Türkiye'nin Dolar cinsinden borcu rekor kırıyor!

Türkiye'nin döviz cinsinden borcu en çok artan ülkelerden biri olduğu belirtildi. ( Bloomberg, IMF ) Bu borcun, %87,2 si döviz ile yapılan borçlanma, garanti ve satın alma işlemleri oluşturuyor. ( https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwjNrp72mM7wAhWEhf0HHTsdD5UQFjABegQIBRAD&url=https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/doviz-bagimliligi-artan-turkiyenin-borclari-1-2-trilyon-dolara-dayandi-6433565/#:~:text=T%C3%9C%C4%B0K%20taraf%C4%B1ndan%20717%20milyar%20dolar,sini%20d%C3%B6viz%20cinsi%20bor%C3%A7lar%20olu%C5%9Fturdu.&usg=AOvVaw2UsNH-gilWmemr84ApWlDy )
Borç Yiğidin kamçısı mı gerçekten!
Dolar cinsinden, Türkiye'nin borcu ; 1.171.500.000.000 $

(1 Trilyon, 171 Milyar, 500 Milyon Dolar)
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Ürettiğin doğal zenginliğin yoksa, ihracatın ithalatından fazla ise dolar borcunun hızla yükselmesi normal bir sonuçtur zira biz her şeyimizle dışa bağımlı bir ülkeyiz ürettiğimiz hiçbir şey yok tarım, hayvancılıkta dahil hep bağımlı olduğumuz sürece de bu devam edecektir bu hangi iktidar yönetime gelirse gelsin bu değişmez...
 
Ürettiğin doğal zenginliğin yoksa, ihracatın ithalatından fazla ise dolar borcunun hızla yükselmesi normal bir sonuçtur zira biz her şeyimizle dışa bağımlı bir ülkeyiz ürettiğimiz hiçbir şey yok tarım, hayvancılıkta dahil hep bağımlı olduğumuz sürece de bu devam edecektir bu hangi iktidar yönetime gelirse gelsin bu değişmez...
Hocam ben öyle düşünmüyorum. Mesela Ankara ve İstanbul'da bazı örneklerini sosyal medyada gördüm. 8 milyon fide dağıtılmıştı Ankara'da. Aynı şekilde İstanbul'da da çiftçiyi destekleyen hareketlere tanık olmuştum. Yani demem o ki gerçekten onlara bu işin karlı olduğunu gösterebilirlerse tarım ve hayvancılıkta ilerleyebiliriz.
 
Ekonomik geleceğimiz gerçekten çok karanlık. Bir şekilde acilen döviz kazandırıcı bir ekonomi modeline geçmek şart.

Turizm panemiden ötürü darbe aldı, TİM verilerine göre turizm hariç toplam ihracatımız 169.514.167,03 USD yani bu borcun %14'ü kadar.

En yüksek teknolojili üretimimiz olmasıyla, dolayısıyla en yüksek katma değerli ürünümüz olmasıyla övündüğümüz savunma sanayiinin payı sadece 2.279.026.800,96 USD ile % 0,2 oranında. Belki tek bir sektör olunca bu oran normaldir, bilemiyorum ama normalse bile sadece savunma sanayi ile bu değirmenin dönmeyeceğini açıkça gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde yüksek katma değerli ürünlerin toplam ihracat rakamları içindeki payı, çoğunluk olmasa bile yüksektir. Bizde durum tam tersi.

Şunu da ekleyeyim; teoride yüksek kur, ihracatı teşvik eder (kur farkı kazancı nedeniyle). Zamanla ihracattan kazanılan döviz ile dış denge sağlanır, ayrıca kurlar da dengeye gelir. Döviz miktarı artmaya devam ettikçe ülke dış fazla verir (yani elinde fazladan döviz oluşur) bu nedenle ithal mallar nispeten ucuzlayacağı için tersine süreç (ithalat) başlar. İthalat arttıkça döviz kaybı olur, dış açık artar, kur tekrar yükselir. Sonra tekrar kur farkı kazancı içgüdüsüyle ihracat artar vs. vs. böyle bir dengeleme mekanizması oluşur. Gel gör ki bizde kur bu haldeyken bile ihracat yeterli düzeyde artmıyor. Hem dış açık veriyoruz, hem de yüksek kur nedeniyle bu dış açığımız TL cinsinden de dağ gibi bir hâl alıyor. Denge mekanizması çalışmıyor. Zira rekabetçi şekilde satacak kalitede, düzeyde, fiyatta ürünümüz yok. Herkesin üretim üretim diye sayıklamasının nedeni bu.
 
Son düzenleme:
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
SJ.

Sorsan bunu inkar eder tıpkı 18 yıldır yaptığı her şey gibi.
 

Geri
Yukarı