papicissee
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Bunun yolu tabi ki de avrupa birliği. Şu anda avrupa birliğinden uzak durmamızı isteyenler var. Bunlar maalesef kendi ülkemizdekiler, neden avrupa birliğiniz istemiyorlar derseniz adaletin AB gibi uygulanması ve cumhuriyeti asla yıkamamaları. Ülkeyi düşünmeyip geriye çekip ülkeyi bölmek için yapıyorlar. Neden bu kadar ayrıntılı bilgi verdin derseniz aklınızdaki kuşkuları kaldırmak için.
AB’Yİ İSTEMEYENLERE VERİLECEK YANITLAR
1. NE YAPSAK ALMAZLAR:
Böyle bir olasılığın geçerli olup olmadığının sınanması için herşeyden önce, Türkiye’nin tüm diğer aday ülkeler gibi Kopenhag kriterlerine (yani siyasi ve ekonomik koşullara) uyum göstermesi gerekir. Kriterlere uyum göstermiş bir Türkiye’yi dışarda bırakmanın ağır faturasını Avrupa çok iyi bilmektedir. Hiçbir ülke varsayıma dayanarak hareket edemez. Ayrıca, Kopenhag kriterleri AB için değil, Türkiye’nin çıkarları için zaten gerekmektedir. “Ne yapsak bizi almayacaklar” diye, işkenceye göz mü yummalı veya idamı mı geri getirmeli, İnsan Haklarına saygı göstermekten vaz mı geçilmelidir?
2. AB BiZİ BÖLMEK İSTİYOR:
Herşeyin başında, Türkiye’nin bölünmesi AB çıkarlarının aleyhinedir. Zira etnik veya din kaynaklı iç çatışmaya düşecek bir Türkiye tüm Avrupa için istikrarsızlık kaynağı olur. Bugüne kadar AB’ye üye olup bölünme tehlikesi ile karşılaşmış hiçbir ülke olmadığı gibi, aksine İspanya gibi, İrlanda gibi ülkeler AB’nin getirdiği refah ve özgürlükler ortamından yararlanarak, bölücü baskılarndan büyük oranda kurtulabilmişlerdir.
3. KİMLİĞİMİZ VE KÜLTÜRÜMÜZ GİDER:
Tam aksine, AB, demokrasi, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü gibi ortak değerler ertafında biraraya gelen ülkeler arasında kültürel çeşitliliğe ve farklılığa çok önem vermektedir. Üye ülkeler de kendi kimlikleri ile kültürlerini korumaktadırlar. Dolayısıyla, ülkemiz de üye olduğunda tabiatıyla kendi kimliğini ve kültürünü koruyacak ve bunun ötesinde Türk kültürü Avrupa’da daha iyi tanınma imkanına kavuşacaktır. Sovyetler Birliği dönemindeki ağır baskıya rağmen kimlik ve kültürlerini yitirmemiş olan eski Doğu Bloku ülkelerinin şimdi temel özgürlüklerin başını çeken AB’de kimliklerini kaybedebileceklerini söylemek mümkün değildir.
4. AB’YE ONURUMUZLA GİRELİM:
AB’ye üye olmanın koşulları açıktır. Üye olmak isteyen her ülke, bu koşulları yerine getirmek zorundadır. Üstelik Türkiye, AB’ye, kimsenin zorlaması olmadan kendi iradesiyle üye olmak istemektedir. Bunun için de diğer aday ülkeler gibi koşulları yerine getirmekle yükümlüdür. Öte yandan, Türkiye’nin büyüklüğü, kültürel ve dini farklılığı, tarihte yaşananlar ve ekonomik kalkınmanın henüz tamamlanamamış olması gibi nedenlerle söz konusu kriterlerin ülkemiz için daha sıkı bir şekilde uygulandığı izleniminde bir ölçüde doğruluk payı olabilir. Bununla birlikte, İspanya örneğine bakıldığında, bu ülkenin de üyelik sürecinde çeşitli baskı, sıkıştırma ve zorluklarla karşılaştığı, ancak bunları içine sindirerek üye olmaya öncelik verdiği ve girdiği sıkıntıların semeresini üyelik sonrasında fazlasıyla geri aldığı, bizzat İspanyollar tarafından belirtilmektedir. Dolayısıyla, üye oluncaya kadar bazı alanlarda karşılaşılan ve bazı hallerde haksızlık veya ayrımcılık olarak algılanabilecek muamelelere hak ettiklerinin ötesinde değer verilmemesi, bunların onur konusu yapılmaması ve duygusallık yerine mantık ve çıkar hesabıyla hareket edilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: AB’DE TÜRKİYE’DE DEĞİŞECEK
AvrupaBirliğine katılmak bir sistemin benimsenmesi, parçası olunması demektir. Eğer bugün Türkiye’nin yönetim şeklinden, 75 yıldır sürdürülen sistemden memnun iseniz, söylenecek birşey yoktur. “Neden rahatımızı bozuyorsunuz? Ne güzel yuvarlanıp gidiyoruz” diyorsanız, o zaman AB projesine muhalefet edebilirsiniz.
Hayır, ben yolsuzluk düzeninden, her siyasi partinin kendine göre ekonomik-mali politikalar uygulamasından bıktığınıza inanıyorsanız. Değişiklik istiyorsanız.
Yani, Devletin tapınılan bir konumdan çıkıp, vatandaşa hizmet veren bir konuma girmesini, ekonomiden çekilmesini, özgürlükleri ayarlamaktan vazgeçmesini istiyorsanız, o zaman AB’yi desteklemelisiniz.
Seyirci kalmamalı, ufak dahi olsa bir katkıda bulunmalısınız.
Şu noktayı da unutmayın:
Türkiye’nin bugün katılacağı AB, Yunanistan, İspanya, İrlanda ve Portekiz’in 1980’lerde katıldığı AB değildir. Yeni üyelerine kullandıracağı fonlar azalmıştır. 25 üyeli bir dev olmuştur. Üyelerin etkinlikleri de eskisi gibi değildir.
Hele Türkiye’nin katılmasıyla birlikte, Türkiye nasıl değişecekse AB de değişecektir. Ancak Türkiye daha fazla değişecektir.
AB artık, içine girilince sizi birden zenginleştiren bir klüp olmaktan çıkmış, içine girilmediği taktirde 2 inci lige düşülen bir klüp konumuna girmiştir.
Şimdi asıl konu şu gümrük ne zaman kalkacak , amazon ne zaman gelecek ülkemize, adamlar Almanya'da bir ekran kartını 400 euro alırken biz 1200 TL'ye alıyoruz bu TL ne zaman düşücek gibi sorulara cevaplar ;
- Türk ekonomisi tümüyle değişecek, devlet ekonomideki rolünü istemese de azaltacak ve rekabet koşulları geçerli olacağından, Türkiye sıçrama yapacaktır. Ekonomi bir sisteme oturacak, her gelen hükümetin kendi politikaları değil, AB kuralları geçerli olacak. Ülke’nin önü açılacak,
- Avrupa, Türkiye’nin en büyük kaynağıdır. Ticaretinin yarısını AB ile yapmakta, en büyük yabancı yatırım ve en çok turist AB ülkelerinden geldiği düşünülürse, Türkiye’nin bu pazara girmesi, hem ihracatını güvence altına alacak, hem çok gereksinme duyduğu yabancı yatırımları birkaç misli arttıracak, en ileri teknoloji ve kalkınması için gereken yatırım ürünlerine, hem ucuz, hem de güvenceli şekilde ulaşabilecek.
- Önce Avrupa’da yaşayan Türk’ler, ardından Türkiye’deki belirli meslek grupları ve sonunda da Türk işçileri serbest dolaşım hakkı elde edecekler. Özellikle, Avrupa’daki 2.5 milyon Türk bu değişimden dolayı her alanda eşit muamele ve eşit gelir kazanacaklar.
AB HAKKINDA VİDEOLAR:
Avrupa Birliği'ne girersek ticarette ne tür kolaylıklar yaşanacak? - UZMANTV
Türkiye Avrupa Birliği'ne girerse ne tür parasal yardımlar alacak? - UZMANTV
Avrupa Birliği'ne girmenin Türkiye ekonomisine nasıl bir katkısı olacak? - UZMANTV
Bu konuyu siyaset üzerine yazmadım halk meselelimiz , AB algısını yok etmek ve kazançlarımız için.
NOT : Bu konu için farklı kaynaklardan yararladım.
AB’Yİ İSTEMEYENLERE VERİLECEK YANITLAR
1. NE YAPSAK ALMAZLAR:
Böyle bir olasılığın geçerli olup olmadığının sınanması için herşeyden önce, Türkiye’nin tüm diğer aday ülkeler gibi Kopenhag kriterlerine (yani siyasi ve ekonomik koşullara) uyum göstermesi gerekir. Kriterlere uyum göstermiş bir Türkiye’yi dışarda bırakmanın ağır faturasını Avrupa çok iyi bilmektedir. Hiçbir ülke varsayıma dayanarak hareket edemez. Ayrıca, Kopenhag kriterleri AB için değil, Türkiye’nin çıkarları için zaten gerekmektedir. “Ne yapsak bizi almayacaklar” diye, işkenceye göz mü yummalı veya idamı mı geri getirmeli, İnsan Haklarına saygı göstermekten vaz mı geçilmelidir?
2. AB BiZİ BÖLMEK İSTİYOR:
Herşeyin başında, Türkiye’nin bölünmesi AB çıkarlarının aleyhinedir. Zira etnik veya din kaynaklı iç çatışmaya düşecek bir Türkiye tüm Avrupa için istikrarsızlık kaynağı olur. Bugüne kadar AB’ye üye olup bölünme tehlikesi ile karşılaşmış hiçbir ülke olmadığı gibi, aksine İspanya gibi, İrlanda gibi ülkeler AB’nin getirdiği refah ve özgürlükler ortamından yararlanarak, bölücü baskılarndan büyük oranda kurtulabilmişlerdir.
3. KİMLİĞİMİZ VE KÜLTÜRÜMÜZ GİDER:
Tam aksine, AB, demokrasi, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü gibi ortak değerler ertafında biraraya gelen ülkeler arasında kültürel çeşitliliğe ve farklılığa çok önem vermektedir. Üye ülkeler de kendi kimlikleri ile kültürlerini korumaktadırlar. Dolayısıyla, ülkemiz de üye olduğunda tabiatıyla kendi kimliğini ve kültürünü koruyacak ve bunun ötesinde Türk kültürü Avrupa’da daha iyi tanınma imkanına kavuşacaktır. Sovyetler Birliği dönemindeki ağır baskıya rağmen kimlik ve kültürlerini yitirmemiş olan eski Doğu Bloku ülkelerinin şimdi temel özgürlüklerin başını çeken AB’de kimliklerini kaybedebileceklerini söylemek mümkün değildir.
4. AB’YE ONURUMUZLA GİRELİM:
AB’ye üye olmanın koşulları açıktır. Üye olmak isteyen her ülke, bu koşulları yerine getirmek zorundadır. Üstelik Türkiye, AB’ye, kimsenin zorlaması olmadan kendi iradesiyle üye olmak istemektedir. Bunun için de diğer aday ülkeler gibi koşulları yerine getirmekle yükümlüdür. Öte yandan, Türkiye’nin büyüklüğü, kültürel ve dini farklılığı, tarihte yaşananlar ve ekonomik kalkınmanın henüz tamamlanamamış olması gibi nedenlerle söz konusu kriterlerin ülkemiz için daha sıkı bir şekilde uygulandığı izleniminde bir ölçüde doğruluk payı olabilir. Bununla birlikte, İspanya örneğine bakıldığında, bu ülkenin de üyelik sürecinde çeşitli baskı, sıkıştırma ve zorluklarla karşılaştığı, ancak bunları içine sindirerek üye olmaya öncelik verdiği ve girdiği sıkıntıların semeresini üyelik sonrasında fazlasıyla geri aldığı, bizzat İspanyollar tarafından belirtilmektedir. Dolayısıyla, üye oluncaya kadar bazı alanlarda karşılaşılan ve bazı hallerde haksızlık veya ayrımcılık olarak algılanabilecek muamelelere hak ettiklerinin ötesinde değer verilmemesi, bunların onur konusu yapılmaması ve duygusallık yerine mantık ve çıkar hesabıyla hareket edilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: AB’DE TÜRKİYE’DE DEĞİŞECEK
AvrupaBirliğine katılmak bir sistemin benimsenmesi, parçası olunması demektir. Eğer bugün Türkiye’nin yönetim şeklinden, 75 yıldır sürdürülen sistemden memnun iseniz, söylenecek birşey yoktur. “Neden rahatımızı bozuyorsunuz? Ne güzel yuvarlanıp gidiyoruz” diyorsanız, o zaman AB projesine muhalefet edebilirsiniz.
Hayır, ben yolsuzluk düzeninden, her siyasi partinin kendine göre ekonomik-mali politikalar uygulamasından bıktığınıza inanıyorsanız. Değişiklik istiyorsanız.
Yani, Devletin tapınılan bir konumdan çıkıp, vatandaşa hizmet veren bir konuma girmesini, ekonomiden çekilmesini, özgürlükleri ayarlamaktan vazgeçmesini istiyorsanız, o zaman AB’yi desteklemelisiniz.
Seyirci kalmamalı, ufak dahi olsa bir katkıda bulunmalısınız.
Şu noktayı da unutmayın:
Türkiye’nin bugün katılacağı AB, Yunanistan, İspanya, İrlanda ve Portekiz’in 1980’lerde katıldığı AB değildir. Yeni üyelerine kullandıracağı fonlar azalmıştır. 25 üyeli bir dev olmuştur. Üyelerin etkinlikleri de eskisi gibi değildir.
Hele Türkiye’nin katılmasıyla birlikte, Türkiye nasıl değişecekse AB de değişecektir. Ancak Türkiye daha fazla değişecektir.
AB artık, içine girilince sizi birden zenginleştiren bir klüp olmaktan çıkmış, içine girilmediği taktirde 2 inci lige düşülen bir klüp konumuna girmiştir.
Şimdi asıl konu şu gümrük ne zaman kalkacak , amazon ne zaman gelecek ülkemize, adamlar Almanya'da bir ekran kartını 400 euro alırken biz 1200 TL'ye alıyoruz bu TL ne zaman düşücek gibi sorulara cevaplar ;
- Türk ekonomisi tümüyle değişecek, devlet ekonomideki rolünü istemese de azaltacak ve rekabet koşulları geçerli olacağından, Türkiye sıçrama yapacaktır. Ekonomi bir sisteme oturacak, her gelen hükümetin kendi politikaları değil, AB kuralları geçerli olacak. Ülke’nin önü açılacak,
- Avrupa, Türkiye’nin en büyük kaynağıdır. Ticaretinin yarısını AB ile yapmakta, en büyük yabancı yatırım ve en çok turist AB ülkelerinden geldiği düşünülürse, Türkiye’nin bu pazara girmesi, hem ihracatını güvence altına alacak, hem çok gereksinme duyduğu yabancı yatırımları birkaç misli arttıracak, en ileri teknoloji ve kalkınması için gereken yatırım ürünlerine, hem ucuz, hem de güvenceli şekilde ulaşabilecek.
- Önce Avrupa’da yaşayan Türk’ler, ardından Türkiye’deki belirli meslek grupları ve sonunda da Türk işçileri serbest dolaşım hakkı elde edecekler. Özellikle, Avrupa’daki 2.5 milyon Türk bu değişimden dolayı her alanda eşit muamele ve eşit gelir kazanacaklar.
AB HAKKINDA VİDEOLAR:
Avrupa Birliği'ne girersek ticarette ne tür kolaylıklar yaşanacak? - UZMANTV
Türkiye Avrupa Birliği'ne girerse ne tür parasal yardımlar alacak? - UZMANTV
Avrupa Birliği'ne girmenin Türkiye ekonomisine nasıl bir katkısı olacak? - UZMANTV
Bu konuyu siyaset üzerine yazmadım halk meselelimiz , AB algısını yok etmek ve kazançlarımız için.
NOT : Bu konu için farklı kaynaklardan yararladım.