Yaratıcının da kendi kendine oluşmaması gerekmez mi?

Yaratıcıya inanan kişiler genelde “evren kendi kendine oluşamaz.” diyerek inanıyorlar. Ama bu durumda yaratıcının da kendi kendine oluşmaması gerekmez mi?
Dinin varsa sorgulamak günah. Sorgulamayacaksın.
O yüzden ateistler bu kadar fazla.
Diyanet sorgula hayatı derken, Din sorgulamak yasak diyor.(bu yaratma konusunda)
Yaratıcı evreni big bang ile yarattı, isterse sahip olduğu güç ile yok edebilir. Ancak kendisi evren ve zaman kavramından önce var olan bir varlık. Biz zaman ve yaşam kavramına o kadar bağlıyız ki sonsuzluğun ve başı olmayan bir şeyin nasıl olduğunu bilemiyoruz.
Palavra ...
 
Herkes birbirine kanıt sunarken gelip burada bu yorumu yapman boş bunu bu yorumu biri Müslüman'lık için deseydi örneğin her şeyi Allah yaratmıştır deyip gitseydi kaç tane tepki alırdı bilmiyorum aynı tepkiyi bu yorumlara da bekliyorum.
Ya kanıt sunuyorsunuz da ne oluyor ? var oluş problemini insanlık çözememişte siz burada bir birinize kanıt sununca aa doğru mu diyeceksiniz? sen neye inanıyorsan ona inanmaya devam edeceksin kanıt manıt yok kardeşim kendince araştırırsın neye inanmaya karar vereceksen ona inanırsın. başkalarının düşünce ve kararlarına bazı konularda direk inanman gerekmiyor kafanı kullanırsın.
 
Arkadaş Allah'ı da yaratan biri olsa zaten ona inanırdık, yok işte, O ne doğdu ne de doğuruldu. Bu yüzden Allah diyoruz.
 
Maymun sanmıyorum. Bak, bu örneği vermek zorundayım. Dünya dışında yaşayan ve teknolojiyi hiç bir şekil de bilmeyen, hayatında hiç bir şey görmemiş bir mahlukata anlatsan: "Dünya diye bir gezegen var. İçerisinde sular ve içerisinde yüzen balık denilen canlılar var. Bir yerden başka 500.000 Kilometre uzaklıkta bir yerdeki insan ile görüşebilmek var, böyle bir alet var telefon diyorlar. Senin kalbin, akciğerin, karaciğerin, böbreğin ve trilyonlarca hücren var." Lütfen aklını ve mantığını kullanarak bana cevap ver. O insan anlayabilir mi bunları? Akıllı olmak ve zeki olmak farklı şeylerdir. İleri görüşlülükte bunlardan farklı bir şeydir. Biz ileri görüşlülük üzerine konuşuyoruz şuan. Evet, sen zekisin fakat gelecekte ne olacağını bilemiyorsun, sadece tahmin edebilirsin ki %100 bir sonuca ulaşamazsın. Ben aklım yetmiyor diye yaratıcının her zaman var olduğuna inanmıyorum. Bende sorguladım ve düşündüm. Ve şuna vardım: "Bir ressam çizdiği resimin içerisinde midir? Veyahut bir marangoz yaptığı bir masanın içerisinde midir? Veyahut telefon üreticileri yaptıkları telefonda ki özelliklere kendileri tabii midir? Telefon bir tuş ile açılıp kapanıyor. Bu insan tarafından ona eklenen bir özellik. Ustasına bakıyoruz telefonda ki hiç bir özellik yapanda geçerli olmuyor. Mesela insan fotoğraf çekebilir mi gözüyle? Binaenaleyh evreni yaratıp içerisine zamanı koyan, koyduğu şeye yani zamana tabii değildir. Zamana tabii olmadığı için yaratıcı her zaman vardı sonucuna ulaşabiliyorum.
Akıllı ve Zeki eş anlamlı değil miydi ya?
Öğrenme* diye bir kavram var.
Bak
Bilmemek değil öğrenmemek suç.
Bağdaştırırsan.
Öğrenen kişiler bunu bilebilir.
Arkadaşlar big bang bir teori.
Doğruluk payı yok.
Kanıtlanmamış.
 
Yine cevabı olmayan sorulara saatler harcanmış :D
 
@Nogay Han
Pilotek bana insandan, insan aklından başka bir kaynak gösterebilir misin?
Fiziksel olarak gösteremem çünkü fiziksel olmayan bir şey gösterilemez. Fiziksel bir varlık olmayan yâni doğaüstü bir varlık olan Yaratıcı, sence kendini doğrudan, yâni Evrenin deyim yerindeyse içinden fiziksel olarak insana bildirebilir miydi, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını mantıksal olarak göremiyor musun? Üstelik tanım olarak Yaratıcı ve Evren ayrıktır ve ikincisi deyim yerindeyse birincinin âdeta şekil verdiği bir tür oyun hamuru gibi cansız bir nesnedir. Yaratıcı, Evrenin içinde yarattığı insanlara, Onun varlığını bilgi ile bulamayacaklarını bildiği için doğaüstü erişim kullanarak dolaylı yoldan, elçi seçtiği insanlar aracılığıyla Kendi varlığını ve onları boş yere yaratmadığını ve onların başı boş değil Kendi kurallarına göre yaşamaları gerektiğini "el-Adl yâni âdil olan" sıfatı gereği bildirmeyip ne yapabilirdi acaba? Bu, gâyet mantıklı bir açıklama değil midir? İnsan aklı denen varlığın ise maddesel veya enerji formunda bir varlık olmadığı yâni soyut bir varlık olduğu anlaşılırsa başka soyut varlıkların da olduğunun anlaşılması gerekmez mi?
(...) sözlerin kaynağı insan değil mi? İnsan beyni nelere kâdir?
Elbette insan ağzından çıkan sözlerin kaynağı o insanın özbenliği, kişiliği yâni ruhudur. Ama Kuran'ı-Kerim Kitabını inceleyen birçok Arap Edebiyatı uzmanı, o sözlerin hiç de bir insanın o devirdeki Arapçayı kullanma üslubuna, tarzına benzemediğini ve sahibinin bir insan olduğunu söylemenin mümkün olamayacağını ve bu yüzden üstelik çok da yüksek bir eğitimi, şairliği veya felsefeciliği olmadığı bilinen Hz. Muhammed'in o sözlerin aslî kaynağı olamayacağını ifade etmişlerdir ve ayrıca Yaratıcının sözlerinin Hz. Muhammed'e iletildiği "vahiy" denilen doğaüstü erişim olgusu ile ilgili etkileyici tarihî kayıtlar yâni şâhitler de vardır. Bu da sizin anlamanız gereken güçlü bir kanıt değil midir?
İnsan beyni, sadece insan vücudunun duyularla topladığı ve sinir sistemi ile ilettiği sinaptik verilerin yâni duyumsal bilgilerin sitemli olarak kaydedildiği ultra-kompleks bir veri merkezi konumundadır ve maddesel bir varlık olup görünmez bir arayüz ile onu kullanan özbenlik, bilinç, kişilik veya ruh olarak bilinen bir kullanıcısı vardır ve maddesel bir varlık değildir, olamaz da, çünkü aksi halde bilimsel yöntemlerle izole edilebilirdi. Duyumsal bilgiler dış dünyadan yâni vücudun dışından veya içinden geliyor ama bilişsel bilgiler yâni kişinin kendi varlığını bilmesi, karar vermesi, sevmesi veya sevmemesi gibi bilgilerin oluştuğu yer olan o karmaşık zihinsel evren sizce de soyut bir varlık değil midir? "Düşünüyorum öyleyse varım." düşüncesini beyin mi üretiyor yoksa maddesel olmayan bilinç mi? Beyin üretiyorsa ki, kendisi maddesel bir varlıktır, ürettiği varsayılan düşüncenin soyut olması yâni maddesel olmadığı için atom gibi yapıtaşlarına kadar indirgenebilecek bir varlık olmaması, düşüncenin aslında maddesel olmayan başka bir varlığın yâni ruhun ürettiğini gösterrmez mi? Ruh, veya kişilik, beynin fonksiyonel bir çıktısı değil tam tersine onun verdiği gerçek zamanlı işlenmiş devâsa sinaptik veri tabanını görünmez bir arayüzün ardından deyim yerindeyse görüntüleyen ve kullanan bir operatör olamaz mı? Evet, insan beyni ultra-kompleks bir veri merkezidir ama onu kullanan bir operatör yoksa neye kâdirdir?
Bu arada yazında inancının propagandasını yapıyorsun sadece pilotek

Bu coğrafyanın öyle bir inancı var ki 24 saat düşünmekten alıkoyuyor mensuplarını.

