Yaratıcının da kendi kendine oluşmaması gerekmez mi?

Yanılıyor olma ihtimali her zaman kişisel bir görüştür.. Şahsen hint, ya da şu bu inanç felsefesidir diye hor görmek saçmalıktır..
Sayın üye, "düşüncenizi hor gördüğümü" düşünmenize sebep olduğum için üzgünüm, özür dilerim, asla hor görmem mümkün değildir, sadece size katılmadığımı belirtmek istemiştim.

Aynaya baktığınızda gördüğünüz yüz size aittir ama siz, acaba gördüğünüz ve kendiniz olarak kabûl ettiğiniz o yüz ve vücudunuz ile aynı varlık mısınız? "Ben" dediğiniz varlık acaba vücudunuz ile gerçekten aynı şey midir?
Derviş Yunus Emre'nin ünlü dizeleri
"BENİ bende demen (zannetmeyin),
BEN, bende değilem(değilim)
Bir BEN vardır bende, benden içeru (içeride)"
size ne anlatıyor? Veya
"Ete, kemiğe büründüm,
Yunus diye göründüm" dizeleri size ne anlatıyor?
Dizelerdeki "BEN" ile "ben" sizce aynı varlığı mı gösteriyor?

Bunları yazmamın sebebi ilk başta insanın kendisinin nasıl bir varlık olduğunu ve aslında ise ve daha doğrusu olarak nasıl bir varlık olmadığını fark etmesi gerektiğini ifade etmek içindir. Çünkü herkesin bildiğinin tersine, kendini bilen ve aslında kendisinin ne olmadığını bilen kişiler için hayat denilen oyunu doğru anlamak ve kazanmak biraz kolaylaşıyor. Nitekim derviş Yunus Emre'nin aşağıdaki dizelerini de belki bir ipucu olur diye ekliyorum:

"İlim (doğru bilgi) kendin' (kendini) bilmektir,
Sen kendini bilmezsin (bilmez isen)
Ya nice okumaktır? (O zaman bu nasıl okumaktır?)

Son olarak insanın bu dünyadaki amaç ve görevinin hayat oyununu kuralına göre oynayıp kazanmak olduğunu tekrar belirteceğim. İnsan bu oyuna isteyerek katılmadı, adeta kendini oyunun içinde buldu ve bir oyunda olduğunu, kuralına göre oynaması gerektiğini kabûl ederse kazanabilir, aksi halde kaybedenlerden olacak ve karşılığını Cehennemde alacak. Oynamak istemediğini ve oyundan çıkmak istediğini belirtmek mümkün değil ve geçersiz. Umarım dikkate alırsınız.
 
Ya senin beynin yıkandıysa ve hayatını tamamen yalan şeylere inanarak geçiriyorsan? Benim Müslüman olarak kaybedeceğim hiç bir şey yok fakat senin kaybedeceğin çok şey var. Her halükarda kendini haklı görüyorsun ve görmeye çalışıyorsun ki inanmayasın. Bir de demişsinki koskoca Allah niye bizimle ilgilensin. Emin ol ilgilenmeseydi ne güneş doğardı ne de batardı. Kainattaki düzenden bahsetmek istemiyorum, bilmen gerekiyor fakat sen düzensiz olduğunu savunursun şimdi 😀. Evet, Nur cemaatindenim ve nurculuk tarikat değildir. Ayrıca ben her şeyi sorguladım, araştırdım ve Müslüman oldum, körü körüne Müslüman değilim, olmadım yani. Her neyse arkadaşım, en iyisi sen kendi yolundan devam et bende kendi yolumdan. Vefat edince öğreneceğiz daha doğrusu öğreneceksin.
Dünya üzerinde sadece Müslümanlık yok. Benim Zeus'a inanarak kaybedeceğim bir şey yok ama sebin çok var.
 
Yaratıcıya inanan kişiler genelde “evren kendi kendine oluşamaz.” diyerek inanıyorlar. Ama bu durumda yaratıcının da kendi kendine oluşmaması gerekmez mi?
Hayır kardeşim yaratıcı sonsuzdur zaman kavramından münezzehtir. Yaratan, oluşturan, yapan, o'dur. Saçma sapan şu "God's God" videolarını atıp durmayın. Sence evren, bu kadar düzeni kendi kendine "evrim" geçirerek hiç bir kusursuzluk olmadan yapabilir mi? Kendi kendine hiç bir şey olmadan. İnsanın içinde ki fıtrat duygusu bile buna izin vermez.
 
Evrende hiç ama hiç düzen yok. Büyük bir kaos hakim. Tabii bütün bilgiler dinsel bilgiler olduğu için böyle şeyler yazılıyor. Bilimsellikten o kadar uzak yazılar yazılıyor ki inanılmaz.

Yüzyıllar önce ne zaman yağmur yağacağını, doğacak çocuğun erkek mi- kız mı olacağını kimse bilmiyordu. Bu yüzden ancak Tanrı bilir- deniyordu. Ama 21.Yüzyılda insanların evrenin, canlıların ve dünyanın oluşumu hakkında hala dinsel bilgilerle açıklama getirmeye çalışmaları beni hayrete düşürüyor.

Elbette din- inanç en alt kültürdür.
Okuma yazma bilmeyen insanlar dahi bu alt kültürden besleniyor. Konu din inanç olunca uzman kesiliyorlar. Çünki din inanç toplumsal bir kültürdür. Bilimsel konuları din inanç ekseninde tartışmak kadar absürt bir yöntem olamaz.

Din akılsız çağların aklıdır'' demiş Karl Marx. İnsanların halen daha akılsız çağların aklıyla hareket etmeleri doğadaki evrendeki olaylara açıklama getirmeye çalışmaları özellikle bu coğrafyanın insanı için faciadır. Bu düşünce şeklini terk etmediğimiz sürece bu yüzyılı da ıskalamış olacağız galiba.

Yaratıcı hakkında söylenenlerin tamamı insan düşüncesinin ürünüdür.
Herhangi bir gözleme epistemolojiden geçmiş bir bilgiye dayanmamaktadır.


Dini inancınız ne olursa olsun bilimsel düşünmeye çalışın.

Özgür gelişmiş aydınlanmış dünyayı, geçtikleri süreci anlamaya çalışın.

Papazları kiliseye hangi gerekçelerle hapsettiklerini, din- inanç konularının sadece kültürün bir parçası olduğu gerçeğini nasıl ve ne acılar çekerek kabul ettiklerini öğrenmeye çalışın.

Tanrı konuşmaz.
Cinler konuşmaz.
Melekler konuşmaz.

Konuşan sadece insandır.
Benim cinim var- diyen insandır.
Ben cinlerle konuşuyorum- diyen insandır.
Ben cinlerle evliyim- diyen insandır.

Melekler bana geldi- diyen insandır.
Melekler Tanrıdan bana sözler getirdi -diyen insandır.

İnsan sadece ama sadece insana inanır.
Çünkü konuşan söyleyen sadece insandır.
Ben Tanrı'nın elçisiyim/ peygamberiyim diyen insandır.
Ben Tanrıyla konuştum diyen insandır.
Beni Tanrı gönderdi diyen insandır.

Cennet cehennem bu dünyada.
İnsan bu dünyada yapa yalnızdır.

Tanrı öldü! (Nietzsche)
 
Evrende hiç ama hiç düzen yok. Büyük bir kaos hakim. Tabii bütün bilgiler dinsel bilgiler olduğu için böyle şeyler yazılıyor. Bilimsellikten o kadar uzak yazılar yazılıyor ki inanılmaz.

Yüzyıllar önce ne zaman yağmur yağacağını, doğacak çocuğun erkek mi- kız mı olacağını kimse bilmiyordu. Bu yüzden ancak Tanrı bilir- deniyordu. Ama 21.Yüzyılda insanların evrenin, canlıların ve dünyanın oluşumu hakkında hala dinsel bilgilerle açıklama getirmeye çalışmaları beni hayrete düşürüyor.

Elbette din- inanç en alt kültürdür.
Okuma yazma bilmeyen insanlar dahi bu alt kültürden besleniyor. Konu din inanç olunca uzman kesiliyorlar. Çünki din inanç toplumsal bir kültürdür. Bilimsel konuları din inanç ekseninde tartışmak kadar absürt bir yöntem olamaz.

Din akılsız çağların aklıdır'' demiş Karl Marx. İnsanların halen daha akılsız çağların aklıyla hareket etmeleri doğadaki evrendeki olaylara açıklama getirmeye çalışmaları özellikle bu coğrafyanın insanı için faciadır. Bu düşünce şeklini terk etmediğimiz sürece bu yüzyılı da ıskalamış olacağız galiba.

Yaratıcı hakkında söylenenlerin tamamı insan düşüncesinin ürünüdür.
Herhangi bir gözleme epistemolojiden geçmiş bir bilgiye dayanmamaktadır.


Dini inancınız ne olursa olsun bilimsel düşünmeye çalışın.

Özgür gelişmiş aydınlanmış dünyayı, geçtikleri süreci anlamaya çalışın.

Papazları kiliseye hangi gerekçelerle hapsettiklerini, din- inanç konularının sadece kültürün bir parçası olduğu gerçeğini nasıl ve ne acılar çekerek kabul ettiklerini öğrenmeye çalışın.

Tanrı konuşmaz.
Cinler konuşmaz.
Melekler konuşmaz.

Konuşan sadece insandır.
Benim cinim var- diyen insandır.
Ben cinlerle konuşuyorum- diyen insandır.
Ben cinlerle evliyim- diyen insandır.

Melekler bana geldi- diyen insandır.
Melekler Tanrıdan bana sözler getirdi -diyen insandır.

İnsan sadece ama sadece insana inanır.
Çünkü konuşan söyleyen sadece insandır.
Ben Tanrı'nın elçisiyim/ peygamberiyim diyen insandır.
Ben Tanrıyla konuştum diyen insandır.
Beni Tanrı gönderdi diyen insandır.

Cennet cehennem bu dünyada.
İnsan bu dünyada yapa yalnızdır.

Tanrı öldü! (Nietzsche)
Ne desem boş. Evrenin bir düzeni vardır, kaos yoktur. Çok çok çok fazla felsefik yaklaşıyorsunuz.
 
Evrende hiç ama hiç düzen yok. Büyük bir kaos hakim. Tabii bütün bilgiler dinsel bilgiler olduğu için böyle şeyler yazılıyor. Bilimsellikten o kadar uzak yazılar yazılıyor ki inanılmaz.

Yüzyıllar önce ne zaman yağmur yağacağını, doğacak çocuğun erkek mi- kız mı olacağını kimse bilmiyordu. Bu yüzden ancak Tanrı bilir- deniyordu. Ama 21.Yüzyılda insanların evrenin, canlıların ve dünyanın oluşumu hakkında hala dinsel bilgilerle açıklama getirmeye çalışmaları beni hayrete düşürüyor.

Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. (Zâriyât suresi 47. ayet)​


Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlıkta, bir yaratılıştan diğer yaratılışa geçirerek yaratmaktadır…(Zumer Suresi 6. ayet)​


İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi dökülmüş menide bir damla değil miydi? (Kıyame Suresi 36-37. ayetler)​


Ve gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise bunun delillerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya 32. ayet)​


İki denizi birbiri üstüne salan O’dur. Bu tatlı ve ferahlatıcı, bu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına karışmalarını önleyen bir sınır olarak engel koymuştur. (Furkan Suresi 53. ayet)​


Denizlerin birleşmesine rağmen suların karışmaması, Kuran’da 14 asır önceden söylenmiştir. Çıplak gözle algılanamayan ve suyun özelliklerine ters gibi gözüken bu durum, ilk olarak Arap Yarımadası’nın denizle ilgisi olmayan bu insanlarına indirilen Kuran'da belirtilmiştir. Bu Kuran'ın geleceğe ışık tutan mucizelerinden sadece bir diğeridir.

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler.(Neml Suresi, 88)

Yeryüzünü oluşturan tabakaların hareket halinde olduğu günümüzde artık bilinmektedir. Buna “kıtasal sürüklenme” (Continental Drift) adı verilir. Dağların kayması yeryüzü mantosunun dâhil olduğu küresel hareketin ifadesidir. Bu hareket süreklidir ve devam etmektedir. Bunu bilim söylüyor, ben değil.
 
Bence varlığı da yokluğu da tam olarak bilinemez ne sen bana varlığını kanıtlayabilirsin ne de ben sana yokluğunu fifty fifty yaşıyoruz hayatı kırmayalım birbirimizi.

Agnostisizm (bilinemezcilik) bunu araştırmanızı öneririm.​

 

Yeni konular

Geri
Yukarı