Hayatınızda yeni sayfa açmanın yolu dibe vurmaktır

Ölmek iyidir aslında. Hiç sıkıntın sitresin kalmıyor. Şimdi YGS telaşı var 1 günde 5 tane derse çalışıyorum. Kafa kalmıyor kendime zaman ayıramıyorum.
 
''Kaybettim! artık hayatta tutunacak hiç bir dalım kalmadı'' deyip hayatına son vermek midir?
''Kaybettim! ama tekrar geri kazanabilirim'' deyip hayata 4 elle sarılıp ''kaybettiklerimi geri alabilirim'' demek midir?
İster maddi ister manevi, hiç fark etmez.

Şu kazanma olayına gelirsek (Eş, Dost, veya Para): Evet, insan oğlu kazanmak için mutlaka bazı bedeller ödemek zorunda... Bu bedel, kimisi için yalnızca bileğinin emeği, kimisi için ise yaşamak için öldür, veya doymak için aç bırak taktiğidir. Burayı açmama gerek yok sanırım, zaten anlaşılmayacak bi tarafı yok.

Mevcut olanı kaybetmek... Bu aslında hayatın sonu demek değildir. Evet, insanın gözünü bi açmada her şeyin yok olduğunu görmek, asla dayanılacak bir durum olmayacaktır, ama bu yine de hayatın artık bittiği anlamına gelmez. Böyle bir düşünce bana göre ikinci bi zayıf noktadır yani ikinci kez yapılacak olan hata demektir.
Hayat, biz ancak toprağa gömüldüğümüzde son bulur.
Kaybedilen ister maddi ister manevi olsun, her şekil geri kazanılır.
İnsan elindekilerin değerini gerçekten kaybedince anlıyor Erkan abi. Ancak kaybedilen her şeyin kazanılabileceğine asla inanmıyorum.

Hayat tecrübelerine ve kişiliğine, bilgine ve fikirlerine saygım sonsuz. Kaldı ki bu hayatta acı denilebilecek hiçbir ama hiçbir şey de yaşamadım, hayat benim için hep güllük gülistanlıktı, etrafıma baktığımda halime şükrediyorum her defasında. Karıymış, kızmış bunlar zaten hava civa, doğanın kanunda yazıyor zaten bunlar :) Ama şu noktada inanılmaz derecede haklısın ki o da şu ; "Kaybettiklerimizin ardından kendini kaybetmektir asıl kayıp olan şey"

Daha ben 3 gün önce her zamanki bisikletçime gittiğimde karşımda yine aynı kişiler vardı. 1 gün önce neyse 1 gün sonra da gördüğüm kişiler aynı kişilerdi.
Ama aralarından birinin, yarım saattir aralıksız bisiklet üzerine konuştuğumuz birinin daha dün gece babası kendini evlerinin bahçesindeki ağaca asmıştı.
Allah Allah dedim, acaba şakamı? Nasıl bu kadar güçlü olabilir bir insan? Ağlaması gerekmiyor mu? Acaba fazla ağlamaktan kafayı mı yedi?

Ama işte dışarıdan zayıf gördüğün insanlar kendi içlerinde sanıldığından çok daha güçlüler. Hayata 4 elle sarılmak diye ben buna diyorum.
Giden gitmiştir, babası bir daha gelmeyecek. Babasını bir daha geri kazanamayacak. Aradan geçen zamanı bir daha geri kazanamayacak.
Ama o andan itibaren sahip olduğu zamanı, kendine eziyet ederek geçirmeyecek.

Bu konudaki şahsi tezim şudur : İnsan her şeyini kaybederse, sahip olduklarının kıymetini gerçekten anlar ancak asla geri kazanabileceğinin garantisi yoktur. Umarım sizinle aynı fikirdeyimdir.
 
@BilgisayarKurdu, evet, aynen öyle, katılıyorum sana.:)
Fakat şu ''Garantisi olmayan, Bazıları, Her şey'' olayını kısaca açalım:
  • Mesela; ölüm asla geri gelmez. Pişmanlığı da çözüm değildir. (Diyelim ki; öldürüldünüz ya da öldürdünüz, buna ne pişmanlık ne de vicdan azabı çözüm olmayacaktır.) Artık ölen mezarda, sağ kalan ise hapiste çürüyecektir.
  • 60-70 yaş sonrası, servetini kaybetmiş bir insan; kayıp ettiği servetini asla geri getiremez, buna ne ömrü ne de gücü yetmez artık. (Tabi mucizeler hariç, insan hayatında mucizeler, 2-3 joker hakları vardır) Bunların dışında çözümü olmayan hiç bir şeyi görmedim açıkçası.:)
Arkadaşınızın olayına gelirsek; evet, bazı insanlar aslında çektiği acısını asla dışa yansıtmazlar, (Yıkılmadım Ayaktayım...) bu onların çok güçlü olduğunu yansıtıyor da diyebiliriz. Fakat bi de şöyle karakterler var:
  • Vurdum duymaz, Kalpsiz... Dünya batsa umurlarında olmaz, keyiflerine bakarlar hep. Bunlar kalbi yalnızca kanı pompalasın diye taşırlar.
  • Bir diğeri ise; Zayıf... 1500 Kg'lık kasaya 250 CC'lik motor taşırlar. Sen artık ona ''Yahu mübarek, dünya halidir, olur böyle şeyler'' de dur. Ona göre hayat artık bitmiştir.:)
 
Anlatmak istediğim şeyi anlatamamışım. Bakınız efem,
elbette kaybedilen her şey geri kazanılamaz, ancak bahsettiğim durum bununla ilgili değil. Öte yandan, "her şey"den kastımı açıklayayım kavram karmaşası daha da büyümeden. Her şey demek; istediğiniz her şey demektir. Aç gözlü bir insan "önünde göremediği her şey"i ister. Daha doyumlu bir insan da ne istediğini bilir ama, bakmayın siz, istediklerini aldıktan sonra daha çok ister. Dolayısıyla insanlar aç gözlüdür ancak, değinmek istediğim nokta bu değil tabi. Kaybedilenleri geri kazanma isteği de geride bıraktığınız güvenlik hissiyatına geri dönme isteğinden ötürüdür ki, ölünce eğer, öteki dünya hesaplarını falan hesaba katmaz isek, herhangi bir isteğiniz kalmaz. Zira her şeyi beynimiz sayesinde gerçekleştiriyoruz ve bunların bir çoğu şuan için bilimsel olarak anlamsız bir yaşama isteğinden ötürüdür. Bu eleman ölünce her şey biter. Yani ciddi manada yok olursunuz ve sanıldığı üzere korkulacak bir şey değildir, tekrar edeyim; öteki dünya olayını hesaba katmaz isek, çünkü tüm algılarımız, korkularımız, mutluluğumuz beynimizde dalgalanan bir yaşam isteğinden kaynaklanıyor.

Toparlayayım, eğer camdan oluşmadığınızı, üzerinize toprak atılmadığı sürece hiçbir şeyin bitmediğini kavrarsanız, her şeyi kazanabilirsiniz. Ölen babanızı hayata geri döndüremezsiniz, bu bir gerçek ancak bunu bir saplantı haline getirip her şeyi unutup ağıt yakmak sapıklıktır zira siz kendi hayatınızı yaşarsınız.

Bunun dışında tüm ömrümüzü besi hayvanları gibi işten eve, evden işe geçirmek de saplantılı, aptalca ve anlamsız bir hayattır. Bu şekilde yaşayacağıma 40 sene dolu dolu yaşamayı tercih ederim. Tabiki bunu yazdıktan sonra yarın okulda yazılı kağıdını yırtıp gözetmene " JUST DO IT!" diye bağıracağım. Orası ayrı bir kafa ayarı konusu tabisi.

El-Özet'Ül Guddüs: Yazar aslında ne demek istiyor kısmı: Kazanabileceğimiz şeyleri kazanamamızın sebebi kaybedeceklerimizi fazla düşünmemizdir. Tüm bunlardan en kestirme kaçamak yapmanın yolu ise dibe vurmaktır. Kaybedecek bir şey yoksa, kazanamayacağınız hiçbir şey yoktur!

Konuyu toparlamak için kendimi yırttım ama anlatmak istediğim çok basit bir şey. Azcık dağılmış olabilir :yokartık:
 
Allah canını almasın, benim de kafamı karıştırdın:D
Düşünüyorum... düşünüyorum... Dur, şöyle bi cevap vereyim:
''Her Şey'' her şey demektir. ''Genelde'' olsa haydi neyse.:rolleyes:
''Her şey'' kısmını geçtikten sonra hemfikiriz aslında.

Fakat, Evden İşe- işten eve olayı ancak Çitanın Ceylan avı bıraktığı gün son bulur!
Ha yok, ben işin alaveresine gidip enayi sırtında geçinirim, der iseniz, evet, bu da mümkündür. (Tamamen vicdani yani) Yoksa bol paralı-rahat bi hayatın ömür boyu sarf edilen çaba ile elde edildiğini bilmediğinizi sanmıyorum.:) 10 sene çalıştın çabaladın ve ''dur 1 sene de yan gelip yatayım'' dediğiniz an, o 10 sene harcadığınız çabayı unutun. çünkü o artık midenizde.:D

Kaybetme korkusu İnsanların genelinde var mı? Evet var. Eğer bu korku olmasaydı insanlar Zombiler gibi birbirlerini yerler miydi sanıyorsunuz.
 
"Kaybedeceğiniz hiçbir şey yoksa kazanamayacağınız hiçbir şey yoktur" Çok afilli bir film afişine benzemiş. Sizce bir insanın kaybedecek bir şeyi olmaması mıdır dibe vurmak ? Çünkü bana sorarsanız her zaman kaybedecek şeyler vardır o halde kazanamayacağımız şeyler de vardır. Dibe vurmak eğer her şeyi kaybetmekse yeni bir sayfa açmak imkansız.
Eğer benim gibi inançsız bir insan iseniz arkanızda hiçbir zaman sizi kollayan bir varlığın olmaması hissi hiçbir zaman ileriye dönük bir kaygı duymadan yaşamanıza izin vermez. Ve tüm dinlerde vaad edildiği gibi sonsuza kadar yaşamayacağını, her an yaşamının son bulma ihtimalini göz önüne alan biri sizce her şeyi kaybedip dibe vurma cürretini gösterebilir mi ?
Velhasıl kelam
Lafı uzatmanın anlamı yok 3 saatlik felsefe sınavının ardından çıkmış biri olarak beynim alev almadan önce uyuyayım en iyisi. er34po Dostum ismini çok duyuyorum burada bu yazıya da bir bakıver fikrini almış olayım tanışmışta olayım :redface:
 
Hayat bir çok şey yapılabilecek kadar uzun, tek bir hayatta yatırım yapmak için fazla kısadır. Bakınız, kimse çalışmamalı demiyorum. Elbette "enayi sırtı"nda da geçinirsiniz, ki ne demek bilmiyorum, banklarda yatıp kalkmak olarak okuyorum, ancak olması gerekenin bu olduğunu söylemiyorum, ki zaten olması gerekeni anlatmaya çalıştığım da meçhul. Çita elbet ceylanı avlasın hocam, ceylan derisi bir kaban da yapsın kendisine, hakkıdır! Ancak insanlar ile hayvanlar arasında bir fark vardır ki, insanlar dibi görünmeyen bir kuyu gibidir, hayvanlar dümdüz bir çayır çimen... İnsanlar komplike varlıklar ve de yorumlamaları çok farklı işliyor. Hayvanlar genel olarak sadece hayatta kalmayı düşünürken, bu bir insanın düşündüğü en son şeydir. Dolayısıyla bir insanın düşündüğü tek şey karnını doyurmak değildir, çitaların aksine :inek:

Bir insan dilediklerini yapmak için çalışmalıdır. Yani eğer bir kişi, bir şirket kurup parayı avucuna almak istiyorsa, elbette yapması gereken budur ancak; eğer bir insanın istediği şey bir doktor olup tüm hastalıkları iyileştirmek de (ki bu bir hayal), buna rağmen hala para peşinde ise, 10 sene çalışıp çalışmaması ne ifade eder ki? En nihayetinde yaptığı hiçbir şeyin kendi için bir anlamı yok, böyle bir hayatı kim niye istesin ki?
Bak yine beynim bulandı. Bu arada kaybetme korkusu olmayınca insanlar birbirine girmezdi herhalde. Ama o bambaşka bir olay.

Bu arada inançsız olmanız bir durumu değiştirmiyor kral hocam. Ayrıca yazdıklarımda özellikle dini durumlardan uzak durmaya çalıştım... Ayrıca kimse kendini dibe vuramaz zaten. Yok öle bir şey yani. Ama biz oldu diyoruz işte.:ciplakayak:
 
@Qwerty delisi, enayi sırtı, bankalardan yatıp kalkma ya da benzeri mesleklerden ibaret değil.
Çita Ceylan olayı da örnekti. Rahat bir hayat, dilediğini alabilmek için ömrü boyunca mücadele etmek gerekmektedir.:)

@English Teacher, ''Dibe vurmak eğer her şeyi kaybetmekse yeni bir sayfa açmak imkansız.'' Buna kişiye göre değişir demek daha doğru olur.
''Artık bitti'' deyip dünyadan elini çekip hayatına son verenleri de ''Yeniden başarabilirim'' diyenleri de görmeniz, duymanız mümkündür şu hayatta. Bunun inançla alakası var mı diye soracak olursanız, evet, bence var. (Umudun yitikliği bana göre inanç ile ilgili... Bu hayatta bir çok defa yokuş aşağı ve de yukarı çıktım. Yani inerken de çıkarken de her daim yardım dilendim benzeri olmayandan)

Tanışmasına tanışalım da, tanışma teklifiniz de avatarınız gibi alaycı olmuş dostum.;)
 
Uyarı! Bu konu 9 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı