Yaratıcı için somut, elle tutulur delil mi gerek?

Hayır.
Her şey de delil gerek olsaydı.
Dünya beni tanımıyor ve ben öldükten sonrada tanıyamayacak benim ismim her yerde geçse yaptığım şeyler konuşulsa dahi yalanlarlar illa bir kanıt isterler.

Şu an iyiliğin ve kötülüğün olması zaten bir kanıt.
Ölümden 1 saniyeliğine kurtulan da benim için bir kanıt.
Bazı şeylerin olması bile benim için bir kanıt.

Kimisi bunu doğrulamaz, kimisi doğrular.
Her ne kadar ibadetleri yerine getirmesekte inanıyoruz.
Herkesin hayatı kendine, günahı kendine.

Ama bir yaratıcı var ki; her şeyi gören, işiten, ol deyince olduran.
kimisine göre bu yaratıcı Allah, kimisine göre tanrı, kimisine göre zeus.

kimisine göre birçok tanrılık.
Güneşin sahibi, toprakların sahibi, yağmurun sahibi, şimşeklerin sahibi vesaire vesaire.

Tanrının olduğu yerde şeytan da vardır ve bir sınav içinde insanları kötülüğe yönlendirmek, sürüklemek yaratıcıya olan inancını zedelemek vesaire.

Hani insan dinsiz dahi olsa kötü olur, iyi olur diye bir şey yok.
İnsanlık meselesi, karakter meselesi, vicdan meselesi.

Dinsiz olup iyi insanlarda var, kötü insanlar da var.
Kimseye bir kötülüğün vesaire olmadığı sürece dinsiz olsan senin günahın kendine.

Şeytan seni yoldan çıkarır ama sen başkalarını yolundan çıkarma, çıkarmaya çalışma.
Yani başkasını kötülüğe vesaire sürüklemediğin sürece her şey kendine, zararı, günahı.

Günahlarının cezası Allah ile senin aranda.
 
Siz de güzel cevaplamışsınız hocam. Sorulması gereken bence de budur. Benim fikrim bir yaratıcı vardır. Ancak sadece bu kadar. Dinler ve geride kalan her şey zamanında toplumu dizginlemek ve kontrol etmek için uydurulmuş safsatalardır.
Bir neden arayışına girmemiz gerekmez mi peki? Yarattı ve bıraktı gitti garip değil mi? Ben şahsen bir neden ararım, eğer yaratıcıya inanıyorsam bir nedeni de var ki yaratmış derim. Bir eve girdiğimde, o evde benim ihtiyaçlarıma uygun bir dizayn var ise ve an ve an ihtiyaçlarım karşılanıyorsa bu durumda iki gerçeği öğrenirim.
1- Birisi beni gayet iyi tanıyor ve neye ihtiyacım olduğunu biliyor.
2- Bana karşı bir rahmeti var çünkü ihtiyacımı karşılıyor.
Bir elmanın şeklinin o renginin ve ahenginin gözüme güzel gelmesi, tadının dilime güzel gelmesi, vitamininin sağlığıma iyi gelmesi, kokusunun burnuma güzel gelmesi ve bunu yedikten sonra psikolojik bir mutluluk yaşamam tamamen bir rahmet eseri değil midir? Bununla ilgilenen en önemli varlığımı simgeleyen şuurumla ilgilenmez mi? Bana bir kitap gönderip gerçeği öğretmek istemez mi? Bir yaratıcı düşün, karıncayı duysun ama yıldırımla ilgilenmesin. Zerreyi yönetsin ama insanı es geçsin?
 
Siz de güzel cevaplamışsınız hocam. Sorulması gereken bence de budur. Benim fikrim bir yaratıcı vardır. Ancak sadece bu kadar. Dinler ve geride kalan her şey zamanında toplumu dizginlemek ve kontrol etmek için uydurulmuş safsatalardır.
Dinler, bilim tarafından kanıtlanamaz. Dinler, bilim yeterli olmadığı için reddedilemez de. Şimdilik en fazla inandığımız yolda gidebiliriz. Hiçbir şey net değil.
 
Bir neden arayışına girmemiz gerekmez mi peki? Yarattı ve bıraktı gitti garip değil mi? Ben şahsen bir neden ararım, eğer yaratıcıya inanıyorsam bir nedeni de var ki yaratmış derim. Bir eve girdiğimde, o evde benim ihtiyaçlarıma uygun bir dizayn var ise ve an ve an ihtiyaçlarım karşılanıyorsa bu durumda iki gerçeği öğrenirim.
1- Birisi beni gayet iyi tanıyor ve neye ihtiyacım olduğunu biliyor.
2- Bana karşı bir rahmeti var çünkü ihtiyacımı karşılıyor.
Bir elmanın şeklinin o renginin ve ahenginin gözüme güzel gelmesi, tadının dilime güzel gelmesi, vitamininin sağlığıma iyi gelmesi, kokusunun burnuma güzel gelmesi ve bunu yedikten sonra psikolojik bir mutluluk yaşamam tamamen bir rahmet eseri değil midir?
Gerekli neden bence insandan insana değişir. Siz ile ben farklı karakterlerdeyiz mesela. Benim bu yaşamdaki nedenim basitçe iyi bir insan olmak. Ama kötü olursam cehenneme gideceğim için değil. Kötü olmak kötüdür diye. İyi olup ödüllendirilmeyi beklememek benim nedenim. Eğer yaratıcının bir adalet terazisi varsa beni iyi olduğum için zaten ödüllendirir.
 
Haklısınız, benim düşüncelerimin de bir kanıtlanmış tarafı yok. Ama düşüncem bu yönde.
Teşekkürler. Benim düşüncem; dinlerin tanrı tarafından gönderildiği tarafındandır. Bilakis;
İslam dinine baktığımızda emirleri tamamen insanları huzura ve barışa yönlendiren emirler.
İnsanların dini kötüye kullanması dinin suçu mu? Din, toplumları manipüle etmek için kullanılıyorsa suç kullanda mıdır yoksa kullanda mı?
Hristiyanlık; temelinde iyiliği emreder. Bir dinde ruhbanlık olmamalıdır. İnananlar bir geçim kaynağı olmamalıdır.
Peki İslamın değişmediğini yada islam anlayışının değişmediğini kim söyleyebilir? İslam da bir geçim kaynağı haline gelmiştir. Evet, kutsal kitap değişmemiş olabilir ama kimse bana alimlerin astroloji, kimya, fizik ile ilgilendiği; islam bilgelerinin kendini dine ve bilime adadığı islam anlayışı ile günümüz 21. Yüzyıl islam anlayışının aynı olduğunu iddia etmesin.
 
Yaratıcı olup olmadığı kanısının cevabını ararken "bilimsel" olması mı gerekir? Yani biraz alışılagelmiş olacak fakat ressamı resmin içinde mi görmemiz gerekiyor? Bir projeksiyondan perdeye yansıyan görüntüde, projeksiyonu aramak saçma değil midir? İlla ki o 2 boyutlu perdenin dışında bir 3. boyutu kabul edersek ancak projeksiyonu bulabiliriz. Yaratılanın nazarından bakıp yaratıcıyı aramak ne kadar doğru? Bilimin ana unsurları "Gözlemlenebilir ve deneysel" olması ise bilim ile yaratıcı aranır mı? Bilim deney ve gözleme bağlı olmayan her şeyi ve bahsettiğim bu boyutu reddediyor. Çünkü bilim ile yaratıcının olmadığını savunanlara göre perdenin dışındaki boyut "hurafe, metafizik veyahut saçmalık" diye isimlendiriyor.
Sorunuz çok güzel ve olaya farklı bir noktadan yaklaşmışsınız. Öncelikle bilim tanrıyı aramaz buradan başlayalım. Tanrının varlığı ve yokluğu asla ispatlamaz. Çünkü tanrı soyuttur ve bir düşüncedir öyle olmasaydı tanrının isimleri İsa, Allah, Yahve, Zeus vs. olmazdı. O yüzden bir yaratıcıya inanmak isteyen kişi kesinlikle kanıt aramamalıdır.
 
Dinler, bilim tarafından kanıtlanamaz. Dinler, bilim yeterli olmadığı için reddedilemez de. Şimdilik en fazla inandığımız yolda gidebiliriz. Hiçbir şey net değil.
Haklısınız üstadım. Bu yol ayrımına girdikten sonra herkesin düşüncesi kendine der geçerim ben. Kimseye inanıp inanmadığı değerler için önyargı ile yaklaşmam. Müslüman olup inanan kişi ile ateist olup inanmayan benim için aynıdır. Onları ayıran benim için yaşamlarındaki karakterleri, ahlakları ve iyi bir insan mı yoksa kötü bir insan mı? Budur. Yani özetle benim inanışım ve görüşümü benimsemiyor diye kimseyi dışlamam. Kaldı ki benim inandığım şey de yanlış olabilir. Elimizde bir kanıt olmadığı sürece her düşünceye saygı duymak en güzel ve temiz yoldur bence.
 
Gerekli neden bence insandan insana değişir. Siz ile ben farklı karakterlerdeyiz mesela. Benim bu yaşamdaki nedenim basitçe iyi bir insan olmak. Ama kötü olursam cehenneme gideceğim için değil. Kötü olmak kötüdür diye. İyi olup ödüllendirilmeyi beklememek benim nedenim. Eğer yaratıcının bir adalet terazisi varsa beni iyi olduğum için zaten ödüllendirir.
Peki bu hayattaki amacımızı neden biz belirleyelim. Ben sizin şapkanızın hangi renk olduğuna karar verebilir miyim? Hayır çünkü sizin şapkanız o benim hiçbir etkim kabul edilemez. Bir misafir olarak evinize gelip koltukların dizaynına karar verebilir miyim? Hayır mülk sahibi değilim. Yaratıcı her şeyi yarattığına göre, bu dünya için kanunları da, senin hakkındaki kararları da onun vermesi gerekmez mi?
Evet. Bir şeyin varlığını gösterebilmek için onun bir şekilde somut kanıtını göstermek zorundasınız. Gösteremiyorsanız gerçek değil inanç olur. Inanç gerçekliği temsil etmez.
Varlığını değil cismaniyetini göstermiş oluruz. Varlık kelimesi tüm kainatın bir üst kümesi. Bahsettiğiniz bir maddiyat ortamındaki "cisim" tabiri olur.
 

Geri
Yukarı