Taklit.
Türk insanı taklitçidir. Ne anlama geldiğini bilmediği kuran ayetlerini okuyarak, ne okuduğunu bile anlamadığı namazı kılarak ahlaklı olacağını sanır. Ama bilmez ki okuduğu ayetler çalma diyor, rüşvet verme diyor, yalan söyleme diyor. Türk insanı namaz kılar, oruç tutar fakat yalan söyler, hırsızlık yapar. Sadece birinin mülkünden, cebinden para çalmak değildir hırsızlık. Türk insanı işçi olur, şirketten çalar. Memur olur, devletten çalar. İşveren olur, işçisinin emeğini çalar. Kamu yöneticisi olur, vergi çalar.
Türk insanı çelişkiler içindedir. Devlete saygı duyar, devletten korkar. Buna rağmen devletten çalar, devletin malını deniz görür. Doktora saygı duymaz. Öğretmene saygı duymaz. Bu insanların çocukları okur, önemli yerlere gelir. Önce bir köylünün, şehirdeki esnafın zihniyeti artık devletin önemli kademelerindeki bir idarecinin zihniyetidir.
Türk insanı taklitçidir. Türk insanı Avrupalı'ya görünüş olarak benzeyerek bilimde ve teknikte ileri gideceğini zanneder. Kendi kültürü ile harmanlanmış değerleri reddeder; fakat Avrupa dini kültürü ile harmanlanmış değerleri benimser. Kendi kültürüne kazınmış adetleri Arap adeti diye reddeder fakat Avrupalı adetleri pagan, katolik, helen, roma adeti değildir. Moder olan budur onun için. Türk insanı taklitçidir. Modern olanım giyimini benimser. Adetlerini benimser. Ya Avrupalı gibi görünmeye çalışır ya Arap gibi ya da Koreli gibi görünmeye çalışır. Kendi olmaktan hep korkar.
Bu sebepler, batı ile doğu arasında kalmış Türk insanı devlet zihniyetine sahip idareciler çıkaramaz. Çünkü artık doğru devleti inşaa etmek
çöplüğün üstüne bina kurmaktır. Eğitim sistemi, adalet sistemi, ekonomi, sağlık aklınıza ne gelirse gelsin ahlaki yeterliliğe sahip olamamış Türk insanının aynası olan yöneticilerin elinde oyuncak olmuş ve kaosa sürüklemiştir. Tarladaki mahsulü pazarda üçkağıt ile satmaya çalışan köylünün aynasıdır ülkeyi şahsi çıkarlar için satmaya çalışan yöneticiler.
Çözüm?
Herkes kendi kapısının önünü süpürsün. Tüm şehir temizlenir.