Anasayfa Haber Hogwarts Legacy İncelemesi

Hogwarts Legacy İncelemesi

Kitapları her ne kadar çok başarılı olsa da, filmleri milyonlar tarafından defalarca izlense de, Harry Potter oyunları asla kitaplar ve filmler kadar başarılı olamadı. Bunun en büyük sebeplerinden biri muhtemelen EA Games’in oyunları filmlerle beraber çıkartma telaşı ve özensiz tasarımları olabilir. Aslında pek çok sebep sayabiliriz ama Avalanche Software bu makus talihi sonunda kırdı. 

Hogwarts Legacy, 1870’lerde, Dumbledore’un doğumundan hemen önce geçen bir rol yapma oyunu. Alışılmadık bir şekilde beşinci yılda Hogwarts’a alınan genç bir cadı veya büyücüyü canlandırıyoruz. Bu iki yönden çok kuvvetli bir seçim. Karakterimiz derslerde diğer arkadaşlarını yakalamak zorunda ve beşinci sınıftan başlayacak olması onu bayağı özel kılıyor.

Bu özel olma hissini daha oyunun başında anlıyoruz. Oyunun başında daha Wingardium Leviosa ve Expelliarmus gibi temel büyüleri bilmeseniz bile, öğretmenlerinizin bile vakıf olmadığı kadim büyüyü görebiliyor ve kullanabiliyorsunuz. Kadim büyü hem hikayeyi şekillendiren ana metafor hem de dövüşlerde önemli bir bitirici güç.

Hikayenin ilk saatleri nefes kesici olduğundan herhangi bir şekilde spoiler vermek istemiyorum. Ama bir şekilde Hogwarts’a gelişiniz gereğinden uzun sürüyor ve Karşılama’nın büyük bir kısmını kaçırıyorsunuz. Öğrenci olarak Hogwarts’a vardığınızda da, ilk işiniz seçmen şapkasıyla tanışmak ve hangi bölüme ait olduğunuzu bulmak oluyor. Seçmen şapka burada size birkaç basit soru soruyor ve sonunda hangi bölüme ait olduğunuzu belirliyor. Ama siz bunu dinlemek zorunda değilsiniz. 4 Hogwarts bölümünden istediğinizi seçebiliyorsunuz.

Biz hep Dumbledore tarafından veya onun etkisiyle yönetilen bir okul gördük. Bu Dumbledore öncesi dönemde, müdür görevinde Phineas Black ve onun demir yumruğu var. Öfkeli tavrı, siyasi entrikaları hiç eksik olmuyor ve evet… Hogwarts Legacy’de pek çok tanıdık soy isim ile karşılaşıyorsunuz. Rookwood, Weasley, Gaunt gibi Harry Potter serisinin önemli ailelerinin üyeleri oyunda bulunuyor.

Oyunun hemen başında bize yol arkadaşı olan Profesör Fig gibi sadık arkadaşlıklar da kuruyorsunuz. Arkadaşlık ilişkileri Hogwarts’ta ve açık dünyada insanlara yardım ederek ve görevleri yaparak kuruluyor.

Açık dünya demişken… Hogwarts Legacy çok geniş bir oyun. Hogwarts şatosu tek başına bile yeterince büyükken, üzerine Hogsmade, sayısız köy ve Yasak Orman gibi tonlarca gezilecek görülecek mekan barındırıyor bu harita. 

Ek olarak bu haritayı yürüyerek keşfetmekte, süpürge binerek keşfetmekte veya hipogrifinizle gökyüzüne çıkarak gezmekte özgürsünüz. Özgürlük duygusu ve kırsal alanın enginliği ilham verici, fakat aksiyon oyunlarında tecrübeli değilseniz başlangıçta tehlikeli olabilir. Çünkü etraf kaçak avcılar, dev örümcekler ve cani goblinlerle dolu.

Asanızı kullanmayı öğrenmek hayatta kalmanın anahtarı ve biraz oyunda vakit geçirince rakiplerinizin kullandığı kalkanın farklı renklerini ve onları geçmek için hangi büyüleri kullanmanız gerektiğini anlıyorsunuz. Bu kalkan kırma hareketi düşmanları havaya kaldırmak için levioso kullanmak veya onları bir ateş büyüsüyle yakmak anlamına gelebilir. Düşman yelpazesi biraz sıkıcı ve tekrar eden yapıda olsa da ve trollere karşı yapılan savaşlar gayet eğlenceli. Ama uyarayım. Komboya dayalı bu sistem iyi pratik istiyor ve akıcı savaşlar yapmak için oyunu hızlı oynamanız şart.

Dövüşler dışında bol bol bulmaca çözüyor ve bir şeyler topluyoruz. Koleksiyon bolluğu arasında, kilitlerine sıkıştırılması gereken uçan anahtarlarla açılan ev jetonları; Kirişlere ve duvarların üstüne gizlenmiş gobstone’lar; öğrencilerin Field Guide’nın sayısız yerde gizlenmiş sayfaları; ve doğadan topladığınız büyülü yaratıklar… Liste gerçekten çok uzun.

Fantastik Canavarlar kitabından ve Harry Potter evreninden tanıdığımız pek çok yaratığı bu oyunda kaçak avcıların elinden kurtarıp, güvene alabiliyoruz. Hem çok güzel bir doğal ortam sağlıyor hem de onlara bakarak eşya geliştirmelerinde kullanacağımız materyalleri elde edebiliyoruz.

RPG açısından zayıf bir oyun olsa da Hogwarts Legacy’de fena olmayan bir Talent sistemi bulunuyor. Ayrıca hikayelerde seçimlerimizde minik değişiklikler yapabiliyoruz. Genel olarak her şey eşya seviyesi üzerinden ilerliyor ve her yerden yeni eşyalar düşürüyoruz. 

Ayrıca, daha iyi istatistiklere sahip öğeler buldukça sürekli olarak değiştireceğiniz bir yeni ekipman yağma döngüsü de var. Bunun istemeden komik yan etkisi, karakterinizin genellikle parlak renkli bir şapka, Viktorya dönemi güneş gözlükleri ve çeşitli ışıltılı eşarplar, paltolar ve tuhaf porselen yüz maskeleri ile mutlak bir kaçık gibi giyinmesidir. Komik ama en azından istediğiniz görünümü kolayca seçebiliyorsunuz.

İngiliz bölgesel aksanlarının tüm gamlarını içeren seslendirme kimilerinin hoşuna gitse de bana çoğu yerde inanılmaz ruhsuz geldi. Oyundaki seslendirmeleri gerçekten beğenemedim. Bazı karakterler en fazla “eh” seviyesinde mutlu edebiliyorlar.

Sonuç olarak Hogwarts Legacy büyük bir oyun ve Warner Bros çatısı altında çıkan en iyi Harry Potter işlerinden biri. Devam oyunları mutlaka olacaktır ve o oyunlar için şimdiden heyecanlıyım.