Sosyalizm mi kapitalizm mi?

Saçma sapan yorumlarla kendi fikrinizi bulmayın. Eğer kapitalist olsaydım, "Halk Partisi eskiden komünistleri tutukluyordu, sen nasıl Halk Partilisin?" derdim. Eğer komünist olsaydım, "O komünizm anlayışı, Ruslara özgüydü. Ben Che'nin anlayışından bahsediyorum. Kapitalizmde ya para, ya ölüm. Hayatını kumara mı bağlayacaksın?" derdim. Sosyalist olsaydım, "Komünizm ile yönetilen ülkelerde doktor ile temizlikçi, aynı maaşı alıyor. Doktorun çabasına ne olacak? Kapitalizmde halk eziliyor, soylular bahçesinde çay saatini bekliyor. Sen halktan biriysen nasıl bundan memnun olacaksın?" derdim. Her görüşün eksikleri vardır. Kusursuz bir görüş yok henüz, çünkü insan beyni çelişkileri yok edecek gelişmişlikte değil. Sen halkı mı seviyorsun şanslıları mı? Halk ise sonuna kadar solcuyum de, şanslıların, belki de dolandırıcıların hayatı ise sonuna kadar sağcıyım de. Çok da takılma bu konulara. Ne yapsan anlamayacak bir türüz biz. Katı fikirlerimizden asla vaz geçmeyiz. Sen kendine hangisi uygun geliyorsa, git onu destekleyen partiye oy ver. Öyle orada burada "Ben sağcıyım, sizi parayla boğarım boş yapmayın." veya "Ben solcuyum, elimde kazma kürekle sizin beceriksiz sarayınıza karşı çıkarım, boş yapmayın." deme yeter. Kendi fikrini söyle, fikrini saçmalaştıracak ifadeler kullanma. Eksiklerinden bahsetmiyorum, amacını farklı anladığın fikirlerin uydurduğun anlamlarından bahsediyorum. Soysalistsen ne, kapitalistsen ne? Yönetimi değiştirmek için darbe mi yapacaksın? Köleliği geri mi getireceksin? Bu işler aşırı saçma. Kendine yakın gördüğün partiye oy ver, kendine bir fikir üret. Ben sosyalistim, ben kapitalistim deme. Ben herkese eşit olarak değer verilmesini istiyorum de, ben ticaretin hayatımızı yönetmesini istiyorum de.
 
Saçma sapan yorumlarla kendi fikrinizi bulmayın. Eğer kapitalist olsaydım, "Halk Partisi eskiden komünistleri tutukluyordu, sen nasıl Halk Partilisin?" derdim. Eğer komünist olsaydım, "O komünizm anlayışı, Ruslara özgüydü. Ben Che'nin anlayışından bahsediyorum. Kapitalizmde ya para, ya ölüm. Hayatını kumara mı bağlayacaksın?" derdim. Sosyalist olsaydım, "Komünizm ile yönetilen ülkelerde doktor ile temizlikçi, aynı maaşı alıyor. Doktorun çabasına ne olacak? Kapitalizmde halk eziliyor, soylular bahçesinde çay saatini bekliyor. Sen halktan biriysen nasıl bundan memnun olacaksın?" derdim. Her görüşün eksikleri vardır. Kusursuz bir görüş yok henüz, çünkü insan beyni çelişkileri yok edecek gelişmişlikte değil. Sen halkı mı seviyorsun şanslıları mı? Halk ise sonuna kadar solcuyum de, şanslıların, belki de dolandırıcıların hayatı ise sonuna kadar sağcıyım de. Çok da takılma bu konulara. Ne yapsan anlamayacak bir türüz biz. Katı fikirlerimizden asla vaz geçmeyiz. Sen kendine hangisi uygun geliyorsa, git onu destekleyen partiye oy ver. Öyle orada burada "Ben sağcıyım, sizi parayla boğarım boş yapmayın." veya "Ben solcuyum, elimde kazma kürekle sizin beceriksiz sarayınıza karşı çıkarım, boş yapmayın." deme yeter. Kendi fikrini söyle, fikrini saçmalaştıracak ifadeler kullanma. Eksiklerinden bahsetmiyorum, amacını farklı anladığın fikirlerin uydurduğun anlamlarından bahsediyorum. Soysalistsen ne, kapitalistsen ne? Yönetimi değiştirmek için darbe mi yapacaksın? Köleliği geri mi getireceksin? Bu işler aşırı saçma. Kendine yakın gördüğün partiye oy ver, kendine bir fikir üret. Ben sosyalistim, ben kapitalistim deme. Ben herkese eşit olarak değer verilmesini istiyorum de, ben ticaretin hayatımızı yönetmesini istiyorum de.
Kapitalizmin ne olduğunu bilmiyorum diyip köşene geçebilirdin. Kapitalizm işçinin sömürüsü değildir. Rekabet ortamında işverenler istese de istemese de işçilere gereken ücreti vermek zorundalardır çünkü başka bir işveren biraz daha yüksek fiyat teklif edebilir. Aynı şekilde işçi güvenliğine de olabildiğince önem vermek zorundalar çünkü başka bir işveren daha iyi bir imkan sunabilir. Sonuç olarak işverenler işçilere hak ettikleri ücrete en yakın değeri vermek zorunda kalırlar, isteseler de istemeseler de. Bu rekabet ortamının getirisidir. Karşılıklı kazancın bir örneğidir.

Devlet aynı işi yaparsa veya bir işi desteklerse burada karşılıklı kazançtan söz edemeyiz, eğer devlet bir iş yapıyorsa o işe param gitmesin deme hakkın olmaz. Devlet bir iş yaptığında veya desteklediği bir işte işçi ücretlerini yükseltmek gibi bir kaygısı olmaz. Devlet yaptığı işte zarara geçerse faturası herkese kesilir. Yandaş bir şirket zarara geçip devlet onu kurtarmak istediğinde senden para talep ederse hayır diyebilir misin? Senden güçlü olan bürokratlar ve siyasiler eline geçen fırsatta seni sömürmeye başlarlar. Bu sadece siyasi ve ekonomik olarak güçlü pozisyonlara yarar, halkıysa sömürür. Bu serbest piyasa değil devletin büyümesidir. Devletin başına kim geçerse geçsin devletin doğası budur. Aldığı kararları halka dayatmak üzerinedir. İşçinin gerçekten sömürülmesinden rahatsızlık duyuyorsan bunun çözümü devletin güçlerini artırmak mıdır sence?
 
Kapitalizmin ne olduğunu bilmiyorum diyip köşene geçebilirdin. Kapitalizm işçinin sömürüsü değildir. Rekabet ortamında işverenler istese de istemese de işçilere gereken ücreti vermek zorundalardır çünkü başka bir işveren biraz daha yüksek fiyat teklif edebilir. Aynı şekilde işçi güvenliğine de olabildiğince önem vermek zorundalar çünkü başka bir işveren daha iyi bir imkan sunabilir. Sonuç olarak işverenler işçilere hak ettikleri ücrete en yakın değeri vermek zorunda kalırlar, isteseler de istemeseler de. Bu rekabet ortamının getirisidir. Karşılıklı kazancın bir örneğidir.

Devlet aynı işi yaparsa veya bir işi desteklerse burada karşılıklı kazançtan söz edemeyiz, eğer devlet bir iş yapıyorsa o işe param gitmesin deme hakkın olmaz. Devlet bir iş yaptığında veya desteklediği bir işte işçi ücretlerini yükseltmek gibi bir kaygısı olmaz. Devlet yaptığı işte zarara geçerse faturası herkese kesilir. Yandaş bir şirket zarara geçip devlet onu kurtarmak istediğinde senden para talep ederse hayır diyebilir misin? Senden güçlü olan bürokratlar ve siyasiler eline geçen fırsatta seni sömürmeye başlarlar. Bu sadece siyasi ve ekonomik olarak güçlü pozisyonlara yarar, halkıysa sömürür. Bu serbest piyasa değil devletin büyümesidir. Devletin başına kim geçerse geçsin devletin doğası budur. Aldığı kararları halka dayatmak üzerinedir. İşçinin gerçekten sömürülmesinden rahatsızlık duyuyorsan bunun çözümü devletin güçlerini artırmak mıdır sence?
Hocam zaten bu konularla pek ilgilenmiyorum. Dediğiniz gibi, kapitalizmi bilmiyorum. Sadece söylemeye çalıştığımı anlatmak istedim ama biraz yanlış oldu. Günümüzdeki siyasetçilerin anlattıkları kadarıyla yazdım kapitalizmi, zaten amacım kapitalizm, sosyalizm gibi terimleri anlatmak değildi. Yani anlamışsınızdır diye düşünüyorum, kendi doğru bulduğu fikre sadık kalsın, onunla yaşasın. Yani "Ben sosyalistim, kapitalistim." gibi değil, "Ben bu konuda böyle olmasının gerektiğini düşünüyorum" gibi.. Kendi fikrini üretsin, kapitalizmin, sosyalizmin, komünizmin doğru bulduğu fikirleri harmanlayıp kendine özgü bir görüş oluştursun. Seçimde de kendi fikrine yakın gördüğü partiyi desteklesin. Dediğiniz gibi pek bilgili değilim bu konularda, sadece ne yapmasının daha iyi olduğunu anlatmaya çalıştım.
 
Fikir ayrılığı yaşıyorum ve karar veremiyorum. Kendimi bunlardan birini seçmek zorunda hissediyorum nedensizce. Sizce hangisi daha iyi? Kapitalizm mi sosyalizm mi?

"Sosyalizm tatlı bir rüyadır. Kapitalizm ise acı bir gerçek. Tatlı bir rüyayı, acı bir gerçeğe tercih ederim."
Kapitalist düzen insan emeği ve doğanın sömürüsü üzerine kurulu bir sistemdir. Varolabilmesi için sürekli krizlere, savaşlara ve insanın insanı sömürmesine ihtiyaç duyar. Bu nedenle yoksulluk, açlık ve gelecek kaygısı inşaa eder. Sosyalizm esas olarak üretenlerin, emeği ile geçinenlerin devlet yönetiminde söz sahibi olması demektir. Kitleler siyaseti dolayısıyla kendi temsilcilerini daha fazla denetler. Sosyalizmde üretilen artı değer/kar yine toplumun ihtiyaçları gözetilerek kullanılır. Sağlık hizmeti, eğitim, barınma gibi ihtiyaçlar devlet eliyle ve ücretsiz karşılanır. Patron kar yapsın diye daha fazla çalışmak yerine, işçi ihtiyac olduğu kadar çalışır ve geri kalan vaktini de istediği gibi kullanıır. Kapitalizm dünyayı, yaşamı yok eden bir sistemdir. Bunun için hergün dünyada yaşananlara bakmak yeterlidir. Örneğin Covid 19 aşısını sadece parası olan devletler almakta, yaşamak için en temel insani ihtiyaç haline gelmiş aşı, parayla alınıp satılmakta ve parası olmayan ölmektedir. Kısaca Kapitalizm sürdürülebilir bir sistem değildir. Konu uzun.
 
Kapitalist düzen insan emeği ve doğanın sömürüsü üzerine kurulu bir sistemdir. Varolabilmesi için sürekli krizlere, savaşlara ve insanın insanı sömürmesine ihtiyaç duyar. Bu nedenle yoksulluk, açlık ve gelecek kaygısı inşaa eder. Sosyalizm esas olarak üretenlerin, emeği ile geçinenlerin devlet yönetiminde söz sahibi olması demektir. Kitleler siyaseti dolayısıyla kendi temsilcilerini daha fazla denetler. Sosyalizmde üretilen artı değer/kar yine toplumun ihtiyaçları gözetilerek kullanılır. Sağlık hizmeti, eğitim, barınma gibi ihtiyaçlar devlet eliyle ve ücretsiz karşılanır. Patron kar yapsın diye daha fazla çalışmak yerine, işçi ihtiyac olduğu kadar çalışır ve geri kalan vaktini de istediği gibi kullanıır. Kapitalizm dünyayı, yaşamı yok eden bir sistemdir. Bunun için hergün dünyada yaşananlara bakmak yeterlidir. Örneğin Covid 19 aşısını sadece parası olan devletler almakta, yaşamak için en temel insani ihtiyaç haline gelmiş aşı, parayla alınıp satılmakta ve parası olmayan ölmektedir. Kısaca Kapitalizm sürdürülebilir bir sistem değildir. Konu uzun.
Hocam aslında biraz da günümüzdeki ülkelerin yaklaşımlarını anlatmışsınız. Örneğin internette ilk olarak şöyle bir tanım buldum ben:

Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyılda çıkmıştır. Kapitalizmin merkezindeki özellikler özel mülkiyet, sermaye birikimi, ücretli emek, gönüllü takas, bir fiyat sistemi ve rekabetçi pazarları içerir.

Yani tam da anlattığınız gibi değil. Biraz şansa, biraz kurnazlığa ve biraz zekaya dayalı. İçinde dolandırıcılık da yaygın olabilir bu tanım üzerinden gidersek. Her insanın rahat yaşayabileceği bir toplum için sosyalizm, zekilerin ve biraz da günahkarların saraylarda yaşayabileceği bir toplum için kapitalizm. Tabii sadece bu tanıma göre söyledim, herhangi bir bilgi birikimim yok. @Rashmore hocam müsaitse anlatabilir.
 
Adamların ülkesinde 5K üniversite var fakat sadece 3 tanesi iyi eğitim veriyor.
İnsan bilmediği konu hakkında ahkam keserse böyle oluyor işte... Dünya'nın en iyi 20 üniversitesinden 13 tanesi, 500 üniversitesinin 117 tanesi, ilk 1000 içinde kim bilir ne kadarlık oranı tek başına ABD'de. Gelmiş 3 tanesi iyi eğitim veriyor diyor. 🤣

Bu ülkede "sözde" iyi olan en iyi 4 üniversiteden birini bitirdim, bir de ABD Rochester'da gayet ortalama bir okulda da okudum. Türkiye'deki okuldan çok daha iyi eğitim veriyordu. Onlardaki "ortalama" seviye bile senin ülkenin en iyi üniversitelerinden fersah fersah iyi.

MIT, Caltech, Stanford, Princeton, Harvard, Chicago, UCLA, Columbia, Brown, Rice, Carnegie Mellon, Cornell, Yale, Northwestern, Michigan, Boston, Berkeley, Rochester (RIT değil), Georgetown, Ohio State gibi direkt aklıma gelen "elmas ligi" üniversiteler ve Dünya ligine kadar kat kat daha fazlası da var.

Sağlık hizmetlerinden bahsetmiyorum bile.
Sosyal güvenliği olmayan ya da iş değişim gibi güvencesiz kalınan dönemler için sağlık sistemi aşırı kapitalist. Bu kısım doğru. Sırf iş değiştirme döneminde ciddi sağlık sorunu yaşayanlarda iflas etme durumu gibi bir gerçek var. Sağlık sistemi "zengin" olan için çok iyi, normal halk için ise güvencesiz kalındığı anda iflas nedeni. Rochester'dayken basit bir sağlık sorunum oldu, öğrenciler için olan güvencem olmasına rağmen öyle bir fiyat çıkarıldı ki Türkiye'ye THY ile gelip özel hastanede tedavi olup yine THY ile geri dönmem dedikleri fiyatın yarısına denk geldi. Dolar 1.6 TL civarındaydı o dönemde.
 
Hocam aslında biraz da günümüzdeki ülkelerin yaklaşımlarını anlatmışsınız. Örneğin internette ilk olarak şöyle bir tanım buldum ben:

Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyılda çıkmıştır. Kapitalizmin merkezindeki özellikler özel mülkiyet, sermaye birikimi, ücretli emek, gönüllü takas, bir fiyat sistemi ve rekabetçi pazarları içerir.

Yani tam da anlattığınız gibi değil. Biraz şansa, biraz kurnazlığa ve biraz zekaya dayalı. İçinde dolandırıcılık da yaygın olabilir bu tanım üzerinden gidersek. Her insanın rahat yaşayabileceği bir toplum için sosyalizm, zekilerin ve biraz da günahkarların saraylarda yaşayabileceği bir toplum için kapitalizm. Tabii sadece bu tanıma göre söyledim, herhangi bir bilgi birikimim yok. @Rashmore hocam müsaitse anlatabilir.
Ben üstteki mesajlarımda defalarca anlattım zaten. Basmakalıp sağdan soldan duyulan ideolojik çıkarımlarla Kapitalizm işçiyi sömürür Sosyalizm insanlara değer verir safsatasını yapan insanların kendisi anlamak istemediği sürece fikirlerinden vazgeçmeyecekler.
 
Taraf seçmeye gerek duymadan, isimlendirmeye gerek duymadan bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak gerekiyor.

  • Dünyanın büyük bölümünde mevcut olan sistem insanlara adil bir düzen kurma konusunda yetersiz kalıyor. Bir taraftan aşırı zenginlik yaratırken diğer tarafta hala barınma, karnını doyurma gibi temel ihtiyaçlardan bile mahrum kalan milyonlar var.
  • Birileri harcamakla bitiremeyeceği kadar servet biriktiriyor. En lüks otomobiller, evler, adalar, uçak ve helikopterlere sahip olmanın yanında hala milyarlarca dolar serveti olan insanlar var. Bu servet yatırıma dönmediği takdirde hem manipülasyon aracı oluyor hem de rakipleri ezici bir güç. Kimsenin bu derece servete sahip olmamalı. Belli bir miktarın üstü insanlığın ihtiyacı olan alanlarda yatırıma dönüştürülmeli.
  • Eğitim, barınma, sağlık hizmetlerinin adil olmadığı düzende suç başta olmak üzere hiçbir sorunu çözemiyorsunuz. Bilgiye ulaşma imkanı olmadan yetişmiş insanın 8 çocuk yapması da bir başkasının suça karışması da beklenir gerçekler oluyor.
  • Mevcut düzende çalışanın hakkının yeterince olduğunu düşünmek patron değilseniz günü gelince sizi de üzecek şey olur. Toplumlarda emeği veren kişinin hakkı yeterince korunmadığında, dünyanın büyük bölümünde olduğu gibi, o insanlar iyi bir yaşamdan uzak şekilde sürünüp, günü geldiğinde ölüyor. Kolayca yerine yenisinin geçebileceği, ülkemizde olduğu gibi ''Kod-29'' gibi bahaneler ile salgın döneminde bile işsiz bırakılacağınız bir düzende huzur mümkün değil.
  • Haftanın 60 saatini çalışarak geçiren insanlar, izin günlerinde gidip bir tiyatro bile izleyemiyor, yılın bir 15 günü aile yanına gitmek dışında tatilini yapamıyorsa orada bir sorun olduğunu kabul etmek gerek.
  • Birileri ada satın alıyor, bir diğeri uzaya otomobil gönderiyor; diğer tarafta her işi yapmaya hazır insanlara bile iş yok, sağlık güvencesi yok, eğitim yok.
  • Tüm dünyayı etkileyen bir hastalık ortaya çıkıyor, tedavi için gereken aşıyı parayla satıyorsunuz. Hatta güç dengeleri gereği kimileri parayla bile ulaşamıyor. Herkesle paylaşılması gereken bilgiler bile saklanıp sahte kahramanlar nişanlar ile ödüllendiriliyor.
Özel sektör olmasın demek bu saatten sonra gerçekçi değil. Diğer taraftan sınırlamalardan bağımsız, yeterince denetlenmeyen, ulaştığı büyüklüğü toplumla paylaşmayan bir özel sektör de zamanla tehlikeli bir hal alıyor. Devlet bir sözleşmedir. İçinde yaşayan toplumun huzur, mutluluk, güvenlik ve refahı için vardır. Bunu sağlayamadığı noktada varlığı anlamsızlaşır. Var olmasını devam ettirebilmek için milliyetçilik, din, toprak gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz şeylere ihtiyaç duymaya başlar. Bu da savaş, ölüm, yıkım, yoksulluk, hastalık gibi yine örneklerini çoğaltmanın mümkün olduğu birçok kötü şeye yol açar.

Devletin aşırı güçlenmesi de özel sektörün güçlenmesi kadar kötü şeylere yol açıyor. Tarih boyunca bunu da çok gördük. Devlet ve özel teşebbüsün birbirini denetlediği daha adil bir şeye ihtiyacımız var.
 
Soma'da ölen 301 madenciyi düşünün. Orada yeterli güvenlik önlemlerini patron daha fazla masraf yapmamak için almamış ve 301 madenci ölmüştür. Neden? Dediğim gibi daha fazla kar daha fazla kazanç için bir kapitalistin yapmayacağı şey yoktur. ''Basmakalıp sözler'' ifadesi yazılanlara bir cevap değildir. İnsanlar neden yine kapitalizmin yol açtığı Covid 19'dan kurtulmak için kapitalistlere para ödüyor? Aşı neden patenlenip satılıyor? Aşıyı neden sadece parası olanlar alabiliyor? Oysa hepimiz biliyoruz ki, salgınının ortadan kalkması ancak bütün insanların sağlığına kavuşması ile olabiliyor. Yoksa siz kendi ülkenizi aşılamışsınız, bu yeterli mi? Siz özel hastaneye mi gidiyorsunuz? Peki bunu ne kadar yapabilir ve o pahalı ücretleri ne kadar karşılayabilirsiniz? Peki bu özel hastanelerin pandemi dönemi faydası ne olmuş? Bilen var mı? Tabiki somut yaşadıklarımız üzerinden hareket edecek ve böyle düşüneceğiz. Evde kalın deniyor. Evde kalabilenler kim? Kalamayanlar kim? Evde kalınca geçinebiliyor musunuz? Bir işçi neden evde kalamıyor? Bu dönemde başınızın çaresine bakın dendi mi denmedi mi? Dünyada en zengin 26 kişinin toplam serveti dünya nüfusunun yarısının servetine eşit düşüyor. Şimdi bu 26 kişiyi mi bütün canlıların yaşam hakkını mı savunacaksınız? Bir daha düşünün.
 

Geri
Yukarı