Hayatınızda en çok korktuğunuz an?

11 yaşımdayken saat 22 gibi köyde bisikletim ile dolaşıyorum. Bizim orada eğimli bir yokuş var, yolun bazı kısımları kaldırım taşı; bazı kısımları kum, toprak, çakıl falan ve bisiklet ile ordan inerken sürekli sektiğim için bacaklarım çok acıyordu. Yokuşun en başında hep 2-3 çoban köpeği olurdu ve geçenlere rahat vermezdi. Bizim evde 60m ilerideydi. Neyse meydanda dolaşmaktan sıkılmışım, havada iyice soğuduğu için eve çıkayım diyorum ama köpek falan gelmiyor aklıma tabii. (Bu arada bacaklar acıyor) Tam yokuşun başına geldim bir havlama sesi. Bacaklarım ağrıdığı için pedal da çeviremiyorum. Baktım köpekler yanıma doğru geliyorlar, bisikleti bıraktım deli gibi koşuyorum. Eve geldim, göğsüm yanıyor ve sızlıyordu. O gün bana bela oldular, hala rüyama girerler...
 
Devamı korkunçluğu bozmasın diye mi yok? :D Eve hırsız mı girmiş? Ya da bir yerde cam açıktı onu mu duydunuz?

Onlar mı geldi?
Geç oldu özür dilerim yazamadım, yorganın altına gömüldüm günün ağarmasıyla korka korka uyumuştum. Sonra annem uyandırdı işten gelince. Bilmiyorum yani o sesin kaynağını. Hırsız değil çalınan bir şey yok.
 
Çoğu zaman uyku felci geçiriyorum aylık rutin gibi, bir keresinde silüetimsi birşey görmüştüm felç anında hala unutamam ve ürkerim.
 
Bir gün cam açık yatıyordum telefona bakıyorum. Camdan karnıma bir şey geldi sonra telefonun ışığı ile bakim dedim bana doğru bakan kocaman bir çekirge direkt çığlık atıp yataktan kalktım ışığı yaktım. Tabii babamda uyandı girdi odaya ne oluyor diye çekirgeyi gördü peçete alıp çekirgeyi tuttu sonra hala canlı olan çekirgeyi şaka olsun diye üstüme fırlattı. O günden beri pencere kapalı yatıyorum.
 
Küçüktüm, yaşım 9-10 olabilir.
Dedemlerdeyiz, amcamlar Muğla'dan gelmişler.
Öğlen saatleri idi, yaz olduğundan kuzenim ile dışarıda oynamaktan bunalıp, ev serin olduğundan içeri geçtik. Kuzenim ile film izleme isteğimiz üzerine amcamın laptobunu aldı; tabi ne izleyeceğiz, o zamanlar bizde internet yok çok heyecanlandım (Onda da Vınn vardı ama internet kısıtlı olduğundan, laptopta bulunan HDDden bir film açtı). Heyecanlanmaz olaydım (Ama izlememezlik etmek, filmin yapımcılarına hakaret olurdu), aça aça Testere filmini açtı. Ben konusunu bilmiyorum tabi, hala heyecanlıyım. Üstüne filmi de bir o kadar heyecanla izliyorum, akşama kadar Testeren'in diğer bölümlerini de izledik. Bende hala tık yok aç aç bakıyorum, o kadar hoşuma gitmişti ki, Testere'nin kurduğu tuzak türlerine ayrı bir hayranlık duyuyordum, daha ne izleyebiliriz diye (Sabah yürek yemişim sanki) korku filmi yokmu diyerek, kuzenimi şıkıştırdım...Şarjı şöyle oldu böyle oldu derken saat 21:00 sularında, biz eve gidiyoruz artık. Kuzenle sabah görüşeceğiz. Eve gittik, saat 10:00 gibi yatacağım zaman lavabo ihtiyacımı karşılamak üzere tuvalete gidecektim ki, tuvalete gitmek içinde büyük bir salonu geçmek gerekiyor (Eski evimiz), tuvalette ev ile birleşik diyebilirim ama daha çok harici gibi (Aynı çatı altında ama ortada bahçeye uzanan bir koridor vardı), salonun ortasına geldim, yemin ederim yürüyemiyorum...Korkudan kafayı yemek üzereyim, ebeveynlerim yatıyor tabi. Salondan geçerken sanki farklı bir boyuta geçecekmişim, beni hiç edeceklermiş gibi geliyordu. Etraf karanlık ama göz birazcık olsada görüyor ve tanıyamadığı nesneleri ruhani varlıkları görmediğin halde onlarla özdeşleştiriyor gibi geliyordu. Ne oldu ise lavabo isteğim kalmadı ve bir anda yatağa dönerken buldum kendimi. Bir kaç gün böyle sürdü...
 
Küçüktüm, yaşım 9-10 olabilir.
Dedemlerdeyiz, amcamlar Muğla'dan gelmişler.
Öğlen saatleri idi, yaz olduğundan kuzenim ile dışarıda oynamaktan bunalıp, ev serin olduğundan içeri geçtik. Kuzenim ile film izleme isteğimiz üzerine amcamın laptobunu aldı; tabi ne izleyeceğiz, o zamanlar bizde internet yok çok heyecanlandım (Onda da Vınn vardı ama internet kısıtlı olduğundan, laptopta bulunan HDDden bir film açtı). Heyecanlanmaz olaydım (Ama izlememezlik etmek, filmin yapımcılarına hakaret olurdu), aça aça Testere filmini açtı. Ben konusunu bilmiyorum tabi, hala heyecanlıyım. Üstüne filmi de bir o kadar heyecanla izliyorum, akşama kadar Testeren'in diğer bölümlerini de izledik. Bende hala tık yok aç aç bakıyorum, o kadar hoşuma gitmişti ki, Testere'nin kurduğu tuzak türlerine ayrı bir hayranlık duyuyordum, daha ne izleyebiliriz diye (Sabah yürek yemişim sanki) korku filmi yokmu diyerek, kuzenimi şıkıştırdım...Şarjı şöyle oldu böyle oldu derken saat 21:00 sularında, biz eve gidiyoruz artık. Kuzenle sabah görüşeceğiz. Eve gittik, saat 10:00 gibi yatacağım zaman lavabo ihtiyacımı karşılamak üzere tuvalete gidecektim ki, tuvalete gitmek içinde büyük bir salonu geçmek gerekiyor (Eski evimiz), tuvalette ev ile birleşik diyebilirim ama daha çok harici gibi (Aynı çatı altında ama ortada bahçeye uzanan bir koridor vardı), salonun ortasına geldim, yemin ederim yürüyemiyorum...Korkudan kafayı yemek üzereyim, ebeveynlerim yatıyor tabi. Salondan geçerken sanki farklı bir boyuta geçecekmişim, beni hiç edeceklermiş gibi geliyordu. Etraf karanlık ama göz birazcık olsada görüyor ve tanıyamadığı nesneleri ruhani varlıkları görmediğin halde onlarla özdeşleştiriyor gibi geliyordu. Ne oldu ise lavabo isteğim kalmadı ve bir anda yatağa dönerken buldum kendimi. Bir kaç gün böyle sürdü...
Ben de korkunç herhangi bir videodan vesaire etkilenirsem gece odamın kilitli kapısını açıp mutfaktan soğuk su almaya tereddüt ediyorum. Sonuç : Odamdaki suluktan çorba gibi sıcak su içmek.
 
30 saniyeliğine gördüğüm her şeyin bulanık bir görüntü alması ve renklerin bir birine karışmış gibi olması oyunlarda ki pixxel görüntünün gerçek hayatta olduğunu hayal edin 2 kez falan oldu her seferinde de çok korkmuştum.
 
Ben de korkunç herhangi bir videodan vesaire etkilenirsem gece odamın kilitli kapısını açıp mutfaktan soğuk su almaya tereddüt ediyorum. Sonuç : Odamdaki suluktan çorba gibi sıcak su içmek.

Klişe ama korkularınızı bitirmek için yüzleşmeniz gerek der psikologlar veya bilim insanları.
Nasıl yüzleşelim, saatler boyunca korku filmimi izleyelim, ruhani varlıklarla mı uğraşalım. Hayatımızı mı bitirelim. Her zaman çözüm, yüzleşmek olmaz (Allah korusun, çoğu insan bu tür ruhani varlıkları görmek istemez).

Korku kişiden kişiye değişir. Korkmayan insanda çok, o an korkusunu orada bırakıyor veya film onun için orada bitiyor. Kimi de kafaya takıp günlerce, kaygı bozukluğu diye tabir edilen korkunun yapıtaşlarından olan anksiyeteyi yaşıyor.
 
Yıl 2014 arkadaşlarla gezideyiz. Mayıs sonu olduğu için otelde havuzu açmışlardı biz de yemekten sonra hep beraber girmiştik. Etrafta kızlar falan var aileler var ben biraz güneşin tadını çıkarıp balıklama atlamaya karar verdim. Şans eseri de belim biraz gevşekti. Atladığım anda sanki hayali bir elin vızz diye çekmişçesine şortumun dizlerime kadar inmesi bir oldu. Son saniye nasıl müdahale ettiysem tutup suyun altında tekrar belime geçirmiştim. Ama o durumu hissettiğim anda yaşadığım korkuyu başka hiçbir yerde yaşamadım.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı