Yaratıcı için somut, elle tutulur delil mi gerek?

Peki bu hayattaki amacımızı neden biz belirleyelim. Ben sizin şapkanızın hangi renk olduğuna karar verebilir miyim? Hayır çünkü sizin şapkanız o benim hiçbir etkim kabul edilemez. Bir misafir olarak evinize gelip koltukların dizaynına karar verebilir miyim? Hayır mülk sahibi değilim. Yaratıcı her şeyi yarattığına göre, bu dünya için kanunları da, senin hakkındaki kararları da onun vermesi gerekmez mi?
Eğer Müslüman olsaydım imtihan için yarattı ve bana irade verdi. Sonunda cennet veya cehennem ile ödüllendirecek bu yüzden hayattaki kararlarıma müdahale etmiyor, derdim. Ancak şu aşamada yaratıcıyı ben dinlerden bağımsız gördüğüm için ve neden yaratıldığımı yine dinlerden bağımsız olarak düşünürsek bilmediğim için size net bir cevabım yok. Ancak ben şu veya bu şekilde yaşıyorum. Belirli ahlaki değerlerim var, iyi biri olmaya ve buna göre yaşamaya çalışıyorum.
 
Ancak ben şu veya bu şekilde yaşıyorum. Belirli ahlaki değerlerim var, iyi biri olmaya ve buna göre yaşamaya çalışıyorum.
Lakin başkasının mülkünde kendi mülkündeymiş gibi davranmak suç değil midir? Ahlaki değerleri biz belirleyemeyiz. Birisi çıkıp pedofili gayet normal bir şey diye ahlakını benimseyebilir. İnsanlar toplanıp ahlak kuralı da oluşturamazlar. Bir din bunu bize dikta etmesi zorunlu. Yoksa ahlak kavramı göreceli olur. Her elini yıkadığında öldürdüğün bakterilerin "Ahlaki" olduğuna nasıl karar verdin. Sende O'da bir atom yığını. Belki vahşettir? Hepsini tanıyıp, herkese hitap eden bir sistemsel ahlakı ancak bir din getirmesi gerekmez mi?
Neden yaratıldığımı yine dinlerden bağımsız olarak düşünürsek bilmediğim için size net bir cevabım yok.
Neden yaratıldığını yaratıcının hiçbir yönlendirmesi veyahut yönlendirmesi olmadan mı bulmamız gerekiyor? Bu bana göre olmaması gereken bir durum. Kendi kalp atışına bile malik olamayan insan bu acizliğiyle ancak yol gösterici ile hakikat perdesini açabilir.
 
Yaratıcı olup olmadığı kanısının cevabını ararken "bilimsel" olması mı gerekir? Yani biraz alışılagelmiş olacak fakat ressamı resmin içinde mi görmemiz gerekiyor? Bir projeksiyondan perdeye yansıyan görüntüde, projeksiyonu aramak saçma değil midir? İlla ki o 2 boyutlu perdenin dışında bir 3. boyutu kabul edersek ancak projeksiyonu bulabiliriz. Yaratılanın nazarından bakıp yaratıcıyı aramak ne kadar doğru? Bilimin ana unsurları "Gözlemlenebilir ve deneysel" olması ise bilim ile yaratıcı aranır mı? Bilim deney ve gözleme bağlı olmayan her şeyi ve bahsettiğim bu boyutu reddediyor. Çünkü bilim ile yaratıcının olmadığını savunanlara göre perdenin dışındaki boyut "hurafe, metafizik veyahut saçmalık" diye isimlendiriyor.

(Aşağıda birisi çok kesin konuşuyorsa veyahut bu aptallık, dinler saçma, yaratıcı saçma deyip inançlara saygı göstermiyorsa lütfen onu kendi halinde bırakın ve şuurlu insan taklidi yapmayanı yoksayın, cevap vermeyin. Konunun sapmasını ve kapatılmasını istemiyorum. )

Birde bu video hakkında düşünceleriniz neler?
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
Gözlemlenebilir ve deneysel olmasına gerek yok, çünkü o şart aynı zamanda görmeyi gerektirir ancak insanlar Allah'ı göremez. Bu Allah'ın varlığını kanıtlamanın imkansız olduğu anlamına gelmiyor.
 
@Vâreste Feylesof
Kader ve Kaza.
Toplumumuzda gerçekten böyle şeyler çok karıştırılıyor, yanlış anlaşılıyor.
8.sınıfta vurgusu yapılmakta.

Kader bir şeylerin önceden programlanması ve Allah (c.c) tarafından bilinmesidir.
Kaza ise gerçekleşmesidir.
Ama Allah (c.c) bir senaryo yazdı da biz onu oynuyoruz diye bir şey yok.

Her şey sebep-sonuç ilişkisi içinde gerçekleşir.
İrademizle seçeriz ne yapacağımızı.
Allah (c.c) bize irade verdi, yapacaklarımızı seçebiliriz.

Ama irademizle bir şeylerde özgürüz diye Allah (c.c) geleceği göremez diye bir şey diyemeyiz.
Gözlemlenebilir ve deneysel olmasına gerek yok, çünkü o şart aynı zamanda görmeyi gerektirir ancak insanlar Allah'ı göremez. Bu Allah'ın varlığını kanıtlamanın imkansız olduğu anlamına gelmiyor.
Haklısınız.

Zaten Allah'ı görememek, duyamamak, dinimizi ilahî kitaplardan vesaire öğrenmek imtihanı, dünyaya gelmemizi anlamlandıran bir şeydir.

Her şey uluorta gösterilseydi imtihan olmazdı, inanmayan kalmazdı, dünya cennet gibi olurdu, dünyaya gelmemizin bir amacı olmazdı.

Dünya sadece yaşamak için değildir, aynı zamanda ibadet edip, Allah'ın emirlerine ve yasaklarına uyup cenneti hak etmek için çabalamaya geldiğimiz yerdir.
 
Son düzenleme:
Bir neden arayışına girmemiz gerekmez mi peki? Yarattı ve bıraktı gitti garip değil mi? Ben şahsen bir neden ararım, eğer yaratıcıya inanıyorsam bir nedeni de var ki yaratmış derim. Bir eve girdiğimde, o evde benim ihtiyaçlarıma uygun bir dizayn var ise ve an ve an ihtiyaçlarım karşılanıyorsa bu durumda iki gerçeği öğrenirim.
1- Birisi beni gayet iyi tanıyor ve neye ihtiyacım olduğunu biliyor.
2- Bana karşı bir rahmeti var çünkü ihtiyacımı karşılıyor.
Bir elmanın şeklinin o renginin ve ahenginin gözüme güzel gelmesi, tadının dilime güzel gelmesi, vitamininin sağlığıma iyi gelmesi, kokusunun burnuma güzel gelmesi ve bunu yedikten sonra psikolojik bir mutluluk yaşamam tamamen bir rahmet eseri değil midir? Bununla ilgilenen en önemli varlığımı simgeleyen şuurumla ilgilenmez mi? Bana bir kitap gönderip gerçeği öğretmek istemez mi? Bir yaratıcı düşün, karıncayı duysun ama yıldırımla ilgilenmesin. Zerreyi yönetsin ama insanı es geçsin?
Yaratıcıyı ve dinleri birbirinden ayırmak çok daha mantıklı olur. Çünkü yaratıcının kudreti kitaplarda çok fazla aşağılanır ve çok fazla insanı duygular yüklenir. Ben agnostik ateistim ama kafamda bir tanrı tezahür ettiğimde hiç bir kitaba uymayan bir tanrı oluşuyor. Öncelikle tanrının cinsi olmamalı, tanrı eşitlikçi olmalı, tanrı adaletli olmalı, tanrı merhametli olmalı kısacası tanrı pasifist ve humanist olmalı. Ama tüm dini kitaplarda anlatılan tanrı çok fazla insanı duygular taşıyor. Tanrının düşünce yapısını bilmedikleri için tanrıya ne kadar kudret yüklerlerse yüklesinler tanrı bir noktada insanlaştırılıyor. Her şeyden de öte şunu düşünün neden bir yaratıcıya ihtiyacımız olsun? Elmanın ahenginden bahsettiğiniz de aklınıza gelen elma kusursuz bir koku ve görüntüye sahip ama aynısını yer elması için söyleyemiyorsunuz. Yoksa yer elması tanırının değil mi? Evrenin uçsuz bucaksız sonuna ve her şeyin bir tesadüf olduğuna inanmak bu kadar zor mu? Diyelim ki;

X bir günde pikniğe gidip özellikle seçtiğiniz X masasına oturdunuz. Çayınızı demlediniz ve bardağınıza doldurdunuz. Çayınızı masaya koyduğunuz esnada dünyada ki milyarlarca ağaç içerisinde ki o ağacın yaprağı mükemmel zamanlama ve açıyla bardağınızın içerisine düştü. Bu olay size büyülü gibi gelmedi yaprağı çıkarıp çayınızı yudumladınız. Ama burada anlattığım olayın gerçekleşme ihtimalinde ki sıfırları üst üste koyarsak evrenin dışına çıkmış oluruz. Demek istediğim neden bir tanrı olsun, neden bir tanrı eline ihtiyaç duyalım. Her şey tesadüf olamaz mı? Deterministtik olmalı mıyız? Kuantum mekaniği deterministtik olmamamız gerektiğini söylüyor aslında.
 
