Anasayfa Haber Majorana Parçacığı Şaşırtıyor

Majorana Parçacığı Şaşırtıyor

Princeton üniversitesinde yürütülen çalışmalar, hem madde, hem de anti-madde özelliği gösteren parçacıkların varlığını ortaya koydu.

Majorana parçacıklarının varlığı aslında ilk kez 1937 yılında, Ettore Majorana tarafından teorik olarak ortaya konulmuştu. Majorana fermiyonları olarak da anılan bu parçacıkların, belirli koşullar altında hem madde, hem de anti-madde davranışları sergiledikleri düşünülüyordu. Ne var ki yakın zamana kadar bunun gerçekliğini ispat etmek mümkün olmamıştı.

Son bir kaç yıldır çeşitli üniversitelerdeki uzmanlar bu konu üzerine çalışıyorlar. Atom-altı parçacıklarının madde ve anti-madde özelliklerini aynı anda göstermesi, bilinen fiziksel kurallara pek uymadığından bu konu hayli önemli. Normalde madde ve anti-maddenin karşılaşmasının, ikisini de yok edeceği ve ortaya çok büyük enerji çıkacağı düşünülürdü. Parçacık hızlandırıcılarda yapılan deneyler de bunu doğrular nitelikteydi.

Ancak Majorana parçacıkları gerçekten varsa, bu durum uzun vadede evrenin yapısını anlamamızda büyük rol oynayabilir. Özellikle de bir türlü sırrı çözülemeyen Karanlık Madde bulmacasının çözülmesinde anahtar rol üstlenebilir. Nitekim yakın zamanda Princeton Üniversitesi bünyesinde çalışan uzmanlar, bu parçacıkların varlığını gözlemlediklerini rapor ettiler.

majorana-particle

Princeton’da yapılan gözlemler, süper iletkenlerle düzenlenen karmaşık deneylerde Majorana parçacıklarının oluşturulabildiğini ortaya koyuyor. Deneyler esnasında elektronlar ve anti-elektronlardan oluşan bir dizi yaratan uzmanlar, zincirin en sonundaki parçacığın aynı anda her iki durumda bulunduğunu görmüş, hatta fotoğrafını da çekmişler.

Bu keşif teorinin ispatı açısından hayli önemli, ancak uzmanlar henüz yolun başındalar. Majorana parçacıklarının sadece belirli koşullardaki laboratuvar deneylerinde yaratılabilmesi ve bugüne dek doğada hiç gözlenmemiş olması, işleri hayli karıştırıyor. Fakat tabii ki evrenin sırlarını çözebilmemiz için atılmış çok önemli bir adım olduğu da tartışılmaz.