Teorik-Fizikçiler evrenin devasa bir simülasyon olup olmadığını araştırıyor ve soruyor “Evren Devasa Bir Simülasyon mu?”
Konu Matrix filminden çıkmış gibi gözükse de uzun yıllardır teorik fizikçilerin ve bilim-insanların merakla araştırdığı bir soru. Evren aslında ileri insan uygarlığı tarafından kodlanmış bir simülasyondan mı ibaret ?
Fizikçiler, felsefi içeriği olan bu soruyu yeni geliştirdikleri bir araştırma yöntemiyle cevaplamak istiyorlar. Gelişmiş bir başka insan uygarlığı devasa boyutlarda simülasyonlar hazırlayabilir düşüncesi teorinin temelini oluşturuyor. Bu uygarlık o kadar ileri seviyede ki içerisinde milyarlarca dünyanın, milyarlarca yıldızın bulunduğu devasa bir uzay simülasyonu yaratabilir.
Eğer bu teori gerçekse, biz birbirinin içine geçmiş zincirleme bir simülasyonun içerisinde bulunuyoruz. Hatta ilk sanal evren içerisindeki ilk uygarlığı biz oluşturuyoruz.
Yakın bir zamanda Almanya’daki Bonn Üniversitesi’ndeki araştırmacılar bu konu hakkında bir makale yayınladı. Araştırmanın başındaki Silas Beane, bunun Matrix filmi gibi bir kurgu olmadığını, makalenin gerçeklik payı taşıdığını belirtti.

Washington Üniversitesi’nde bulunan bir başka topluluk bu konuyu araştırmaya devam ediyor. Profesör Martin Savage’in önderliğindeki ekip bunun mümkün olduğunu söylüyor. Şu anki gelişmiş bilgisayarlar sayesinde bir atom çekirdeğinden başlayarak büyük evren modelleri ortaya çıkarılabiliyor.
Araştırma ekibi, elimizde böyle bir teknoloji varken gelişmiş bir uygarlığın da bunu yapabileceğini söylüyor. Hatta bu teknolojiye sahip olmamızın arkasında asıl kaynağın izlerini kullanıyor olduğumuz gerçeği yatıyor.
Savage’in açıklamasına göre böylesine bir bilgisayar kuantum kromodinamiği örgü hesapları yaparak evreni dört-boyutlu bir ağa bölebilir. Bu sayede nötron ve protonları ortaya çıkaran atomaltı parçacıkların kuvveti incelenebilir. Ayrıca doğrudan bilgisayar programına kodlama yapmaya gerek yok. Böylece karmaşık fiziksel formüller ortadan kalkmış olabilir.
Araştırmacılar bu teoriden yola çıkarak evren içerisinde bulunan kozmik ışınları incelemeyi planlıyor. Böylece kozmik ışınlar içerisindeki ana kaynağın imzası bulunabilir.
Savage’in öğrencilerinden Zohreh Davoudi soruyu bir adım öteye taşıyor: “Asıl soru, aynı plaftorm üzerinde yürütülen diğer sanal evrenler ile bağlantıya geçebilir miyiz?”
Oldukça karmaşık yapıya sahip bu araştırma ne sonuç verecek bilinmiyor. Ama uzun süreceği kesin. Ayrıca net bir bilgi verip vermeyeceği de tartışılır.




milyonlarca rastlantının bir araya gelmesiyle insanoğlunun yaşam sürdürmesi arkadaşların kafasına yatmamış olacak ki; birinin bu durumu yarattığını kabul etmişler ve bir arayışa girmişler. sanırsam ki inançsız olmaları nedeniyle tanrı yarattı DİYEMEMİŞLER üstün insanoğlu(!) demişler. evren bir simülasyon evet, yolu yarılamışsınız ama insanoğlunun değil Allah’ın simülasyonu.
kabullenmek zor olabilir ama etrafınızı biraz inceleyin. bu kadar rastlantı bu kadar denge birarada nasıl olabilir. gün gelip de o tabuta girdiğinizde eyvah demeyin.
Bu da çok ‘boş’ olmuş… :D Şaka bir yana; bunlar teknolojik tabanlı felsefik tartışmalardan başka bir şey değil. Felsefeyi de insan duygu ve davranışları üzerine yapılmadıkça sevmem ve umurumda da olmaz zaten :)
allahın yarattığı simülasyon diye konuşan aynştaynı kutluyorum. bilmediği, görmediği, ispatlayamadığı ve en önemlisi sorgulama yetisi neden-sonuç ilişkisinden ibaret olan bir insanın böyle konuşmasını yadırgamamak lazım.
ya kardeş sen o tabuttan çıktığın zaman ben de orada olmayayım lütfen. labunya yaa.
cem kardeş afedersin ama senin yapacağın yoruma sokayım.
Değerli okurlar, makalelerimizde ve haberlerimizde bilimsel çizgide ve sorgulayıcı olmaya önem veriyoruz, zira biz bir bilim ve teknoloji portalıyız. Bilim ve teknoloji de elimizdeki cep telefonundan, önümüzdeki bilgisayar ekranından daha öteye de taşan konulardır. Okurken keyif almanız ise en büyük dileğimizdir.
Üslubumuz konusunda yorumlarınıza her zaman açığız ama evrenin gerçekte ne olduğunu tartışma konusuna geldiğimizde araştırdıklarımızı aktardığımızı ve bunları “kendi kafamızdan üretmediğimizi” göz önüne almanızı rica ederiz.
Saygılarımızla,
Technopat
Her neyse yaşayın işte fazla kafa yormayın.
Evren bir simülasyon olabilir bu da size koyabilir.
Bence bu hikaye, insanlarin kafasini karistirmak istiyor birileri her zamanki gibi. Kendileri tabi inanmak istiyorlar, yada inandirmak, teknolojide okadar ileri olduklarini, ama ben pek dusunmuyorum, hayalini kurmanin birilerine zevkli geldigini dusunuyorum… bence oyle birseyin hayalini karacak kapasiteye yeni geldik.. :))
bence 2 ihtimal var: 1-simulasyon olma ihtimali var. ama bu simulasyonu yapmak için çok ileri düzey bir teknoloji gerekiyor. Ve ben bunun olduguna inanıyorum, sadece farkında olmamız engelleniyor diye düşünüyorum. Mesela insan ve hayvan vucutları, ileri teknolojiye en belirgin örnek, bir vucut hücresi içinde neler yapıldığını ve yapılabildiğini belgeseller sayesinde artık biliyorum (okullarda öğretilen fasa fiso), hücreler matba makinesi gibi çalışıyor durmadan, üretiyorlar ki vucutta herhangi bir şey aksamasın. 2013 yılında dünya üzerinde yediğini öğütüpte , enerjiye ve vitamine vb. (yani vucudunun ihtiyacı için ne gerekiyorsa) çevirecek daha proje aşamasında herhangi bir teknoloji yok, bu tür bir makine yok. O YÜZDEN ARAŞTIRIN, ARAŞTIRANA VE NEDEN NİÇİN SORGULAYANA DA KIZMAYIN. SONUÇTA HERKES KOYUN GİBİ YAŞAMAK ZORUNDA DEĞİL. SAYGI DUYUN Kİ SAYGI GÖRÜN. 2- belkide bütün düşüncelerimde yanılıyorumdur.
neden varız ?? bunun mutlaka bir cevabı olmalı..Öldükten sonra bu ve benzeri birçok sorunun cevabına ulaşabilmeyi çok istiyorum…Tanrının bizleri yaratmada bir amacı olmalı… Bir deneyin içinde olabiliriz.. Güzellik- çirkinlik, iyilik-kötülük üzerine vb olabilir.. Bir bilgisayar oyununun içinde olmamız fikri de belki çok uç, çılgınca bir fikir olabilir fakat dünyamızdaki canlı-cansız herşey zaten oldukça ılgınca değil mi ? gökyüzünde gördüğümüz her yıldızda bir yaşam olabilir.. kasıtlı olarak gezegenlerimiz birbirinden çok uzak, herhangi bir ulaşım aracı ile normal seyir halinde varılamayacak kadar uzak tasarlanmış olabilir. gezegenler arası seyahat için de solucan delikleri fikri bir bilgisayar oyunu için kulağa hoş geliyor… Başka bir düşüncem bir rüyanın içinde olabiliriz.. asıl hayat biz öldükten sonra baslayacak olabilir.. Mesele rüyamızda öok yüksek birerden düşsek ve tam öleceğiniz an rüyadan uyanırız.. off be kötü bir rüyadan uyandım der güne başlarız..Zaman algısı da rüyalarda çok farklı oluyor biliyorsunuz.. Rüyamızda günler haftalar yaşıyoruz ama aslında hepsi birkaç saniyeden ibaret.. Demem o ki öldüğümüzde de off be kötü bir rüyadan rüyadan uyandım diyebiliriz… Aslında geceleri uyudugunda isstemsiz olarak rüya görecek şekilde tasarlanan canlılar olmamız bu yaşantımızında bir rüya olduğunu bize gösteren bir mesaj olabilir… Br başkasının rüyasında bile olabiliriz… Çok ileri uygarlıklarda üniversite öğrencilerinin laborauvar ortamında yarattıkları canlılar olabiliriz.. Her canlının ayrı bir tanrısı yani yaratıcısı olabilir.. Cennet cehennem fikri de aslında çok manıksız değil.. Böyle bir yaşam olabiliyorsa öldükten sonra cennet cehennemle karsılasacak olmamız da mantıksız değil.. içinde bulundugumuz deney cennet cehennem üzerine olabilir.. yaşadığımız birçok şeyin tesadüf olmadığına eminim.. bu da kader inancını doğuruyor.. Geleceğin de aslında yaşanmış ve bitmiş olduğunu düşünüyorurm.. bunu hissediyorum daha dogrusu.. Kafayı yediğimi de hissetmiyor değilim.
Bu konuyla ilgili araştırma yapılabilecek herhangi bir kitap, dergi vs. önerebilecek olan var mı?