Bak son kez yazıyorum. Sinir bozucu olmaya başladın. Soytarı gibi her şeye gülüyorsun.
1- İslam'ın kaynağı Kuran, hadis ve sünnettir. Sizin kıt aklınız değildir. İbn Sina bile olsan İslam'a yönelik felsefi yaklaşımlarına dikkat edeceksin. Tıp vs. alanındaki çalışmaları başımızın üstündedir.
2- İslam'ın sınırları vardır. İnanırsın, inanmazsın sana kalmış. Bu durumun Bilim ile alakası yoktur. Bilim alanında istediğin çalışmayı yapabilirsin. Sınır yoktur. (Kelam ilmi hariç)
Hocam, ben her zaman sinir oluyorum, en azından beni anlamaya başladın. Bu da bir başlangıçtır diye düşünüyorum.
Sen şu an bana saman adam safsatası yapıyorsun. Benim demediğim bir şeyi bana yapıştırmaya çalışıyorsun inanç konusunda.. Ben sana demedim ki, "İslam'ın sınırları yoktur." Ben de diyorum ki, "Evet, vardır." ama ekliyorum, "Bu yüzden İslam'ın ilme bakış açısı sınırlıdır."
Şimdi, felsefe dediğin çalışmaların hepsi bilgiyi, varlığı, doğruyu, zihni inceler ve buna yanıtlar arar. Sana örnekleme de yapacağım anla diye..
İslam, bir bilgi midir? -Evet..
İslam -> İbrahim'e Allah tarafından İsmail'i kurban edilmesi söylenir. -> Allah gökten koç indirir.
Şimdi;
Gökten koç iner mi? Gerçekte fizik kurallarına aykırıdır ve inemez. Bunu neye göre belirliyoruz? Mantığa göre;
[(kanatlılar -> uçabilir)] ∧ [(koç -> kanatlı değildir)] = [(koç -> uçamaz)]
Ama şimdi burada farklı bir faktör var. Tanrı, evreni yarattığına göre fizik kurallarına da karşı gelebilir. Evet, bunu kabul ediyorum. Benim bununla ilgili bir problemim yok. Ama Tanrının bile dışına çıkamayacağı sınırlar vardır. Evet, bilginin de sınırı vardır. Fakat bu, kafadan uydurma bir sınır değil, mantık ve matematikle oluşan bir sınır.
Peki, nasıl ve ne zaman ortaya çıkan bir sınır bu?
Örn;
Kader ve Özgür İrade kavramında ortaya çıktığını görüyoruz.
1. Allah, insanlara irade vermiştir ve seçimlerimizi kendimiz belirleriz.
2. Allah, insanların kaderini belirlemiştir ve ne yapacakları biliniyordur.
Eğer 1 numaralı durum geçerliyse, 2 numaralı durum geçerli olamaz. Eğer 2 numaralı durum geçerliyse, 1 numaralı durum olamaz. Buna mantıkta
ÜÇÜNCÜ HALİN İMKANSIZLIĞI İLKESİ deniyor. Çünkü üçüncü bir seçenekte her iki seçenekte birbirleriyle çakışıyor. İstersen deneyebilirsin, serbest..
Ama sana "İslam'ın sınırları içerisinde kalmak zorundasın." dersen, evet, bir yere kadar kabul edebilirim. Ama eninde sonunda bu sınırların dışına çıkacaktır denklem..
Yoksa benim senin ne dininle problemim olur, ne de ibadetinle.. Aynı ibadeti gerçekleştirip, bir pagana putperest desen ne, demesen ne.. Bana ne. Ama işte siz iki yüzlü davranıyorsunuz. Asıl sinir olunması gereken durum bu..