Yaratıcının da kendi kendine oluşmaması gerekmez mi?

Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. (Zâriyât suresi 47. ayet)​


Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlıkta, bir yaratılıştan diğer yaratılışa geçirerek yaratmaktadır…(Zumer Suresi 6. ayet)​


İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi dökülmüş menide bir damla değil miydi? (Kıyame Suresi 36-37. ayetler)​


Ve gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise bunun delillerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya 32. ayet)​


İki denizi birbiri üstüne salan O’dur. Bu tatlı ve ferahlatıcı, bu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına karışmalarını önleyen bir sınır olarak engel koymuştur. (Furkan Suresi 53. ayet)​


Denizlerin birleşmesine rağmen suların karışmaması, Kuran’da 14 asır önceden söylenmiştir. Çıplak gözle algılanamayan ve suyun özelliklerine ters gibi gözüken bu durum, ilk olarak Arap Yarımadası’nın denizle ilgisi olmayan bu insanlarına indirilen Kuran'da belirtilmiştir. Bu Kuran'ın geleceğe ışık tutan mucizelerinden sadece bir diğeridir.

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler.(Neml Suresi, 88)

Yeryüzünü oluşturan tabakaların hareket halinde olduğu günümüzde artık bilinmektedir. Buna “kıtasal sürüklenme” (Continental Drift) adı verilir. Dağların kayması yeryüzü mantosunun dâhil olduğu küresel hareketin ifadesidir. Bu hareket süreklidir ve devam etmektedir. Bunu bilim söylüyor, ben değil.
Zariyat 47'de genişletmekteyiz yazmıyor genişletmeye gücümüz yeter yazıyor. Evrenin genişlediği Edwin Hubble tarafından keşfedilmeden önce meali böyle idi. Fakat ne hikmetse burada genişleticiyiz anlamı olduğu bilim bunu keşfettikten sonra ortaya çıktı. Tesadüf herhalde ya neyse. Zümer 6'da bahsedilen 3 karanlık zaten biliniyordu. Hipokrates hamile yavru dişi köpeklerde çalışmalar yapıyordu. Aristoda zira aynı şekilde bunu yıllar yıllar önce keşfetmiştir. Ki keşfetmemiş olsa bile burada bahsedilen 3 karanlığın rahim evreleri olduğunu nerden biliyorsunuz? Hani kopyala yapıştır yapmışsınız ya, onu da bir yerden kopyala yapıştır yapın da öğreneyim bari. Kıyame 36-37'de nasıl bir mucize var anlamadım açıkçası. Spermden vesaire oluştuğunu kanıtladığını falan zannediyorsanız komiksiniz. Zira kuranda insanın neyden yaratıldığı hakkında zibiliyon tane ayet var. Bir yerde toprak diyor bir yerde çamur diyor bir yerde tek nefisten yarattık derken diğer bir yerde meniden yarattık diyor. İnsan herhalde. Enbiya 32de de yine aynı şekilde mucizeyi anlamadım. Yani allah tavanı alelacele yarattı sanırım meteorlar falan geçebiliyor diye biliyorum ben. Bunun dışında 6.yüzyıl arabistanında yaşayan birinin yukarıya bakıp gökyüzünü tavan diye tasfir etmesinin bilimsel yanını merak ettim. Furkan 53 ile ilgili ise yazmakla uğraşmayacağım. Buyrun.
Denizlerin Birbirine Karışmaması Umarım attığım linkle beraber söylediğim sözleri de araştırırsınız. Atıyorum Hipokratesden bahsettim. Gidip onun gerçekten böyle araştırmalar yapıp yapmadığına bakarsanız anlarsınız herşeyi. Hepsini araştırmadan önce, lütfen kendi söylediklerinizi araştırın. Oradan buradan bulup sorgusuz sualsiz kabul ettiğiniz bilgileri böyle yerlerde paylaşıp insanları yanlış yönlendirmeyin.
 
2500- 2600 Yıl önce ki Antik Yunan filozoflarından matematikçilerinden, doğabilimcilerinden haberleri yok. Atomu Demokritos'un dile getirdiğini, atomik evren kuramının geliştirildiğini vb bilmeleri imkansız.

Şu tavan meselesi tam bir insan aklı.
Bir de -görmediğiniz direkler var gökyüzünü tutan- deniyor kur'anda
Kopyala yapıştır yaptığı ayetler aslında yazdıklarımın tescilidir.

O ayetleri bir insan dile getirdi.
İnsan aklının ürünü sözler olduğunu anlamak için çok bilgili olmaya gerek yok.
 
@Nogay Han evrende bir düzen olduğu için gök cisimleri evrensel çekim yasalarına uygun hareket etmiyor mu? Yaratıcı hakkında söylenenlerin tamamı insan düşüncesinin ürünüdür demektesin yâni Kuran'ı-Kerim kitabını Hz. Muhammed veya başkaları mı yazdı? Arap edebiyatı uzmanları ise ifade tarzı ve içerdiği bilgilerin hiç de bir insan eserine benzemediğine ait birçok örnekler veriyorlar. Benim bile hatırladığım mesela o zamana kadar hiç olmadığı bir şekilde bazı surelerin şifre gibi bazı harflerle başlaması bile o Kitabın insan eseri olmadığını gösteriyor. Şu ifade seni etkilemiyor mu : "O bir şeyden meydana gelmemiştir, Ondan da bir şey meydana gelmemiştir. Onun başlangıcı ve sonu yoktur. Onun dengi de yoktur ve Tektir." ? Bence bu muhteşem ifade Yaratıcının en güzel kısa tanımıdır. Yaratıcı, Evrenden ayrık ve fizik ötesi bir varlık olması gerektiğine göre ne bir gözlem ile ne de epistemoloji ile erişilebilir konumda olamaz. Onun varlığı doğrudan bilinemez sadece varlığına inanılabilir. Yaratıcı elbette bu güçlüğü bildiği için elçi seçtiği peygamberlere doğaüstü ulaştırdığı bilgilerle Kendi varlığını belirtmekten başka bir yöntem kullanamazdı. Biraz insaf ve mantık lütfen! Din bu dünyada uyman gereken kuralların adıdır ve mecburen inanç konusudur. Bilim ise doğayı anlamak için inanç değil bilgiyi kullanmak zorundadır. Yaratıcı, fizik ötesi olduğu için bilimin zaten konusu değildir ve bu yüzden Onun var olmadığı iddiası bilimsel olamaz.
İnsan başı boş bırakılacağını mı sanıyor anlamındaki ayeti dikkate almanı tavsiye ederim. Senin sorunun, materyalist yâni maddeci olman. Oysa insan bilincinin ve kişiliğinin yâni ruhunun maddesel olmadığı halde var olması en başta incelemen konu olsa gerektir. Bu yazıyı okuyan Sensin yâni ruhun ama onu gören senin maddesel olan vücudundaki görme duyundur.
 
Arap edebiyatı uzmanları ise ifade tarzı ve içerdiği bilgilerin hiç de bir insan eserine benzemediğine ait birçok örnekler veriyorlar. Benim bile hatırladığım mesela o zamana kadar hiç olmadığı bir şekilde bazı surelerin şifre gibi bazı harflerle başlaması bile o Kitabın insan eseri olmadığını gösteriyor.

Ne alaka? Açıklar mısınız? Kuranda anlamı bilinmeyen ayetlerin olduğu doğru fakat bunun mucizevi yanı nedir?

Şu ifade seni etkilemiyor mu: "O bir şeyden meydana gelmemiştir, Ondan da bir şey meydana gelmemiştir. Onun başlangıcı ve sonu yoktur. Onun dengi de yoktur ve Tektir."? Bence bu muhteşem ifade Yaratıcının en güzel kısa tanı mıdır?

Oldukça insancıl bir cümle. Herhangi bir büyüleyici yanı yok.

Onun varlığı doğrudan bilinemez sadece varlığına inanılabilir. Yaratıcı elbette bu güçlüğü bildiği için elçi seçtiği peygamberlere doğaüstü ulaştırdığı bilgilerle Kendi varlığını belirtmekten başka bir yöntem kullanamazdı. Biraz insaf ve mantık lütfen! Din bu dünyada uyman gereken kuralların adıdır ve mecburen inanç konusudur.

Yaratıcı neden kendi varlığını belirtmeye ihtiyaç duysun ki. Biz insanlar olarak tanrı dediğimiz kavramın yanında hiçbir şeyiz. Tanrı kavramı inanılmaz üstün bir kavram ve tanrının mesai harcayacağı varlıklar olduğumuzu zannetmiyorum. Mesela dedikleriniz deizmle ters düşüyor. Belki de tanrı var bizi yarattı ve sonra bizi kendi halimize bıraktı. Nereden bilebiliriz ki? Bilemeyiz. Bilemeyeceğiz de. Ben ateistim. Big bang şüpheye yer kalmayacak şekilde kanıtlansa bile. Bilim tanrı olmadan yaratıldığımızı öne sürse bile. Biz bunu asla bilemeyiz. He o zaman neden agnostik değilsiniz diye soracak olursanız. Ben tanrıyı bilim kanıtlayana kadar reddediyorum. Bilmiyorum. Belki de agnostik ateist denilen grubun içerisinde olabilirim. Beni hangi grubun içerisinde olduğum da ilgilendirmiyor açıkçası.
 
Pilotek bana insandan, insan aklından başka bir kaynak gösterebilir misin?
Yazdıklarımı okumuyor musun? Şu anda senin yazdıkların, diğer arkadaşların yazdıkları ve kopyala yapıştır yapılan Tanrı'ya atfedilen sözlerin kaynağı insan değil mi? İnsan beyni nelere kadir.

Antik Yunan filozofları daha peygamberliğin kutsal kitapların semavi dinlerin elçi gönderen Tanrıların esamesi okunmuyorken, evren- doğa- insan -ahlak -adalet- hukuk ve toplumsal yaşam hakkında öğrencilerine ders veriyorlardı kurdukları şehirlerde.

Kendilerin peygamber ilan etseydiler eminim şu anda milyar takipçileri olurdu. Ama onlar bunu yapmadılar. Sarf ettikleri ve oldukça derin anlamları olan sözlerin Tanrı tarafından kendilerine aktarıldığını söylemediler. Oldukça dürüst bir davranış değil mi?

Bu arada yazında inancının propagandasını yapıyorsun sadece pilotek

Bu coğrafyanın öyle bir inancı var ki 24 saat düşünmekten alıkoyuyor mensuplarını.

24 saat düşüncelerini esir almış bir inanca sahipler.
1100 lü yıllarda bu esareti kırabilecek müslüman düşünürler felsefeciler doğdu tam aydınlanıyordu ki kılıçla kandırmacalarla iktidar hırsı ve dincilerin cincilerin saçmalıklarıyla tekrar esir edildi bu coğrafyanın insanı.

Bu arada Zeus 2000 Yıl Tanrılık yaptı insanlığa.
 
Ne alaka? Açıklar mısınız? Kuranda anlamı bilinmeyen ayetlerin olduğu doğru fakat bunun mucizevi yanı nedir?

Yâni sizlerin iddialarının tersine o kitabın insan eseri olamayacağına dair önemli kanıtlar sunuyor. Hz. Muhammed'in bulunduğu coğrafya itibarıyla hiç bilmesi mümkün olmayan bazı bilgiler nasıl o kitaba girmiş olabilirdi acaba kopya mı çekmişti:)? Detaylı bilgi için şu an müsait değilim ama internet kaynak araması ile sen de bulabilirsin.

Oldukça insancıl bir cümle. Herhangi bir büyüleyici yanı yok.

Sadece etkileyici ve kısa bir tanım olduğu için verdim ve aynı şekilde çok yüksek bir eğitimi, şairliği veya felsefeciliği olmadığı bilinen Hz. Muhammed'in bu ifadeyi kurmasının mümkün olmadığını ayrıca belirtiyorum. Bu da yine o kitabı Hz. Muhammed'in yazmış olamayacağına dair bir kanıt değil midir?

Yaratıcı neden kendi varlığını belirtmeye ihtiyaç duysun ki. Biz insanlar olarak tanrı dediğimiz kavramın yanında hiçbir şeyiz. Tanrı kavramı inanılmaz üstün bir kavram ve tanrının mesai harcayacağı varlıklar olduğumuzu zannetmiyorum. Mesela dedikleriniz deizmle ters düşüyor. Belki de tanrı var bizi yarattı ve sonra bizi kendi halimize bıraktı. Nereden bilebiliriz ki? Bilemeyiz. Bilemeyeceğiz de.

İşte asıl orijin burada! Daha önce de belirttiğim gibi Yaratıcı bilinemez çünkü evrenden yâni bütün doğadan ayrık, doğaüstü olduğu için onu doğa bilimlerinin bilgi edinmeye dayanan bilimsel metodu ile izole edilmesi mümkün değildir ve bu zaten mantıksız olduğu için gülünçtür de. O zaman geriye sadece inanç kalıyor çünkü bilgi burada doğru araç değildir. Yaratıcı da bunu bildiği için kendi varlığını dolaylı olarak bildirip inamamaızı istiyor. Peki bildirmezse olmaz mıydı sorusun cevabı ise olmazdı şeklindedir, çünkü hem insanların onu kendiliklerinden veya bilgi edinerek bilmeleri mümkün değildi hem de evreni ve içindeki hayatı bir tür oyun olarak tasarladığını ve oyunu kazanmak için gerekli olan kuralları yâni dini bildirmemiş olsaydı bu, kendisinin "el-adl" denilen yâni "âdil davranan" sıfatıyla çelişecekti. "bir tür oyun" ifadesi nereden çıktı diye şaşırmayın, bu benim değil kendisinin kitabındaki en uyarıcı ifadelerinden biridir: "dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir."
"Tanrının mesai harcayacağı varlıklar olmadığımız zannınız" doğru değil çünkü kendine ait akıl, zekâ, mantık, merhamet, sevme vs. özelliklerin çok küçük çaplı da olsa benzerlerini verdiği canlı türü olan insanı, “hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan o'dur." ifadesine göre ve "insan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanır?" ifadesine göre yarattığını kendisi belirtmiştir. Sizce bu ifadeleri şairliği ve felsefeciliği olmadığı bilinen Hz. Muhammed uydurmuş olabilir mi? Hiç de bir insanın düşünce şekline benziyor mu? Neyse gelelim "Tanrının bir işi yok mu da böyle işlerle uğraşmış, köşesinde dursun :)" gibi akla gelebilecek bir absürt iddiaya da gelelim: Yaratıcının sizin oldukça insancıl bir cümle dediğiniz tanımından hareketle Onun işgal ettiği varlık alanı neyse orada Kendisinden başka bir varlık olmadığı yâni yine kendi ifadesi ile "mekânın mekânı" olduğu için biricik tekil varlık olarak var olduğunu ve "Ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi sevdim-istedim ve bu halkı, onunla bilinmekliğim için halkettim." ifadelerini anlamak gerekiyor. Son söz Yaratıcıyı bilmeye çalışmak mümkün değildir, Onun varlığı ancak inanarak kabûl edilebilir aksi halde boşa kürek çekilir veya kısır döngüye girilir. Onu bilebilecek olan sadece ve sadece dengi olan başka bir Yaratıcı olabilirdi ki, zaten olsaydı bile biz o diğer Yaratıcıyı da bilemezdik ve üstelik olsaydı o diğer Yaratıcı, bizim evrenimize muhtemelen müdâhil olamazdı veya olmazdı:), yâni hastanede hekim seçer gibi yaratıcımızı seçemezdik:)
Oyunu kurallarına göre oynamak ve kazanmak zorunda bırakılmak elbette oldukça zorlayıcıdır ve "ben bu oyunu oynamak istemiyorum, oyundan çıkmak istiyorum" talepleri de geçersizdir çünkü olsaydı başka bir Yaratıcının evrenine geçmeniz de mümkün değildir. İstesek de istemesek de kazanmak zorunda olduğumuz bir oyunun içinde bulunduğumuz düşüncesinin mutsuzluk verdiğinin farkındayım ama kuralları değiştiremiyorsak onlara uymak tek seçenektir, aksi halde korkunç ötesi bir ceza bizi bekliyor uyarısı yapılmıştır. "Mülk, onundur." ilkesi gereği itiraz etmek anlamsız ve geçersizdir, çünkü "Dilediğini yapan veya yapmayan Odur."
 

Yeni konular

Geri
Yukarı