Tanrı neden meleklere ihtiyaç duyar?

Elçilik yaparlar. Allahın yarattığı hayatta işlerin yürüme şekillerini düşünebilirsiniz. Yani fiili olması gerekenler vardır. A’dan Z’ye her şey mucizevi şekilde gerçekleşmek zorunda değildir. Her şey mucizevi şekilde gerçekleşseydi sınanma dediğimiz şey olmazdı ki dinlerdeki en önemli olgudur. Güneş olmasa dünyada nasıl hayat var olabilirdi? O zaman Allah’ın güneşe ihtiyacı mı var? Hayır yok. Böyle yaratmıştır.
 
@Vâreste Feylesof Altay Cem Meriç isimli kullanıcımızı biraz izleyip, okudum, araştırdım. - Tabi ki bunu biraz ile bırakmayacağım. - Şimdiye kadar ki izlenimim, kendisi diğer müslümanlardan farklı. Bu konuda hakkını yemeyeyim. Sanırım arkadaşı daha önce görmüştüm. Ama şöyle bir durum var, herkesin yapacağı gibi olayları kendi yönüne doğru çekmiş. - bunu bende yaparım, sende yaparsın, o da yapar. Ama bu değildir ki doğrudur. Mesela orta çağ kiliselerinden bahsederken, kendilerini Tanrı'nın elçisi olarak gördüklerini söyleyip, İslam'da böyle bir şeyin olmadığını söylüyor. Ben bunu her gittiğim ortamda konusu açıldığında yanlış olduğunu söylerim. Şu an ki durumu göz önüne almıyor mesela...
 
Mesela orta çağ kiliselerinden bahsederken, kendilerini Tanrı'nın elçisi olarak gördüklerini söyleyip, İslam'da böyle bir şeyin olmadığını söylüyor. Ben bunu her gittiğim ortamda konusu açıldığında yanlış olduğunu söylerim. Şu an ki durumu göz önüne almıyor mesela...
Hristiyanlıkta, bir beşerin günahı affetme yetkisine sahip olması orta çağda da, günümüzde de devam etmekte...
Kendisine bu yetkiyi bahşeden sistemin unsuru doğal olarak kendisini "Tanrının Elçisi" sıfatını yakıştırıyor. İster ben elçiyim desin ister demesin. Havarilerden sonra gelenler, onların halefi İncilde de apaçık beyanla sabit , bizzat bu yetkiye sahip zaten. Ve halende hristiyanlarda müslümanlarda olduğu gibi "son elçi" terimi yok. Elçilik halen devam ediyor. Adana Kilise diye bir kanal vardı (ismini karıştırıyor olabilirim) Bu konudan uzunca bahsediyordu. Buradaki yanlış olan nedir, eksik bildiğim bir yer var ise açıklarsan sevinirim.
Ama şöyle bir durum var, herkesin yapacağı gibi olayları kendi yönüne doğru çekmiş.
Bunu belki izlediğim videoların yarısında da vurguluyor. Eğer bir insan kendince bir ideolojiyi benimser ise onun objektiflik nazarı kapanmıştır. Objektif olmak için ergenliğe girmemiş bir çocuk gibi olmak gerekir. Örneğin ben müslümanım, sana her ne kadar objektif bir yorum yapmaya çalışsam dahi benimsediğim ideolojiye ters düşemeyeceği için bu objektiflik sayılmaz, mantıken sayılamaz. Her halükarda karşı tarafta bunu objektiflik saymaz. O yüzden "kendi yönüne çekmiş" cümlesi "her insan için kasten yapılacak" bir durum değil.

Bu arada tavsiyemi benimseyip, Altay Cem Meriç'i dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Altay Cem Meriç isimli kullanıcımızı biraz izleyip, okudum, araştırdım.
İzlediğin video nedir?
Ayriyeten hâlen sorgulayan biri olarak birlikte araştırabiliriz. Numaramı verebilirim, birbirimize yardımcı olabileceğimize inanıyorum. Aklındaki soruları sorarsın, bende sana sorarım. Piyasada İslamofobiden kurtulupta amacı gerçekten öğrenmek olan, birbriine inanç dayatmayan istişare edebilecek insan bulamıyorum. Amacım her düşünceye sahip insanlardan bilgi kapmak lakin karşındaki sanırsın "kafasına vurarak zorla müslüman ol" dermişcesine bir tepki veriyor.
@Mali the Perfect Dostum sorunun cevabına yakın bir mevzu, bunu anlarsan "sebep" mevzusunu da anlarsın.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Son düzenleme:
Hristiyanlıkta, bir beşerin günahı affetme yetkisine sahip olması orta çağda da, günümüzde de devam etmekte...
Kendisine bu yetkiyi bahşeden sistemin unsuru doğal olarak kendisini "Tanrının Elçisi" sıfatını yakıştırıyor. İster ben elçiyim desin ister demesin. Havarilerden sonra gelenler, onların halefi İncilde de apaçık beyanla sabit , bizzat bu yetkiye sahip zaten. Ve halende hristiyanlarda müslümanlarda olduğu gibi "son elçi" terimi yok. Elçilik halen devam ediyor. Adana Kilise diye bir kanal vardı (ismini karıştırıyor olabilirim) Bu konudan uzunca bahsediyordu. Buradaki yanlış olan nedir, eksik bildiğim bir yer var ise açıklarsan sevinirim.
**Yanlış anlaşılmasın yorumlarım, Hristiyanlığı savunmuyorum. Bir Müslüman ile tartıştığım için bunları yazıyorum. Yoksa karşımda bir Hristiyan olsa, ona da aynı şekilde davranırım.** 1500'lü yıllarda Martin Luther isimli kullanıcımız kiliselere karşı gelmişti. Geliştirip yaydığı reformasyonun etkisi de büyük oldu. Yaptığı dini reform, dini özgürlüğün önünü açmıştır. Şu an ki orta doğunun sorunu da budur. Varsayıyorum reform yapmak istedim. Yaptığım hiçbir şey, bir halta yaramaz şu an orta doğuda. Yani 1500-1600'lü yıllara kadar Hristiyanlık dünyayı sömürmedi mi? -Sömürdü. Ama olay sömürmesi değil. Bunu her din dikta ediyor. Tek sorun, bunu o yapıyor derken, benim de yapıp yapmadığım veya yaptığını inkar etmektir.
Bunu belki izlediğim videoların yarısında da vurguluyor. Eğer bir insan kendince bir ideolojiyi benimser ise onun objektiflik nazarı kapanmıştır. Objektif olmak için ergenliğe girmemiş bir çocuk gibi olmak gerekir. Örneğin ben müslümanım, sana her ne kadar objektif bir yorum yapmaya çalışsam dahi benimsediğim ideolojiye ters düşemeyeceği için bu objektiflik sayılmaz, mantıken sayılamaz. Her halükarda karşı tarafta bunu objektiflik saymaz. O yüzden "kendi yönüne çekmiş" cümlesi "her insan için kasten yapılacak" bir durum değil.
Buna içtenlik ile katılıyorum. 🤝
Ayriyeten hâlen sorgulayan biri olarak birlikte araştırabiliriz. Numaramı verebilirim, birbirimize yardımcı olabileceğimize inanıyorum. Aklındaki soruları sorarsın, bende sana sorarım. Piyasada İslamofobiden kurtulupta amacı gerçekten öğrenmek olan, birbriine inanç dayatmayan istişare edebilecek insan bulamıyorum. Amacım her düşünceye sahip insanlardan bilgi kapmak lakin karşındaki sanırsın "kafasına vurarak zorla müslüman ol" dermişcesine bir tepki veriyor.
Olabilir. Sende istersen araştırabiliriz. Ama amacım Müslüman, Hristiyan, Musevi yada Hindu olmak değil. Daha doğrusu doğru dini bulmak değil. Belki Budizm'e yönelebilirim. Ama o da tam din olarak geçmiyor. Felsefi tarafı çok fazla. İslamafobi'nin yaygın olmasını anlayabiliyorum. Yukarıda bahsettiğim gibi orta doğunun hali ortada.
 
Son düzenleme:
Yani 1500-1600'lü yıllara kadar Hristiyanlık dünyayı sömürmedi mi? -Sömürdü. Ama olay sömürmesi değil. Bunu her din dikta ediyor. Tek sorun, bunu o yapıyor derken, benim de yapıp yapmadığım veya yaptığını inkar etmektir.
İslamafobi'nin yaygın olmasını anlayabiliyorum. Yukarıda bahsettiğim gibi orta doğunun hali ortada.
Dostum kurduğun cümleleri gerçekten iyi niyetle aktarmaya çalıştığını biliyorum lakin tasdiklediğin düşünceyi, hatalı varsayımlar ve önkabullü argümanlarla ifade edince zaten beynin çoktan onu kabulleniyor. Sonra da herkes tarafından böyle düşünüldüğünü zannediyorsun. 18. yüzyıla kadar olan süreçte sömürülenden bahsederken bunu "din" sömürdü diye ifade ediyorsun. Bunun çok uzun cevapları var ve bu asla kabul edilemez bir yargı. Bunu teker teker oturup konuşabiliriz. Sömüren insandır ama din değildir. Bahsettiğin zaman diliminde elde tutulan, yüceltilen din idi ve din kullanıldı, bugün ise komünizm, sosyalizm, gizliden de olsa faşizm gibi ideolojiler kullanılıyor. Burada sebep sonuç ilişkisini kurarken kullananı değil kullanılanı batağa sürüklüyorsun. Eğer din kullanıldı diyor isen, 18. yüzyıldan sonra olan savaşların %80 ila %85'inin Batı'da olmasının sebebini açıklar mısın? Normalde konunun bilincinde olmayan bir teist karşı argüman olarak Stalinden, Nazilerden girer, Fransanın Mısırı işgalini anlatır, Venedik-Avusturyanın insanlık dışı faaliyetlerini önüne sunar, savaşlardaki din ve ideolojik girişimlerinin farkını açıklamanı ister ve ortalığı dağıtır. Burada normalde bir teist sana "dinden vazgeçenlerin halini" batı diye örneklendirir ve sunduğun "dinler sömürdü" argümanını yerle yeksan eder. Bunu ben yapmam, desteklemiyorum. Çünkü dediğim gibi ideolojilerin yansımalarını çarpıştırmak saçmalıktır. Velev ki öyle olmasa bile bu argümanı dine mensup olmayan biri söylemez. Çünkü bu yanlış bir ifade, bahsettiğini düşünce değil onu benimsediklerini iddia edenler yapar. Yani bugün ortadoğu karışık veyahut daha da ağır basayım ayağımı, verdiğin örneği ayaklandırayım. Kötülük problemi iddiasında bulunanlar, Afrika'da açlıktan ölen çocukları Tanrı görmüyor mu? diyenlerin yanılgısı da seninki ile eş değer. Faşist birisi kötülük problemi olarak sunduğu şeyin kaynağının kendisi olduğunu ortadan kaldırıp "din" veya "tanrı" olsaydı bunlar bu halde olmazdı, ortadoğu bu halde olmazdı diyor. Zamanında faşist devletiniz girdi ve halen elini çekmiyor, din zaten bunu kaldırmayı istediğini söylüyor. Sen komizmi destekle insanları zengin fakir diye sınıflandır sonra fakirleri köülük problemi olarak öne sür. Kötülük problemini kendi oluşturup, bu problemle tanrıya atıfta bulunuyorlar. Ülke isimleri kullanmak istemiyorum lakin şuan bana ortadoğunun hali ortada derken buna sebep olan olgunun "Dini benimseyenler mi? Komünist veya Faşist devletler mi?" olduğunu eğer tartışırsak (ki bunun cevabı belli) saçmalamaktan öteye gidemeyiz. Din sömürmez, ideolojiyi benimsediğini söyleyenler sömürür. Yani gidip bir doktor hastasına tecavüzde bulundu diye tıp kitabını suçlamak çok ters, mantığa uymayan bir fikir beyanıdır. Yanlış anlamanı istemiyorum veyahut bilgelik taslamıyorum lakin bu konuları gerçekten çok tartıştık, amele dökülen fiil gerçeğini görmek istiyorsan gel Asr-ı Saadetten bahsedelim. Bahsettiğin olguları zamanında konuştuk ve geçtik gitti. Ve sırf doktor kötü diye ben tıp kitaplarına mutabık kalmak istemiyorum diyorsan o senin kendi öznel yargın. Kendi ayağına sıkmış olursun. Ben numaramı vereyim, yarın İnşaallah konuşuruz. Ben sana, sen bana sorarsın. Yardımcı olmak istiyorum çünkü bizde otoritenin düşüncelerini benimseyip yanlışların eşiğinden döndük. Youtuberlardan din öğrenmeye çalışıp kitapları tersledik. Ezberlernmiş argümanları hep ispatlanmış gerçekler zannettik.
Moderasyon numara paylaştım diye uyarı atmış :)
 
Son düzenleme:
Tanrı'yı tanrı yapan şey nedir? Yaratma eylemidir diyorum. Tanrı bırak melekleri, insanlara da ihtiyaç duymaz. Fakat o kendi yaratma vasfını sürekli olarak kullanır. Ve Tanrı bunları yaparken de kendi ulaşılmazlığına gölge düşürmez. Her şeyi yaratmış ve kuşatmış olduğu halde, ona nasıl aracısız ulaşamıyoruz? Ya da o bize aracısız ulaşamıyor mu? Elbette ulaşabilir. Musa da bunu beklemişti. Fakat duyduğu dolaylı bir ses bile onun anlık olarak bilincini yitirmesine yetti. Tanrı büyüktür ve bunu hissettirmeyi sever dostlarım. Aracı kullanması onun gizemini artırır. Fakat o kendisine ulaşmanın yolunu kalp ve hislerle çiziyor. Suistimal edilmese insanın hisleri muhteşemdir. Potansiyeli muhteşemdir.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı