Arkadaşlar gönül isterdi ki bugün forumda bir şenlik havası hakim olsun. O kadar çok isterdim ki bugün "sonunda kazandık!" demeyi.
Lakin günün sonunda, sonuçlar ne yazık ki istediğimiz gibi olmadı. Bu sebeple olayın faturasını kesmek için hedef aramak yerine başka bir meseleye değinmeyi daha uygun buluyorum. Umutlarımızı yitirmeyelim arkadaşlar. Birçok konu açıldı son saatlerde, yurt dışına nasıl giderim temalı. Evet, ülkemizin gidişatı iyi değil, ekonomik, politik birçok problem her gün kendini daha çok hissettiriyor. Avrupa'da, Amerika'da akranlarımızın refah içinde yaşaması mı daha ağır, yoksa hala ve hala bu tepetaklak giden sürece büyük bir kesimin sesini çıkarmaması mı, inanın kestiremiyorum. Lakin, hatırlamamız gereken bir şey var arkadaşlar. Bu ülke bizim ülkemiz. Yurt dışı hayali bugün hepimiz için doğal karşılanması gereken bir istek. Kabul ediyorum ve hak veriyorum. Ancak, aramızdan kaç kişi bunu gerçekleştirecek kadar şanslı? Avrupa şefkatli kollarını (!) açmış ve milyonlarca Türk gencini mi bekliyor, sırf seçimin sonucu yüzünden, sanmıyorum. Bunu mantık çerçevesinde tartmak gerek. Buradayız, arkadaşlar. Ne yazık ki bugün buradayız, gidecek başka bir yerimiz yok ve bunları konuşuyoruz. Bugün bizi bu karanlığa hapseden siyasetçiler, düşünceleri ve rejimleri; onları destekleyenler ile beraber elbet bir gün tarihe karışacak. Buna emin olabilirsiniz. Tarih boyunca böyle oldu ve olmaya da devam edecek. Tarihin tekerrürden ibaret olduğuna inanmaya ihtiyacımız var. İşte tarih yine tekerrür ettiğinde, biz o yine burada olacağız. Bugün olduğu gibi o gün gelene kadar, mücadeleye hiç olmadığı kadar azimle devam edeceğiz. Bugün, gönül isterdi ki sevincimizi paylaşalım. Lakin bugün, bize güç vermeli arkadaşlar. Çünkü biz buradayız ve buradan başka gidecek yerimiz yok. Siyasetçiler, elbet bir gün aramızdan ayrılacaklar. Onlara oy veren seçmenleri de öyle. Biz kalacağız sadece. Güneş elbet bir gün bizim için de doğacak. Buna sonuna kadar emin olabilirsiniz. Anlamamız gereken nokta şu ki, güneşin doğacağı kadar net bir gerçek daha var; güneş, yeterince karanlık olmadan doğmayacaktır. Gecenin içindeyiz, zamanı ileri alamayız. Geçmişe dönemeyiz. Kabuslarla geçen bir gecenin içindeyiz belki, ama emin olun ki şafak yakın arkadaşlar. Eğer güneşin ışıkları bugün bize kendini göstermediyse, gece henüz bitmemiş demektir. Atatürk bize öyle bir ülke teslim etti ki, sırtımızı ona dayadıktan ve onun bize emanet ettiği ilkelere bağlı kaldıktan sonra, vicdanen rahatsız olmak için en ufak bir sebep bile göremiyorum.
Bizim için güneşin doğacağına sonuna kadar inanıyorum. Karanlık elbet bir gün son bulacak. Güneş doğduğu zaman, başımız dik bir şekilde burada olacağız ve güneşi biz karşılayacağız. Mücadeleyi bırakmadan, bize dayatılanlara yenik düşmeden devam edeceğiz. Gençliğimizi elimizden alanların, umutlarımızı söndürenlerin, azmimizi elimizden almalarına izin vermemeliyiz. Sadece kendimize demeliyiz ki "gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden önceki andır."
Bu ülke bizim, bu vatan da bizim. Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Mücadeleye devam etmek borcumuzdur. Her şey bittiğinde ve onlar gittiğinde biz burada olacağız. Gelecekte, bugünleri sineye çekmiş korkaklar olarak mı hatırlanmak istiyoruz yoksa bu olanlara rağmen çalışmaya devam etmiş ve elinden geleni yapmış olanlar olarak mı? Çünkü bugün bizim kaderimizi belirleyen insanlar toprağın altında hesap verirken ulusumuz bizim omuzlarımıza olacak. Bu sebeple atatürkçü birisi olarak çalışmaya, kendimi geliştirmeye ve güneş doğana kadar mücadele etmeye devam edeceğim.
ATI'yi karanlık görerek azmi elden bırakmak, alçak bir ölüm varsa eminim budur ancak. ~ Mehmet Akif Ersoy