"Tanrı neden kötülüğün meydana gelmesine izin veriyor?" sorusuna felsefi bir yanıt

Bu soruya iki farklı yaklaşımla cevap verilebilir. Öncelikle bu soruyu sorun birisinin tam olarak neyi kastettiğini anlamak gerekir. Örneğin insanların işlediği kötülük kavramı. Eğer kastedilen buysa elbette tanrı bu tarz kötülüğün gerçekleşmesine izin veriyor. Çünkü bize özgür seçim hakkı tanımış oluyor. İyiyi ya da kötüyü seçebilme imkanı sunup dünyaya ve birbirimize karşı sorumluluk yüklüyor ve eğer sorumluluk sahibi olacaksak iyiyi ve kötüyü seçebilme yetimiz de olmak zorundadır.
Özgür irade yoktur. Bu birincisi. İkincisi, senin özgür irade tanımın, bulunduğun koşullar içinde tanımlanmıştır. Tanrı daha farklı bir Dünya yaratsaydı, daha farklı bir özgür irade tanımı olacaktı. Belki özgür irade ya da tanım gibi şeyler olmayacaktı!

İyi niyetli bir yanıt, ama yetersiz.
İkinci yaklaşım ise zaman zaman meydana gelen doğal afetler. Tabii ki tanrı doğal afetlere de izin veriyor. Depremler, tsunamiler, salgın hastalıklar... Bu şekilde bu tür felaketler karşısında sabırla karşılık verip veremeyeceğimizi ölçer ve bu felakete maruz kalanlara yardım edip etmeyeceğimi sınar. Böylece sorumluluk duygusu kazanarak kendi karakterimizi oluştururuz.
Bence asıl Tanrı, katlettiği insanlara bakarak bundan sorumluluk duygusu kazanmalı ve kendi karakterini oluşturmalı. :) Bir katile demediğinizi bırakmıyorsunuz, ama insanlık tarihini gelmiş geçmiş en büyük seri katilini temize çıkarmak için elinizden geleni yapıyorsunuz.

Bakınız, insan bazen bir şeyler söyler ve asıl hedefi tutturamaz. Sen burada insan öldürmeyi güzel bir şey olarak gösteriyorsun, amacın bu olmayabilir ama yaptığın şey budur.

İnsan öldürmek, kötüdür. İnsan öldüren insan, insan öldüren Tanrı... ikisi de kötüdür!
Tanrı dünyevi olaylara karışmıyor, tamamen özgür iradeye sahibiz. Şeytan ise insanları kötüye yönlendirmeye çalışıyor. Tüm olay bundan ibaret.
Burada Tanrı deniyor ama sen Allah'ı, Tanrı yapıp, semavi dinlere referans çakmışsın. :)
Eger sinav yapiyorsa o halde her seyi olmadan biliyor olamaz. Eger her seyi biliyorsa, ozgur irade olamaz.
Burada anahtar kelime: Öngörülebilirlik. Öngörülebilirlik bile irade için büyük bir tehlikeyken, direkt eylemleri bilmek, hatta bunları değiştirebilmek, özgür iradeyi tamamen yıkar.

Tanrı karışmıyor, elleşmiyor desen de, Tanrı kendi istediği için öyle. Tanrı'nın kendi iradesinden dolayı öyle. Sanki insan, Tanrı'ya karışmamasını söylemiş. :) Tanrı karışmak istese, durdurabilir misin?
Çünkü tanrı yok. Kısa ve öz cevap.
İşte bu kadar. :)
Neden tanrıyı çok iyi bir varlık olduğunu, iyiliğimizi istediğini ve kusursuz bir varlık düşünüyorsunuz ki? Çünkü aklınızdaki tanrı kavramı islamın oluşturduğu tanrı kavramı.
Çünkü Tanrı'yı biz yarattık. Tanrı, insanlar gibidir. Sinirlenir, kızar, 2 deprem çakar, 1 tsunami yapıştırır, amele sümüğüne dönersin. Ama Tanrı gene de seni sever ve iyidir. Çünkü herkes kendisini sevdiğini ve kendisinin iyi olduğunu düşünür.

Tanrı, Tanrı değildir. Tanrı bir insandır. Tanrı'yı, Tanrı olarak değil de, insan olarak yargılarsanız eğer, onun müebbet yemesinin bile ona hafif bir ceza olduğunu görürsünüz!
 
Meselede bu zaten, iyilik-kötülük kavramı da iradeden geliyor. Külli irade, cüzi irade. Allah külli iradesi ile akla gelebilecek her şeyi yapma, hükmetme, yaratma vasfına sahiptir. İnsan ise belli şeylerde irade sahibidir. Daha önce dediğim gibi, kötülüğü yaratma kudreti ile kötülüğü yapma kavramı birbirine karıştırılıyor. Allah dünya hayatı dairesinde, burası sınav mekanı olduğu için, kötülük dileyene o fiili yaratır. İyilik arzu edene de iyilik yaratır.
Şayet dünyada isteyen için iyilik-kötülük fiilerini yaratmasa, iyi ile kötü nasıl ayırt edilir? Ve buraya sınav alemi demenin ne anlamı olurdu?
Beni özene bezene yaratan kim? Sen.
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana,
O zaman nedir o cennet cehennem?

Kim senin "yasanı çiğnemedi ki söyle?
Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle.
Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer,
Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle.

Tanrı bizi çamurdan yarattığında,
Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak.
İşlediğim günahlar hep onun emriyledir,
O halde cehennemde beni niçin yakacak?

İsyan edip karşında duracağım, neredesin?
Karanlığı, ışığa yoracağım, neredesin?
İbadete karşılık cenneti alacaksam,
"Bağış mı ticaret mi" diye soracağım, neredesin?

Ömer Hayyam
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Felsefi bir yanıt olur mu bilmem ama şunları söyleyebilirim. Öncelikle herhangi bir dine inanmıyorum ama kesin bir şekilde ret de etmiyorum. Bilinemezliğini savunuyorum, yani tam sözlük karşılığı olmasa bile agnostiğim. Öncelikle Deizm değil İslamiyet üzerinden gidecek olursak, tanrı sonsuz güç ve bilgi sahibi. Bu kelimenin tam anlamıyla ne isterse yapabilir demek. Fakat bir sorun var ki, tanrı sonsuz güç ile tasvir edilirken bu güç neticesinde gelen herhangi bir olay mevcut değil. Demek istediğim şu, tanrı insanları dünyada imtihan ediyor ama verilen bilgi bu kadar. Bunu üç sonuca bağlayabiliriz. İlki, tanrının kendini kanıtlama ihtiyacı yok diyebiliriz fakat bir çok ayette geçen cümlelerde ego içeren izler görüyoruz. Bu ihtimal eleniyor. İkincisi, tanrı bizi imtihan ederken ve bunu uyararak bize bildirirken bizim bilmemizi istemediği şeyleri saklıyor olabilir. Bu ne olabilir? Tanrı herkese özel sonsuz sayıda gerçeklik yaratır ve sizin haricinizde herkes NPC'dir. Yani benlikleri, akılları ve hissiyatları olmadığından ne kötülük gördükleri ya da ne kadar acı çektiklerinin önemi olmaz. Peki sonsuz güç sahibi tanrı böyle bir seçeneği niye tercih etmez? Bir sebep yok, aksine etmeli. İşte bu noktada bilgiler yetersiz çünkü etmiş de olabilir. Ama imtihan dediğimiz olayın objektifliği sarsılacağından bildirmemiş olabilir. Bu da üçüncü ve son seçeneği doğuruyor. Eğer ikinci seçenekteki gibi tanrı hem sonsuz güç sahibi olduğunu iddia ediyor hem de herkese özel bir gerçeklik ya da evren yaratamıyorsa bu onun bahsettiği varlık olmadığını gösteriyor. Umarım açıklayabilmişimdir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
İnsanların Tanrı´ya olan bakış açılarında sorunlar var. İnsan duygusal bir tür. Dünya üzerinde meydana gelen olayları bahane göstererek Tanrı´nın var olamayacağını iddia etmek çok saçma. Tanrı, insanlar gibi düşünmek zorunda değil ve duygusal olmak zorunda değil. Her şeyin bir sebebi varsa ve her sebebin yolu da Büyük Patlama´ya çıkıyorsa işte o Büyük Patlama olayını yaratan sebep de Tanrı´nın bizzat kendisidir. İnsan türü özel olmak zorunda değil. Kainatta başka yaşam formları da olabilir. Bu nedenle insanların kendilerini üstün görüp Tanrı´yı suçlaması kibirli, saçma, komik ve duygusal bir davranıştan öte bir şey değildir.
 
İnsanların Tanrı´ya olan bakış açılarında sorunlar var. İnsan duygusal bir tür. Dünya üzerinde meydana gelen olayları bahane göstererek Tanrı´nın var olamayacağını iddia etmek çok saçma. Tanrı, insanlar gibi düşünmek zorunda değil ve duygusal olmak zorunda değil. Her şeyin bir sebebi varsa ve her sebebin yolu da Büyük Patlama´ya çıkıyorsa işte o Büyük Patlama olayını yaratan sebep de Tanrı´nın bizzat kendisidir. İnsan türü özel olmak zorunda değil. Kainatta başka yaşam formları da olabilir. Bu nedenle insanların kendilerini üstün görüp Tanrı´yı suçlaması kibirli, saçma, komik ve duygusal bir davranıştan öte bir şey değildir.
Tanrı zorunlu mudur? Ayrıca neredeyse tüm tanrıların antropomorfik olmasına ne diyorsun?
 
Bunu herhangi bir dinden bağımsız olarak mı söylüyorsun?
İbrahimi dinlerdeki Tanrı kavramının ve deizmin Tanrı kavramının felsefi yollarla ulaşılan Tanrı kavramına diğer yaklaşımlardan daha yakın olduğunu düşünüyorum fakat konu dinler değil. Tanrı, dinlerden de öte bir kavram. Felsefi olarak hiçbir dine inanmayan bir insan da Tanrı´ya ulaşabilir. Kötülüğün, Tanrı´nın var olmadığına delil olarak gösterilmesi duygusal bir tepki. Kötülüğe izin vermeyen bir Tanrı tıpkı mitolojilerdeki gibi saçma bir Tanrı olurdu. Gerçekte Tanrı böyle bir varlık değil. Yukarıda da dediğim gibi insanlar gibi duyguları olmak zorunda değil.
 
İbrahimi dinlerdeki Tanrı kavramının ve deizmin Tanrı kavramının felsefi yollarla ulaşılan Tanrı kavramına diğer yaklaşımlardan daha yakın olduğunu düşünüyorum fakat konu dinler değil. Tanrı, dinlerden de öte bir kavram. Felsefi olarak hiçbir dine inanmayan bir insan da Tanrı´ya ulaşabilir. Kötülüğün, Tanrı´nın var olmadığına delil olarak gösterilmesi duygusal bir tepki. Kötülüğe izin vermeyen bir Tanrı tıpkı mitolojilerdeki gibi saçma bir Tanrı olurdu. Gerçekte Tanrı böyle bir varlık değil. Yukarıda da dediğim gibi insanlar gibi duyguları olmak zorunda değil.
Demek istediğim seni bir dine bağlı olup olmaman değil de
Mitoloji kaynaklı Tanrı tasvirleri antropomorfik olabilir.
Burada ki sözünün bir dinden bağımsız olarak söyleyip söylememendi, çünkü sadece mitolojilerde değil genellikle dinlerde bahsedilen tanrı kavramının antropomorfik olduğunu düşünüyorum.
 
Demek istediğim seni bir dine bağlı olup olmaman değil de

Burada ki sözünün bir dinden bağımsız olarak söyleyip söylememendi, çünkü sadece mitolojilerde değil genellikle dinlerde bahsedilen tanrı kavramının antropomorfik olduğunu düşünüyorum.
Kimine göre din, kimine göre mitoloji. ☯️⛩️☸️

Antik Yunan, antik Roma ya da antik Mısır dinlerine inanan insanlar bugün kalmamış. Varsalar bile bunlar yeniden ortaya çıkarma (Kemetism gibi) hareketlerden geliyorlar. Geçmişten bugüne kadar gelen yok. Farz edelim bugün de yaşasalardı Yahudilerin, Hristiyanların ya da Müslümanların inançlarına mitoloji diyeceklerdi. Bugün tersi geçerli.

Belki bu insanların inançları da bir çeşit gerçeğe dayanıyordur fakat daha sonra mitolojik hikayeler ve masallar karışmış olabilir.
 

Yeni konular

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı