"BediuzZaman" Kelimesinin Kullanımı

Mevlana ile yanlışlıkla karıştırdığımı söyledim. Bakın ben size delili ile gösteriyorum. Siz ise "O insanları bunu es geçmezler" diyorsunuz. Bu kadar basit bir bilgiyi bile "bir bildikleri vardır ki söylemişler" diyorsunuz. Peki said nursinin o kitabı kendisine Allah tarafından yazdırıldığını iddia etmesine ne diyeceksiniz? "Bu kitap bana yazdırıldı" diyor. Bana Bediuzzaman isminin kullanılabileceğini eğer delili ile gösterirseniz (ki öyle birşey yok) o zaman bunu dikkate alırım. Bahsettiğiniz diğer lakapların hiçbirinde bu şirk türü yoktur. Hepsi mâkul olan lakaplardır.

Hiç bir ilim üstünlüğü insana "tüm zamanların bedisi" lakabını kazandırmaz, çünkü bu insanüstü birşeydir. Eğer olsaydı Peygamber (s.a.v)'e verilirdi.
Bu lakapların o insanlara verilmesinin nedeni o insanların yapmış oldukları işler sonucunda onlara karşı bi nevi teşekkür anlamında olmakla birlikte onların yapmış oldukları işlerin büyüklüğünün ve o insanların büyüklüğünün anlaşılması için bu lakaplar o insanlara verilmiştir. O kitabın Said Nursi'ye Allah tarafından yazdırılması konusuna gelirsek bazen hayatımızda gelişen olaylar hayatımızdakı bazı ilginç olaylar (en basitinden görmüş olduğumuz bir rüya bile) bize yol gösterip bize bazı ipuçları verebilir. Said NUrsinin bu sözü söylemesinin nedeni de budur diye düşünüyorum. Bu arada yazımın başlarındaki büyük insanlar sözünü yanlış anlamayalım çünkü her insan eşittir. Yapmiş oldukları işlerden dolayı böyle bir ifade kullandım.
 
Aşağıdaki linkini verdiğim Osmanlıca lügatlerden "Bediüzzaman" kelimesinin anlamına kendiniz de bakabilirsiniz. Görüleceği üzere öyle tehlikeli şirk kokan anlamı yok. Ayrıca neden bu zamana kadar hiçbir İslam aliminin Bediüzzaman lakabına itirazı yok ? Eğer olsaydı zaten gündeme gelirdi.

http://www.osmanlicaturkce.com/?k=bedi%FCzzaman&t=%40

http://www.sozluk.net/index.php?word=bediüzzaman&sozluk=osmanlica

http://ebrulisozluk.net/#

http://sozluk.babylon.com/bediüzzaman/
İşte bu son söylediğiniz, doğruya karşı olan yanlış bir bakış açısı. Karşınızdaki hakikate karşı gözlerinizi kapatmak. Ben size arapçada ki kullanımının nasıl bir anlamı olduğunu söylüyorum, siz "bu kadar alim bunu görmemiş mi" diyorsunuz. O isimde "el" takısı olduğu sürece "mevcut zamanın bedisi" değil "tüm zamanların bedisi" anlamına gelir. Gidin arapçada "el" takısının kullanımına bakın. Eğer bu şahısa "el-basiyr" denilseydi bunu farklı yorumlamaya çalışacaktınız fakat yorumlar gerçeği değiştirmez. "el-basiyr" kelimesinin insanüstü bir anlamı oluyor fakat aynı şey "el-zaman" kelimesine gelince farklılaşıyor.
 
Merhabalar,
İnatlaşmayı sevmem. Kabalık yapıyorsam bağışlayın ama bu 4 lügatin de kelimeye sizin bahsettiğiniz anlamı vermemesi tesadüf mü? İsterseniz konuyu bağlayalım. Sizden bahsettiğiniz anlamı veren birkaç lügat linki isteyeceğim. İddia sahibi sizsiniz. İspatlamak da size düşer. Buyrun söz sizin.
 
Yazımda da belirttiğim gibi o lakaplar kelimenin bire bir anlamını ifade etmez onların farklı anlamları vardır. İnsanların yapmış oldukları şeylerin önemini belirtmek için kullanılırlar
 
Lütfen tartışmaya devam etmeyin. Kardeşlerim, bu Dünya' ya her 100 yılda bir müceddid gelir ve bunlar farklı lakaplara sahip olabilir. Son gelen müceddid Said Nursi' dir. O da görevini yaptı ve gitti. Ahir zamandayız sizlerin de bildiği gibi. Bediüzzaman kelimesinin asıl anlamı asrın mükemmel insanı demek. Yaşadığımız son asırda Said Nursi kadar bilgili, dinine düşkün bir alim gelmdeiğine göre. Bediüzzaman lakabı elbette Said Nursi' ye aittir.
 
Tekrar gündeme getiricem kusura bakmayın.

Şöyle bir risaleleri okuyacak olursak ölülerden yardım istemek, kendini peygamber zannetmek, "bu kitap Allahtandır" demek gibi bir çok şirk ve yanlışlık göze çarpar. "Bu kitap Allahtandır", eğer bu söz "Allah ilham verdi, sonuçta herşey Allahtan" gibi bir mantıkla yazılmışsa. çok saçma bir mantıktır. Zaten herşey Allahtansa neden bu kitabın yazılışına ayrıca vurgu yapılıyor? İşte o zaman görüyoruzki burada farklı bir anlam kullanılmıştır, o da "bu kitabı Allah bana yazdırdı, bu kitap Allah katındandır" gibi bir anlamdır, yani kendini peygamber zanneder.

Eğer o kitap 1. mantıkla yazılmışsa sadece mantıksız değil ayrıca yalandır. Çünkü Kuranı okursak insanların yaptığı ve yapacağı hiç bir olaya Allah karışmaz bunuda şu ayetten anlarız; "Her insanın kaderini kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız" İsra 13. Yanı bir insan ne yaparsa yapsın "kitap" dahi yazsa bu Allahtan değildir. (Hâlâ 1. mantıkla yazılmış diyenler varsa ben daha açıklama yapmam, bakın size Allahın sözünü yazdım, onada inanmayacaksanız yapacak bir şey yok)

2. mantıkla yazılmışsa zaten bu kesinlikle şirktir, bunu bu ayetten anlıyoruz; "Onların bazısı, kitapta olmayanı kitaptan sanasınız diye dillerini bükerek kitabı taklit eder ve Allah katından olmadığı halde, 'Bu Allah katındandır,' derler. Bile bile, Allah adına yalan söylerler". Âli İmran 78. Risaleleri okursak bir çok yazım yanlışı, mantık hataları vardır, hatta 2-3 dili harmanlayıp çok mantıksız bir dil kullanmıştır. Zaten bunu bildiği için bu kitabı çevirmeyin gibi bir şey demiştir.

"Bu kadar alim bunu görmemiş mi". İşte "o kadar alim" dediklerin gerçekte atalarının yaptığı şirke ortak olan, düşünmeyi bırakıp körü körüne inanan insanlardı. Şimdi sen doğruyu biliyosun, ben sana Allahın indirdiğine uy diyorum sadece kurana yani ama hâlâ ısrar edersen "yok ben geçmişteki alimlere inanırım" diye bu da sana Allahtan bir cevap; "Onlara, 'ALLAH'ın indirdiğine uyun,' dense, 'Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz,' derler. Peki, ataları bir şey düşünemiyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!" Bakara 170.


Psikolojik bakımdan kendini said nursi(bilerek küçük yazdım) gibi peygamber zanneden insanlar narsisttir. Her olaydan "Allah bana mesaj gönderdi" diyen bir insan ki şizofren olma olasılığı vardır. Her zaman söylerim, "Allah birdir" diyen birine, sırf sizin inandığınız bir gerçeği söylüyor diye, o insana inanacak değilsiniz.
 
Son düzenleme:
Şu linkte http://www.mumsema.com/arapca-dokumanlar/82247-arapca-dil-bilgisi-dersi.html el takısı kullanımı ile ilgili şu örnekler mevcut :

الْبَا بْ elbaab(kapı) yani belirli bir kapı

الْتِلْمِيذُ ettilmizü(öğrenci) yani belirli bir öğrenci

الْكِتَا بُ elkitaabu(kitap) belirli bir kitap

Bu durumda Bediüzzaman kelimesinde de el mevcut ise belirli bir zamanın güzelliği anlamına geliyor.

Şöyle bir risaleleri okuyacak olursak ölülerden yardım istemek, kendini peygamber zannetmek, "bu kitap Allahtandır" demek gibi bir çok şirk ve yanlışlık göze çarpar.

Said Nursi kendini peygamber mi zannediyor? Benim tanıdığım Said Nursi, pısırık bir insan değildir. Eğer farz-ı muhal böyle bir iddiası olsaydı kesinlikle bunu açıklardı. 31 Mart vakasından sonra birçok kişiyi asan Divan-ı Harbe verildiğinde mahkeme hakiminin yüzüne "Zalimler için yaşasın Cehennem" diyen, Çar'ın yeğeni ve Rus orduları başkomutanı Nikolay Nikolayeviç'e idam edileceğini bile bile boyun eğmeyen bir insan içindeki düşünceyi saklar mı? Aksini yapmış olsa tüm hayatını inkar etmiş olurdu. Bu hiç inandırıcı değil.

"Bu kitap Allahtandır", eğer bu söz "Allah ilham verdi, sonuçta herşey Allahtan" gibi bir mantıkla yazılmışsa. çok saçma bir mantıktır. Zaten herşey Allahtansa neden bu kitabın yazılışına ayrıca vurgu yapılıyor?

Bediüzzaman Said Nursi çok mütevazi ve samimi bir müslümandır. İslami literatürde iyi bir şey ortaya çıktıysa Allah'ın yardımı ile oldu ve sadece Rabbimiz'in bir lütfudur denir. Kötü bir şey ve kabahat ortaya çıktıysa da benden ve benim hatalarımdan dolayı böyle oldu denir. Said Nursi yazdığı kitapların beğenilmesi ve takdir edilmesi karşısında benlik, gurur, kibir gibi kötü duygulara kapılmamak için kendi deyimiyle "ihlası (samimiyeti) tam muhafaza etmek için" her zaman yazdığı kitapların Allah'ın lütfuyla ilham eseri olduğunu vurgulayarak talebelerine yazdırdığı kitapların çok uzun metinlere sahip olmalarına rağmen çok kısa sürelerde tamamlandığından sık sık bahseder.

Eğer o kitap 1. mantıkla yazılmışsa sadece mantıksız değil ayrıca yalandır. Çünkü Kuranı okursak insanların yaptığı ve yapacağı hiç bir olaya Allah karışmaz bunuda şu ayetten anlarız; "Her insanın kaderini kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız" İsra 13. Yanı bir insan ne yaparsa yapsın "kitap" dahi yazsa bu Allahtan değildir. (Hâlâ 1. mantıkla yazılmış diyenler varsa ben daha açıklama yapmam, bakın size Allahın sözünü yazdım, onada inanmayacaksanız yapacak bir şey yok)

Bu cümlelerinizden Abbasi hilafeti zamanında ortaya çıkan Mutezile mezhebi kokusu geliyor. Mutezile kişi kendi yaptıklarının haşa yaratıcısıdır der. Bir de bunun zıttı Cebriyye ekolü vardır. O da her şeyi Allah yaratır. Kişi yaptıklarında irade sahibi değildir yani sorumlu değildir der. Ehl-i Sünnet ise tam ortada durur. Ne insanın cüzi iradesini reddeder ne de Rabbimiz'in tek yaratıcı olduğunu reddeder.

Risaleleri okursak bir çok yazım yanlışı, mantık hataları vardır, hatta 2-3 dili harmanlayıp çok mantıksız bir dil kullanmıştır. Zaten bunu bildiği için bu kitabı çevirmeyin gibi bir şey demiştir.
İddianız ile ilgili örnek bir cümle veya paragraf paylaşın. Onun üzerinden konuşalım. Daha sağlıklı olacaktır.

"Bu kadar alim bunu görmemiş mi". İşte "o kadar alim" dediklerin gerçekte atalarının yaptığı şirke ortak olan, düşünmeyi bırakıp körü körüne inanan insanlardı.
Bu çok ağır bir suçlama. Bahsettiğim alimleri bırakın atalarını da şirkle suçluyor ve müslüman olmadıklarını söylüyorsunuz. Bu konudan emin misiniz? Eminseniz Said Nursi'ye Bediüzzaman lakabını veren alimlerin şirke girdiklerine dair yaptıkları söylemlerinden bir delil göstermelisiniz. Eğer onlar kafir değilse sizin kafir olma tehlikeniz var. Lütfen dikkatli olun. Bu tür işlerin şakası olmaz.

"Onlara, 'ALLAH'ın indirdiğine uyun,' dense, 'Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz,' derler. Peki, ataları bir şey düşünemiyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!" Bakara 170.
Ayette özel olarak bahsedilen kişiler Kureyş müşrikleridir. Bir önceki paragrafta bahsedilen müslüman alimleri, Kureyş müşrikleri ile bir tutmaya kalkmışsınız. Yine yukarıda olduğu gibi bu alimler veya ataları ile ilgili şirke girdiklerine dair delil sunmalısınız.

Güzel günler...
 
"Bediüzzaman" gibi "Mevlana" kelimeside insanı şirke götürür. "Mevla-na", "Efendimiz" anlamına gelir. Şunu biliyoruzki "efendi" kelimesini köleler kullanır. Yani ortada köle varsa ancak "efendi" olur. Bir müslüman için "efendi" sadece Allah olabilir, ona söylenebilir ki Allah bile insanı köle olarak görmez.


İlk olarak, adını daha önce duymadığım saçma bir mezhepten olduğum izlenimini ve ihtimalini sunmuşsunuz. :lanet:

Ama ondan önce sorularınıza cevap vereyim;

1) Sizin sorularınızın tek cevabı risalelerdedir. Risaleleri okursak çok açık bir biçimde görürürüz yazım yanlışlarını, mantık hatalarını, kendini diğer insanlardan üstün görüp değişik dualar ettiğini. Benden istediğiniz risalelerden 1-2 cümlelik örnek vermekse, bunu yapmam!. Her zaman o örneğe karşı bir açıklamanız olacaktır. Her zaman mezheptir, hadistir bilmem kim şeyhtir,gavstır, ölülerden yardım istemedir bu örneklere girip çıkıp Said'in sözünü doğruymuş gibi bir şekilde açıklarsınız ki bu da çevremde gördüğüm şeyler ki açıkladıkları örneklerde başlı başına bir şirk o da ayrı bir konu. Hayır zaten, biliyorum yediremeyeceksiniz ama, insan yazdı o kitabı yazım yanlışları, mantık hatalarının olması gayet doğal ama tabi Saidçiler için o insan değil ama yinede bunu kabul ettiklerini kabul etmezler her zaman korurlar.

2) O ayet Kureyş müşriklerine deniyor ama Kuran her dönemde geçerli olduğu için şuan bile benim çevremde "din ve sahte din"'in ayrımını yapamayan insanlarla dolu, onlara "Kuran okuyun, öyle bir şey Kuranda yok" dedikçe, "bunca alim, şeyh, şıyh, yanlış mı biliyor? atalarımız yalan siz mi doğrusunuz" gibi bir açıklama getirdikleri için günümüzde dahi gözlemlemek mümkün.

Baştaki konuya gelirsek;
Bu Saidçi arkadaşların her zaman tipik özelliği vardır, tartışmaya başlayınca sizi hemen farklılaştırırlar. Her zaman siz onların fikirlerine ve değişik inançlarına uymadığınız için farklı bir kalıptasınızdır. Onlardan değilseniz, onlara karşısınızdır. Aslında bu farklılaştırma her şeyhe, alim dedikleri zalimlere inanan insanlar için ortak, ama fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Şu hayatta bir sürü mezhepten oldum, sizin gibi saçma saçma mezhepten olduğumu iddia ediyorlar. Çok açık bir şekilde "Tarih"i araştıran bir insan mezheplerin saçmalıktan başka bir şey olmadığını anlar.

Kusura bakmayın ne kadar çok ayrıntıya girmek istesemde, o kadar çok tartışma yapınca konuşmanın nereye gidebileceğini seziyorum ve şimdiden bitirdim konuşmayı ama şunu söyleyeyim Saidin kitabını okudum benim "akılma, mantığıma ters" diyeyim.

Kurandan başka, "din" adı altında "yazdırılan kitap" okuduğunu zanneden, Allahtan başka şeyhinin, aliminin, gavsının sözünü dinleyen herkese çok güzel bir ayet vardır; "Sizin dininiz size, benim dinim bana." Kâfirun 6.
 
Merhabalar Hamza Bey,
Ben genelleme yapan insanlarla konuşunca canım sıkılır çünkü bir konuda genelleme yapan insanlar meselenin iç yüzüne nüfuz edememiş meseleye yüzeysel bakıyor diye düşünürüm. Ayrıca sanal konuşan insanları da sevmiyorum. Konuştuklarında hep kendi yargılarını söyleyip hiçbir somut örnek yada delil gösteremeyen insanları da sevmiyorum. O zaman karşılıklı münazaranın bir anlamı kalmıyor. O söylesin sen de dinle istiyorlar. Karşımdaki insandan birşey öğrenemeyeceksem ve fikirlerinden yararlanamayacaksam konuşmak çok da anlamlı gelmiyor bana.

"Bediüzzaman" gibi "Mevlana" kelimeside insanı şirke götürür. "Mevla-na", "Efendimiz" anlamına gelir. Şunu biliyoruzki "efendi" kelimesini köleler kullanır. Yani ortada köle varsa ancak "efendi" olur. Bir müslüman için "efendi" sadece Allah olabilir, ona söylenebilir ki Allah bile insanı köle olarak görmez.
Bakın mesajımın başında size Hamza Bey dedim. Şimdi siz bey, paşa, efendi oldunuz ben de köle mi oldum ? Medeni insanlar birbirlerine saygı gösterir ve sosyal yaşamlarında da hitaplarına ve sözlerine dikkat ederler. Bu kibarlığın göstergesi ve sosyal yaşamdaki uyumun sürekliliği için gereklidir.

İslamda "Arabın arap olmayana, arap olmayanın da arap olana üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır." ilkesi vardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) diyorum çünkü çok kıymet veriyorum. Mevlana Celaleddin-i Rumi diyorum. O kıymetli insana Mevlana demeyi yakıştırıyorum. Mesela çalıştığım yerde usta bir yazılımcı var. Şimdi O'na biz Üstad diyoruz. Ne oldu yani şimdi biz O'nun kölesi mi olduk ? Her sabah gelip bize naber lan köleler mi diyecek :)

İlk olarak, adını daha önce duymadığım saçma bir mezhepten olduğum izlenimini ve ihtimalini sunmuşsunuz. :lanet:
O mezheple ilgili sözlerimi sadece ve sadece sizi uyarmak için söyledim. Yoksa sizin o mezhep mensubu olduğunuzu ima etmek gibi bir amacım yok. Bunu yapmam. Büyük vebali var. Yanlış anlaşıldıysam çok özür dilerim. Hakkınızı helal edin lütfen.

1) Sizin sorularınızın tek cevabı risalelerdedir. Risaleleri okursak çok açık bir biçimde görürürüz yazım yanlışlarını, mantık hatalarını, kendini diğer insanlardan üstün görüp değişik dualar ettiğini. Benden istediğiniz risalelerden 1-2 cümlelik örnek vermekse, bunu yapmam!. Her zaman o örneğe karşı bir açıklamanız olacaktır. Her zaman mezheptir, hadistir bilmem kim şeyhtir,gavstır, ölülerden yardım istemedir bu örneklere girip çıkıp Said'in sözünü doğruymuş gibi bir şekilde açıklarsınız ki bu da çevremde gördüğüm şeyler ki açıkladıkları örneklerde başlı başına bir şirk o da ayrı bir konu. Hayır zaten, biliyorum yediremeyeceksiniz ama, insan yazdı o kitabı yazım yanlışları, mantık hatalarının olması gayet doğal ama tabi Saidçiler için o insan değil ama yinede bunu kabul ettiklerini kabul etmezler her zaman korurlar.
Bu bölümde yazdıklarınız soyut argümanlar. Delil sunmuyorsunuz. Yanlış olduğunu düşündüğünüz hususu örneklendirip açık açık yazmıyorsunuz. Bak şu kitapta kullanılan cümle böyle fakat tam 5 hata var gibi bir yaklaşım yok. Bu şekilde yazılanlara şüphe ile yaklaşmam çok normal. Ama örneklendirseniz ben de araştıracağım. Büyük ihtimalle de bu araştırmayı yaparken taptaze bilgiler öğreneceğim. Medeni insanlarız konuşup anlaşırız.


2) O ayet Kureyş müşriklerine deniyor ama Kuran her dönemde geçerli olduğu için şuan bile benim çevremde "din ve sahte din"'in ayrımını yapamayan insanlarla dolu, onlara "Kuran okuyun, öyle bir şey Kuranda yok" dedikçe, "bunca alim, şeyh, şıyh, yanlış mı biliyor? atalarımız yalan siz mi doğrusunuz" gibi bir açıklama getirdikleri için günümüzde dahi gözlemlemek mümkün.
Çevrenizdeki insanların sahip olduğu düşüncelerden hangilerinin yanlış olduğunu düşünüyorsunuz? Bunları azıcık somutlaştırın.


Bu Saidçi arkadaşların her zaman tipik özelliği vardır, tartışmaya başlayınca sizi hemen farklılaştırırlar. Her zaman siz onların fikirlerine ve değişik inançlarına uymadığınız için farklı bir kalıptasınızdır. Onlardan değilseniz, onlara karşısınızdır. Aslında bu farklılaştırma her şeyhe, alim dedikleri zalimlere inanan insanlar için ortak, ama fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Şu hayatta bir sürü mezhepten oldum, sizin gibi saçma saçma mezhepten olduğumu iddia ediyorlar. Çok açık bir şekilde "Tarih"i araştıran bir insan mezheplerin saçmalıktan başka bir şey olmadığını anlar.
Sizin düşüncelerinizi ifade etme biçiminizi biraz fütursuzca buluyorum. Bu nedenle de sizin de belirttiğiniz şekilde karşı taraftan olumsuz tepki alıyorsunuz. Daha anlayışlı olsanız belki karşılıklı fikir tartışması her iki taraf içinde verimli geçecek.
İnsanları yaftalamayı veya kategorize etmeyi gerçekten sevmiyorum. Fikri bana uyar yada uymaz ama bu saygısızlık yapacağım veya alay edeceğim anlamına gelmez. Bunu kesinlikle yapmamaya çalışıyorum çünkü her insan kıymetlidir. jehujukoo kimdir?

Kusura bakmayın ne kadar çok ayrıntıya girmek istesemde, o kadar çok tartışma yapınca konuşmanın nereye gidebileceğini seziyorum ve şimdiden bitirdim konuşmayı ama şunu söyleyeyim Saidin kitabını okudum benim "akılma, mantığıma ters" diyeyim. Kurandan başka, "din" adı altında "yazdırılan kitap" okuduğunu zanneden, Allahtan başka şeyhinin, aliminin, gavsının sözünü dinleyen herkese çok güzel bir ayet vardır; "Sizin dininiz size, benim dinim bana." Kâfirun 6.
Sizin dininiz bizim dinimiz yok. İkimizde aynı din mensubuyuz. Mesele sağlıklı konuşabilmek ve fikir teatisinde bulunabilmektir.

Güzel günler dilerim Hamza Bey...
 
Son düzenleme:
Uyarı! Bu konu 10 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı