tugoli
Kilopat
- Katılım
- 29 Kasım 2016
- Mesajlar
- 3.956
- Çözümler
- 20
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Ülkede ekonomik kriz var. Bunu görmeyen göremeyen veya ben geçiniyorum diyen insanlar ile benim aramdaki fark ne diye sordum kendime.
Malum, insanların temel ihtiyaçları var. Yeme-içme (yaşayacak kadar), barınma (başımızın üstünde bir dam olsun da), eğitim (okumayı biliyorsan gerisi boş) vs.
Bu ihtiyaçları insanlar yaşamlarına öyle entegre etmiş ki, yaşama sınırının üstündeki her şey bir fazlalık, israf.
Benim kahve içmem benim ihtiyacımdır, yılda bir tatile çıkmam ihtiyaçtır. Arada bir sinemaya gitmem ihtiyaçtır. Şahsen bunlar benim İHTİYACIM.
Gelgelelim diğer kesime;
Abi ne güzel yaşıyoruz diyor.
Nasıl yaşıyorsun diyorum,
Başımda dam, karnım tok, tamam işte!
Kardeşim İstanbul'da yaşıyorsun. En son ne zaman bir yerini gezdin diyorum,
İşten güçten zaman mı var diyor.
En son ne zaman tatil yaptın?
2 sene önce memlekete gitmiştim.
Konuşma devam ederken tabi sıralamalar başlıyor. Bak Fatih Sultan Mehmet Köprüsünü yaptılar Osmangaziyi yaptılar Avrasya Tüneli var.
Arkadaşım sen bir yere gidemiyorsun ki niye övünüyorsun. Avrasya'ya o parayı vermemek için ekstra 1 saat trafikte kalırsın, Osmangaziyi FSM'den görebildiğin kadar gördün. Neyin havasını yapıyorsun diyorum.
...
Bence kimsede sorun yok. Yediğimiz önümüzde yiyemediklerimize bakmayalım bile.
Aslında sadece yaşamak adlı kelimenin kişiden kişiye değişen tanımından dolayı böyleyiz.
Ben tatile çıkarım, kahvemi içerim ve gezerim ama yaparken söylenirim, biriktirir başka yerlerden kısarım. Sen hiç yapmadığın için yada yapamadığın için kabullenirsin ve gereksiz olarak görüp küçük hayatının keyfini yaşarsın.
Ekonomiyi kıyaslarken asgari ücrete kaç kilo et, asgari ücrete kaç ekmek diye hesaplıyorsunuz ya. Benim onun içinde kattıklarım farklı ondan anlaşamıyoruz
Malum, insanların temel ihtiyaçları var. Yeme-içme (yaşayacak kadar), barınma (başımızın üstünde bir dam olsun da), eğitim (okumayı biliyorsan gerisi boş) vs.
Bu ihtiyaçları insanlar yaşamlarına öyle entegre etmiş ki, yaşama sınırının üstündeki her şey bir fazlalık, israf.
Benim kahve içmem benim ihtiyacımdır, yılda bir tatile çıkmam ihtiyaçtır. Arada bir sinemaya gitmem ihtiyaçtır. Şahsen bunlar benim İHTİYACIM.
Gelgelelim diğer kesime;
Abi ne güzel yaşıyoruz diyor.
Nasıl yaşıyorsun diyorum,
Başımda dam, karnım tok, tamam işte!
Kardeşim İstanbul'da yaşıyorsun. En son ne zaman bir yerini gezdin diyorum,
İşten güçten zaman mı var diyor.
En son ne zaman tatil yaptın?
2 sene önce memlekete gitmiştim.
Konuşma devam ederken tabi sıralamalar başlıyor. Bak Fatih Sultan Mehmet Köprüsünü yaptılar Osmangaziyi yaptılar Avrasya Tüneli var.
Arkadaşım sen bir yere gidemiyorsun ki niye övünüyorsun. Avrasya'ya o parayı vermemek için ekstra 1 saat trafikte kalırsın, Osmangaziyi FSM'den görebildiğin kadar gördün. Neyin havasını yapıyorsun diyorum.
...
Bence kimsede sorun yok. Yediğimiz önümüzde yiyemediklerimize bakmayalım bile.
Aslında sadece yaşamak adlı kelimenin kişiden kişiye değişen tanımından dolayı böyleyiz.
Ben tatile çıkarım, kahvemi içerim ve gezerim ama yaparken söylenirim, biriktirir başka yerlerden kısarım. Sen hiç yapmadığın için yada yapamadığın için kabullenirsin ve gereksiz olarak görüp küçük hayatının keyfini yaşarsın.
Ekonomiyi kıyaslarken asgari ücrete kaç kilo et, asgari ücrete kaç ekmek diye hesaplıyorsunuz ya. Benim onun içinde kattıklarım farklı ondan anlaşamıyoruz