SteelSeries Apex 7 - Rival 600 - Arctis Pro Wireless - Stratus Duo Set İncelemesi

Merhaba arkadaşlar, karantina döneminde kendime yeni bir uğraş istediğim için kullandığım Corsair seti değiştirip tekrar SteelSeries set toplamak istedim. Aslında kullandığım son 3 set arasında daha önce gene SteelSeries vardı, alışkanlık gereği farklı markaların setlerini de araştırdım ancak Arctis Pro Wireless kulaklıktan dolayı tercihimi tekrar SteelSeries'den yana kullandım. İstediğim gibi bir kulaklığı olsaydı bu sefer Asus set toparlayacaktım ama kısmet 1 - 1.5 yıl sonrasına artık. Malum pandemi dönemi yüzünden seti hep yaptığım gibi Amazon Global ile getirtemedim, Hepsiburada'da Ekostok adındaki bir mağazadan sipariş ettim. Sonrasında araştırdığımda (biraz aceleyle karar verdim) fiyat olarak daha iyi alternatifler var ancak tüm parçaların tek bir yerden tek kargoyla gelecek olmasından dolayı bunu tercih ettim. Önceki Corsair setimi kullanmayı bırakmamın 2 nedeni vardı. İlki; klavyenin ne kadar temizlersem temizleyeyim "n" tuşunun çift basma ve space tuşu öncesi basılan tuşun bazen boşluktan sonra yazılması sorunu olmasıydı. Diğer nedeni ise kulaklıktan memnun değildim. Hem pil süresi kötüydü, hem çok rahat değildi (kulak yapıma göre) hem de surround ses derinliği fazla sığ bir kulaklıktı.

20200413_052737.jpg


20200413_053847.jpg


Öncelikle klavyeden başlayayım. Kutu içeriğinde key caps için bir çıkarma aparatı olmamasını eleştirerek konuya girebilirim. Bence mekanik klavyelerde, üstelik fiyat baremi yüksek olan bu modellerde verilmesi gereken bir parça olduğunu düşünüyorum. Bunun haricinde kutudan çıkan mıknatıslı bilek dinlendirme pad'i iyi düşünülmüş bir detay ve oldukça konfor sağlıyor. Kullanırken tercih etmek isteyenler için güzel bir alternatif ama ben pek kullanmayı tercih etmiyorum.

Apex 7 ile Apex Pro arasındaki göze çarpan fark, Apex Pro modelinde basış derinliği ayarlanabilir switch kullanılması. İlk başta Apex Pro almayı düşündüm ama hem basış derinliğini ayarlamak bana çok da işe yarar bir özellik gibi gelmedi hem de uzun bir aradan sonra tekrar Türkçe Q klavye kullanmak istemem nedeniyle o modeli almadım. Önceki Apex M750 modelindeki switchleri kullanan Apex 7 modelini seçmemin asıl nedeni Türkçe Q klavye düzeninin olmasıydı. Uzun süre UK dizilimine alıştığım için şu anda biraz sorun yaşıyorum ama TR "enter" ve virgül dizilimine muhtemelen 1 gün daha kullanırsam alışırım. Açıkçası SteelSeries Apex 7 modeliyle, önceki seri klavyesi olan Apex M750 modeline göre pek fazla ilerleme kaydetmemiş. Klavye birazcık daha hafiflemiş ve OLED ekran eklenmiş. Bunun dışında sade tasarım korunmuş ama firma teknik olarak da biraz ilerlemesi gerektiğini unutmuş. Switchler M750 modelindekilerle aynılar, Razer Chroma'lardaki bana hep gereksiz gelen klik sesi yerine çok daha tok ve yüksek bir sese sahip. Aslında bu klavye, M750'deki kırmızı anahtarlar hariç mavi ve kahverengi switch seçeneklerine de sahipler ama mavi switchlerin o "klik" sesini sevmediğim için gene kırmızı olanı tercih ettim. M750'deki gibi bu switchler de 50 milyon tıklama ömrüne ve 2 mm basış derinliğine sahipler.

Klavye genel olarak iyi, SteelSeries'in bu kırmızı switchlerini M750 kullanırken de beğenmiştim ama kesinlikle geçen sürede biraz daha geliştirmelerini beklerdim. Bunun dışında önceki Corsair sette kullandığım K70 Low Profile modelinde alıştığımın aksine bu modelde tuşlar oldukça yüksek ve biraz alışma süresine ihtiyacım oldu. Bir rahatsızlık yaratmasa da bu klavye ile birlikte "low profile" klavyelerin bana daha uygun olduğundan emin oldum. Basış hissiyatı, tepki süresi ve mekanik sesi gayet iyi ve TR tuş dizilimine sahip olması nedeniyle pişman olmadım. Severek 1 ya da 1.5 yıl sonra farklı marka bir sete geçene kadar bu klavyeyi kullanırım diye düşünüyorum. Yalnız ufak bir sorunu var, tuşlar birbirlerine biraz yakınlar, alışma sürecinde aynı anda 2 tuşa birden basmak normal. Kısa sürede bu bir sorun olmasa da dolma parmaklı olan arkadaşlarımızı başta biraz üzebilir.

Apex 7'nin önceki M750'ye göre biraz daha iyileştirilmiş olan kısmı LED ışıklandırması olmuş diyebilirim. M750'deki beyaz renklerde bazen farklı tonlara kaçan renklendirme olan butonlar vardı ama bu modelde öyle bir şey yok. Işıklandırma çok kaliteli ve özelleştirme seçenekleri fazlasıyla yeterli. M750'ye göre farklı olan asıl kısımlar ise OLED ekran ve multimedya fonksiyonu atanmış olan scroll ve ekstra bir tuşa sahip olması. Açıkçası OLED ekran bana gereksiz geldiği için pek üstüne düşmedim ama uğraşmayı sevenler için güzel animasyonlar ve bilgilendirme fonksiyonları mevcut.

+ Geçen yıllarda kullanılan kırmızı switchlerde bir gelişim olmasa da hissiyat olarak gayet iyi ve başarılı.
+ Büyük bir ergonomi bir sorunu yok, kullanmayı tercih edecek olanlar mıknatıslı bilek dinlendirme pad'i de kutunun içinde geliyor.
+ Yapım kalitesi çok iyi.
+ Kırmızı, mavi ve kahverengi switch seçenekleri mevcut.
+ Apex Pro'nun aksine bu Apex 7 modelinde TR dizilim düzenini seçebiliyorsunuz.

- Fiyatı yüksek.
- Tuşlar birbirlerine biraz fazla yakınlar ama dediğim gibi büyük bir ergonomi sorunu yaratmıyor. Kısa sürede alışılabilse de eksi olarak görüyorum.
- Switchler her ne kadar sitede sessiz olarak geçse de ailesiyle birlikte yaşayanlar için sorun çıkarabilecek kadar sesliler. Ailesiyle birlikte yaşayanlar klavyeyle birlikte o-ring alırlarsa iyi olabilir.

20200413_054144.jpg


20200413_054157.jpg


İncelemeye Rival 600 ile devam ediyorum. Bu fareyi 2 önceki setimde de kullanmıştım, sensör olarak çok iyi olsa da baş parmak desteğinin olduğu parça fazla sıkı kullanımlarda bir süre sonra kendini bırakıyor. Maalesef bu kronik bir tasarım problemi ama 1 piksellik hareketleri yakalamak gereken bir iş yapmıyorsanız normal kullanımda ne kadar sorun çıkaracağını bilmiyorum. Bu farenin sevdiğim 2 özelliği var. Öncelikle çok hafif bir fare, hafifliği de benim gibi modelleme yaparken küçük hareketleri yakalaması gereken bir kişi için hareket avantajı sağlıyor. Fakat bu kadar hafif olmasını istemeyenler için tercihe göre kullanılmak üzere 8 tane 4 gramlık ağırlık kutudan çıkıyor.

Bu farenin optik sensörleri aslında benden çok, düşük DPI ile fareyi bütün mousepad'in üstünde sürükleyerek kullananlar için daha fazla avantaj sağlıyor. Fareyi 0.5 - 2 milimetre kadar kaldırdığınız zaman fare gereksiz şekilde harekete neden olmuyor. Normal bir oyuncu için avantajı ne kadar olur bilmiyorum ama profesyonel oyuncularda bu fark bir avantaj sağlayabilir. Ben fareyi daha çok modelleme için kullandığımdan ne kadar fark yarattığını söylemem pek doğru olmaz. Optik sensör 12,000 CPI'a kadar hassasiyet ve 50G hızlandırma özelliklerine sahip. İkincil optik sensör ise derinlik algılama için kullanılıyor. Derinlik algılama ayarını da özelleştirmeniz mümkün.

Farenin ergonomisi eli küçük olmayanlar için gayet iyi, özellikle palm tutuş için ideal ancak bu karakteristik tasarım için boşluk bırakılan panellere eklenmiş LED'ler için maalesef iyi bir şey söyleyemiyorum. Logo kısmındaki LED ışıklandırma gayet iyi ancak kenarlardaki ve scroll'daki ışıklandırma kalitesi kötü. Beyaz renkte renk tonu değişiyor ve yeşilimsi tona sahip bir beyaz ışık verebiliyor. SteelSeries'in çoğu faresinde kullandığı yumuşak plastik elde biraz kadifemsi denilebilecek bir his veriyor. Açıkçası Rival 300'de de bu Rival 600 modelinde de bu hissiyata sahip olan yumuşak plastiği seviyorum. Bence sert ve avuçta kalitesiz hissiyatı veren plastiklere göre bu yumuşak plastik çok daha iyi bir seçim olmuş.

+ Ortalama ve üstü boyutta ele sahip kişiler ve palm tutuşu için ergonomisi iyi.
+ Programlanabilir tuşlar mevcut ve SS Engine yazılımı ile kolayca makro ataması yapabiliyorsunuz.
+ Kişisel tercihlere göre farenin ağırlığını değiştirmek için 8 adet 4 gramlık ağırlık mevcut. Tercihe göre fareyi 96 - 128 gram arasında kullanma şansınız var.
+ Makro ve fonksiyon ataması yapabileceğiniz fazladan 4 tuş var. Eğer 2 farklı CPI arasında geçiş yapacaksanız bu sayı 3'e düşüyor.
+ Derinlik algılayıcısı bazı kişiler için avantaj sağlayabilir.

- Logo kısmını aydınlatan LED hariç diğer LED'ler kalitesiz. Hem ton farkı var hem de istenilen tondaki rengi vermekte sorunları var.
- SteelSeries'in çoğu faresinde tasarım hatası vardır. Bu modeldeki hata ise baş parmağa denk gelen silikon parçanın sıcak havalarda ya da sıkı kullanımlarda bir süre sonra kendini salması.
- Sol taraftaki tuşlardan en önde olanına ulaşım zor. Farklı bir konumlandırma tercih edilebilirmiş.

Fare ile birlikte tercih ettiğim QcK Prism Cloth pad ise bu setteki kötü dediğim tek ürün oldu. Aslında yüzey hissiyatı ve LED bölgelerinin bileği rahatsız etmemesi bakımından iyi diyebilirdim ancak çok büyük bir problemi mevcut. Sol taraftaki güç kablosu girişinin olduğu bölüm maalesef o bölgedeki tabanın masaya tam temas etmesini engelliyor. Bu yüzden pad ne yazık ki masada kolayca kayıyor. Önceki sette Dex mouse pad'ini kullanmıştım, masaya tutunma özelliği ne yazık ki Dex kadar iyi değil. Açıkçası pişman oldum, kayma sorunundan kurtulmak için bu ürünü bu hafta içinde QcK Heavy XXL modeli ile değiştirmeye karar verdim.

Yüzey hissiyatı hariç bu üründe iyi diyebileceğim diğer şey ise ışıklandırması. Pad'i rengarenk kullanmak isteyenler için pek uygun olmasa da ışıklandırma tonu gayet iyi. Rengarenk kullanmak isteyenler için bu ürünün uygun olmamasının nedeni ise sadece 2 bölgeli LED aydınlatmaya sahip olması.

+ Yüzey hissiyatı iyi.
+ LED aydınlatma istenilen tonu verebiliyor.

- Pad, masada çok fazla kayıyor. Sol tarafta bulunan kablo giriş kısmı pad'in masaya tam oturmasını engelliyor. Büyük bir tasarım hatası ve ne yazık ki SteelSeries bazen bunun gibi sorunlu ürünler çıkarabiliyor.

20200413_055853.jpg


20200413_055900.jpg


Setin çileği (gönderme) olan kulaklığı en sona bırakıp Stratus Duo hakkındaki düşüncelerimi sizinle paylaşayım. Aslında çok fazla oyun oynayan, oynadığı oyunlarda da gamepad kullanmaya alışık birisi değilim. Sadece oyun konsollarında ve o da sadece yarış ile dövüş oyunlarında gamepad kullanan biriyim. Bu sette yeni bir gamepad istememin nedeni yarış, dövüş ve simülasyon oyunlarının klavye ile değil gamepad ile daha eğlenceli olduğunu düşünmem. Önceki sette Stratus XL gibi SteelSeries'in sorunlu modelini biraz kullanabilmiştim. Biraz diyorum çünkü o model hem yanında alıcı USB cihazı ile gelmiyordu hem de harici Bluetooth'lar ile sorunlu çalışıyordu. Bu modeli almaya karar vermemin ise 2 nedeni var, hem kutuda USB alıcısı mevcut hem de bu modelde dahili batarya var.

SteelSeries bu ürünlerinde XBOX dizilimini tercih ediyor ancak analog yerleşimini daha klasik yapıyor. Bence analogların yan yana olması daha iyi bir tercih. Stratus Duo'yu hem Windows hem de Android cihazlarda kullanabiliyorsunuz. Telefon ile kullanmak isterseniz tutucu aparat harici olarak satılıyor ancak bu üründe bence o da kutu içeriğine dahil edilmeliydi. Bu cihazı sisteme tanıtmak ve kullanmak gayet kolay, Stratus XL'de yaşadığım sorunlardan hiçbirini yaşamadım ama cihazın SteelSeries yazılımında görünmeme gibi bir problemi var. Çözümünü bulamadım ama açıkçası oyunlarda sorunsuz kullanabildiğim için pek dert etmedim. Stratus Duo'yu hem F1 2019'da hem de Ace Combat 7'de deneyimledim. Yapı olarak ele iyi oturuyor ancak analoglar alışana kadar baş parmaklardan sık sık kayabiliyor. Analogların tepeleri biraz daha geniş yapılabilirmiş. Batarya süresi olarak 20 saatten fazla çalıştığı verisi sitede mevcut ama ben henüz o süreyi doldurmadım. Şimdilik 3 saatlik kullanımımda batarya doluluk LED'lerinde bir azalma mevcut değil, sitedeki veri doğruya yakın olabilir. Sonuç olarak bu üründen de pişman olmadım, muhtemelen fırsat buldukça yarış ve simülasyon oyunlarında kullanmayı tercih ederim.

+ Windows ya da Android cihazlarla bağlantısını yapmak kolay. Stratus XL gibi sorunlu değil.
+ Kablosuz kullanım süresi gayet iyi.
+ El ergonomisi iyi.

- Gamepad için fazla pahalı.
- Telefon için tutucu aparat kutudan çıksa daha iyi olurdu.
- Analog tepeleri daha geniş ve parmağın daha kolay kavrayacağı şekilde yapılabilirmiş.

20200413_055203.jpg


20200413_055212.jpg


Bu setin asıl ağır topuna gelelim. Setin çileği, Eiffel Kulesi, kulaklıkların Mona Lisa'sı. Tamam abartmayı kesiyorum. Daha önce SteelSeries set kullanmış olduğum ve her sette farklı marka tercih ettiğim halde bu sefer gene bu markayı seçmiş olmamın nedeni bu kulaklıktı. 2016 yılında kullanmaya başladığım 2 önceki setim olan SteelSeries'de kulaklık olarak Arctis 7 tercih etmiştim. Bas düzeyi biraz yetersiz olsa da o kulaklığın genel ses kalitesi, surround ses derinliği ve kulak ergonomisine bayılmıştım. Bu kulaklıkta bundan da fazlası olduğundan emindim bu yüzden bu parayı bu ürüne verirken elim hiç titremedi. Tamam aslında biraz tereddüt etmiş olabilirim ama üzeceğine hiç ihtimal vermedim. 2016 yılında ilk duyurulduğunda Arctis tasarımı bana çok fazla sıradan gelmişti ancak gözüm alıştığı için mi bilmiyorum şu anda çok sevdiğim sade bir görünüme sahip.

Tamamen rahatlık istediğim için bu kulaklığı kablosuz olarak tercih ettim. Üstelik ilk nesil Arctis 7'de (2019'u bilmiyorum) olmayan bir özelliğe de sahip. Cihaz hem 2.4 GHz kablosuz bağlantıya hem de mobil cihazlar için Bluetooth bağlantıya sahip. Gene Arctis 7'de mevcut olmayan bir verici baz istasyonuna sahip. Bu cihaz aslında birden fazla işe yarıyor. Hem bağlantınızı kontrol edebiliyorsunuz hem ekolayzır ve chat ayarlarını değiştirebiliyorsunuz hem ses düzeyini kontrol edebiliyorsunuz hem de bataryaları şarj edebiliyorsunuz. Menülerinin kullanımı gayet basit ve sadece 2 tuş ile her şeyi rahatça yapabiliyorsunuz. Ayrıca sahip olduğu ekrandan pil durumunu, ses seviyesini, bağlı olan cihazı ve bağlantı çeşidini takip edebiliyorsunuz. Wireless bağlantı önceki kullandığım modellere göre biraz daha güçlü, gerçekten de bilgisayardan 10 metreden fazla uzaklaştığım halde bağlantıyı koruyabildi ancak bağlantı koptuğu zaman otomatik olarak tekrar bağlantı yapmaması pek beklemediğim bir özellik.

Arctis Pro Wireless'da 40 mm çapında Neodim sürücüleri var, sadece teknik özelliklere bakarak yorum yapanlar 50 mm olanlar varken o para etmez diyebilir. Evet, gerçekten etrafımdan öyle biri çıktı. Önceki kulaklığım olan Corsair Void Pro'da 50 mm sürücüler vardı ancak o ürünün ses kalitesi kötü olmasa da surround derinliği fazla sığ ve ses temizliği 40mm olan önceki Arctis 7'den daha gerideydi. Arctis Pro Wireless ise ilk nesil Arctis 7'deki eksikleri tamamlamış ve o ürünün iyi olan özelliklerini de almış diyebilirim. Gerçi kötü olan bir özelliğini de almış ama ona sonradan gireceğim.

Bu ürünün ses kalitesi muazzam, bugüne kadar çok sayıda ürün test ettim ve kullandım. Daha önce "gaming" ürünü olup da bu düzeyde bir kulaklık kullanmadım. Ses kalitesi olarak bundan daha iyi olabilecek ürünler ancak asıl işi "kulaklık" yapmak olan özel firmalardan çıkar. Sadece oyun için değil, müzik dinlemek için de çok iyi bir kulaklık. Arctis 7'ye göre ses düzeyi daha yüksek, basları daha iyi, ses derinliği daha iyi ve özelleştirilebilir seçenekleri daha tatmin edici. Basları, midleri ve tizleri izin verilen ayarlarla kişisel tercihinize göre ayarlayabiliyorsunuz ancak sahip olduğu presetler de normal kullanıcı için gayet yeterli. Tüm ayarlarını kurcaladığım halde en son bana da uyan profiller ile kullanmaya karar verdim. Engine 3 programından "volume limiter" ayarını kapatırsanız çıktığı ses düzeyi çoğu kişiyi fazlasıyla tatmin edecektir. Bu tür ürünleri bu kadar pahalı yapan nedenlerden biri ise bu özelliği kapatsanız bile en yüksek ses düzeyinde seste bozulma olmaması. Surround ses derinliği gereken oyunlarda herkesi tatmin edecek kadar net şekilde sizlere avantaj sağlıyor. Ses takip etmek gerçekten kolay ancak bu özellik için gene Engine 3 programındaki 7.1 Surround ses özelliğini açmayı unutmamanız gerekiyor.

Arctis 7'de en sevdiğim ve bu üründe de devam edilen özellik ise kulaklığın konfor düzeyinin çok iyi olması. Saatlerce kullanım sonunda bile kulaklarda ağrıya neden olmuyor. Süngerleri çok kalın, boşluk kulağı tamamen kaplayacak kadar geniş ama dış ses yalıtımı pek iyi sayılmaz. Gene de çok sesli olmayan ortamlarda sesi çok açmadan dinlediğiniz müziğe ya da oynadığınız oyuna kolaylıkla konsantre olabiliyorsunuz. Uzun süreli kullanımda SteelSeries Arctis serisi kadar konforlu başka bir kulaklık kullandığımı hatırlamıyorum.

Gelelim bu kulaklığın aslında mantıklı ama biraz da üzücü olan batarya sistemine... Bu kulaklığı almadan önce incelemeleri ya yeteri kadar dikkatli takip etmedim ya da incelemelerde bahsedilmeyen bir gerçek var. 2 bataryayı aynı anda kullanamıyorsunuz ve dikkatsizliğimden mi bilmiyorum bunu gözden kaçırmışım. Aslında bu kulaklığı alırken Arctis 7'deki gibi 20 saatlik kesintisiz pil süresinin hayalini kurmuştum fakat aldıktan sonra fark ettim ki 2 pilin toplam kullanım süresi o kadar. Yani tek pil ile maalesef 10 saatlik kullanım süresine sahibim. Corsair Void Pro RGB Wireless modelinde en şikayetçi olduğum konulardan biri de pil süresiydi ve maalesef bu üründe bundan tam anlamıyla kurtuldum diyemem. Batarya sistemine mantıklı dememin nedeni ise en azından 1 dakika içinde bataryayı değiştirip oyuna, müziğe ya da filminize devam etmenize olanak sağlıyor. Gene de benim hayalim 2 bataryayı aynı anda 20 saat kadar kullanıp, yanına yedek olarak alacağım 2 adet batarya ile birlikte bu konforu 40 saate kadar uzatmaktı. Ne yazık ki bu konuda kendi dikkatsizliğimden ve beklentimden dolayı hayal kırıklığına uğradım.

Şimdi Arctis serisinde hiç sevmediğim bir tasarım özelliğinden bahsetmek istiyorum. Kafalık ayarı bence bantlı sistem ile değil, mekanik olmalı. Arctis serisinin bu bant sistemi konfor açısından hiçbir eksi yaratmasa da bence ayar kısmında pratikliği yok. Farklı biri kullanacağı zaman basitçe kulaklığın yanlarından ayar yapmak yerine ayar bandını sökecek ve kemer gibi ayarını yapması gerekecek. Bence ideal bir sistem değil ama SteelSeries bu ayar sistemini benimsemiş gibi görünüyor.

Dediğim gibi, tekrar SteelSeries set tercih etmemin tek nedeni bu kulaklıktı, batarya sistemine dikkat etmeden almam nedeniyle biraz üzüldüğüm tarafı oldu ama ses kalitesi ve düzeyi bakımından hiçbir pişmanlığım yok. Bağlantı seçenekleri de gayet geniş, mobil cihazlarla kullanılabilir olması da bu kulaklığı yürüyüşlerde tercih etmemi sağlayabilir. Ürünün mikrofonu ile ilgili bir yorum yapamıyorum çünkü hiç test etmedim ama mikrofon izolasyonu için pek iyi olmadığına dair birkaç şey okudum. Görünümü çok sade, herkese hitap etmiyor ve maalesef olduğu kadar "premium" görünmesini engelliyor ama fiyatına rağmen bu ürünü aldığıma pişman değilim. Muhtemelen bozulana kadar kullanmaya devam edeceğim, sonraki setle birlikte denemek ve yedekte tutmak için o markanın kulaklıklarından birini alırım ama Arctis Pro Wireless'ı kullanmaya devam ederim.

+ Ses kalitesi muazzam. Hiçbir kayıp yok.
+ Ses ayarlarını kişisel tercihlere göre ayarlamak için yeterince seçenek sunulmuş.
+ Hem Wireless hem BT bağlantıya sahip. PC, PS4 ve mobil cihazlarda kullanma şansı var.
+ Yanında gelen baz vericisi kullanışlı.
+ Diğer Arctis'ler gibi sade ama "bence" güzel bir tasarıma sahip.
+ İnanılmaz bir konfora sahip, saatlerce kullanım sonunda bile sorun yaşatmıyor.
+ Kablosuz bağlantı mesafesi gayet iyi, tuvalette bile müziğini bırakmak istemeyenler için iyi bir özellik. :D
+ Batarya sistemi kullanışlı, değişim yapması kolay.
+ Yapım kalitesi yüksek. Zaten bu fiyattaki bir üründe bu olmazsa o firmaya bu piyasada ekmek vermezler.

- Fiyatı Türkiye için çok az kişinin erişebileceği düzeyde.
- Kafa ayarı için bant sistemi pek kullanışlı değil.
- Ses izolasyonu bu düzeyde bir ürün için daha iyi olabilirdi.
- 2 bataryayı aynı anda kullanamıyorsunuz, bu da 10 saatlik kullanımlarda batarya değişimi yapmanız gerektiği anlamına geliyor.

20200413_054804.jpg


20200413_054813.jpg


Sonuç olarak bu setten şimdilik pişmanlık duyduğum tek ürün mousepad oldu. Onu da XXL modeliyle değiştirince bir problemim kalacağını sanmıyorum. 1 - 1.5 yıllık kullanımda ortalamada beni mutlu edecek bir set oldu. Çok uzun bir inceleme ve yorum yazısı oldu, umarım okurken fazla sıkılmazsınız. Okuyacak 10 kişi ancak çıkar gibime geliyor ama hayırlısı. :D

Set ve sistem görselleri:

20200413_090247.jpg


20200413_090344.jpg


20200413_090454.jpg


20200413_090605.jpg
 
Son düzenleme:
Hayırlı olsun. :)

Uzun süre Siberia V2 kullanmış biri olarak, pek memnun kalmamıştım. Ama bu Arctis serisi cidden güzel gözüküyor. 3.5 yıldır Void RGB kullanıyorum ben de. Arctis'e geçmeyi düşünebilirim sanırım.:)

Esasen Corsair set tamamlama fikrim vardı ama sanırım en iyisi her bileşenin en iyi olduğu markadan almak. :D

Corsair klavyenizle alakalı, RMA tarzı bir başvuru oluşturdunuz mu? Bazen ürünler fabrika çıkışlı hatalı olabiliyor, sonradan ortaya çıkıyor hata.
 
Son düzenleme:
@SideWinder Pandemi dönemi geçsin de Corsair'a mesaj atacağım onunla ilgili. Kafamda hiçbir şüphe yok, yenisini gönderecekler. H110 sıvı soğutmanın bir parçası kayboldu diye başka sistemde kullanılmaz durumdaydı, sadece seri numarasını verince sıfır H115i gönderdiler. Corsair'ı bu müşteri ilgisinden dolayı yıllardır severim.
 
Ne güzel uğraşmış o öyle🤣 Hayırlı olsun, güzel günlerde kullan:)

Apex 7 klavyenin bilek desteği plastik değil mi? Yastıklı bir yapısı yok yani? Bir de Rival 600'e bak bakalım uzun vaadeli kullanımda soyulma sorunu olacak mı sende de? Yeni üretilenlerde çözdük gibi bir şeyler diyorlardı bir ara ama bilemeyiz:)
 
@painkiller Bilek desteği plastik ama üst kısmı SteelSeries'in kullandığı o yumuşak plastik ile kaplı. Yastıklı olmasa da kullanacak kişileri memnun eder.

Önceki sette Rival 600'ün sol silikon kısmı çıktı, yeni üretimlerinde olacak mı görelim. 3 ay içinde belli olur o. Hangi marka olduğu fark etmez hiçbir fare bana 4-5 aydan fazla dayanmıyor. Corsair sette de yaklaşık 1.5 yılda 1 tane Glaive 2 tane Nightsword eskittim.

Kullandığım SteelSeries farelerinde ya tasarımsal ya da yapısal sorunlar çıktı. Genel kullanımlarından memnunum ama mutlaka bir defosu çıkıyor bende. Mesela ilk nesil Rival 300'lerde sol ve sağ butonlara aynı anda basamıyordun, butonlar çarpışıyordu. Rival 700'ün avuç içi baş parmak eklemine denk gelen kısım köşeli, benim gibi 1 piksellik hareket yakalamak için fareyi sıkarak kullananlarda büyük bir sorundu. Fareyi değiştirdikten 2 hafta sonra o bölgenin morluğu ancak geçmişti. Rival 600'de de sol silikon çıkıyordu, bakalım düzelttiler mi görelim.
 
SteelSeries'in kullandığı o yumuşak plastik ile kaplı. Yastıklı olmasa da kullanacak kişileri memnun eder.
Şart değil tabii ki ama Razer'ın bir klavyesinde denemiştim sanırım. Güzel bence. Olsun isterdim yalan değil:)
3 ay içinde belli olur o. Hangi marka olduğu fark etmez hiçbir fare bana 4-5 aydan fazla dayanmıyor. Corsair sette de yaklaşık 1.5 yılda 1 tane Glaive 2 tane Nightsword eskittim.
El terleme sorunu mu var sende de:) O zaman Rival 600'e pek şans tanımıyorum diyeyim. Glaive ve Nightsword'tan sonra daha çabuk gidecek gibi🤣 Çünkü normal kullanımda bile çabuk gidiyor, umarım düzeltmişlerdir de birazcık daha dayanır:)
 
El terleme sorunum yok da modelleme yaparken fareyi fazla sıkı kavrıyorum. Özellikle baş parmağım hem fareyi sıkıca kavrıyor hem de referans hareket için pivot olarak pad'e bastırıyor. Nightsword'da biraz sorun yaşadım bu yüzden, o modelde baş parmak için çıkmayan bir destek kısmı vardı. 1-2 piksellik yakalamalarda bazen sıkıntı yaşıyordum.
 
Öncelikle hayırlı olsun, iyi günlerde kullanın. Set tabiri caizse cillop gibi olmuş ama bu fiyata daha iyi tercihler yapılabilir bence. Örneğin ben ikinci el aldığım ROG Centurion+Strix Flare+Gladius 2 Origin kullanıyorum, dizüstümde de R710 var. Ayrıca Jr'ın kullandığı ikinci el 550TL'ye aldığı G810+G703 set de gayet iyi performans sergiliyor. Bunların sıfırlarını tavsiye ederim yeni alacak arkadaşlara. Steelseries de iyi bir ürün ama Türkiye fiyatları yüksek sanki.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı