Umudunuzu Yitirmeyin

Dostum dediklerin iyi, hoş da bu 5 sene içerisinde ülkenin anası ağlatılacak. Doların uçması mı dersin, mültecilerin tavan olması mı dersin, suriyelilerin türklerden daha fazla olması mı dersin her şey çok kötü olacak. Bu 5 senenin sonunda seçime Atatürk bile gelse ülke 2040-2050 de falan normale döner. O zamanda da biz 40-50 yaşlarında oluruz. Umut var da yani, pek yakında değil gibi
Sadece doların uçması, mültecilerin tavan olması değil, mecliste Hüda-Par diye bir parti var...bekâr kadınları sahiplendirmekten bahsediyorlar...kadınlar çalışmasın, gülüp eğlenmesin, haklarını aramaya kalkmasın istiyorlar...daha da kötü olacak şey de; kadınlara ve çocuklara tecavüz etmeye devam edecekler... asgari ücretle sürünmeye devam edeceğiz...işe girmeden önce mülakatla elenmeye devam edeceksiniz... üniversite sınavına girdiğinizde, en düşük puan alanlar en üst seviye işlerde çalışacaklar... haksızlığa uğradığınızda adliyelerde hakkınızı arayamayacaksınız...bir karşı tweet attığınızda, ömür boyu hapis cezası alacaksınız...devletle hükümeti ayıramadığınız sürece, bu iş asla olmaz...devlet; belli sınırlara sahip ve üzerinde belli bir nüfusun yaşadığı bir kara parçasına verilen isimdir... hükümet ise; üzerinde yaşayan nüfusun yönetilmesi demektir...adı üstünde; hükümet; hükmetmek demek...Misak-ı Milli sınırlarına sahip ülkemizin adı Türkiye Cumhuriyeti... ülkenin adı Recep Tayyip Erdoğan değil kardeşim...her ne kadar Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa da, Recep Tayyip Erdoğan diye bir ülke yok, ya da AKP diye bir ülke de yok...o yüzden, devlet nerde diye sormak yerine, hükümet nerede diye sormak en doğrusudur... tekrarlıyorum; devlet; Türkiye Cumhuriyeti'dir, hükümet AKP ve Erdoğan'dır...bu ayrımı anladığınız zaman, belki bir yerden değişim başlar...
 
2014 yılında elinde olan gücün etkisi ile birlikte tek başına iktidar olmayı başarmış olan mevcut hükümet, 2018 yılında darbe muhabbetinin gazı ile ve muhalefetten MHP'nin destek vermesi ile birlikte iktidar olmayı başarmıştı.

Bu iki seçim muhalefet açısından bakıldığında kaybedilmesi kabul edilebilir durumda olan seçimler idi ki ülkenin durumu o zamanlar bu kadar da kötü bir noktada değildi.

Dün gerçekleşmiş olan 2023 seçimi ise mevcut hükümetin ekonomi politikasından göçmen politikasına, başkanlık sisteminden deprem ihmali gibi konulara kadar tamamen çökmüş olduğu ve normal şartlarda doğrudan değişim gerçekleşmesi beklenen ve gerektiren bir seçim konumundaydı.

Her ne kadar seçmen fark etmemiş olsa da, Türkiye Cumhuriyeti dün iki adaydan bir tanesi arasında bir seçim yapmadı. Avrupa ile Asya arasına sıkışmış olan bu topraklarda özünde ve kuruluş ilkelerinde olan Avrupavari bir ülke olmak ile günümüzde Orta Çağ karanlığında yaşayan Orta Doğuvari bir ülke olmak arasında bir seçim yaptı.

Muhalefetin bu kadar kötü durumda olan ve neredeyse ekonomi politikasından göçmen politikasına kadar kuruluş ilkelerine de aykırı olarak, kasıtlı veya kasıtsız olarak ülkeyi bir Orta Doğu ülkesi haline çevirmeye başlamış olan bir hükümete karşı almış olduğu bu başarısızlık en çok da aday, kampanya, eşit olmayan yarış ve provokasyon faktörleri üzerinde ortaya çıkıyor.

Diğer taraftan bakıldığında ise, yıllardır bariz bir şekilde Erdoğan gittiği takdirde hem hükümetten hem de parlamentodan düşecek olan AKP'nin bir sonraki seçimde hem kendi hem de seçmeni açısından hiçbir şansı kalmamış durumda.

Sonuç olarak dün 2.5 milyon seçmenden oluşan %3-4'lük bir fark sonucunda bu ülkenin gençliği ve geleceği yanmış ve Türkiye Cumhuriyeti 100.yılına adeta bir utanç içerisinde girmiş durumda.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı