Laiklik Nedir? (Sekülerizm)

Sekülerizm sanıldığının aksine ateizm veya dinsizlik demek değildir. Sekülerizm başlıca iki temel önermeyi içermektedir: Birincisi devletin dinsel kurumlardan kesin bir biçimde ayrı olmasıdır. İkincisi ise farklı dinler ve inanışlardan olan kişilerin kanun önünde eşit olarak değerlendirilmeleridir. Genellikle bilgi bilmeyen veya bildiğini zanneden insanların ağızlarından türemiş olan ateizme benziyor, gibi bir ifade söz konusu dahi olamaz. Fransız sekülerizmi olarak da anılan laiklik kavramı, daha kapsamlı olan sekülerizm hareketinin bir parçasıdır. Örneğin Birleşik Krallıkta halkın büyük bir kısmı seküler olmasına rağmen devlet laik değildir ve kilise doğrudan hükümdara bağlıdır.

Peki Türkiye Cumhuriyeti seküler bir devlet midir?

Evet Türkiye cumhuriyeti Laik yani seküler bir devlettir. Herhangi bir dini bağlantısı ise yoktur. Halkın çoğunluğu müslüman olduğu için Türkiye devletinin müslüman bir devlet olduğu çıkarılamaz.

"Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz."
(Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 24)


ataturk-hutbe_16_9_1541749729.jpg


Türkiye'nin laik bir devlet olarak doğuşunun ilk aşaması olarak kabul edilebilecek halifelik makamın ve Şer'iye (Din İşleri) ve Evkaf (Vakıflar) Vekâleti'nin 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye isimli anayasası ile kaldırılmasından sonra, diğer pek çok reformun temeli olma niteliği kazandı. Devlet ve din işlerinin tam ayrımı, 5 Şubat 1937 tarihinde Türk Anayasasına dahil edilerek laiklik devrimi anayasal gelişimini kazandı.

Ama esas bu temellerin tarihsel sürecine baktığımızda Osmanlı devletine gözümüz çarpabilir. Reformist padişah olarak tanınan 2. Mahmut da ulemanın din işleriyle uğraşmalarını, hükûmet işlerinin yalnız padişahın mutlak yetkisine ait bir alanda olduğunu eylemleriyle belirtmiştir.

Kaynak:
Yazar hakkında
Strider0628

Son incelemeler

Geliştirilebilir.
“Adam olmaktır hocam, adam olmak!”
Merak edip girdim ama keyifle hepsini okudum.

Yorumlar

''Dini olmayan devlet dinsizdir. Dinsiz devlet de kafir bir toplumdan oluşur.'' Halifelik makamının kaldırılması nedeniyle yeni kurulan düzen dinci kesim tarafından bu şekilde dindar kesime empoze edilerek daha ülkemizin ilk yıllarından beri Atatürk düşmanlığı yaratılmaya çalışılmıştır.

Halifelik makamının kaldırılmasının, Osmanlı'nın son dönemlerinde gerçekleşen ve tamamen çökmesini hızlandıran belki de çökmesinin en temel nedeni olan, İngiltere destekli Vehhabi (Arabistan) isyanlarının daha sonra da diğer İslam dinine mensup ülkeler tarafından da savaş olarak yinelenerek henüz Kurtuluş Savaşı'nı atlatmış bir milleti tekrar savaşa girmesini önlemek amacıyla yapıldığını maalesef çoğu insanımız bilmez.

Halifelik makamı ilk Arap ırkındadır. Daha sonra savaşlar neticesinde el değiştirmiştir ve son olarak yine savaşla Osmanlı'ya geçmiştir. Millet kavramı ilk İslamiyet'in doğduğu Araplarda bile ümmet kavramının önüne geçmiştir. Bunu o dönemde halifelik makamını da barındıran Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarından anlayabiliyoruz. Fakat günümüzde kendi milletimize baktığımızda en milliyetçi insanımız bile millet ve ümmet kavramlarından bihaber ya da birbirine karıştırıyor.

Tam bir cahiliye dönemi diyebiliriz.
 
''Dini olmayan devlet dinsizdir. Dinsiz devlet de kafir bir toplumdan oluşur.'' Halifelik makamının kaldırılması nedeniyle yeni kurulan düzen dinci kesim tarafından bu şekilde dindar kesime empoze edilerek daha ülkemizin ilk yıllarından beri Atatürk düşmanlığı yaratılmaya çalışılmıştır.

Halifelik makamının kaldırılmasının, Osmanlı'nın son dönemlerinde gerçekleşen ve tamamen çökmesini hızlandıran belki de çökmesinin en temel nedeni olan, İngiltere destekli Vehhabi (Arabistan) isyanlarının daha sonra da diğer İslam dinine mensup ülkeler tarafından da savaş olarak yinelenerek henüz Kurtuluş Savaşı'nı atlatmış bir milleti tekrar savaşa girmesini önlemek amacıyla yapıldığını maalesef çoğu insanımız bilmez.

Halifelik makamı ilk Arap ırkındadır. Daha sonra savaşlar neticesinde el değiştirmiştir ve son olarak yine savaşla Osmanlı'ya geçmiştir. Millet kavramı ilk İslamiyet'in doğduğu Araplarda bile Ümmet kavramının önüne geçmiştir. Bunu o dönemde halifelik makamını da barındıran Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarından anlayabiliyoruz. Fakat günümüzde kendi milletimize baktığımızda en milliyetçi insanımız bile millet ve ümmet kavramlarından bihaber ya da birbirine karıştırıyor.

Tam bir cahiliye dönemi diyebiliriz.
İlk cümlede küfür edecektim neredeyse. Sonrasını iyi ki okudum. :D Dediklerinize katılıyorum hocam. Toplum hiçbir şekilde ne akılcı nede bilinçli.
 
''Dini olmayan devlet dinsizdir. Dinsiz devlet de kafir bir toplumdan oluşur.'' Halifelik makamının kaldırılması nedeniyle yeni kurulan düzen dinci kesim tarafından bu şekilde dindar kesime empoze edilerek daha ülkemizin ilk yıllarından beri Atatürk düşmanlığı yaratılmaya çalışılmıştır.

Halifelik makamının kaldırılmasının, Osmanlı'nın son dönemlerinde gerçekleşen ve tamamen çökmesini hızlandıran belki de çökmesinin en temel nedeni olan, İngiltere destekli Vehhabi (Arabistan) isyanlarının daha sonra da diğer İslam dinine mensup ülkeler tarafından da savaş olarak yinelenerek henüz Kurtuluş Savaşı'nı atlatmış bir milleti tekrar savaşa girmesini önlemek amacıyla yapıldığını maalesef çoğu insanımız bilmez.

Halifelik makamı ilk Arap ırkındadır. Daha sonra savaşlar neticesinde el değiştirmiştir ve son olarak yine savaşla Osmanlı'ya geçmiştir. Millet kavramı ilk İslamiyet'in doğduğu Araplarda bile ümmet kavramının önüne geçmiştir. Bunu o dönemde halifelik makamını da barındıran Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarından anlayabiliyoruz. Fakat günümüzde kendi milletimize baktığımızda en milliyetçi insanımız bile millet ve ümmet kavramlarından bihaber ya da birbirine karıştırıyor.

Tam bir cahiliye dönemi diyebiliriz.
Postmodern cahiliye.
 
Ben şahsen ateistim. Eğer bu ülkede laiklik olmasaydı büyük ihtimal hapis veya idam cezası alacaktım. Laikliğin olmaması durumunda ülkemiz şeriat ile yönetilirdi. Şeriat aşırı baskıcı ve insan hayatına direkt olarak etki eden bir sistem olduğu için cumhuriyetin kuruluşundan birkaç yıl sonra isyanlar çıkardı. Mustafa Kemal Paşa yine ileri görüşlülüğü ile ülkedeki hilafeti kaldırmış, iyi ki kaldırmış. Biraz konu dışına çıkmak olacak ancak ben Atatürk'ün Müslüman olduğunu düşünmüyorum. Kendisi ilhamını doğadan aldığını belirten cümleler kuruyordu. Okuduğum bir yazıda ise Kuranın Türkçeye çevrilmesinin, insanların inandığı dine karşı fikir sahibi olması ve sorgulayabilecek seviyeye gelmesi olduğu yazıyordu. Müslüman olan arkadaşlar ile istiyorlar ise tartışabilirim. İslam kuralları ile yönetilen ülkelerin hepsi sefalet içerisinde. Yani laiklik her ne kadar dinsizlik anlamına gelmiyor olsa da dinin olmadığı bir yönetim, İslam kuralları ile yürütülen yönetimden daha sağlıklıdır. Müslüman olmayan kişiler ahlaksız değildir. Tam aksine yaptığı güzel davranışları hayali cennet bahçeleri için yapmaz, doğru bulduğu için yapar. Sonuç olarak laiklik, gelişmenin ve medeniyetin en büyük etkenidir. Son yıllarda ülkeye şeriat getirmeye çalışan siyasi partilere inat laikliği sonuna dek savunacağım.
 
Şeriatın kaldırılması gerekti. Zaten 20.yüzyılda şeriatın uygulanması mümkün değildi. Olsaydı, bunu ya kendi çıkarı için ya da baskı aracı için kullanırlardı.
 
Ben şahsen ateistim. Eğer bu ülkede laiklik olmasaydı büyük ihtimal hapis veya idam cezası alacaktım. Laikliğin olmaması durumunda ülkemiz şeriat ile yönetilirdi. Şeriat aşırı baskıcı ve insan hayatına direkt olarak etki eden bir sistem olduğu için cumhuriyetin kuruluşundan birkaç yıl sonra isyanlar çıkardı. Mustafa Kemal Paşa yine ileri görüşlülüğü ile ülkedeki hilafeti kaldırmış, iyi ki kaldırmış. Biraz konu dışına çıkmak olacak ancak ben Atatürk'ün Müslüman olduğunu düşünmüyorum. Kendisi ilhamını doğadan aldığını belirten cümleler kuruyordu. Okuduğum bir yazıda ise Kuranın Türkçeye çevrilmesinin, insanların inandığı dine karşı fikir sahibi olması ve sorgulayabilecek seviyeye gelmesi olduğu yazıyordu. Müslüman olan arkadaşlar ile istiyorlar ise tartışabilirim. İslam kuralları ile yönetilen ülkelerin hepsi sefalet içerisinde. Yani laiklik her ne kadar dinsizlik anlamına gelmiyor olsa da dinin olmadığı bir yönetim, İslam kuralları ile yürütülen yönetimden daha sağlıklıdır. Müslüman olmayan kişiler ahlaksız değildir. Tam aksine yaptığı güzel davranışları hayali cennet bahçeleri için yapmaz, doğru bulduğu için yapar. Sonuç olarak laiklik, gelişmenin ve medeniyetin en büyük etkenidir. Son yıllarda ülkeye şeriat getirmeye çalışan siyasi partilere inat laikliği sonuna dek savunacağım.

Müslüman'ım lakin dini duygularım maalesef ki çok güçlü değil. Bende sizin gibi laikliği savunuyorum. Çünkü baskı, gerici, akılcı olmayan bir sistem değil kendisi. Tam tersine kendisi dini koruma altına alan bir sistem. Atatürk normalde kendisi cuma namazlarına giderdi çok yoğun olmadığı zamanlarda. Bence kendisi Müslüman'dı lakin vazifesi gereği çoğu ibadetlerini yerine getiremiyordu ki haklı sebepler bunlar. Dinsizliğe karşı çıkanlar ya da laikliğe karşı çıkanlar utanır mı bu ülkede sanmam. Çünkü kendileri akıl yoksunu ve sorgulayamadıkları için, özellikle Arap ülkeleri şu anda sürünüyor.
 
Bir de şu "Atatürk atayist!" diyen kesim var.

Yahu size ne?
İsterse budist olsun.
Bu adam ordulara ve Türk milletine önderlik edip, sana 783.562 km²'lik bir ülke bıraktı mı?
-Evet.
Gerisi önemli mi?
-Hayır.

O mesele eğer inanıyorsa Allah ile kişi arasında.

Laiklik harika bir şey.
Devlet muskacılar tarafından kullanılmıyor, halk inanç özgürlüğü ve eşitliği kazanıyor.
Daha ne olsun?
 
Laiklik bir Müslüman'ın Hristiyan ülkede adalet ararken dini yüzünden yargılanmamasıdır. Laikliğe karşı çıkan Müslümanlar, demokrasiyi bir tren gibi görür, gücü ellerine geçirene kadar zulüm gördüklerini iddia ederler, gücü ele geçirince en büyük demokrasi düşmanı olurlar.
 
Laiklik bir Müslüman'ın Hristiyan ülkede adalet ararken dini yüzünden yargılanmamasıdır. Laikliğe karşı çıkan Müslümanlar, demokrasiyi bir tren gibi görür, gücü ellerine geçirene kadar zulüm gördüklerini iddia ederler, gücü ele geçirince en büyük demokrasi düşmanı olurlar.
Atatürk dönemi çok partili geçiş dönemlerinde oldukça bu yaşandı. Darbe dönemleri de aynı şekilde olmuştur.
 
Laiklik ile Sekülerizm aynı şey değildir. burada biraz farklarından bahsedeyim. Belki bunun ile alakalı ufak bir blog yazarım ayrıca Türkiyenin günümüzde neden laik olmadığını anlatırım.

Laik bir devlette din, devlet işlerinde herhangi bir rol oynamaz. Seküler bir toplumda, dini inançlar, bireyin kişisel hayatı ile sınırlıdır, dışarıya aktarmamalı ve bağımsız olmalıdır.

Laiklik bir devlet yönetimidir, sekülerim ise bir görüştür.

Sekülerizm dini özgürlükleri korur, demokrasiyi güçlendirir, insanlarda tam bağımsızlığı sağlar. Din ve devletin ayrılmasını destekler, ancak laiklik kadar kesin bir ayrılık vurgulanmayabilir. Din, kamusal alanda daha fazla görünür olabilir, ancak devlet işlerine etki etmemelidir. Laikliğin tersine insanlar dini ele alarak parti açabilirler. Kısaca dinin kişisel bir mesele olduğunu ve kamusal alanda daha az etkili olması gerektiğini savunur.

Laiklik dinin devlette rol almamasını savunur. Dini kurumlara ayrıcalık vermez, dini kullanan din ağırlıklı partilere izin vermez.

Bence bu haksızlıktır, isteyen her türlü parti açabilmeli.

Laiklik ve Sekülerizm birbirlerine benzesede tamamen aynı şeyler değildir. Anlatırken "Laiklik yani Sekülerizm" Denmemeli.
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
Strider0628
Okuma süresi
2 dakika okuma
Görüntüleme
1.433
Yorumlar
13
İncelemeler
3
Son güncelleme
Değerlendirme
4,33 yıldız 3 değerlendirme

Tarih kategorisindeki diğer girdiler

Strider0628 adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı