER

Yeteri kadar abartılmadığını düşündüğüm bir konu. Biraz da oyun şımartıyor insanı ondan sanırım. 70 saat oynadım, yüzlerce görev yaptım. Her birinde farklı müzik, ve her bir müzik aşırı kaliteli, insan duyuyor ve diyor ki "ne güzel müzikmiş be" ondan sonraki görevde yine güzel bir müzik duyuyor ve bu her seferinde olmaya başlayınca insan artık alışıyor ve etkilenmiyor. Herhangi bir sıradan sayılacak müziği koysak başka oyuna "ne müzikti be" deriz ama oyunda o kadar çok sayıda o kadar çok kaliteli müzik var ki insan şaşırmıyor artık. Burada eksi olarak söyleyeceğim şey, müziğin adını bulmak. Tamam müzikler kaliteli, lafım yok. Ama müzik çaldımı bulana kadar yarım saat aramak eziyet. Buna bir çözüm gelebilirdi, çalarken yazsa sinematikliği bozdu desek, o zaman durdurunca yazsın ama bir şekilde yazsın. En az 5-6 tane müzik bulmaya uğraşmadığımdan unuttum gitti. Normalde yükler arada açar dinlerdim ama, yardımcı olmuyor oyun maalesef.

Hikaye ve Görevler (Spoilerlı)

Oyunu bitirmediyseniz kesinlikle açıp okumayın, aşırı spoiler içeriyor.

Hikayeyi genel olarak beğenmiş olsam da beğenmediğim bazı noktalar var, bunlardan biri görevlerde anlamsız at sürme kısımları. Her görevde olmuyor, bazılarında karakterler arasında diyalog olmayabiliyor ve direk ara sahne girip hedefe gidiyoruz ancak genel olarak karakterler ile sohbet ettiğimiz için, ki bunun olmaması kötü olurdu bu sayede karakterleri çok daha iyi tanıyoruz, hikaye hakkında bilgiler öğreniyoruz, yani bu sohbetin kendisine karşı değilim ama bunu yapmanın farklı bir yolu olabilirdi diye düşünüyorum, GTA değil ki öyle vın vın iki dakikada gidesin, dakikalarca x'e basıyoruz git babam git. Her zaman olmasa da zaman zaman çok sinirimi bozmuştu.

Sonlara doğru kızılderili arkadaşlarla ilgili yaptığımız tüm görevlerin gereksiz ve süreyi uzatmak için yapılan sıkıcı görevler olduğunu düşünüyorum. Bir yanda çete içindeki çatışmalar var ilerlemek istiyorsun yaşlı dedenin boş nasihatleri buna engel oluyor, hiç sevmedim.
Bunun dışında sayabileceğim tek ve belki de en büyük eksi, kontrol ettiğimiz karakter John Marston'a geçtikten sonrası. Arthur abim ölmüş, intikam istiyorum. Başta dedim herhalde bunlar strawberry'ye yerleşicek. Taş çatlasın iki görev sonra çeteden biri gelip intikam işine dönecekler. Yok, yeni bir çiftliğe gidiyoruz, inekten süt sağıyoruz, çocukla balık tutuyoruz, amele işlerini yapıyoruz, arada birileri geliyor çatışıyoruz, sonra arsa alıp yeni ev yapıyoruz her bir tahtasını koyuyoruz bizzat. Uzattım evet, sonuç olarak sunumlar şahane özenle anlatmış adamlar. Ama aksiyon bombardımanından çıktıktan sonra sanki oyuna tekrardan başlamış gibi bu işlerle uğraşmak çok canımı sıktı bitsin diye seri seri oynadım ki oyunda çoğu yere koşmadan giderim normalde. İlk oyuna bağlamak için yapıldığını sonradan öğrendim ama bu kadar uzun sürmemeliydi. Birinci sebep, oyunun ana karakteri Arthur. John'un bizim kontrolümüzdeki tek işi intikam almak olmalıydı, bir bu kadar daha bunla vakit geçirecekmişiz gibi baştan başlamışçasına işler yapmak değil. Bu durum ayrıca Arthur'un ölümünün üzerimizde bıraktığı etkiyi azaltmış, çünkü öldükten sonra 2-3 defa haricinde kendisinden bahsedilmiyor, büyük adamdı hepimizi kurtardı tarzında lafları daha çok duymak isterdim. Ayrıca RDR2'yi oynayan çoğu kişi bence ilk oyunu oynamamıştır, birinci sebebi oyunun kaç yıl önce çıkması ve genç yaştaki arkadaşların bunu doğal olarak oynayamaması, çünkü ikinci sebep olarak oyun PC'ye ve yeni nesil konsollara gelmedi. Azınlık bir oynayan grup var. Ama ilk oyunu oynamadığımdan daha fazla bu eksiden bahsetmeyeceğim.

Finalde de biraz hayal kırıklığına uğradım açıkçası. Micah'ı kendi ellerimle boğazlayıp o intikamı bizzat almak istedim ama Dutch pat diye öldürdükten sonra bir şey demeden gitmesi, sonrasında John'un ona dokunmaması. Bence Dutch da en az Micah kadar haindi. Herkesi ölüme terk etti, kafası yerinde değildi. Sönük bir finaldı ama facia denemez.

Artık eksiler bitti, artılara başlayalım.
Karakter gelişimi dediğim gibi şahane, özellikle Sadie Adler en sevdiğim karakterlerden oldu. Yavaş yavaş değişiyor ve o kadar doğal ki, başlangıçta sessiz sakin bir kadın sonrasında nasıl silahşöre dönüşüyor çok iyi işlemişler. Aynı şekilde Dutch da.

Çok efsane görevler var. Aksiyon, sunum, müzikler hepsi o kadar iyi ayarlanmış ki. Özellikle malikane görevine bittim. Abigail yalvardıktan sonra Dutch onayı veriyor ve ekip atlara binip malikanenin önüne sırayla diziliyor, ardından herkesi teker teker indirip malikaneye giriyoruz ve Jack'in yerini yaşlı kadından öğrenip onu orada bırakıp etrafı yakıyoruz ve tüm sülalenin sonunu getiriyoruz.

Bahsettiğim bir iki eksi dışında gerçekten çok beğendim, şu an ne yazsam aklıma gelmiyor ama beğenmemişim gibi anlaşılmasın. Oynarken hikayesini en çok merak ettiğim açık dünya oyunu oldu RDR2.
 
Son düzenleme:
Oynayacak herkes oynadı zaten biraz erken olmuş gibi inceleme.
20 yıllık oyunu da incelerim çıktığı tarih değil daha çok bunu insanlarla görüş paylaşmak ve eğer aynı fikirde olmadığımız şeyler varsa tartışmak.
 
arthur kendisinden bahsedilmesini istemiyordu zaten. John arthurdan bahsetmiyourum ama o hep aklımda diyor hatta.
 
İlk başlardaki görevler benim de dikkatimi çekmiyordu. Eminim birçok kişinin de çekmiyordu. Bunun tahminimce iki nedeni var:

1) Açık dünyanın ve detayların mükemmel olmasıyla oyuncunun daha çok açık dünyada vakit geçirip hevesini almak istemesi.

2) İlk görevlerin vasat olması.

Red Dead Redemption 2, hikâye dışında benim gözümde dünyanın en iyi oyunudur. Hikâye olarak ise Mafia II standartlarında kalmaktadır.
 
Oyunun grafikleri ve gerçekliği gerçekten çok iyi ama bu kadar gerçekçilik biraz beni sıktı. Yani oyun fazla monoton gibi geliyor bana. Bu yüzden daha oyunun başındayken sıkılıp hikayeye bile girmemiştim. Açık dünyasını ama çok beğendim. GTA gibi etrafta boş gezip suç işlemek zevkliydi.
 
İlk başlardaki görevler benim de dikkatimi çekmiyordu. Eminim birçok kişinin de çekmiyordu. Bunun tahminimce iki nedeni var:

1) açık dünyanın ve detayların mükemmel olmasıyla oyuncunun daha çok açık dünyada vakit geçirip hevesini almak istemesi.

2) ilk görevlerin vasat olması.

Red Dead Redemption 2, hikâye dışında benim gözümde dünyanın en iyi oyunudur. Hikâye olarak ise Mafia II standartlarında kalmaktadır.

RDR2'den daha iyi hikayesi olan ne var hocam?
 
İnceleme alıntı mı? Bu bana çok tanıdık geldi, hatta bir videodan.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı