Yıldızları Kovalamak

Karantina günlerinde güzel geleceğini düşündüğüm uzunca bir konuyla karşınızdayım. :)

Fotoğrafçılık dalları arasında en zahmetlisi ama bir o kadar da eğlenecelisi astro fotoğrafçılıktır belki de. Bazen tek bir kare için uzun yollar gitmeniz, saatlerce beklemeniz ve o tek kareyi oluşturmak için onlarca belki de yüzlerce farklı kare çekmeniz gerekebilir. Bunun yanında oldukça pahalıdır da. Hem ekipman hem de lojistik olarak, normal fotoğrafçılığa göre kişiye daha fazla fatura çıkartabilir. Sizden milyonlarca kilometlre uzaktaki devasa yıldızların toplu iğne başı gibi görünen ışıklarını yakalamak için ciddi anlamda iyi ışık alan, keskin, diyafram değeri düşük bir lens gerekiyor, ki bu tür lensler ciddi anlamda pahalı oluyor. Bunun yanında doğru ayarları bulmak, doğru açıda çekmek de büyük bir zorluk getiriyor. Üstelik çektiğiniz ortamla da son derece bağımlı bir aktivite. En küçük ışık kirliliğinde ya da nem artışında fotoğrafınızı mahvedebilirsiniz.

Kısaca limitlerde bir fotoğraf dalı. Her konuda limiti zorlayan ve başarı oranı ciddi anlamda düşük bir dal. Bazen onca uğraşınıza, emeğinize rağmen eli boş dönebilirsiniz de.

Astro fotoğrafçılığın kendi içinde bir çok dalı var. Ultra Geniş Açı lenslerle gökyüzünü tarayıp uçsuz bucaksız evreni fotoğraflayabileceğiniz gibi, "Star Tracker" diye adlandırılan güdümlü yıldız izleyiciler yardımıyla telefoto lensinizi kullanıp galaksileri, nebulaları veya yıldız kümelerinin yüksek çözünürlükte fotoğraflarını elde edebilirsiniz.

Ama en çok yapılanları ve (görece) daha ekonomik olanları Samanyolu'nu fotoğraflamak veya kutup yıldızına odaklanıp yıldız izleri oluşturmak.

Bu yazımda da, geçtiğimiz yaz başımdan geçenleri ve deneyimlerimi anlatacağım. :)

Yıldız fotoğraflamaya başlamadan önce yapılması gerekn ilk iş, ekipmana göre saha çalışmasıdır. Samanyolu'nu çekecekseniz Sagittarius A ve Sagittarius B cisimlerine, kutup yıldızını çekecekseniz Ursa Minor yani Küçük Ayı takım yıldızına yüzünüzü dönmelisiniz. Sagittarius cisimcikleri, Samanyolu'un kalbinde yer alan ve çok yüksek derece ısı, ışık ve dalga yayımı yapan cisimler. Sagittarius A'nın süper kütleli karedelik olabileceği düşünülmektedir.

Polaris ve Yıldız İzi

Önce Polaris'i bulalım. İlk başta pusula yardımıyla kuzeye bakıyoruz. Ardından Yıldız takip uygulamamızı da kullanarak (Ben Star Tracker kullandım) Ursa Minor'un olası yerini saptıyoruz ve deneme çekimi yapıyoruz.

Mesela bu fotoğraf, Ursa Minor'e bakarken çektiklerimden biri. Şansıma kareye kayan bir yıldız da girmiş. Mavi ile işaretlediğim ise Ursa Minor'un ta kendisi:

ursa minor polaris.jpg


Ursa Minor'un kuyruğundaki yıldız ise Polaris, yani kutup yıldız. Yıldızı ya da takımı tam hassasiyette bulmamıza gerek yok, zira ultra geniş açı ile gökyüzünü tarayacağız. Bu nedenle önemli olan Polaris'i kadrajın ortasında bir yere getirmek:

ursa minor polaris zoom.jpg


Bundan sonrası ise tamamen teknik. Kamramızı ayarladıktan ve tripodumuzu sağlama aldıktan sonra kameramızda pozlama, diyafram - ISO - Enstantane ayarlarını yapıyoruz, 15 saniye pozlama ve 30 saniye interval girdikten sonra kameramızı çalıştırıyoruz. Burada en dikkat edilmesi gerek şey yıldızların nettliğini kaybetmeden bütün parlaklığını almak. Bunun için de pozlama süresi büyük önem arz ediyor. Odağınızı küçülttükçe yani geniş açıya doğru gittikçe daha uzun süre pozlama yapabilirsiniz. Bu da daha fazla ışık demek. Ama crop sensörlü bir makine kullanıyorsanız, uzun çekimlerde sensör ısınabilir dolayısıyla da fotoğrafta kırmızı harelenmeler oluşabilir. 15 saniye çekim ve 15 saniye dinlenme yeterlidir.

Tabii çekim esnasında kendinize de dikkat etmeniz lazım. Gecenin bir vakti bilmediğiniz bir yerde yanlız olmak pek güvenli olmaz. Özellikle de yaban alanlarda. Bu nedenle yanınıza gerekli teçhizatları almanız gerek. Ayrıca 4 saate yakın çekim olacağı için koltuk da şart. :)

Bu sene iyi bir telefonun olmadığı için çekemedim ama geçmiş senelerde, "setup" olarak bunları kullanıyordum. Tabii bayağı değişti. Özellikle tripod ve lens:

IMG-5720.JPG


Onca uğraş sonucu fotoğrafları çektik ve artık elimizde onlarca gökyüzü fotoğrafı var. Geriye bunları işlemek kaldı.

Öncelikle her fotoğraf dosyasına aynı ayarı uygulamamız lazım. Bu iş için biçilmiş kaftan ise Lightrom. Fotoğrafları RAW olarak çektiğimizi de varsayarsak, en iyi seçenek Lightroom.

Lightroom'da fotoğraflara ışık, beyaz dengesi, kromatik bozulma, distorsiyon düzeltmesi, keskinlik ve parazit kaldırma gibi işlemler sonucunda jpeg fotoğrafları elde ediyoruz. Artık bunları istiflemek kaldı.

Yıldız izleri, temelinde yıldız noktalarının birleşmesi sonucu oluşan çizgilere dayanır. Dünya, Kutup Yıldızına odaklı döner, dolayısıyla Kutup Yıldızı'nın gökyüzündekiş yer değiştirmesi yok denecek kadar azdır. Etrafındaki yıldaz ise dünyanın hareketi sonucu Kutup Yıldızının etrafında dönüyormuş gibi görünür. Yani temelde yıldızlar kendileri resim çizer. :)

Sequator veya StartStax uygulamalarıyla fotoğraflarımızı istifliyoruz. Photoshop'ta da yapılabilir ama ben, comet moduyla timealapse de yapacağım için StarStax'ı seçtim.

Ve final dosyası işte böyle:

5.jpg


Ortada gördüğümüz küçük nokta, az önce beraber bulduğumuz Polaris. Çizgilerden bazıları uçak izleri, bazıları ise gerçek yıldız kayması izleri. Bu fotoğraf nispeten az dosyadan oluşuyor, 120 kadar dosya var.

400 kadar dosya ile yaptığınızda ise sonuçlar böyle oluyor:

400.jpg


Tabii en güzeli, bu görüntünün önüne bir obje yerleştirebilmek. Ama bu, Türkiye'de cidden zor zira çekilecek çok yer yok ve ciddi anlamda zahmetli ve pahalı olabiliyor ulaşım. Ama tabii bu işin hastaları ya da tutkunları için pek bir önemi yok bunların. :)

Bunlar da yine başka çekimlerim:

1.jpg


2.jpg


3.jpg


6.jpg



Sagittarius A ve Galaksinin Kalbi

Yıldız izleri gibi, Samanyolu Galaksisi'ni çekmek de benzer aşamalarla gerçekleşiyor. Bulmak daha kolay, zira Samanyolu'nun izi kapkaranlık bir gecede çıplak gözle rahatça seçilebiliyor. Ama doğru noktayı yakalamak zor, hele ki Türkiyede.

Samanyolu'nun kalbini fotoğraflamak için Türkiye'deki en ideal dönem yaz dönemi. Dolunaysız ve nemsiz bir gecede, saat 10'dan 11'e kadar güzel fotoğraflar çekmek mümkün. Tabii bizim ve Kuzey Yarımküre'de bulunanlar bir şanssızlığı şu, galaksinin parlak olan kısmı, genelde ufka yakın seyrediyor. Dolayısıyla parlak kısmı yakalamak hem zor hem de gözlem süresi kısa sürdüğü için hata yapmaya şansınız yok.

erdek2.jpg


Bunlar da 50mm f1.8 ile çektiğim kareler. 1.8 diyaframın avantajları çok fazla, çoğu görünmeyen yıldızı kadraja alabiliyor, ama kadraj dar.

galaxy stacked full.jpg


galaxy stacked non merge.jpg


galaxy stacked.jpg


Tabii bu çalışmaların bir bedeli de var. En nihayetinde, bu fotoğraflar birer timelapse oluşturacak. Dolayısıyla fazlaca detay içermeliler. Ve bu nedenle çok fazla yer kaplıyorlar:

dsdsdsd.PNG


Tüm bunların sonunda ortaya çıkan Timelapse ise bu şekilde:

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Evet, deneyimlerim böyleydi. Zahmetli ve yorucu ama cidden keyifli bir iş, astro fotoğrafçılık. :) Yıldızlarla dolu bir gökyüzüyle bir gece geçirmek bile ürpertici bir duygu. İnsanın küçüklüğünü ve önemsizliğini hatırlatıyor. :)

Yorumlarınızı, fikirlerinizi ve görüşlerinizi merak ediyorum bu konuda. Umarım bu karantina günlerinde can sıkıntınızı giderebilmişimdir. :)
 
Son düzenleme:
Eline sağlık. Ben de 70D ile 14 bit Raw video çekme peşindeyim, ama hafıza kartlarım yavaş kalıyor maalesef. 10 saniyelik Raw görüntü 500 MB olunca... Üstelik 720p!
 
Son düzenleme:
Okumadan beğeni muhteşem attım ama bu işin en büyük sırrı sabır ve pes etmemek galiba. Ben onca uğraş sonrası görüntü çekemeyip kaçırsam işi bırakırdım. Ben neden üzüldüm. (!)
 
Eline sağlık. Ben de 70D ile 14 bit Raw video çekme peşindeyim, ama hafıza kartlarım yavaş kalıyor maalesef. 10 saniyelik Raw görüntü 500 MB olunca. Üstelik 720p.
70D RAW görüntü çekiyor mu hatırlamıyorum, ama benim Timelapse dediğim videolar tek tek karelerden oluşuyor, kareleri de RAW olarak çekiyorum.

SD kartlar hız açısından fiyasko maalesef. Lexar'ın hızlı bir kartı var, onu kullanıyorum. En ideali CF kartlar aslında.

Cidden buffer hızı sorun yaratabiliyor.
 
70D RAW görüntü çekiyor mu hatırlamıyorum, ama benim Timelapse dediğim videolar tek tek karelerden oluşuyor, kareleri de RAW olarak çekiyorum.
Magic Latern ile 14 bit Raw video desteği geliyor. Aynı senin kare kare fotoğraf çekip, bunları bir videoda birleştirmen gibi. Her kare bir CR2 boyutunda oluyor. Biliyorsundur zaten.
SD kartlar hız açısından fiyasko maalesef. Lexar'ın hızlı bir kartı var, onu kullanıyorum. En ideali CF kartlar aslında.

Cidden buffer hızı sorun yaratabiliyor.
SD kartlar gerçekten sıkıntı. Hızlı bir tane alayım diyorum, neredeyse 120'lik SSD fiyatlarında. Ama Raw video çekmek gerçekten değiyor. Çok kaliteli görüntüler çıkıyor ortaya.
 
Muazzam fotoğraflar çekip büyük bir işçilikle işlemişsiniz tebrik ederim başarılarınızın devamını dilerim.
 

Geri
Yukarı