Akıllı şehirler neden gerekli? Yaşadığımız şehirlerin bugünkü sorunları ve gelecekte bekleyen felaketler neler? Geleceğin akıllı şehirleri neden gerekli? İnsan odaklı teknoloji çerçevesinde bu sorunları ve teknolojik çözümlerini ele alıyoruz…
Teknoloji Gündemi’nin yeni bölümünde akıllı şehirleri konuşuyoruz. Anakart mimarisine bakarken bileşenleri binalara, ver iyollarını yollara benzetiriz. Hatta sistem tavsiyesi isteyen okur ve izleyicilerimizin sıkça sorduğu bir soru vardır: Darboğaz yapar mı? Bizim akıllı şehirler konusunda ele aldığımız mesele de bu, şehirlerdeki darboğazlar ve akıllı şehirler ile bunun gelecekteki çözümü.
Teknolojinin insan odaklı olması gerekiyor ve modern teknolojinin artık evlerimizde kullandığımız elektronik cihazların ötesinde, içinde yaşadığımız şehri, şehirleri değiştirmesi gerekiyor. Akıllı şehirler oldukça kapsamlı bir konu, bu yüzden bu bölümde şehir sorunlarından bahsederek ihtiyaçları belirliyoruz. Trafik sıkışıklığı, iklim felaketleri, plansız yapılaşma, çevrenin insan psikolojisine, sosyal yapıya, ekonomik yapıya etkilerini ele alıyoruz. Hatta gündemdeki önemli konulardan Ebola salgını gibi biyolojik tehditlerin yayılma hızı ve akıllı çözümlerin nasıl çözüm olabileceğini konuşuyoruz.
Teknoloji bazen sorunların sebebi olarak algılansa da geriye dönmek imkansız. Değişen hayatlarımızla birlikte ortaya çıkan sorunların tarihte de pek çok örneği var. Elbette çözümü de var, çözüm akıllı şehirler. Hali hazırda dünyada üzerinde çalışılan örnek projelerden ve teknolojilerden örnek veriyoruz. Kendi kendine yeten şehirlerde neler, nasıl olacak?
Gelecek bölümlerimizde akıllı şehirler üzerine gelişmelerden tekrar bahsedeceğiz. İyi seyirler dileriz.




Video gizlidir diyor
Sorunu düzelttik teşekkürler.
Video gizli diyor
Düzeltildi teşekkürler.
Abi ne güzel ya, teşekkür ediyorum :) bütün videoları izliyorum, severek takip ediyorum. Google dan çok technopata takılıyorum, video çıksa da izlesek misali :) emeğe geçenlere teşekkürler
Teşekkür ederiz, yeni bombalarla geliyoruz yine bu esnada yazıları unutmayın :)
Japonlar evlerini görünce daha mutevazi , bu akilli sehir fikri yinede bana yatmiyor.
20-30 yil sonra 50 milyar insan olacak deniliyor ?
daha cok yazmistim ama sildim neyse..
Tatami ölçüsüyle ufacık evlerde, ofislerde inanılmaz işler başarıyorlar. Biz de yapabiliriz.
Bir mimar olarak Japonya’nın konuya dahil bile edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. “Adamlar aşmış abi” der gibi çok klişe gelecek ancak bizim okullarımızda ancak master veya doktora tezi ile uğraşan mimarların yabancı kaynaklardan çeviriler ile hakkında yüzeysel bilgi sahibi olabildiği bazı tasarım felsefeleri, onların yıllardır süren toplumsal gelenekleri halinde. Mimarlıkta modernizm ya da minimalizm akımından bahsetmiyorum. “Less is more” gibi temel düşüncelere hiç girmiyorum. Baya baya orta hatta düşük sınıf halkın kültür ve geleneğinde yettiği kadarıyla idare etme kavramı yerleşmiş durumda. Ezelden beri son süratle tam tersi yönde ilerleyen kültürümüzün bundan bir feyz alabileceğini zannetmiyorum. Ufuk o kadar da aydınlık değil yani. Saygılar.
Akıllı şehirleri unutalım bence,Elysium misali zengin elit tabakanın fakirlerle uğraşacak ne vakti neden para kaybetme riski yok.Mars’da koloni kurma yada sadece zengin insanların yaşayabileceği akıllı şehirler olacak.Sonuçta dünyayı yöneten yahudiler ve musevilerin amacı israilde,vaat edilen toprakları amaçlıyorlar.Bu insanların da bakış açısı bizim haricimizdekiler köledir gibi hastalık bir düşünce ve amaca hizmet ettiklerinden,dünyanın ilerleyen zamanlarda çok güzel olacağını düşünmeyin.
Çöller portakal bahçelerine dönerken biz güzelim topraklarımızı neden çöl yapıyoruz? Bunu sorgulayıp daha iyisini başarmamız lazım.
Çölleri portakal bahçelerine paranın babaları çeviriyor,bizim gibi ekonomisi emlak ve montaj sanayi ile kıvranan,kan akışının sağlandığı sıcak toprakların kafa kesme mezbahasına döndüğü bir sistemde Türkiye’nin işi çok zor.Biz bekliyoruz ”baba yiğitler” çıksada araba üretse,ama baba yiğitlerin bulunduğu tüsiad kendi dümenini çevirmekle uğraşıyor.Çok siyasi açıklama gibi olsada Türkiye gibi bir ülke için mecburi.
Sevgili Ali Güngör, son bahsettiğiniz konuya istinaden, Osmanlı’da her ne kadar şehircilik anlayışı, selefi Roma İmparatorluğu’ndaki kadar gelişmemiş olsa bile, öncelikle mahalle diye tabir edilen yerleşim birimlerinin çekirdek unsurunu kurmak için ilk etapta planlanan bölgenin orta yerine bir külliye inşa edilirdi. Bu kompleks, içerisinde ilk etapta cami, daha sonra eğitim birimi olarak nitelendirilebilecek medreseler ve evsizler/düşkünler için aşevini ihtiva ederdi. Bugünün felç trafiğini bir nebze borçlu olduğumuz Osmanlı şehircilik anlayışı bile, yeni bir yerleşimi planlarken tıpkı toprağa ekilen bir tohum gibi, çevresinde yaşamı toplayacak bir çekirdek tesis inşa ederek bu işi yapardı. Günümüz modern şehircilik anlayışına göre de; bir mahalleyi oluşturabilecek etkenler, önem sırasına göre; ilk olarak bir ilkokul, sonrasında sağlık tesisi ve dini tesis, ondan sonra ticari alanların oluşturulması ve son olarak da konut gelişim alanları şeklinde kurgulanmak zorundadır. Bu sistemin ilkel halini ikibin küsür yıl önce Roma İmparatorluğu’nda bile görmek mümkünken, günümüzde konunun uzmanlarının kulak arkası edilerek apartopar kurulan Beylikdüzü örneğine bakarsak akıllı şehir örneğine ne denli uzak olduğumuzu kestirebiliriz. Biz mimarlar ve şehir plancıları, mimarlık ve şehircilik öğrencileri ve de akademisyenler olarak senelerdir seslerini duyuramayan bir kesimiz. Bu hafta işlediğiniz konu direkt olarak uzmanlık alanımda olduğundan daha fazla ilgimi çekti. Kişisel olarak sizden ricam şu; sürüklendiğimiz kaosa aldırış etmeden, hiçbir işe yaramayacağını bile bile, sizi takip eden, konunun ciddiyetinden habersiz kitleyi, laf arasında bile olsa uyarmaya devam etmeniz.
Bu bir şaka değil. İçinde yaşadığımız habitat diğer herşeyden daha ciddi bir konudur. Çünkü direkt olarak yaşamlarımız söz konusudur. Bu konuda ne kadar çok kulak çınlatılırsa, bir bilinç yaratma açısından o denli iyidir.
Görüşlerinize büyük saygı duyuyor, paylaşımlarınızı takip etmeye devam ediyorum. Başarılar dilerim.