OLİTA HAYDAR
Kilopat
Deprem bilimci değilim ama bu konu hakkında 3 gündür araştırma yapıyorum ve kendi fikirlerimi şu anda size arz edeceğim.
Yer kabuğunda sürekli olarak depremler meydana gelir. Ve bu depremlerin bir ortalaması vardır. Kandilli Rasathanesinin Web sitesindeki takiplerime göre 1 senede Yalova'da olan depremlerin ortalaması 0.8 şiddetinde. Ama sürekli olarak günde 2 defa sismograf tarafından kaydediliyor. Bu normal yer kabuğu düzeni. Amma velakin son 3 haftada olan depremlerin ortalaması, 1 senede olan ortalamayı arttırmış. Yani nedir son günlerde 3.4 ve 4 şiddetinde 2 deprem oldu. Bu normal değil. Ve hala 3 deprem olmuş. Toplamda 3 haftada 130 tane deprem olmuş. Ayrıca hepsinin şiddetinin ortalaması 1.2'den aşağı değil. Fay hatları iyice sıkışmakta ve stres altında. Biliyorum beni dikkate almayacaksınız. Ne diyor bu diye umursamayacaksınız. Ama felaket olacak.
10 sene içinde diyorlar ama ben 4 ay içinde olacak diyorum. Ve şu anda ekrana bakıyorum ve 1 deprem daha olmuş. 1.7 büyüklüğünde. Ayrıca Bursa'da Orhangazi'de de olmuş. Kimsenin paniklemesine gerek yok. 1999 depreminde de aynı şekilde kayıtlar var. Kaynak diye soranlar olacak. Bir sürü kaynak var. O kadar tehlikedeyiz ama haberimiz yok. Ceset torbası dahi yetişmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Bu sadece Yalova için geçerli değil. İstanbul için de geçerli. Hastanelerimiz yetersiz. Personel yetersiz. Her şey yetersiz. İlliaki deprem için değil. Olası bir harp durumu için de geçerli. 1999 depreminin faturasını belediyelere ve muteahitlere kestiler. Ruhsatsız ve denetimsiz evler yıkıldı diye. Şimdi bütün evlerin ruhsatı var. Yok demeyin. Var. İstanbul Ataşehir üzerinden örnek vereyim. Ataşehir 2009'da kuruldu. Ondan önce Kadıköy'e bağlıydık. Çarpık kentleşme vardı. Şimdi belediye her eve ruhsat verdi ve şu anda İstanbul' da ruhsatsız ve denetimsiz ev aramak samanlıkta iğne aramak gibi bir şey.
Deprem olursa ve olduktan sonra faturasını acaba biz yani halk kime kesecek. Zamanında Ecevit'e sormuşlardı PKK mı yaptı diye Yani kısaca sonun başlangıcı gibi bir şey. Sorularınızı cevaplayacağım. Profesyonel bir çalışma yapmadım. Sadece kendi gözlemlerimi belirttim. Ayrıca hayat üçgeni falan palavradan ibaret. Masanın altına yatmak belki doğru olabilir. 1 tonluk beton bloklardan sizi koruyacak hiçbir şey yok.
Birbirimizi kandırmayalım. Hangimiz tatbikatlarda gördüğünü yapacak? Zaten tatbikatlar sabah durumuna göre yapılır. Gece ne olacak? Uyku saatinde ne olacak? Hele bir de uykunun en derin noktası 4 saatinden 5.00'a kadar olan zaman diliminde? İnsan doğaya hükmedemez. Doğa insana hükmeder. İnsan sadece hükümlerin etkisini azaltır.
Yer kabuğunda sürekli olarak depremler meydana gelir. Ve bu depremlerin bir ortalaması vardır. Kandilli Rasathanesinin Web sitesindeki takiplerime göre 1 senede Yalova'da olan depremlerin ortalaması 0.8 şiddetinde. Ama sürekli olarak günde 2 defa sismograf tarafından kaydediliyor. Bu normal yer kabuğu düzeni. Amma velakin son 3 haftada olan depremlerin ortalaması, 1 senede olan ortalamayı arttırmış. Yani nedir son günlerde 3.4 ve 4 şiddetinde 2 deprem oldu. Bu normal değil. Ve hala 3 deprem olmuş. Toplamda 3 haftada 130 tane deprem olmuş. Ayrıca hepsinin şiddetinin ortalaması 1.2'den aşağı değil. Fay hatları iyice sıkışmakta ve stres altında. Biliyorum beni dikkate almayacaksınız. Ne diyor bu diye umursamayacaksınız. Ama felaket olacak.
10 sene içinde diyorlar ama ben 4 ay içinde olacak diyorum. Ve şu anda ekrana bakıyorum ve 1 deprem daha olmuş. 1.7 büyüklüğünde. Ayrıca Bursa'da Orhangazi'de de olmuş. Kimsenin paniklemesine gerek yok. 1999 depreminde de aynı şekilde kayıtlar var. Kaynak diye soranlar olacak. Bir sürü kaynak var. O kadar tehlikedeyiz ama haberimiz yok. Ceset torbası dahi yetişmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Bu sadece Yalova için geçerli değil. İstanbul için de geçerli. Hastanelerimiz yetersiz. Personel yetersiz. Her şey yetersiz. İlliaki deprem için değil. Olası bir harp durumu için de geçerli. 1999 depreminin faturasını belediyelere ve muteahitlere kestiler. Ruhsatsız ve denetimsiz evler yıkıldı diye. Şimdi bütün evlerin ruhsatı var. Yok demeyin. Var. İstanbul Ataşehir üzerinden örnek vereyim. Ataşehir 2009'da kuruldu. Ondan önce Kadıköy'e bağlıydık. Çarpık kentleşme vardı. Şimdi belediye her eve ruhsat verdi ve şu anda İstanbul' da ruhsatsız ve denetimsiz ev aramak samanlıkta iğne aramak gibi bir şey.
Deprem olursa ve olduktan sonra faturasını acaba biz yani halk kime kesecek. Zamanında Ecevit'e sormuşlardı PKK mı yaptı diye Yani kısaca sonun başlangıcı gibi bir şey. Sorularınızı cevaplayacağım. Profesyonel bir çalışma yapmadım. Sadece kendi gözlemlerimi belirttim. Ayrıca hayat üçgeni falan palavradan ibaret. Masanın altına yatmak belki doğru olabilir. 1 tonluk beton bloklardan sizi koruyacak hiçbir şey yok.
Birbirimizi kandırmayalım. Hangimiz tatbikatlarda gördüğünü yapacak? Zaten tatbikatlar sabah durumuna göre yapılır. Gece ne olacak? Uyku saatinde ne olacak? Hele bir de uykunun en derin noktası 4 saatinden 5.00'a kadar olan zaman diliminde? İnsan doğaya hükmedemez. Doğa insana hükmeder. İnsan sadece hükümlerin etkisini azaltır.
Son düzenleyen: Moderatör: