Elveda Gülsarı hakkında düşüncelerim

Katılım
23 Ağustos 2022
Mesajlar
207
Dün bitirdim. Kaç yıldır ağlamamıştım bu ağlamama serisini bozan tek kitap oldu açıkçası. Cengiz Aytmatov'un anlatımı ve betimlemeleri daha da hüzün katıyor. Orada geçen her bir duyguyu bizzat size yaşatıyor. Bunu daha önce hiçbir kitaba söylememiştim. Çünkü ben pek kitap okuyan biri değilim. Az kitap okumadım ama çoğu mecburi idi(proje ödevi, hocamın okumamı söylediği kitaplar vs.). Fakat bu kitap başkaydı. Tanabay'ın çektiği her çileyi, mutluluğu, üzüntüyü onunla beraber iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Çıkarcıların (onlara daha söylenecek çok söz var ama forum kuralları gereği yazamıyorum) kendileri hariç kimseyi umursamayışını, yönetimde olan insanlar karşısında kendinizi her ne kadar savunsanız da boş olduğunu, kendi çıkarları doğrultusunda karar alınacağının çaresiz kabullenişi... Bu kitabın amacı aslında hikâyeden çok komünist sisteme karşı Aytmatov'un eleştirisidir. Ki aytmatov bu yüzden pek çok kişi tarafından sevildiği kadar sevilmemiştir de. Çünkü pek çok eserinde komünizmin gerçek yüzü yer almıştır.
Kitap, doğuştan yorga, gençliğinde her yere ün salan at gülsarı ve onun yılkıcısı Tanabay'ın üzerine kurulu. Başta yaşlı tanabay ve yaşlı gülsarı'yı bir tepeyi çıkmaya çalışırken görüyoruz. Yaşlanmış gülsarı gençliği olsa tepeyi göz açıp kapayıncaya kadar çıkardı. Fakat sonra zaten yaşlı olan gülsarı artık dayanamıyor, fenalaşıyor. Tanabayla ateş yakıp oturuyorlar. Tanabay, can çekişen atının son saatlerinde onunla beraber oturuyor. Işte kitap burada başlıyor. Tanabay, bu süreçte geçmişiyle hesaplaşıyor.
Sonda Tanabay'ın atın göz kapaklarını eliyle kapatıp, atın başlığını alıp arkasına bakmadan gitmesi, giderken gözyaşı dökmesi ama gülsarı'ya olan saygısından ve sevgisinden gözyaşlarını silmemesi çok koydu. Tanabay'a da kızmadım değil gelini ona laf etti diye zaten yakında ölecek olan yaşlı bir ata yük bindirip gecenin köründe tepeye çıkarması ne kadar düşünceli bir hareket tartışılır.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı