Açıkçası bu sıkıntıları yaşayan bir öğrenciyim ben de. Özellikle liseye başladığımdan itibaren yavaş yavaş başlayan bu duygular yıllarca büyüdü büyüdü. Şu an benim de kafam karışık insanlar ne tavsiye verse pek de işime yaramıyor, psikoloğa gitsen konuşup konuşup geri gönderir ya da depresyonun için ilaç verir o kadar. Benim fikrim bunun kendi iç dünyanda çözülmesi. Öncelikle biraz felsefeye girmiş gibi olacak ama insanın kendi amacını ve sürekli ona güç verecek bir uğraş vermesi lazım. Her şeyin ışık hızında gelip geçtiği bu dünyada, duyguların bu kadar hızlı tüketilmesi de bizleri bu duruma sokan en önemli etken. Arkadaşlarımla aynı kafa yapısında değilim hem de hiçbiriyle. Bir yerde hepimiz gülüp eğleniyoruz falan ama anlık duygularla sadece günü kurtarıyorum. Duygularım çok karmaşık ve çok dalgalı. Derin konuşmalar ya onları etkilemiyor ya da anlayamıyorlar. Bazen hayatın bu kadar basit ve aptalca olmasına canım sıkılıyor. Her şey çok basite indirgenmiş hissediyorum ve bu durum can sıkıntıma yol açıyor. Ama en azından ben bunun neden böyle olduğunu az da olsa anlamış olduğunu düşünüyorum. İnsan, kendisine daha çok güç verecek ve onu ilerlemeye itecek duygulara sahip olmalı. Dünyayı biraz daha anlamlaştıran bir şeyler. Seninle aynı kafa yapısındaki bir sevgili olmayınca da anlamını kaybediyorsun. Bir şeyler aranmalı mı ama ne aranmalı, nasıl aranmalı, gerçekten aranmaya değer mi hiçbir fikrim yok.
Benim naçizane tavsiyem anlayabileceksen Carl Sagan, Maurice Nicollun Türkçeye çevrilmiş kitaplarını okuman. Özellikle de Maurice Nicollu sana çok tavsiye ederim. Çok farklı bir psikologtur benim gözümde. Zor değil kolay ve basit dille insanın modern dünyadaki içsel durumunu çok iyi anlatıyor bence. Ve en önemlisi de bu durumdan kurtulmak için çaba göstermek kimse sizin yerinize bir şey yapamaz çünkü. Çabalayacaksınız, arayacaksınız, insanların ilginç dünya fikirlerine bakacaksınız.
Mesela ismi Ramsay olacak galiba tam olarak hatırlamıyorum ama insanın sinir ucu aktivitesi artarsa şuur düzeyinin arttığını iddia eden bir çalışması olmuştu galiba tam hatırlamıyorum.
Mesela insanların duygu durumlarının mekanikleşmiş, alışkanlık haline gelmiş olduğunu iddia eden psikologtur Maurice Nicoll. İnsanların olaylara aynı reaksiyon göstermesini şuurlu bir duygu durumu değil mekanik bir duygu olarak tanımlar. Hemen ya "ne diyor bu salak, kafayı yemiş iyice salak salak konuşuyor" demek yerine farklı fikirlere doymadan araştıracaksınız. Ama naçizane fikrim kendi psikolojinizi basit dille anlatacak bu adamdan başlamanız. Bunları neden hissettiğinizi, altta yatan sebeplere odaklanmak yerine dış koşullar değiştirmeye çalışırsınız imkansızdır bu duygulardan kurtulmanız. Bir gün biter diğer gün tekrar başlar.