X bir günde pikniğe gidip özellikle seçtiğiniz X masasına oturdunuz. Çayınızı demlediniz ve bardağınıza doldurdunuz. Çayınızı masaya koyduğunuz esnada dünyada ki milyarlarca ağaç içerisinde ki o ağacın yaprağı mükemmel zamanlama ve açıyla bardağınızın içerisine düştü. Bu olay size büyülü gibi gelmedi yaprağı çıkarıp çayınızı yudumladınız. Ama burada anlattığım olayın gerçekleşme ihtimalinde ki sıfırları üst üste koyarsak evrenin dışına çıkmış oluruz. Demek istediğim neden bir tanrı olsun, neden bir tanrı eline ihtiyaç duyalım. Her şey tesadüf olamaz mı? Deterministtik olmalı mıyız? Kuantum mekaniği deterministtik olmamamız gerektiğini söylüyor aslında.
İşte kilitlendiğimiz nokta bu. Yaratıcı argümanının elinden tutup varlığın başlangıcından sorgulamak. Bu videonun her kelimesi tam da yazdığın metne hitap ediyor. Bakış açının değişmesi gerekiyor. Zaten halen çalışan bir arabayı ispatlamak için arabanın en temel maddesinin nasıl oluştuğunu aramaya gerek yok. Elindeki somut örneği bırakıp başlangıcına gitmek sebepsiz bir efor olur.
7 video'luk tamamiyle seriyi izlesen konuya tam da benim baktığım yönden hakim olabilirsin, ve çok güzel bir istişareye dönüştürme imkanı elde edebilirsin.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Serinin devamı;
KIRMIZI ASA - KAFİLE
 
Big bang'in gerçek olmadığı kanıtlandı diye biliyorum. (Yanlışım varsa düzeltin.)
"Kanıt" kelimesi ile tam örtüşmüyor. İslam'da da big bang'e atıflar bulunuyor.

Enbiya Suresi 30. ayet;

"İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?"

Tek bir noktadan oluşum ve ana maddenin Hidrojen ve Oksijen kabul edilmesi büyük bir gerçeklik. Tek hücreli canlıların oluşumunu inceleyebilirsiniz.

Enbiya Suresi 32. Ayette'de;
"Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise, gökyüzünün işaretlerine sırt çevirmektedirler."
Troposfer, Stratosfer vs. gibi katmanlara atıfta bulunuluyor hatta ışınların geri döndüğüne dair ayette de var.

Tarık Suresi 11. Ayette;
"Geri döndüren göğe yemin olsun"
diyor. Buradan Troposferin bahsini anlayabiliyoruz. Zararlı ışınların çarpıp geri dönmesi vs.

Zariyat 47. ayette;
"Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz biz genişletmekteyiz."
diyor. Evrenin genişlediği ise yeni bulunuyor.
Edwin Hubble 1929'da yaptığı gözlemler sonucunda, istisnasız her yöndeki uzak gök cisimlerinin Dünya'dan uzaklaştığını ve Dünya'ya olan mesafe arttıkça uzaklaşma hızının arttığını göstermişti
afd54.PNG
 
Son düzenleme:
"Kanıt" kelimesi ile tam örtüşmüyor. İslam'da da big bang'e atıflar bulunuyor.

Enbiya Suresi 30. ayet;

"İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?"

Tek bir noktadan oluşum ve ana maddenin Hidrojen ve Oksijen kabul edilmesi büyük bir gerçeklik. Tek hücreli canlıların oluşumunu inceleyebilirsiniz.

Enbiya Suresi 32. Ayette'de;
"Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise, gökyüzünün işaretlerine sırt çevirmektedirler."
Troposfer, Stratosfer vs. gibi katmanlara atıfta bulunuluyor hatta ışınların geri döndüğüne dair ayette de var.

Tarık Suresi 11. Ayette;
"Geri döndüren göğe yemin olsun"
diyor. Buradan Troposferin bahsini anlayabiliyoruz. Zararlı ışınların çarpıp geri dönmesi vs.
Bak işte bu işleri çıkmaza sürüklüyor din ve bilimi aynı noktaya getirip kurandan ayetler sunarak delil arıyorsun. Açtığın konunun mantığı kalmıyor. Peki ya çelişen ayetlerden nereye varacağız o zaman. Yaratıcı anlayışını ve dini ayrı tutmak gerekir diye düşünüyorum. Konu felsefi olmaktan çıktığı için konuya tekrar yazmıyorum iyi forumlar.
 

Geri
Yukarı