potentia.png
Türk Oyun Dünyasının Rezaleti: Potentia​


Kıyamet sonrası temalı üçüncü şahıs aksiyon macera oyunu. Bu terk edilmiş dünyada Victor ve dostlarının maceralarına en yakından tanıklık edin. (!)

Türk oyuncular neyin peşinde?​



Türk oyuncu kitlesinin amacı nedir anlamadım. Siz bunları sevdikçe bu çer çöpler önümüze gelmeye devam edecek. Ne bir anlamlı hikaye, ne iyi yapılmış bir oynanış mekaniği, ne de başka bir şey. Şimdi tutup "e ama grafikleri çok iyi" demeyin. Grafik bir oyunun sadece görsel kalitesini belirler ama atmosferi iyileştiren özenle yaratılmış iç ve dış mekanlar, kaliteli objeler ve o dünyayı yaşatan diğer tüm görsel elementler olmadan grafik anlamı olmayan bir şeydir. Potentia'da aynen bu kategoriye giriyor. "Anlamı olmayan grafik".

Artık şunu anlayın biz TLOU yapamayız!*​


Türk oyun yapımcılarının anlaması gereken ve bizim de bunu söylememiz gereken bir şey var: Biz bir The Last of Us yapamayız. Bunu neden söylüyorum, dostlar bir The Last of Us yapabilmek için binlere ulaşan çalışan sayısı, milyonlarca dolar/euro para ve bunu pazarlayabilecek kaliteli pazarlama ekibi, yerelleştirme ekibi, seslendirme ekibi, motion capture ekibi, hukuk işleri için avukat ekibi vs. Şimdi soruyorum size, Türkiye'de hangi oluşum/yapımcı bu imkanlara sahip? Hiçbiri. Hiç kimse. Ve bu onların suçu değil. Her ülkeden AAA oyun çıkacak, ortalığı kasıp kavuracak diye bir şey yok. Geçtim AAA oyunu, AA bile zor bir iş. Mount & Blade II: Bannerlord'ı gördük, kaç sene çalıştı adamlar üstünde. Zor yapılan işler bunlar. Özgün olmak veya en azından kopyalanan şeyi doğru düzgün yapabilmek, üzerine bir şeyler koyabilmek lazım. Yoksa hiçbir zaman The Last Of Us yapacak bütçeye ve ekibe ulaşamayız.

Potentia asla global dünyada tutabilecek bir oyun değil. Oyunda doğru yapmışlar, iyi yapmışlar diyebildiğim tek bir nokta yok. Tamamen umut sömürmenin bir ürünü. Erzurum çıktı mesela yakın zamanda, o da özgün değildi. Ama en azından kendinden bir şeyler katılmıştı. Mekanlar bize özeldi. Zaten global gibi bir hedefi de yoktu. Bu oyunun benim radarıma girme sebebi ise böyle bir "global" çabası olması. Ya sevgili Potentia sen ne sunuyorsun oyunculara da bu oyundan global bir başarı bekliyorsun. Arkadaşlarından birini tutup İngilizce seslendirme yaptırarak nasıl "global" e oynanır? Şimdi diyebilirsiniz, adamlar küçük bir ekip, bütçesi yok vs. Bu konuda bizim çok güzel bir atasözümüz var. Der ki o söz:

Ayağını yorganına göre uzat.
*Yapamayızdan kasıt, şu an için. İleride neden olmasın? Zaten metinde detaylarına indim.

Her şeyi yapmak zorunda değilsiniz!​


Bütçen yok diye seslendirme yapmak zorunda değilsin. "Haağ, Hığğ, OOO!" şeklinde nidalar bulunduran seslendirme yerine ses efektleri koyup, metin tabanlı olan bir dünya oyun var. (Dead Cells, Stardew Valley vs.) Hatta ve hatta bunların hiçbirini yapmadan yapılan oyunlar bile var. (Limbo, Inside vs.) Kısacası bir oyun yapmak için her zaman her şeyi mükemmel yapacaksınız diye bir şey yok. Bir şeyleri çok iyi yapan oyunlar illa bir kitleye hitap edip, oradan yükselebiliyor. Önemli olan bütçeni bilip, çapını bilip ona göre pozisyon almaktır. Türk oyunları da var bunları yapan, mesela URUZ, kendisi Türk mitolojisini konu alan 2D bir Aksiyon-Platform oyunu, her şeyi doğru yapmış mı? Hayır ama en azından bunun için çabalamış. Güzel yaptığı şeyler yok mu? Çok. Müzikleri, karakterleri, sinematikleri, kurgusu başarılı. Potansiyel vaat ediyor, yarın bir gün bundan çok daha iyisini yapabilirler. Yani sevgili okur, benim derdim Türk yapımcıyla değil, "Bazı" Türk yapımcılar ile ve bu yapımcıları sırf Türk diye göklere çıkaranlar da.


Peki neden istemiyorum bu oyunların yüceltilmesini, desteklenmesini?​


Aslında sebep basit, ben bu oyunların dünya çapında duyulmasını istemiyorum. Steam'e girip de bu oyunun görsellerinden etkilenen bir yabancının, incelemelerine bakınca "Çoğunlukla olumlu" görünce gidip almasını ve sonradan pişman olup, dönüp, kim yapmış bunu diyerek bakıp, Türk yapımcıymış, Türkler böyle oyun yapıyor demek ki, demesini istemiyorum. Bu algının oluşması demek ne demek biliyor musunuz? Yapılan her işe ön yargı ile bakılması demek, M&B gibi güzel bir izlenim bırakan bir ülkenin, Potentia ile adının "Sahteci, kopyacı, paracı" etiketleri ile anılmasını istemiyorum. Şimdi diyeceksiniz bir oyun bunu başarabilir mi? Hayır başaramaz ama siz bu oyunları destekledikçe, burada parayı gören tüm sahtekarlar, yalap şap bir şeyler yapıp önümüze sunmaya devam edecek. Bunlara yenileri eklenecek. Ve bir bakacağız ki, algı oluşmuş.

Mesela yakın zamanda CDPR bir hezimet yaşadı. Cyberpunk 2077'de vaat ettiklerini yapamayıp bir de üzerine hatalarla dolu bir oyun sundu önümüze. Ne oldu peki? Ses getirdi mi? Evet ama ne yönde, battı mı firma? Herkes küfürler mi yağdırdı? Aslında hayır, daha çok, oyuncular "Neden böyle yaptın be bebeğim? Ben seni çok seviyordum." diyerek genelde yöneticileri suçladı. Birçok oyuncu "Düzeltirler, onlar CDPR." dedi. Kısacası önceden yarattıkları kalite algısı sayesinde, EA veya Ubisoft'un yapması durumunda linçten önünü göremeyecek bir duruma gelirdi. Ama CDPR, Polanya'nın algısını "kalite" ile duyurduğu için oradan kötü bir yapım görmeye, oyuncular alışık değil. Sadece The Witcher serisi değil, Frostpunk, This War of Mine gibi oyunların yapımcısı 11 Bit Studios da kaliteyi sürdüren ve bu algıyı yıkmadan devam ettiren yapımlar.

Sözün özü​


Sözün özü, eğer biz bu oyunları översek, sırf Türk oyunu diye "gelişir" mantığıyla desteklersek, Türkiye'den çıkabilecek iyi yapımlar önünü kesmiş oluruz. Lütfen bunu yapmayın. Kötüye, kötü deyin. İyiye iyi deyin. Yabancı oyuncu asla "Bu oyunu 3 kişi yapmış ya, o zaman iyi oyun" demez. Demesi de saçma, ama eğer iyi bir oyun yaparsak, dönüp bakar ve der ki "Türkler bu oyunu sadece 3 kişi yapmış, vay be!" Biz bunu dedirttirmeliyiz.

Türk'e değil oyuna bak!


KralYolu'ndan Esintiler:
| [İnceleme] Haylou GT1-Pro Wireless Kulaklık | [İnceleme] CP77 İncelemem - Bu oyun olmuş mu? | Neden Signal Messenger kullanmalıyız? | HAFTA BİTERKEN #3 |
 

Eki Görüntüle 886792Türk oyun dünyasının rezaleti: Potentia​


kıyamet sonrası temalı üçüncü şahıs aksiyon macera oyunu. Bu terk edilmiş dünyada victor ve dostlarının maceralarına en yakından tanıklık edin. (!)

Türk oyuncular neyin peşinde?​



Türk oyuncu kitlesinin amacı nedir anlamadım. Siz bunları sevdikçe bu çer çöpler önümüze gelmeye devam edecek. Ne bir anlamlı hikaye, ne iyi yapılmış bir oynanış mekaniği, ne de başka bir şey. Şimdi tutup "e ama grafikleri çok iyi" demeyin. Grafik bir oyunun sadece görsel kalitesini belirler ama atmosferi iyileştiren özenle yaratılmış iç ve dış mekanlar, kaliteli objeler ve o dünyayı yaşatan diğer tüm görsel elementler olmadan grafik anlamı olmayan bir şeydir. Potentia'da aynen bu kategoriye giriyor. "anlamı olmayan grafik".

artık şunu anlayın biz TLOU yapamayız!*​


Türk oyun yapımcılarının anlaması gereken ve bizim de bunu söylememiz gereken bir şey var: Biz bir The Last of Us yapamayız. Bunu neden söylüyorum, dostlar bir The Last of Us yapabilmek için binlere ulaşan çalışan sayısı, milyonlarca dolar/euro para ve bunu pazarlayabilecek kaliteli pazarlama ekibi, yerelleştirme ekibi, seslendirme ekibi, Motion capture ekibi, hukuk işleri için avukat ekibi vs. şimdi soruyorum size, Türkiye'de hangi oluşum/yapımcı bu imkanlara sahip? Hiçbiri. Hiç kimse. Ve bu onların suçu değil. Her ülkeden AAA oyun çıkacak, ortalığı kasıp kavuracak diye bir şey yok. Geçtim AAA oyunu, aa bile zor bir iş. Mount & Blade II: Bannerlord'ı gördük, kaç sene çalıştı adamlar üstünde. Zor yapılan işler bunlar. Özgün olmak veya en azından kopyalanan şeyi doğru düzgün yapabilmek, üzerine bir şeyler koyabilmek lazım. Yoksa hiçbir zaman The Last of Us yapacak bütçeye ve ekibe ulaşamayız.

Potentia asla global dünyada tutabilecek bir oyun değil. Oyunda doğru yapmışlar, iyi yapmışlar diyebildiğim tek bir nokta yok. Tamamen umut sömürmenin bir ürünü. Erzurum çıktı mesela yakın zamanda, o da özgün değildi. Ama en azından kendinden bir şeyler katılmıştı. Mekanlar bize özeldi. Zaten global gibi bir hedefi de yoktu. Bu oyunun benim radarıma girme sebebi ise böyle bir "global" çabası olması. Ya sevgili potentia sen ne sunuyorsun oyunculara da bu oyundan global bir başarı bekliyorsun. Arkadaşlarından birini tutup İngilizce seslendirme yaptırarak nasıl "global" e oynanır? Şimdi diyebilirsiniz, adamlar küçük bir ekip, bütçesi yok vs. bu konuda bizim çok güzel bir atasözümüz var. Der ki o söz:

*yapamayızdan kasıt, şu an için. İleride neden olmasın? Zaten metinde detaylarına indim.

her şeyi yapmak zorunda değilsiniz!​


Bütçen yok diye seslendirme yapmak zorunda değilsin. "haağ, hığğ, ooo!" şeklinde nidalar bulunduran seslendirme yerine ses efektleri koyup, metin tabanlı olan bir dünya oyun var. (Dead cells, stardew valley vs.) Hatta ve hatta bunların hiçbirini yapmadan yapılan oyunlar bile var. (limbo, Inside vs.) Kısacası bir oyun yapmak için her zaman her şeyi mükemmel yapacaksınız diye bir şey yok. Bir şeyleri çok iyi yapan oyunlar illa bir kitleye hitap edip, oradan yükselebiliyor. Önemli olan bütçeni bilip, çapını bilip ona göre pozisyon almaktır. Türk oyunları da var bunları yapan, mesela URUZ, kendisi Türk mitolojisini konu alan 2D bir aksiyon-platform oyunu, her şeyi doğru yapmış mı? Hayır ama en azından bunun için çabalamış. Güzel yaptığı şeyler yok mu? Çok. Müzikleri, karakterleri, sinematikleri, kurgusu başarılı. Potansiyel vaat ediyor, yarın bir gün bundan çok daha iyisini yapabilirler. Yani sevgili okur, benim derdim Türk yapımcıyla değil, "bazı" Türk yapımcılar ile ve bu yapımcıları sırf Türk diye göklere çıkaranlar da.

peki neden istemiyorum bu oyunların yüceltilmesini, desteklenmesini?​


Aslında sebep basit, ben bu oyunların dünya çapında duyulmasını istemiyorum. Steam'e girip de bu oyunun görsellerinden etkilenen bir yabancının, incelemelerine bakınca "çoğunlukla olumlu" görünce gidip almasını ve sonradan pişman olup, dönüp, kim yapmış bunu diyerek bakıp, Türk yapımcıymış, türkler böyle oyun yapıyor demek ki, demesini istemiyorum. Bu algının oluşması demek ne demek biliyor musunuz? Yapılan her işe ön yargı ile bakılması demek, M&B gibi güzel bir izlenim bırakan bir ülkenin, potentia ile adının "sahteci, kopyacı, paracı" etiketleri ile anılmasını istemiyorum. Şimdi diyeceksiniz bir oyun bunu başarabilir mi? Hayır başaramaz ama siz bu oyunları destekledikçe, burada parayı gören tüm sahtekarlar, yalap şap bir şeyler yapıp önümüze sunmaya devam edecek. Bunlara yenileri eklenecek. Ve bir bakacağız ki, algı oluşmuş.

Mesela yakın zamanda CDPR bir hezimet yaşadı. Cyberpunk 2077'de vaat ettiklerini yapamayıp bir de üzerine hatalarla dolu bir oyun sundu önümüze. Ne oldu peki? Ses getirdi mi? Evet ama ne yönde, battı mı firma? Herkes küfürler mi yağdırdı? Aslında hayır, daha çok, oyuncular "neden böyle yaptın be bebeğim? Ben seni çok seviyordum." diyerek genelde yöneticileri suçladı. Birçok oyuncu "düzeltirler, onlar CDPR." dedi. Kısacası önceden yarattıkları kalite algısı sayesinde, EA veya Ubisoft'un yapması durumunda linçten önünü göremeyecek bir duruma gelirdi. Ama CDPR, Polanya'nın algısını "kalite" ile duyurduğu için oradan kötü bir yapım görmeye, oyuncular alışık değil. Sadece The Witcher serisi değil, Frostpunk, This War of Mine gibi oyunların yapımcısı 11 Bit studios da kaliteyi sürdüren ve bu algıyı yıkmadan devam ettiren yapımlar.

sözün özü​


Sözün özü, eğer biz bu oyunları översek, sırf Türk oyunu diye "gelişir" mantığıyla desteklersek, Türkiye'den çıkabilecek iyi yapımlar önünü kesmiş oluruz. Lütfen bunu yapmayın. Kötüye, kötü deyin. İyiye iyi deyin. Yabancı oyuncu asla "bu oyunu 3 kişi yapmış ya, o zaman iyi oyun" demez. Demesi de saçma, ama eğer iyi bir oyun yaparsak, dönüp bakar ve der ki "türkler bu oyunu sadece 3 kişi yapmış, vay be!" biz bunu dedirttirmeliyiz.

Türk'e değil oyuna bak!


kralyolu'ndan esintiler:
| [İnceleme] Haylou GT1-Pro Wireless Kulaklık | [İnceleme] CP77 İncelemem - Bu oyun olmuş mu? | Neden Signal Messenger kullanmalıyız? | HAFTA BİTERKEN #3 |

Beğenmediysen git sen yap adamlar o kadar emek vermiş sana oyun yap desek oyunun o sunu bile yapamazsın.
 
Son düzenleme:
Ya işte çoluğa çocuğa da oyuncak lazım. Sanki her kötü oyun için konu açıyor video çekiyorsunuz. Gerçi normali çekmemenizdir zaten... Kalkmışsınız iki, üç tane oyun çıktı size de eğlence lazımmış. Bende gördüm, hiç ilgimi çekmedi girip bakmadım bile. Ama bizim millete drama ve böyle boş uğraşı lazım ya... Devam edin bakalım. Oyun kötüyse kötü kardeşim binlerce kötü oyun var hepsi için tek tek çekmediysen buna da çekmeyeceksin. Bir deyim var, delinin birisi bir taş yuvarlıyor, gübüdü gübüdü peşi sıra koşturuyorsunuz arkadaş. Çocuk yapmaz şunu, bir prim vermeyin şunlara artık be, Jahrein video çekiyor bir linç rüzgarı estiriyor sizde peşinden sürükleniyorsunuz. Bir dur ben ne yapıyorum de. 12 yaşında çocuk yapar bunu niye, çünkü çocuk. Koskoca adamlarsınız.
Beğenmediysen beğenmedin kardeşim neyin rezaleti, dünya bunlarla dolu ilk defa mı böyle bir şey ile karşılaşıyorsun. Bir kafeden kek alıp beğenmediğinde de konu aç altına yazalım kardeşim. Türk kafeler tarihinin en rezil keki de. İçine pastacı unu koymamışlar falan yaz böyle buradan topla çoluğu çocuğu arkana alkışlasınlar seni böyle şeylere ihtiyacın varsa ne diyelim.
Konu Jahrein'in videosundan çıktıysa eğer maalesef videoyu sara sara dahi olsa 5-10 dakikamı falan israf ettim kendisine bu konudan dolayı üzgünüm açıkçası... İzledim zaten başlangıcına baktığım anda ne yapacağı belli onun. Zaten oyunun ne olduğu belli şöyle ana sayfasına dahi girip baktığın zaman. Hatta girmene bile gerek yok. Konu beğenmemek değil, benim fikrimi sorarsanız fikrimi söylemek için enerji harcamam öyle bir oyun. Fakat beğenmemek başka şey linç etmek başka şey. Tıpkı o videoda olduğu gibi bu konuda "Türk oyun tarihinin rezaleti..."adı altında paylaşılmışsa birebir aynı amacı güdüyordur gözümde. Eleştirmek farklı şey şu yaptığınız başka... Ben dikkate dahi almadım sizde öyle yapabilirdiniz. İnsanlara nefret kusmak yerine.
 
Son düzenleme:
Als V4 Unreal projesine karakter yükleyip ki 30 dakikalık iş leş seslendirme ortalama altı level dizaynları var. Bu oyunu seslendirmenim olsa yaparım.
 

Eki Görüntüle 886792Türk oyun dünyasının rezaleti: Potentia​


kıyamet sonrası temalı üçüncü şahıs aksiyon macera oyunu. Bu terk edilmiş dünyada victor ve dostlarının maceralarına en yakından tanıklık edin. (!)

Türk oyuncular neyin peşinde?​



Türk oyuncu kitlesinin amacı nedir anlamadım. Siz bunları sevdikçe bu çer çöpler önümüze gelmeye devam edecek. Ne bir anlamlı hikaye, ne iyi yapılmış bir oynanış mekaniği, ne de başka bir şey. Şimdi tutup "e ama grafikleri çok iyi" demeyin. Grafik bir oyunun sadece görsel kalitesini belirler ama atmosferi iyileştiren özenle yaratılmış iç ve dış mekanlar, kaliteli objeler ve o dünyayı yaşatan diğer tüm görsel elementler olmadan grafik anlamı olmayan bir şeydir. Potentia'da aynen bu kategoriye giriyor. "anlamı olmayan grafik".

artık şunu anlayın biz TLOU yapamayız!*​


Türk oyun yapımcılarının anlaması gereken ve bizim de bunu söylememiz gereken bir şey var: Biz bir The Last of Us yapamayız. Bunu neden söylüyorum, dostlar bir The Last of Us yapabilmek için binlere ulaşan çalışan sayısı, milyonlarca dolar/euro para ve bunu pazarlayabilecek kaliteli pazarlama ekibi, yerelleştirme ekibi, seslendirme ekibi, Motion capture ekibi, hukuk işleri için avukat ekibi vs. şimdi soruyorum size, Türkiye'de hangi oluşum/yapımcı bu imkanlara sahip? Hiçbiri. Hiç kimse. Ve bu onların suçu değil. Her ülkeden AAA oyun çıkacak, ortalığı kasıp kavuracak diye bir şey yok. Geçtim AAA oyunu, aa bile zor bir iş. Mount & Blade II: Bannerlord'ı gördük, kaç sene çalıştı adamlar üstünde. Zor yapılan işler bunlar. Özgün olmak veya en azından kopyalanan şeyi doğru düzgün yapabilmek, üzerine bir şeyler koyabilmek lazım. Yoksa hiçbir zaman The Last of Us yapacak bütçeye ve ekibe ulaşamayız.

Potentia asla global dünyada tutabilecek bir oyun değil. Oyunda doğru yapmışlar, iyi yapmışlar diyebildiğim tek bir nokta yok. Tamamen umut sömürmenin bir ürünü. Erzurum çıktı mesela yakın zamanda, o da özgün değildi. Ama en azından kendinden bir şeyler katılmıştı. Mekanlar bize özeldi. Zaten global gibi bir hedefi de yoktu. Bu oyunun benim radarıma girme sebebi ise böyle bir "global" çabası olması. Ya sevgili potentia sen ne sunuyorsun oyunculara da bu oyundan global bir başarı bekliyorsun. Arkadaşlarından birini tutup İngilizce seslendirme yaptırarak nasıl "global" e oynanır? Şimdi diyebilirsiniz, adamlar küçük bir ekip, bütçesi yok vs. bu konuda bizim çok güzel bir atasözümüz var. Der ki o söz:

*yapamayızdan kasıt, şu an için. İleride neden olmasın? Zaten metinde detaylarına indim.

her şeyi yapmak zorunda değilsiniz!​


Bütçen yok diye seslendirme yapmak zorunda değilsin. "haağ, hığğ, ooo!" şeklinde nidalar bulunduran seslendirme yerine ses efektleri koyup, metin tabanlı olan bir dünya oyun var. (Dead Cells, Stardew Valley vs.) Hatta ve hatta bunların hiçbirini yapmadan yapılan oyunlar bile var. (limbo, Inside vs.) Kısacası bir oyun yapmak için her zaman her şeyi mükemmel yapacaksınız diye bir şey yok. Bir şeyleri çok iyi yapan oyunlar illa bir kitleye hitap edip, oradan yükselebiliyor. Önemli olan bütçeni bilip, çapını bilip ona göre pozisyon almaktır. Türk oyunları da var bunları yapan, mesela URUZ, kendisi Türk mitolojisini konu alan 2D bir aksiyon-platform oyunu, her şeyi doğru yapmış mı? Hayır ama en azından bunun için çabalamış. Güzel yaptığı şeyler yok mu? Çok. Müzikleri, karakterleri, sinematikleri, kurgusu başarılı. Potansiyel vadediyor, yarın bir gün bundan çok daha iyisini yapabilirler. Yani sevgili okur, benim derdim Türk yapımcıyla değil, "bazı" Türk yapımcılar ile ve bu yapımcıları sırf Türk diye göklere çıkaranlar da.

peki neden istemiyorum bu oyunların yüceltilmesini, desteklenmesini?​


Aslında sebep basit, ben bu oyunların dünya çapında duyulmasını istemiyorum. Steam'e girip de bu oyunun görsellerinden etkilenen bir yabancının, incelemelerine bakınca "çoğunlukla olumlu" görünce gidip almasını ve sonradan pişman olup, dönüp, kim yapmış bunu diyerek bakıp, Türk yapımcıymış, türkler böyle oyun yapıyor demek ki, demesini istemiyorum. Bu algının oluşması demek ne demek biliyor musunuz? Yapılan her işe ön yargı ile bakılması demek, M&B gibi güzel bir izlenim bırakan bir ülkenin, potentia ile adının "sahteci, kopyacı, paracı" etiketleri ile anılmasını istemiyorum. Şimdi diyeceksiniz bir oyun bunu başarabilir mi? Hayır başaramaz ama siz bu oyunları destekledikçe, burada parayı gören tüm sahtekarlar, yalap şap bir şeyler yapıp önümüze sunmaya devam edecek. Bunlara yenileri eklenecek. Ve bir bakacağız ki, algı oluşmuş.

Mesela yakın zamanda CDPR bir hezimet yaşadı. Cyberpunk 2077'de vaat ettiklerini yapamayıp bir de üzerine hatalarla dolu bir oyun sundu önümüze. Ne oldu peki? Ses getirdi mi? Evet ama ne yönde, battı mı firma? Herkes küfürler mi yağdırdı? Aslında hayır, daha çok, oyuncular "neden böyle yaptın be bebeğim? Ben seni çok seviyordum." diyerek genelde yöneticileri suçladı. Birçok oyuncu "düzeltirler, onlar CDPR." dedi. Kısacası önceden yarattıkları kalite algısı sayesinde, EA veya Ubisoft'un yapması durumunda linçten önünü göremeyecek bir duruma gelirdi. Ama CDPR, Polanya'nın algısını "kalite" ile duyurduğu için oradan kötü bir yapım görmeye, oyuncular alışık değil. Sadece The Witcher serisi değil, Frostpunk, This War of Mine gibi oyunların yapımcısı 11 bit studios da kaliteyi sürdüren ve bu algıyı yıkmadan devam ettiren yapımlar.

sözün özü​


Sözün özü, eğer biz bu oyunları översek, sırf Türk oyunu diye "gelişir" mantığıyla desteklersek, Türkiye'den çıkabilecek iyi yapımlar önünü kesmiş oluruz. Lütfen bunu yapmayın. Kötüye, kötü deyin. İyiye iyi deyin. Yabancı oyuncu asla "bu oyunu 3 kişi yapmış ya, o zaman iyi oyun" demez. Demesi de saçma, ama eğer iyi bir oyun yaparsak, dönüp bakar ve der ki "türkler bu oyunu sadece 3 kişi yapmış, vay be!" biz bunu dedirttirmeliyiz.

Türk'e değil oyuna bak!


kralyolu'ndan esintiler:
| [İnceleme] Haylou GT1-Pro Wireless Kulaklık | [İnceleme] CP77 İncelemem - Bu oyun olmuş mu? | Neden Signal Messenger kullanmalıyız? | HAFTA BİTERKEN #3 |

Okuma üşendim Enis Kirazoğlu videosunu yaparsa izlerim görüntülerinden the lasf of usun sadece karakterlerine dokunulmuş hissi verdi ama onda da böyle direkt almışlarada benziyor garip.
 
Warband (ve onun devamı Bannerlord) gibi bir oyun, bu ülkeden çıkmışken; Erzurum, Zula ya da Potentia gibi oyunları sırf yerli diye övmek çok saçma olur.
 

Geri
Yukarı