24 saat düşüncelerini esir almış bir inanca sahipler.
1100 lü yıllarda bu esareti kırabilecek müslüman düşünürler felsefeciler doğdu tam aydınlanıyordu ki kılıçla kandırmacalarla iktidar hırsı ve dincilerin cincilerin saçmalıklarıyla tekrar esir edildi bu coğrafyanın insanı.
Propaganda aslında siyasi amaçlarla toplumlara empoze edilen ve maalesef diktatörlüklerde çokca görüldüğü gibi, kötücül bir uygulamadır. Sence kötücül bir amaç taşıyor olabilir miyim?
Maalesef kendileri dine uymadıkları için dini kendilerine uyduran yerin dibine batasıca Emevî zihniyetinin dine verdiği muazzam tahribatın etkileri devam ediyor ve artçıları, uzantıları günümüzde de aynı çirkin şekilde faaliyet gösteriyor. Cübbe-sarık-fes-sakal-türban-badem bıyık-istismar-rant-talana takıldıysanız bunun dinin doğrusu veya doğrusu olan din olmadığını özellikle belirtmek isterim. Zaten kavga budur. Dinin bozulup "Fakire din-iman, kendine han-hamam" şeklinde dayatılmasına ben de itiraz ediyorum ama buradan kesinlikle "Tanrı yoktur, Tanrı öldü, insanı Tanrı değil, Tanrı'yı insan yarattı" sonucuna varmak hiç de mantıklı değildir. Varsayalım ki Hz. Muhammed'in uyardığı Allah ve bildirdiği din bir uydurma, o zaman ne siz ne de ben ölünce birşey kaybetmeyiz veya kazanmayız. Ama öldükten sonra ikinci varsayımın gerçekleşirse ne olacak? Çünkü bilimin, insan öldükten sonra cesedi toprağa karışır, iskeleti kalır gözleminden başka söyleyeceği birşey yoktur ama dinin, öldükten sonra olacaklar için söyleceği birşey vardır ve amacı da zaten bunu söylemektir. İşte tam da burası dinin gönderilme sebebi olarak karşımıza çıkar. Öldükten sonra kazanma ihtimali veya kaybetme ihtimali varsa ki, bilgi olarak doğrulanamaz ama inanç olarak kabûl edilir, o zaman önlem almak bilginin değil inancın gereğidir. Tercih zordur, geri dönüşü de yoktur ve tercih sizindir!
 
@Nogay Han evrende bir düzen olduğu için gök cisimleri evrensel çekim yasalarına uygun hareket etmiyor mu? Yaratıcı hakkında söylenenlerin tamamı insan düşüncesinin ürünüdür demektesin yâni Kuran'ı-Kerim kitabını Hz. Muhammed veya başkaları mı yazdı? Arap edebiyatı uzmanları ise ifade tarzı ve içerdiği bilgilerin hiç de bir insan eserine benzemediğine ait birçok örnekler veriyorlar. Benim bile hatırladığım mesela o zamana kadar hiç olmadığı bir şekilde bazı surelerin şifre gibi bazı harflerle başlaması bile o Kitabın insan eseri olmadığını gösteriyor. Şu ifade seni etkilemiyor mu : "O bir şeyden meydana gelmemiştir, Ondan da bir şey meydana gelmemiştir. Onun başlangıcı ve sonu yoktur. Onun dengi de yoktur ve Tektir." ? Bence bu muhteşem ifade Yaratıcının en güzel kısa tanımıdır. Yaratıcı, Evrenden ayrık ve fizik ötesi bir varlık olması gerektiğine göre ne bir gözlem ile ne de epistemoloji ile erişilebilir konumda olamaz. Onun varlığı doğrudan bilinemez sadece varlığına inanılabilir. Yaratıcı elbette bu güçlüğü bildiği için elçi seçtiği peygamberlere doğaüstü ulaştırdığı bilgilerle Kendi varlığını belirtmekten başka bir yöntem kullanamazdı. Biraz insaf ve mantık lütfen! Din bu dünyada uyman gereken kuralların adıdır ve mecburen inanç konusudur. Bilim ise doğayı anlamak için inanç değil bilgiyi kullanmak zorundadır. Yaratıcı, fizik ötesi olduğu için bilimin zaten konusu değildir ve bu yüzden Onun var olmadığı iddiası bilimsel olamaz.
İnsan başı boş bırakılacağını mı sanıyor anlamındaki ayeti dikkate almanı tavsiye ederim. Senin sorunun, materyalist yâni maddeci olman. Oysa insan bilincinin ve kişiliğinin yâni ruhunun maddesel olmadığı halde var olması en başta incelemen konu olsa gerektir. Bu yazıyı okuyan Sensin yâni ruhun ama onu gören senin maddesel olan vücudundaki görme duyundur.
Sayın üye, içi dolu metinler yazmanızı rica edeceğim. Yazdığınız metinden inanmayan bir kişiyi sorgulamaya itecek veya "mantıklı" diyebileceği herhangi bir cümle yok. Size göre kuran kutsal bir kitap fakat biz öyle bakmıyoruz. Yaratıcının gönderdiği kitapta kaç yıl geçerse geçsin evrensel bütünlüğünü korumasını bekleriz, yaratıcının kitabında tek bir çelişki olmamasını bekleriz. Yaratıcının kitabında her insanı ikna edecek kanıtlar bekleriz. Bu çelişkileri/hataları görüp hala kuran savunuyorsunuz, inanmamak için tek bir çelişki/hata yeterli. Beni rahatsız eden durumlar: kadınlara hak verilmemesi, eşcinsellerin lanetlenmesi, bir yaratıcıya uygun olmayan söylemler. (Kuran'da Allah'ın sinirlendiği bir sürü ayet var.) Ebu Cehil gibi o dönemin saygın, güçlü kişilerine özel ayet inmesi. Muhammed ne zaman sıkışsa ona özel ayet inmesi. Muhammed'in pedofili olması.

İslam tarihi okudum, ayetlerin tarih ile nasıl bağlantısı olduğunu anlamanız için okumanız lazım.
 
@Greenville dostum istediğini yapabilirsin ama bir sorunun varsa bildirmeni isterdim. Herkes kendi anlayışına göre tepki verir ve bu da doğal ama seninkinin sebebini bilmek ve anlamak isterdim. Saygılı bir cevabın varsa beklerim yoksa beni "Göz ardı et" seçeneği ile yorumlarımı sana görünmez kılmanı tercih ederim.
 
Yaratıcının gönderdiği kitapta kaç yıl geçerse geçsin evrensel bütünlüğünü korumasını bekleriz, yaratıcının kitabında tek bir çelişki olmamasını bekleriz.

Kuran'da Allah'ın sinirlendiği bir sürü ayet var.
Muhammed'in pedofili olması.
Öğrenme* diye bir kavram var.
Öğrenme diye bir kavram elbette var. Benim demek istediğimi anlayamadın sanırım. İnsanın aklı, düşüncesi, çevresine sunulduğu şeylerle sınırlıdır. Benim bahsettiğim mevzu bu. Şimdi sen mesela ileride uçan arabalar olacak diyebilirsin veya ileride şoförsüz çalışan arabalar olacak (kendi kendine gidebilen). Çünkü sen şuan ki hayatında uçma fiilini, araba fiilini biliyorsun bu yüzden uçan arabalar olacak tahminini çok rahat yapabiliyorsun ve olma ihtimalini %100 şekil de anlayabiliriz, günümüz teknolojileri buna elverişli. Günümüzde teknoloji o kadar geliştiği için ki günler geçtikçe daha da gelişmeye devam ediyor, şoförsüz kendi kendine otomatik giden arabalarıda rahatlıkla tahmin edebilirsin. Şimdi bir insan düşün, hayatında uçmanın ne olduğunu bilmiyor, araba nedir bilmiyor, deniz nedir bilmiyor. Mesela hayatında tamamen çöl de yaşayan bir insana desen ki: "Deniz diye bir şey var, içerisinde binlerce tür canlı yaşayabiliyor." desen o insan onu anlamaz ve bunu o insana somut şekil de göstermediğin sürece öğretemezsin. Bizim de hayatımızda çevremize sunulan şeyler o kadar kısıtlı ve az ki bilmediğimiz çok fazla şeyler var. Akıllı ve zeki kavramlarının farkını açıklayayım. Zeka beynin algılama hızıdır. Bu durumda zekanın daha teknik, akılın ise daha etik bir boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Zeka; bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargıda bulunma, daha sonra açıklayarak çözme yeteneğidir. Bir besteci müzik yapıtını aklı değil, zekasıyla yaratır. Akıllı insanlar diğer insanlara göre artılarında eksiklerde fazla olan insanlardır. Bir şeyin nasıl çalıştığını, farklı kültürleri, tükettiği gıdaların içeriğini, tarih hakkında ve çevresindeki insanların hakkında yeni şeyler öğrenmek için her fırsatı kullanan araştırmacı kişiliğe sahip insanlardır. Misal, ben 5 kişilik bir gruba soru soracağım, cevaplar karşılığında onları ödüllendireceğim. Zeki insan, aklını, mantığını ve bilgisini kullanarak soruma cevap vermeye çalışacaktır. Fakat akıllı olan, akıllılık yapıp, tabiri caiz ise kurnazlık yapıp cevabı bir yerlerden kopya çekmeye çalışıp vermeye çalışacaktır. Yani akıllılık bir nevi kurnazlıktır. Umarım anlamışsındır, bende anlatabilmişimdir.
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı