Bunlar kuvvacı adamlar. Hepsinin tek ortak gayesi ve ayrı ayrı yöntemleri var. Bazılarının Atatürk ile araları çok iyi değil çünkü birçoğunda benzer vasıflar var. Atatürk aralarındaki hepsinden daha gerçekçi tabii. Enver paşa'nın özelliği etrafını kolayca etkileyebilecek büyük bir karizmasının olması ve eğitiminin de kuvvacı paşalar içinde belki en yüksek olması. Rusça - Fransızca - İngilizce - Farsça biliyor resim yapıyor, musikiden anlıyor. Tam bir entelektüel ancak asker üniforması da taşıyor. İnanılmaz bir karışım ve iyi bir lider olabilir ancak gerçekçilik konusunda zayıf. Atatürk'ün en büyük özelliği metodoloji bilmesi. Adam karşısına durum geldiği zaman onu yaşanmış, bitmiş ve olacakları biliyormuş gibi analiz edip sonuçlar içerisinden en uygununa göre hareket ediyor. Olmadı mı? Sonra ani olarak karardan geri dönüyor. Dış etmenlerden gelecek tepkiler vesaire umurunda değil. Yol değişecekse bunu o dönemin adamları arasında en iyi Mustafa Kemal paşa yapar.
Atatürk'ün arası daha çok cemal ve talat paşalar ile çok iyiydi. Hele cemal paşa öldüğü zaman canı fena sıkılmıştır. Talat paşa'nın akıbeti zaten bir Türk gencine emsaldir. O derece adanmışlıklar, ne hikayeler, ne gayeler. Bu isimlerin hepsi zat-ı şahane dediklerinden dostum. Eleştirilmeye bir yere kadar müsaitler, fazlasına taşıdıkları gaye mani oluyor.
Aralarından en çok göze batan enver paşa dahi atını düşmanın mitralyöz çalıştırması bile vatan toprağı haricinde şehadete ermiştir. Bolşeviklerle savaşırken yani. Enver paşa Osmanlı'yı yıkılışa falan da sürüklemedi ne alakası var bunun? Osmanlı zaten yıkıktı. Osmanlı dediğiniz dedeleriniz işte. Hepsinin dilinde aynı yoksulluk, cahillik, imkansızlık hikayeleri. Osmanlı zaten balkan devletiydi son bir nefes ile doğrulup içerisinde bu yukarıdaki adamlar gibileri de kullanarak misak-i milli gayesinde bir milleti yeniden içinde doğurdu. Bir devlet fişini çeker gibi yıkılmaz, devlet yıkılır, yıkıldığı çok sonraları anlaşılır. Sonra kurulur, kurulduğu da çok sonraları anlaşılır.
Enver paşa yüzünden savaşa girdik lafı yeni şafak gazetesinde manşettir. Bir laf söylerken kimin güdümünde olduğunuza dikkat edin derim.