4080 tane mesajı olan bir üyenin açık açık islama hakaret ettiğinin SS'i var elimde mesela.
4000 mesaj atmış ama "saygı" kavramını ne ailesinden öğrenmiş ne de forumdan.
Ya da ezan Türkçe olsun diye insanlarla tartışan kişinin bu konuda dinsiz olduğunu öğrendim sözde din özgürlüğü vardır laiklikte ama dinsiz adam ezanın Arapça olmasına karışıyor
Zaten çoğunun amacı bu tarz konular üzerinden İslam'a saldırmak. Saçma sapan meseleleri bahane edip saldırmaya çalışıyorlar. Senin de dediğin gibi, biri çıkıyor “ezan Türkçe olsun” diyor. Kardeşim, niye Türkçe olsun diye soruyorum, “en azından ne anlatmak istediğini anlarız” cevabını veriyor. Gören de sanır ki orta çağda yaşıyoruz. Yıl olmuş 2025, ezanın anlamını öğrenmek isteyen biri için bu sadece bir dakikalık bir iş. Ama buna rağmen böyle bir talepte bulunmak bana göre fazlasıyla saçma.
Ayrıca ezan Türkçe olunca sanki namaz kılmayan herkes bir anda namaza başlayacak ya da Müslüman olacakmış gibi bir algı oluşturuluyor. Oysa mesele bu değil. Dediğim gibi, bazı insanlar kendini “müslümanım” diye kamufle edip aslında kilitli bir şekilde İslam'a saldırıyor. “ben bütün dinlere saygı duyuyorum, ben İslam'a da saygı duyuyorum” diyenlerin bir kısmı da, işin gerçeğinde İslam'a nefret kusmak için sadece doğru zamanı bekliyor.
Ne garip ki, insanlar birbirinin inanış veya seçimlerine hep karışır.
Ne garip ki, bağlı olduğu fikir eleştirilince önce kendini sonra da "birkaç kişinin hatası yüzünden geneli kötüleyemezsiniz" diyerek genel için takdis yolunu seçer.
Merak ediyorum. Hangi birkaç kötü?
Adam ben Müslüman'ım diyor, ama İslam'ı şartlarında kaç tanesi kendisinde var? Şehadet kelimesini de bayramdan bayrama oda namaza katılırsa tekrar ediyor.
Çok güzel bir benzetme var.
Müslüman, elinden ve dilinden zarar gelmeyendir.
Çok beğenmiştim. Ama etrafıma baktığımda bu iki özelliği barındıranı göremiyor. Aksine %99.99'un hem eli hem de dili ile çevresindeki zarar vereni görüyorum. Bu sadece Müslüman için değil, dindar olduğunu veya bir din inanış olarak gördüğü fikre bağnazların hepsinde var. Çok yakın zamanda hindular, sayısız Müslüman'ı katletti. Bu katl sonucunda ise şu an iktidar koltuğunda oturuyor.
Yahudiler, cidden toprak sebebi ile mi Filistin'i öldürüyor? Yoksa dinleri gereği mi? Birçoğunuz hatırlamaz, sinagog bombalaması oldu. Sessizce üstü kapatıldı. Sence İsrail kendi parmağı olmayan bir olayın üstünün kapatılmasına izin verir miydi?
Öncelikle kendini ve sonra o birkaç kötü örnek haricini takdis etmekten vaz geçin.
Yok öyle bir guruh. Çünkü gerçek bir örnek yok.
Dindar geçinen biri bugün için örnek biri olabilir. Ama yarını şüpheli. Eninde sonunda ötekileştirme yapacak. Ve kendisine - akaribine maddi çıkar sağlamak için kullanacak.
İslam'ın fikir veya coğrafik yayılımı, abbasi ve emevi zamanında oldu. Bunu da, peygamere ait has daireyi öldürerek yaptılar. Fikri ise, kendilerinin atadıkları din adamları adındakilere yazdırdıkları kitaplar (daha çok mezhep - fetva) ile yaydılar.
Daha da ilginci tüm dinlerin içinde çok uzun süre devam eden mezhep savaşlarıdır. Bugün o günleri konuşmak istediğinizde, her iki taraf da haklı. İçtihad farkı olduğu için, iki tarafda cennetliktir.
Bastı mührü verdi tapuyu şakıdak.
Al sana birbirini tekfir edenlere cennet tapusu.
Yahıdiler, Harun'un çocukları ile yönetiliyor. Musa'nın çocukları yok oldu gitti.
Hristiyan'lık, kendisine hıyanet edenlerin masalları ile oluşturulan mistizm ile devam ediyor.
Yani hepsinde ortak nokta bir mistizm. Sisli ve neticesi belli olmayan, muğlak ve süslü sözler ve gerçekliği şüpheli olan vaadler.
İnanmanızda sorun yok. Cidden sorunum yok.
Sorun şu. İnandığınız o mistizmi bana zulum aracı olarak kullanmanız ve sizin inandıklarınıza saygı göstermem ve biat etmem konusunda zulmunüz sadece.
Ben inandığınızı iddai ettiğiniz dini sizden çok daha iyi bilip okudum.
Ama siz, inandığınızı - bağlı olduğunuzu iddia ettiğiniz din için sadece üfürüklerden ibaret.
oku, oku, oku. İkra.
Birileri olayı laikliğe çekiyor. Evet o laik kelimesi ile de bu vatan da birçok kişi farklı sebepler ile kendi çıkarları için zulum yaptı.
Şu anki durum, onların size yaptığından daha da kötü.
Din ve ırk.
Bu iki bahane, birbirinizi öldürmek için kullanabileceğiniz en kolay araç.
Onbinlerce insan öldürüldü bu ülkede. Hem de ırkçılık ve birilerinin maddi - siyasi çıkar sebebi ile. Sayısız iktidarın beceriksizliği ile, o binlerce canı öldürenler serbest bırakılıyor.
Öldürülenlerin hepsi asker veya polis değil. Oran olarak sayısallaştırdığımızda, öğretmenler en fazla olanıdır.
Öğretmenler, öğretmenler öldürüldü bu ülke. Hala da öldürülüyorlar.
Sosyal hizmetler görevlileri öldürüldü. Okula - hastaneye - kışlaya servis yapan insanların evleri bombalandı.
Doktorlar öldürüldü din adına ırk adına.
Dünyanın her yerinde öldürülmeye de devam ediliyor.
Siz hala bir din bir ırk adına onları takdis etmeye, ötekileştirmeye devam ettiğiniz sürece, milyonlarca öğretmen doktor öldürülmeye devam edecektir.
Afferin sizin dininize de inanışınıza da.
Bu yazıda dile getirilen birçok şey, maalesef genelleme, öfke ve ideolojik bakışın ürettiği ciddi çarpıtmalardır. Öncelikle şunu netleştirelim: İslam, bir kişinin, bir grubun veya bir devletin yaptığı yanlışlarla ölçülemez. Bir Müslüman hata yapınca suçlu olan İslam değil, o kişidir. Tıpkı bir doktor hata yaptığında tıbbın suçlanmaması gibi.
“%99.99 eliyle ve diliyle zarar veriyor” gibi ifadeler bilimsel değil, tamamen kişisel kanaattir. Milyonlarca insan sessizce ibadetini yapıyor, kimseye zulmetmeden yaşıyor. Onları görmezden gelip sadece kötüyü örnek göstermek objektiflik değil, bilinçli seçiciliktir.
“Müslüman elinden ve dilinden zarar gelmeyendir” sözü doğrudur. Ama bu söz, Müslüman'ların tamamını suçlamak için değil, her Müslüman'ın kendini sorgulaması için söylenmiştir. Yanlış yapanlar üzerinden tüm bir inancı mahkûm etmek, adalet değil ideolojik yargıdır.
Hindistan'daki zulmü, Filistin'deki soykırımı, dünyanın başka yerlerindeki savaşları dine bağlamak da gerçeği saptırmaktır. Bunların arkasında din değil güç, politika, çıkar ve emperyalizm vardır. Aynı zulmü ateist rejimler de, Hristiyan adını kullanan devletler de, komünist yönetimler de yapmıştır. O halde sorun din değil, insanın kendisidir.
“Gerçek dindar yoktur” demek de başlı başına büyük bir iftiradır. Binlerce öğretmeni, doktoru, yardım görevlisini canı pahasına insanlara hizmet ederken görmezden gelip “hepsi çıkar için” demek, öfkenin konuştuğu yerdir, aklın değil.
Emevî–abbâsî dönemi gibi tarihsel meseleleri bağlamından koparıp “islam böyle yayıldı” demek de akademik dürüstlük değildir. Tarihte her medeniyetin karanlık dönemleri vardır. Roma'nın, Moğol'ların, haçlıların yaptığı zulümler de ortadadır. Hiç kimse bugün hristiyanlığı haçlı katliamlarıyla tanımlamıyorsa, İslam'ı da birkaç dönem üzerinden mahkûm edemez.
“Ben dininizi sizden iyi biliyorum” demek ise çoğu zaman bilgi değil, kibir göstergesidir. Okumak sadece metin görmek değil; bağlamı, usulü ve ilmi geleneği anlamaktır. Fetvaları, mezhepleri, içtihadı karikatürize etmek ilim değil, polemiktir.
Kimse sana inancını dayatma hakkına sahip değildir, buna katılıyorum. Ama sen de başkasının inancını toptan aşağılayarak özgürlük savunusu yapamazsın. Kul hakkı diyorsak bu da kul hakkıdır.
Son olarak şunu net söyleyeyim:
Din, zulmün sebebi değil; çoğu zaman zulme karşı tek ahlaki engeldir. Din adına işlenen suçlar vardır ama bu, dinin bizzat kendisini suçlu yapmaz. Suçu işleyen insandır.
Eleştirinin olduğu yerde hakaret, genelleme ve nefret dili olmamalıdır. Aksi halde bu, eleştiri değil ideolojik saldırı olur.