Intel EMEA Bölgesi Başkanı Ve Genel Müdürü Frans Scheper, yarı iletken üretiminde sürdürülebilirlik ihtiyacına değindi ve Intel’in gerçek ve etkili bir değişim yarattığını vurguladı;
“İklim değişikliğiyle baş etmeye yönelik daha kararlı eylemlerin aciliyeti tartışılmazdır. Dünyanın ileri gelen yarı iletken tasarım ve üretim şirketlerinden biri olarak amacımız, yeryüzündeki her insanın hayatını iyileştiren ve dünyayı değiştiren teknolojiler üretmektir. Intel olarak daha sürdürülebilir bir işletme olma yolunda büyük adımlar attık fakat, aynı zamanda doğal dünya üzerindeki etkimizi azaltmak için daha fazlasını yapabileceğimizi, yapmamız gerektiğini ve yapacağımızı da biliyoruz.
Yenilikçi teknoloji, gerek elektrikli arabalar, gerekse güneş panelleri veya rüzgar türbinleri olsun, hepimizin daha yeşil bir dünyaya giden yolda karşılaştığımız zorluklarının üstesinden gelmemize yardımcı oluyor. Daha yeşil enerjinin ve bu enerjiyi kullanmanın daha yeşil yollarının yaratılması, hepimizin değişiklikler yapmasına yardımcı olacak. Ancak bu yeni teknolojik gelişmelerin ortak bir yönü var: Yarı iletken yongalar kullanıyorlar. Yani yarı iletken yongalara yönelik talep arttıkça, bunların üretiminin de kullanıldıkları teknoloji kadar çevreci olmasını sağlamamız gerekiyor.
Intel, önümüzdeki on yıl boyunca, dönüm noktası niteliğindeki AB girişimimizin bir parçası olarak son teknoloji yarı iletken araştırmaları, tasarımı, üretimi ve endüstri ilişkilerine 80 milyar Euro’ya kadar yatırım yapacak. Dolayısıyla, tedarik zincirini artan talebi karşılayacak kadar dirençli olmasını sağlamak için çeşitlendirerek endüstriyi yeniden şekillendirmeye çalışırken, mevcut iş yapma biçimimizi yeniden değerlendirme, teknoloji çözümleri oluşturma ve ölçeklendirme ve daha yeşil bir hale getirme şansına da sahibiz.
Gerçek ve etki yaratan bir değişim yapmamızın üç yolu var:
1. Aldığımızdan daha fazlasını vermek
Su kıymetli bir kaynak olmasının yanında, yarı iletken üretim sürecinin de merkezinde yer almaktadır. Dolayısıyla biz de, endüstrideki pek çok başka kuruluş da süreci nasıl daha sürdürülebilir hale getirebileceğimizi düşünürken suya odaklanıyoruz. Intel’in sürdürülebilir su yönetimi çalışmaları son yirmi yılda milyarlarca galon su tasarrufu yapmamızı ve su kullanımımızın yaklaşık %80’ini topluluklarımıza geri döndürmemizi sağladı. Intel’in daha geniş RISE stratejisi ve hedeflerinin bir parçası olarak, 60 milyar galon su tasarrufu sağlayarak ve tükettiğimizden daha fazla tatlı suyu yerel su havzalarına geri kazandıran su projelerini finanse ederek 2030 yılına kadar net pozitif su kullanımına ulaşmak için çalışıyoruz.
2021 yılında operasyonlarımızda 9,3 milyar galon su tasarrufu sağladık ve havza restorasyon projeleri sayesinde 2,3 milyar galon suyun geri kazanılmasına olanak tanıdık. Bu başarılar bizi net pozitif su hedefimize yaklaştırırken, küresel tatlı suyun %99’unun (hacim olarak) arıtılarak toplumlara ya da çevreye geri dönmesini ve havza projeleri yoluyla restore edilmesini de sağladı. Şimdiye kadar net pozitif su kullanımına üç ülkede ulaştık: ABD, Hindistan ve Kosta Rika.
2. Daha yeşil üretime güç vermek
Doğrudan ve dolaylı sera gazı emisyonlarımızı daha da azaltma ve daha sürdürülebilir teknoloji çözümleri geliştirme planlarımızı Nisan ayında açıklamıştık. Enerji verimliliğinin ve tasarrufunun artırılması, daha yeşil bir üretim değer zincirinin sağlanmasında ve çevresel ayak izimizin azaltılmasında hayati bir önem taşıyor. Ancak tipik bir yarı iletken üretim tesisi ya da fabrikası bir yılda yaklaşık 50.000 evin kullandığı enerjiyi kullanabilir, bu nedenle enerji verimliliği ve tasarrufunun endüstri için bir başka önemli odak alanı olması şaşırtıcı değil. Operasyonel enerjinin azaltılması halihazırda Intel’in genel iklim stratejisinin temelini teşkil ediyor. 2030 yılında operasyonlarımızda %100 yenilenebilir elektrik elde etme hedefimize ulaşarak, yonga üretiminde enerji kullanımının etkisini azaltmak için önemli adımlar atabiliriz.
2021 yılında ABD, Avrupa, İsrail ve Malezya’da yenilenebilir elektrik tedarikimizi %100 seviyesinde tuttuk ve küresel olarak %80 yenilenebilir elektriğe ulaştık. Geçtiğimiz beş yılda, 2,8 milyondan fazla ABD hanesine bir yıl boyunca yetecek miktarda, 30 milyar kWh yenilenebilir elektrik satın aldık. 2022 yılında 100 milyon kWh daha elektrik tasarrufu sağlayacak yeni ve yenilikçi projelere yatırım yapmaya devam etmeyi planlıyoruz.
3. Ayak izimizi küçültürken, birlikte ileriye doğru büyük adımlar atmak
Intel olarak, toplam emisyonları azaltmak üzere harekete geçmek için tedarikçilerimiz ve müşterilerimizle ortaklık kurmakta kararlıyız. Bu işbirliğinin hayati bir önem taşıyacağının farkındayız. Bu kadar çok farklı ülke, şirket, tedarikçi ve insan varken, emisyonları somut bir şekilde azaltmak için tüm tedarik zincirinin her aşamasında harekete geçilmesi gerekiyor. Değişim tek başına gerçekleştirilemez fakat, birlikte çalışarak ilerlemeyi hızlandırabiliriz. Faaliyetlerimiz genelinde 2040 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmak için çaba göstereceğimiz heyecan verici bir döneme giriyoruz. Kimyasal ikamesi, azaltım, enerji tasarrufu ve süreç optimizasyonu da dahil olmak üzere sera gazı azaltımlarını teşvik etmek için önemli yenilikler ve yatırımlar yapma kararlılığımız hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Bu adımların tümü, kümülatif Kapsam 1 ve 2 emisyonları azaltmaya büyük bir katkı sağlayabilir ve dolayısıyla ayak izimizi küçültmeye yardımcı olabilir.
Daha yeşil bir endüstriye giden yol
Intel olarak, zorlukların üstesinden gelmek için ilerlemeye, yeni cevaplar aramaya ve yenilikler yapmaya devam etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Teknoloji, yarı iletken endüstrisini daha sürdürülebilir üretime doğru yönlendirmenin merkezinde yer alıyor. Bu sürdürülebilirliğe, akıllı teknolojilere yapılan yatırımlarla fayda sağlayan “zekâ verimliliği” yoluyla ulaşabiliriz. Akıllı teknolojilere örnek olarak bina enerji yönetim sistemleri, endüstriyel proseslerin enerji tüketimini azaltabilen IoT (Nesnelerin İnterneti) sensörleri ve yenilenebilir enerjinin daha da fazla kullanılmasını sağlayan elektrik şebekesi kontrolörlerini verebiliriz.
Yarı iletkenlere yönelik talep ve üretim artmaya devam ettikçe, yenilikçi teknolojiye yaptığımız yatırım da artacaktır. Bu artan talebi, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele çabalarımızdan ödün vermeden karşılamalıyız.
Dünyanın dört bir yanındaki müşterilerimiz, ailelerimiz ve topluluklarımız bunu hak ediyor.“
