Ülkedeki insan hayatının değersizliği

Katılım
30 Ocak 2019
Mesajlar
21.093
Makaleler
9
Çözümler
222
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Ülkemizde zengin değilseniz yaşayıp yaşamamanız kimsenin umrunda değil. Şu an belki 40-50 yıllık bir binada, tek depremde uçup gidebilecek bir evde yaşıyorsunuz, belki de yaşıyoruz.

Şu an Allah korusun bir İstanbul depremi olsa ülkenin kasasında 5 kuruş para yok. Hem kazazedelere yardım yapılamayacağı gibi hem de sağdan soldan borç alıp zaten krizde olan ekonomiyi dönülemez bir noktaya sokacaktır.

Şu an İstanbul'da eski evlerin tespit edilip acilen tahliye edilmesi için seferberlik başlatılması gerekirken bu konu maalesef hükümetin ilgisini bile çekmiyor.

Diyeceğim o ki seçimlerde en yakın zamanda karar verip seçilen kişiye bu konuda baskı yapmamız lazım, mevcut deprem bize bir fikir vermeli. Oradan kaç mühendis kaç cerrah çıkacaktı belki de hepsi şu anda vefat etti. Diyeceğim o ki insan hayatı kadar değerli bir şey yoktur, bir insanın hayatı ile bir şeyi değiştiremezsiniz. Yerine başka bir şey koyamazsınız. Bu bile çok büyük bir sorumlulukken mevcut hükumet bir özür bile dilemiyor. Hatalarını kabul etmiyorlar.

Maden kazasında ihmal olduğu kesinken "Allah'ın işi" deyip bu işten sorumlu bakan elini kolunu sallayarak işe gitmeye devam edebiliyor. İnşallah ile Bismillah ile ülke yönetilmez. Devletin dini de olmaz zaten, senin işin orada bunları düşünen insanlara destek olup bütçe vermekken sen oradan gelecek bütçeyle sağda solda bina yapmaya devam ediyorsun. Söylenecek çok şey var ama söyleyecek halimiz yok.
 
Asıl yapmamız gereken daha çok tedbir almak, evlerin malzemelerini cepte para kalsın diye kısmak değil.
 
Hocam bu ülkede kime neyi anlatacaksınız? Nasıl birlik beraberlik olacakta bir araya gelinecek ki? Kılıç adam koltuk sevdasından vazgeçmedi. Sırf sen aday olma dediği için bir çocuğu dövdüler buluşmasında. Herkes başının çaresine baksın, benim bu depremden tek ders çıkardığım şey evde afet çantası yok bir tane hazırlayacağım.
 
Ülkemizde zengin değilseniz yaşayıp yaşamamanız kimsenin umurunda değil. Şu an belki 40-50 yıllık bir binada, tek depremde uçup gidebilecek bir evde yaşıyorsunuz, belki de yaşıyoruz.

Şu an Allah korusun bir İstanbul depremi olsa ülkenin kasasında 5 kuruş para yok. Hem kazazedelere yardım yapılamayacağı gibi hem de sağdan soldan borç alıp zaten krizde olan ekonomiyi dönülemez bir noktaya sokacaktır.

Şu an İstanbul'da eski evlerin tespit edilip acilen tahliye edilmesi için seferberlik başlatılması gerekirken bu konu maalesef hükümetin ilgisini bile çekmiyor.

Diyeceğim o ki seçimlerde en yakın zamanda karar verip seçilen kişiye bu konuda baskı yapmamız lazım, mevcut deprem bize bir fikir vermeli. Oradan kaç mühendis kaç cerrah çıkacaktı belki de hepsi şu anda vefat etti. Diyeceğim o ki insan hayatı kadar değerli bir şey yoktur, bir insanın hayatı ile bir şeyi değiştiremezsiniz. Yerine başka bir şey koyamazsınız. Bu bile çok büyük bir sorumlulukken mevcut hükumet bir özür bile dilemiyor. Hatalarını kabul etmiyorlar.

Maden kazasında ihmal olduğu kesinken "Allah'ın işi" deyip bu işten sorumlu bakan elini kolunu sallayarak işe gitmeye devam edebiliyor. İnşallah ile bismillah ile ülke yönetilmez. Devletin dini de olmaz zaten, senin işin orada bunları düşünen insanlara destek olup bütçe vermekken sen oradan gelecek bütçeyle sağda solda bina yapmaya devam ediyorsun. Söylenecek çok şey var ama söyleyecek halimiz yok.

Japonya güzel bir örnek Japonya deprem olduktan sonra hatalarını analayıp eski binaları yıkıp yeni depreme dayanıklı binalar yaptı ekonomisi o zaman için kötü olmasına rağmen bu adımı attı. Fakat Türkiye ne kadar deprem olursa olsun hiçbir şekilde insan canını değil maalesef parayı seviyoruz...
 
Örnek davalar ve sonuçları (Gölcük Depremi)

Düzce Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
Düzce Ömür Hastanesi: 11 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
Yalova Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, iki sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.
Kocaeli Ubay Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.
Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, beş sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.
Can Göçer ve Zafer Coşkun: Veli Göçer'in oğluyla ortağı yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına Veli Göçer 48 ay ceza almıştır.
Sakarya: 695 davadan beş kişiye ceza verilebildi.
Kocaeli: 600 dava açıldı, 12 kişi onar ay hapis cezası aldı. Altısının cezası infaz edildi, altısı için süre istendi.
Yalova: 173 dava açıldı, hemen hemen tamamı sonuçlandı. Ceza aldığı bilinen tek isim Veli Göçer olup 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi.
Düzce: Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor. Yargılamaların sonucunda hiç kimse cezaevine girmedi.
 
Ülkede kömürlüğün bile aylık getirisi var iken böyle bir tahliye veya kentsel dönüşüm olası değil gibi.
 
Bir gece ansızın olanlar oluyor işte...
Bugün böyle diyecek kadar şanslıyız ancak yarın bu kişilerin annemiz, babamız, kardeşimiz veya kendimizin olmayacağının garantisi yok.

Hocam bu ülkede kime neyi anlatacaksınız? Nasıl birlik beraberlik olacakta bir araya gelinecek ki? Kılıç adam koltuk sevdasından vazgeçmedi. Sırf sen aday olma dediği için bir çocuğu dövdüler buluşmasında. Herkes başının çaresine baksın, benim bu depremden tek ders çıkardığım şey evde afet çantası yok bir tane hazırlayacağım.
Dostum sen İstanbul'da asgari ücretle geçinip 60 yıllık binada kalan adama afet çantası hazırla, deprem olunca lazım olur mu diyorsun? Öyle yerlerde kalanlara Allah korusun bile diyemiyorum olacaklar belli çünkü. 20 yıldır İstanbul depreminin olunacağı biliniyor ancak hiçbir önlem alınmadı, denemekten başka şansımız yok. Başkalarının hayatları ya da kendi hayatlarımız için.
 
Sorun evlerin yaşı değil. Milattan önce yapılan bazı yapılar bile halen ayakta. Önemli olan nasıl yapıldığı. İnşaatların yanından geçerken duvarlara iyice bakın. Ben baktığımda tuğlalar arasında hiç harç göremiyorum. Sanki sadece tuğla koymuşlar gibi. Doğru düzgün yapsalar risk büyük oranda azalır.
 
Sorun evlerin yaşı değil. Milattan önce yapılan bazı yapılar bile halen ayakta. Önemli olan nasıl yapıldığı. İnşaatların yanından geçerken duvarlara iyice bakın. Ben baktığımda tuğlalar arasında hiç harç göremiyorum. Sanki sadece tuğla koymuşlar gibi. Doğru düzgün yapsalar risk büyük oranda azalır.
Demek istediğim buydu aslında. Eskiden malzemeden çalma işi çok daha yaygın olduğu için özellikle binaların yaşını söyledim. Yoksa vinç operatörü var kaç tane, bir binayı 4-5 darbede yıkıyoruz dediler. Bu binalar depremde ne olur Allah aşkına?..
 

Yeni konular

Geri
Yukarı