Anasayfa Makale Kena: Bridge of Spirits İncelemesi

Kena: Bridge of Spirits İncelemesi

Oynanışı, grafikleri ve pek çok yanı ile yılın en iyi bağımsız oyunu olmaya aday olması muhtemel Kena: Bridge of Spirits hakkında bilmeniz gereken tüm detaylar bu inceleme yazısında yer alıyor.

Yazıya başlamadan evvel 2021 yılının oyun anlamında oldukça kurak geçtiğini belirtmek istiyorum. Bu bağlamda oynayacak pek de oyunun olmadığı şu zamanlarda Kena: Bridge of Spirits, oyun ihtiyacınızı tam anlamı ile giderebilecek oldukça başarılı bir yapım. Oynanış süresi her ne kadar kısıtlı olsa da Kena: Bridge of Spirits’i keşfetmeye odaklı ve sindire sindire oynayacak olursanız, siz de oynanış sürenizi benim gibi 30 saatlere kadar çıkarabilirsiniz.

Sevimli, minnoş ve masum görüntüsünün altında yeri gelince neredeyse Souls oyunları kadar zor olabilen bir oyun yatmakta. Kena: Bridge of Spirits ile eğlenceli ve sevimli bir dünyaya aynı zamanda da tatlı bir maceraya atılacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Kena: Bridge of Spirits zorlu boss dövüşleri, yer yer karanlık atmosferi, insanı heyecanlandırmaya yeten ve zamanla yarışılan parkur mekanikleri ile bir kez daha kitabı kapağına göre yargılamamız gerektiğini biz oyunculara öğreten bir oyun olmuş. Dilerseniz lafı daha fazla uzatmadan oyunun detaylı incelemesine geçelim.

Kena

Kena

Kena, oyunda hayat verdiğimiz ana karakter olarak karşımıza çıkmakta. Çocuksu görünümü ile adeta ilk andan itibaren oyuncuların kalbinde yer etmeyi başarabilecek bir tasarıma sahip. Oldukça masumane olan yüz hatları, kocaman gözleri, saçları ve yer yer şarkı mırıldanışları ile gerçekten onunla birlikte maceraların peşinden gitmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz.

Kena, oyunda sipirit guide (ruh rehberi) misyonu ile karşımıza çıkıyor. Amacımız ruhlar dünyasında yaşayan ve acı çeken insanların huzur bulmasını sağlamak diyebiliriz. Acı çeken ruhların acılarını dindirmek ve onları huzura erdirebilmek adına onların anılarına ve yaşadıkları zorluklara yolculuk ederek, sorunları tespit ederek ve bu sorunların üstesinden gelerek ruhların huzura ermesini sağlıyoruz. İşte tam da bu yüzden baş karakterimiz için ruh rehberi adı uygun görülmüş.

Karakter oyunda adeta bir rehber edası ile hikâyenin eşliğinde, ruhlar dünyasının dengesini bozan ruhları bulmaya ve onların yarattığı dengesizliği ortadan kaldırmaya çalışıyor.

Yan Karakterler

Kena: Bridge of Spirits aslına bakacak olursanız tam anlamı ile net bir ya da birden fazla yan karaktere sahip bir yapım değil. Evet oyunda yan karakterler elbette mevcut ancak bu yan karakterler ile etkileşimimiz ve diyaloğumuz oldukça kısıtlı.

Yan karakterlerden bahsederken bunların içeresine oyunun oynanış mekaniklerine de doğrudan etki eden “Rots” isimli tatlı mı tatlı ufak şeyleri katmıyorum. Zira benim için oyunda bir varlığı yan karakter olarak adlandırabilmem için o karakterler ile etkileşime girmek, diyaloğa girmek gerekir. Rots isimli bu varlıklar ise etkileşime girilen varlıklardan ziyade oyundaki oynanışımıza destek sağlamak amaçlı varlar. Nasıl ki herhangi bir aksiyon oyununda mesela GOW’da Kratos’un baltasına yan karakter demiyorsak, bu oyunda da ROT’lar için yan karakter dememek en doğrusu olacaktır.

Konuyu toparlayacak olursak, Kena: Bridge of Spirits yan karakterler açısından zayıf sayılabilecek bir yapım. Ancak oyunun yan karakterlere ne kadar ihtiyaç duyduğu ise ayrı bir soru. Nitekim oyunda yer alan kısıtlı yan karakterlere gelecek olursak toplamda 3 farklı yan karakter ile tanışma fırsatı buluyoruz. Bu yan karakterler doğrudan etkileşim kurabildiğimiz karakterler değil. Oyun bizi zaten bu karakterler ile etkileşime girmeye mecbur bırakıyor. Söz konusu bu karakterlerin oyunda var olma motivasyonu ise bizim yolculuğumuz boyunca bazı konularda bize yol göstermek üzerine kurulu. Aynı zamanda söz konusu bu her bir yan karakter oyunun ayrı bir bölümünü oluşturmakta.

Oyun boyunca bu karakterler hakkında yeterli bilgiye sahip oluyoruz. Ancak merak edip daha fazla detayı öğrenmemiz ise ne yazık ki pek mümkün değil. Zaten oyunun başında yer alan yan karakter dışında açıkçası düğer yan karakterler o kadar da merak uyandırıcı değiller.

Grafikler

Kena Grafik

Kena: Bridge of Spirits’in tüm oyun medyasında belki de en çok övüldüğü nokta ise tam olarak grafikleri. Yazıyı kaleme aldığım sırada bir kez daha araştırdım. Ancak oyunun Unreal Engine oyun motorunun hangi versiyonu ile yapıldığına dair ne yazık ki bir bilgi bulamadım.

Kena, oynamaya başladığınız ilk andan oyunun açılışının ilk sahnesinden itibaren size ben yeni nesil bir oyunum diye adeta haykırıyor diyebilirim. Yumuşak doku kaliteleri, ışıklar, parçacıklar, efektler, nesne hareketlerindeki temizlik, uzak çizimdeki manzaranın netliği, görüntülerin keskinliği, kontrastı, kısacası oyun her şeyi ile neredeyse tamamen benzersiz duruyor diyebilirim.

Oyun inceleme noktasında benim kadar takıntılı bir insan değilseniz belki bu kadar fazla detay dikkatinizi çekmiyor olabilir. Ancak Kena sadece ayrıntılarda değil bütüne bakıldığında da oyuncuya benzersiz bir deneyim vaat ediyor.

Bazı oyunlar için Pixar filmi kalitesinde benzetmesi yapılır ve ben genellikle bu benzetmeye karşı duran biriyim. Bana göre bunun sebebi, halen hiçbir oyunun herhangi bir animasyon filmi kalitesine ulaşmayı başaramamış olması. Evet görsel anlamda başarılı pek çok yapım var. Bu oyunların içerisinde Ratchet & Clank gibi oldukça başarılı işler olsa da bence halen o noktaya ulaşılabilmiş değil. Ancak bu benzetme için en uygun ve bu benzetmeye en yakın iki oyun bu iki yapım olabilir.

Ratchet & Clank gibi bir oyunun görsel anlamdaki başarısını gölgeleyebilecek etmenler olmasına karşın (konsola özel olması ve mali açıdan herhangi bir kısıtlamasının olmayışı) Kena: Bridge of Spirits için böyle bir durum söz konusu değil. Kena, ara sahnelerde sunduğu sinematiklerle oyuncuyu mest edebilecek kalitede görseller sunmayı başarmış durumda. Bütün oyun tecrübem boyunca keşke oyunda daha fazla ara sahne görseydim deyip durdum.

Hikâye ve sunum

Sanıyorum ki oyunu oynayan pek çok oyuncu benimle incelemenin bu noktasında hemfikir olacak. Kena: Bridge of Spirits sahip olduğu hikâye ve bu hikâyenin sunumu noktasında oldukça zayıf kalmış diyebilirim.

Kena’da oyun deneyimim boyunca benim en az üzerinde durduğum ve oyunda geçirdiğim her an ilgimi daha da fazla kaybettiğim en başlıca şey hikâye oldu. Oyun, başlarında oyuncuyu merakta bırakan ve etrafta neler döndüğünü anlamak için çaba sarf ettiren bir hikâyeye sahip. Ancak bu yapı oyun ilerledikçe yerini sıkıcı sıradan tek düze diyaloglara bırakıyor ve bir oyuncu olarak oyunun sahip olduğu hikâyeye karşı ilginizi kaybetmeye başlıyorsunuz.

Bu konuda benim gözüme takılan bir husus var. Kena, özellikle hikâye konusunda ilk başlarda özenle hazırlanmış ve detaylar ile güzelleştirilmiş bir yapım olma yolunda ilerlerken sanki geliştirme sürecinin bir noktasında bir sorun olmuş da hikâye aceleye gelmiş ve acele bir iş ortaya koyulmuş gibi. Böyle diyorum çünkü oyuncuya sunulan hikâyenin ilk bölümünde bahsettiğim özveriyi gayet net bir şekilde hissedebiliyorsunuz. Ancak oyunun ilk bölümünün ardından hikayedeki tüm gizem ve merak perdesi bir anda yok oluyor. Oyun sanki bir noktadan sonra oyuncuya anladın artık sen bu işleri hadi git görevleri yap diyor.

Kena: Bridge of Spirits hikâye sunumunu ilk etaplarda doğru yedirilmiş sinematikler, merak uyandırıcı diyaloglar ile oyuncuya ümit veriyor. Oyun belli bir noktadan itibaren hikâye sunumunu size sinematikler ile göstermektense metin tabanlı geçilebilir şekilde sunuyor. Karşınıza bir karakter geliyor bir şeyler anlatıyor, dilerseniz bu söylemleri atlayabiliyor ve oynanışa devam edebiliyorsunuz. Zaten bu mini diyaloglar genelde oldukça kısıtlı. Karşınızdaki karakter hikâye ve oyunun gidişatına yönelik size birkaç kelam söz ediyor ve sonrasında biz çoğunlukla bir iki cümle kurup yolumuza devam ediyoruz. Her bir ana görevi tamlamamızın ardından karşımıza etkileyici ara sahneler çıkıyor. Ancak bu ara sahnelerin de ne yazık ki yine süresi oldukça kısa. Belki başka oyuncular için bu kısa ve öz anlatım yeterli gelmiş olabilir. Ancak benim için ne yazık ki yeterli düzeyde değildi.

Oynanış Mekanikleri

Oynanış Mekanikleri

Kena: Bridge of Spirits oynanış mekanikleri açısından yeterli sayılabilecek bir noktada. Çeşitlilik olarak hiç fena olmayan Kena: Bridge of Spirits bu çeşitli oynanış mekaniklerin uygulanması konusunda ise bazı noktalarda ufak tefek sorunlara sahip bir oyun.

Kena içerisinde platform, bulmaca ve aksiyon öğelerini barındıran kaliteli sayılabilecek bir aksiyon macera oyunu. Ancak tekrar söylemekte fayda var oyun, bu oynanış mekaniklerinin hiçbirini ne çok zor tutuyor ne de mükemmel derecede işliyor. Ancak şöyle bir gerçek var ki birkaç animasyon sorunu dışında söz konusu bu mekanikler sorunsuz çalışıyor.

Platform

Sorunlu çalışan mekaniklerden bahsetmişken bunların ne olduğunu belirtmekte fayda var. Benim için bu konuda ilk başta zıplama animasyonu geliyor. Kena, platform ögelerinin oldukça fazla olduğu bir oyun. Oyunda paralele ilerlemenin yanı sıra belki de bir o kadar da dikey ilerleme kaydediyorsunuz. Oyununuzun hem paralel hem de dikey anlamda neredeyse yarı yarıya olduğunu düşünürseniz zıplama animasyonuna daha çok önem verirsiniz. Ancak Kena’da ne yazık ki durum böyle değil.

Kena, tek tip zıplama animasyonuna sahip bir karakter ve zıplama konusundaki en büyük çeşitliliği çift zıplama ve zıpladığı zaman nişan alması diyebiliriz. Ancak ne yazık ki karakterin zıplama animasyonunda bir hamlık söz konusu. Tok ve net bir şekilde zıpladığınızı ve yere indiğinizi hissedemiyorsunuz. Bu durumu yazılı şekilde anlatmak biraz zor. Özellikle oyunu oynayınca kendini gösterebilecek bir konu.

Tüm oyun boyunca oradan oraya zıpladığımız için oyun boyunca bu konu benim gözüme fazlası ile batan bir nokta oldu.

Zıplama animasyonunu göz ardı edecek olursak Kena, platform öğeleri açısından oldukça zengin bir oyun. Oyunda yer alan pek çok farklı parkuru bir şekilde tamamlamak oyuncuya hem tatmin hissini hem de heyecan hissini yaşatmayı başarıyor. Platform ögeleri oyun ilerledikçe daha karmaşık ve zor hale geliyor. Oyunun ilk başlarında sadece zıplama gibi basit mekanikler üzerine kurulu olan platform ögeleri zaman ilerledikçe daha kompakt ve kesinlikle daha heyecan verici diyebilirim. Kısacası oyunun zıplama animasyonları konusundaki sorununu bir kenara bırakacak olursak, Kena platform öğeleri açısından zevkli ve eğlenceli.

Savaş Mekanikleri

Oyunda yetersiz kalan bir başka nokta ise savaş mekanikleri. Kena biraz daha zorlasa neredeyse hafif bir souls like oyun olabilecek yapıda bir yapım. Ancak buna karşın oyunda yer alan aksiyon oldukça tek düze ve iyi işlenmemiş noktada. Bu tür oyunlarda elbette başta vuruş hissi oldukça önemli bir hale geliyor. Karşınıza çıkan düşmanlarınıza darbe indirmek, onların verdiğiniz darbeler sonucunda sergiledikleri animasyonlar oynanış tecrübenizi güçlendirir.

Bu konuya bir örnek vererek olayı pekiştirelim. Bir oyun düşünelim, elinizde bir balta var. Siz bu balta ile karşınızdaki düşmana bir darbe vurduğunuzda, örneğin aşağıdan yukarı şekilde bir darbe vurduğunuzda, düşman aşağıdan yukarı olacak şekilde bir animasyon ile geriye savrulur ya da sıçrayarak yere düşer. Aynı şekilde baltanı ile bir düşmana sağdan sola olacak şekilde bir darbe vurduğunuzda o düşmanın aynı doğrultuda bir animasyon sergilemesini beklersiniz.

Kena: Bridge of Spirits ise bu noktada bahsettiğim bu mekaniği her zaman doğru bir şekilde uygulayamıyor ya da uygulamıyor. Bazen karşınızdaki düşman ya da düşmanlara hangi açıdan vurursanız vurun benzer animasyonlar sergileyerek vuruş hissini ortadan tamamen kaldırıyor. Uçan düşmanların darbe aldıktan sonraki animasyonları ise tamamen gözüme batan bambaşka bir olgu oldu. Neyse ki oyunda uçan düşman çeşitliliği çok yok ve sıklıkla karşımıza çıkmıyorlar.

Sen de amma çok takıldın vuruş hissine diyebilirsiniz. Ancak oyunun üzerine inşa edildiği ana mekaniğin bu olduğunu düşünürsek kesinlikle takılmam gereken bir konu diye düşünüyorum. Aynı animasyon sorunları boss savaşlarında kendini daha da fazla gösterebiliyor. Bu bahsettiğim sorunlar oyunun her anında karşınıza çıkan ve sürekli olarak gözünüzü tırmalayan sorunlar değil. Yazının başlarında da dediğim gibi Kena pek çok şeyi harika yapmıyor ama eksik de yapmıyor. Vuruş hissi ve düşman animasyonları konusunda karşılaştığım sorunlar, tüm oyun tecrübem ve sürem göz önünde tutulduğunda oldukça minör kalıyor diyebilirim.

Savaş mekaniklerinde vuruş hissiyatı konusundaki şikayetlerimi bir kenara bırakacak olursak oyunun sahip olduğu mekanikler genelde problemsiz ve ortalama diyebilirim. Oyun boyunca aksiyonlara girerken bize eşlik eden silah olarak bir adet Sopa (Mage staff) ve yine aynı sopayı kullanarak ok ve yay ikilisi eşlik ediyor. Bu iki ana mekanik oyun boyunca aksiyonumuzun genel çehresini belirleyen mekanikler oluyor. Bunlara ek olarak oyunda farklı bir tür bomba ve rot’ları da yer yer kullanabiliyoruz. Ancak bunların etkinlik derecesinin çok olmadığını belirteyim.

Bulmaca

Kena: Bridge of Spirits bulmaca bakımından tam olması gerektiği ayarda. Oyun deneyiminiz boyunca platform ögelerine ve keşif ögelerine bulmaca sekansları eşlik etmekte. Bu sekanslar kimi zaman tamamlayacağınız parkuru hazırlamak için gerekli bulmaca öğeleri olurken, kimi zaman da alanda bir şeyleri aktif etmek için çevreyi gezmenizi ve keşfetmenize destek olacak cinsten bulmacalar.

Oyunda yer alan bulmaca ögelerinin zorluğu ise tam kararında. Çözmek için oyuncuyu yormayan bu mekanikler, genelde oyun deneyimini tazelemek ve farklılık katmak için karşınıza çıkıyor. Oyunda yer alan bulmacaları yapmak oyuncuyu oyunun hiçbir noktasında sıkmıyor diyebilirim.

Tüm bu detayların eşliğinde söyleyebilirim ki Kena: Bridge of Spirits bulmaca sekansları açısından başarılı ve doğru bir iş ortaya koymuş durumda.

Kamera

Kena: Bridge of Spirits kamera açısından da oldukça başarılı bir performans ortaya koyuyor. Kamera açıları tüm oyun deneyiminiz boyunca size tam anlamıyla destek verecek. Gideceğiniz yerleri rahatlıkla görebiliyor ve bulmacalarda kimi zaman size destek sağlıyor.

Oyunun çok nadir kısımlarında kamera sorunları ile karşılaşabiliyorsunuz. Ancak bu sorunlar majör olacak noktada değiller. Kamera ile alakalı yaşanabilecek sorunlar ise genellikle savaşlar esnasında ortaya çıkabiliyor. Bazen kamera, savaş esnasında doğru açıda olmayabiliyor. Bu durum özellikle kendini boss savaşlarında gösterebiliyor. Ancak oyunun çok büyük bir bölümünde sorunsuz ve hatta yardımcı olarak çalışan kullanıcı dostu kamera açıları, bu noktalarda da oyuncuyu çok üzmüyor.

Renk ve Işık Kullanımı

Kena: Bridge of Spirits, tüm yazı boyunca belirttiğim gibi grafikleri ile öne çıkan ve bu özelliği ile pek çok kesimden ciddi anlamda övgüler alan bir yapım. Bir oyunun grafiklerinin iyi başarılı olması için ışıklandırma ve renk uygulamalarının da başarılı olması gayet doğal.

Oyunda uygulanan renk paleti aslına bakacak olursanız çok çeşitli değil. Oyun belirli renklerin belirli tonları ağırlıkta olacak şekilde tasarlanmış olan dünyasında başarılı bir performans ortaya koyuyor. İçerisinde bulunduğunuz evrenin tamamlayıcı ögesi noktasında. Oyun deneyiminiz boyunca ağırlıklı olarak mavi, kırmızı, yeşil, gri ve mor tonları oyun tecrübenize eşlik ediyor.

Girdiğiniz mağaralarda duvarlar çoğu zaman doğru renklerde ve göze doğal gelecek şekilde renklendirilmiş. Keza aynı şekilde ağaçlar, bitkiler ve su birikintileri gibi yapılar hep oldukça doğal ve yumuşak renklerde. Oyun deneyiminiz boyunca kendinizi hoş bir dünyada hissedebiliyor olmanızın en büyük sebeplerinden biri de renklerin kullanımının oyunun her anı boyunca doğru uygulanmış olması. İç içe geçmeyen ve kararsız olmayan renkler oyun boyunca tüm nesneleri birbirinden rahatça ayırt etmenize de olanak sağlamakta.

Kena, ışık kullanımı açısından ise yeterli seviyede ancak beklentilerimin altında bir performans ortaya koyuyor diyebilirim. Bu tarz yoğun orman ve doğa temasının olduğu bir oyunda çok daha fazla yansıma ve huzme efekti beklerdim. Işık için her ne kadar beklentilerimin altında kaldı desem de bu bahsettiğim efektlerin oyunda hiç yer almadığı ya da yeterince yer almadığı anlamına gelmiyor. Ancak ormanda yavaş yavaş yürürken bir oyuncu olarak bu düzeydeki bir oyundan neredeyse her bir ağaç dalının arkasından gelen ışık huzmelerini görmek isterdim. Aynı şekilde bu huzmelere yansıma efektlerinin eşlik etmesi içerisinde bulunduğumuz evrenin atmosferini çok daha kuvvetli bir şekilde hissetmemize olanak sağlayabilirdi.

Kena özellikle yansıma konusunda cimri davranan bir oyun diyebiliriz. Oyunda yer alan ruh taşları gayet güzel yansımalar ışıldamalar sağlıyor. Ancak ne yazık ki aynı şeyi su ve benzeri çevre ögeleri için söylemek pek mümkün değil.

Tüm bu söylediklerimin oyun için bir eksi olmadığını belirtmek isterim. Oyun yine bu noktada da üzerine düşen işi gayet iyi şekilde yapıyor. Ancak ben aç gözlü ve doyumsuz bir oyuncu olarak kendi nezdimde keşke daha iyi olsa beklentisi olan bir kullanıcı olduğum için beklentilerim tam anlamı ile karşılanmadı.

RPG

Kena: Bridge of Spirits her ne kadar yarı açık dünyaya sahip bir aksiyon macera oyunu olsa da günümüzdeki pek çok oyun gibi içerisinde ufak da olsa RPG öğeleri barındırmakta. Tabi bu noktada RPG öğeleri barındırıyor derken yetenek sisteminden bahsettiğimi belirtmeliyim. Zira oyunda herhangi bir seçim yapma, farklı ilişkiler kurma, diyalog seçenekleri gibi olgular yer almamakta.

RPG/RYO hakkında detaylı bilgiye sahip olmak isterseniz daha önceden yazmış olduğum şu yazıya göz atabilirsiniz.

Kena, oyunda RPG ögeleri olarak oyuncuya geliştirebileceği üç farklı yetenek sunuyor. Bu yeteneklerden biri yakın menzilli dövüşlerinize etki ederken, diğer ikisi ise mesafeli saldırılarınıza etki ediyor. Bu yeteneklerin oyunun oynanışını çok değiştirmiyor olması ise üzücü bir durum. Oyunda tüm oyun boyunca yetenek geliştirmesi yapmadan da ilerleyebilirsiniz. Zaten bu üç daldan oluşan yetenek ağacı da, oyuncuya, kendi içerisinde oldukça kısıtlı imkanlar tanıyor.

Oyunda oyun boyunca topladığınız adı karma olan şeyler ile bu yeteneklerinizi geliştirebiliyorsunuz. Ancak bu geliştirmeler doğrudan saldırı gücünün artışı ya da saldırı hızının artışı gibi noktalara etki etmiyor. Söz konusu bu yetenekler daha ziyade düşmanlarınıza farklı yollar ile saldırabilme imkânı sağlıyor. Alt başlığın başında da belirttiğim gibi oyunda yer alan RPG öğeleri oldukça kısıtlı. Bir kullanıcı olarak halen bu yeteneklerin oyundaki varlığını sorguluyorum.

Kena, oyun trendleri gereği hafif RPG ögeleri oyununa yerleştirmeyi tercih eden bir yapım. Bu davranışı oyun endüstrisinin dinamiği gereği yapıldığını anlıyorum. Ancak madem böyle bir mekanik oyuna dahil edilecekti o halde bu mekanik daha geniş, üzerine daha çok düşünülmüş ve oyuncunun oyun tecrübesine daha çok etki eden bir yapıda olmalıydı. Bu şekilde sadece varlığı bulunan söz konusu RPG öğeleri benim oyun deneyimim boyunca çokça gözüme çarpan bir durum oldu.

Görev Tasarımları

Görev Tasarımı

Kena: Bridge of Spirits, görev tasarımları olarak başarılı bir iş ortaya koyuyor demek ne yazık ki zor. Oyunda yer alan görev tasarımları şuraya git şuradan şu kişiye ait eşyayı al ve sonra yine eşya toplamak için farklı bir noktaya git şeklinde ilerliyor. Oyun deneyiminiz boyunca zekice tasarlanmış eğlenceli görev tasarımları ile karşılaşmanız ne yazık ki pek mümkün değil.

Açıkçası Kena gibi bir oyundan çok daha başarılı bir görev tasarımı beklerdim. Ancak bu noktada hayal kırıklığına uğradığımı belirtmek isterim. Oyun tecrübeniz boyunca yerine getirdiğiniz görevlerde genellikle herhangi bir motivasyona sahip olmuyorsunuz. Bu durum da oyunda belli bir yerden sonra sıkılmanıza sebebiyet verebiliyor.

Oyunun dünyası, oynanışı ve pek çok özelliği her ne kadar eğlenceli olsa da görev tasarımlarının sıkıcı olması ister istemez oyundan sıkılmanıza yol açıyor. Oyunda yer alan görevlerde a noktasında gidip, düşmanlar ile savaşıp, düşen eşyayı alıp, b noktasına giderek yine aynı şeyleri yapıyorsunuz. Elbette bu yolda karşınıza farklı şekillerde düşmanlar, platformlar ve bulmaca mekanikleri çıkıyor. Ancak tüm bunları geçerken herhangi bir motivasyonunuz bulunmuyor. Bu durum da oyunu büyük anlamda sekteye uğratıyor.

Yan Görevler

Kena, yan görevler açısından zengin bir oyun değil. Ancak benim nezdimde bu durum eksi sayılabilecek bir özellik değil. Oyunda elbette ufak tefek yan görevler mevcut. Ancak mevcut yan görevleri yapmak için yol kat etmenize ve ekstra çaba sarf etmenize gerek yok. Zaten söz konusu bu yan görevleri yapınca elde ettiğiniz büyük bir fayda da söz konusu değil. Yan görevler oyunda sadece sizin oyunun dünyasını daha detaylı keşfetmenize olanak sağlıyor.

Oyunda yer alan görevler çeşitli ruh mektuplarının köy merkezinde yer alan posta kutularına iletilmesi üzerine kurulu. Her mektubu yerine koyduğunuz yan görevde belirli ve kısıtlı bir bölge açılıyor, bu bölgeyi temizliyor, oradaki ruhların huzura kavuşmasını sağlıyor ve ROT’ları özelleştirmek için kullanabileceğiniz kaynaklar kazanıyorsunuz. Bunun yanında ufak tefek de kısa yolların kilidini açmış oluyorsunuz.

Ancak bu söylediklerimi ben olumsuz bir yön olarak görmüyorum. İçi boş yan görevler ile sıkıcı şekilde seviye kasmaktansa daha konsantre bir oyun oynamak benim için artı bir özellik. Zaten son dönemlerde her açık dünya oyununda yer alan gereksiz boş yan görevler ile oyun saatinin uzatılmasından şikayetçi olan bir oyuncu olarak, bu durum benim için artı puan dahi sayılabilecek bir özellik.

Dünya

Oyun sahip olduğu dünya açısından oldukça güzel. Yemyeşil alanlar, içerisinde çiçeklerin ve bitkilerin bolca olduğu mağaralar, eşsiz geniş uzak çizim manzaraları ve ufak tefek ahşap mimarideki evler, dünyayı muhteşem derecede güzel hale getirmiş durumda.

Oyunu oynadığım her dakika boyunca durup öylece manzarayı izlemek istedim. Panoramik anlamda oyun size güzel manzaralar sunmayı ihmal etmiyor. Renk ve ışıklandırma noktasında da belirttiğim gibi doğa temasını işleyen oyun, sahip olduğu iyi renklendirme ile içerisinde bulunmaktan rahatsız olmayacağınız bir dünyayı size sunuyor.

Oyunlarda yer alan mağara gibi kapalı alanlar genellikle sahip oldukları kasvetli hava sebebiyle bir noktadan sonra oyuncuyu yorabiliyor, boğabiliyor. Ancak bu durum Kena: Bridge of Spirits oyununda mevcut değil. Mağaraların içeresinde yer alan botanik yapı, ara ara sağdan soldan mağaranın içerisine dolan ışık huzmeleri gibi yapılar, bulunduğunuz ortamın kasvetine kapılmanızın ve bu alandan sıkılmanızın önüne geçmeyi başarmış durumda.

Müzik ve Ses Tasarımı

Oyunun grafiklerden sonra belki de en çok konuşulan alameti farikalarından bir diğeri ise pek tabi oyunda yer alan eşsiz müzikler. Oyun boyunca çalan müzikler yer yer oyuncunun ruhunu okşarken aksiyon anında çalan vurmalı ezgiler de oynanışına heyecan katıyor.

Kena, oyunda yer alan müzikler konusunda diğer yapımlar gibi ruhsuz bir yapım değil. Oyun boyunca müziklerin üzerine kafa patlatıldığı, özveri ile ve tutku ile bu müziklerin yapıldığını rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Oyunda yer alan eşsiz müziklerden bir örneği aşağıda bulabilirsiniz.

Ses tasarımı ise böyle bir oyun için yetersiz kalmış sayılabilecek durumda. Yürüdüğünüzde çıkan sesler, ortam sesleri, düşman sesleri gibi çoğu tasarım ortalama kalmış. Bir aksiyon oyununda düşmanlarınızın hareketlerini duyabilmek tabiri yerindeyse ses kasabilmek önemlidir. Böylelikle düşmanlarınız ile çatışma halindeyken arkanızda ya da kör noktanızda bulunan bir düşmanın size saldırısını savuşturabilirsiniz. Ancak ne yazık ki Kena: Bridge of Spirits bu açıdan beklentilerinizi tam anlamı ile karşılayamayacak bir yapım.

Bu anlattıklarıma ek olarak yine düşmanlarınıza vurduğunuz zaman çıkan sesler de yeterince tok ve tatmin edici düzeyde değil. Ayrıca platform ya da bulmaca sekanslarında yer alan ses tasarımları da yine bana yetersiz gelen başka bir öge oldu.

Düşman Çeşitliliği

Kena: Bridge of Spirits düşman çeşitliliği açısından oynanış süresini ve oyunun boyutunu göz önünde bulundurduğunuzda hiç fena olmayan bir çeşitlilik sunuyor.

Oyun boyunca hem minyon diye tabir edebileceğimiz görece zayıf düşman çeşidi yeterli, hem de boss anlamında cömert olan bir yapım olmuş Kena. Özellikle boss niteliğine sahip düşmanlar hem mücadele edilmesi zor canavarlar hem de canavar tasarımı açısından oldukça iyiler.  Oyunda yer alan her bir boss birbirinden önemli ölçülerde farklılıklar gösteriyor. Karşınıza çıkan ve çıkacak olan boss türündeki canavarlar oyuncunun heyecanlanmasını sağlıyor.

Oyunda yer alan düşman çeşitliliği aynı zamanda oyun tarzınızın da çeşitlenmesine yol açıyor. Kimi zaman düşmanlara bomba atarak onların kabuklarını kırmaya ve zayıf noktalarına saldırmaya çalışırken, kimi zaman ise düşmanların tıpkı Horizon Zero Dawn oyununda olduğu gibi üzerlerinde beliren ve düşmanların zayıflamasına sebebiyet veren özel noktalara nişan almanız gerekebiliyor.

Kena bu özelliği sayesinde oynanışı ve savaşları her daim diri tutmayı ve heyecanlı bir yapıda sürdürmeyi başarıyor.  Kena’nın ileri safhalarında ise, oyunun başlarında kesmiş olduğumuz birkaç adet boss bir noktadan sonra normal düşman olarak karşımıza çıkmaya başlıyor. Belki de bu durum kendi adıma Kena: Bridge of Spirits’in sahip olduğu düşman çeşitliliği konusunda söyleyebileceğim tek eksi nokta. Bir de uçan canavarlar! Oyunlarda yer alan uçan tüm canavarlardan nefret ediyorum!

Sonuç

İnceleme yazısının sonuna geldiğimize göre belirtmeliyim ki Kena: Bridge of Spirits benim için başarılı bir yapım ve başında geçirdiğim saatlerden zevk alarak oyunu oynadım. Elbette pek çok oyunda olduğu gibi Kena da bazı eksikliklere hatalara elbette ki sahip. Ancak oyunun sahip olduğu hatalar ve eksiklikler oyun bütüne bakıldığında benim gözümü tırmalayan etmenler olmadılar.

Yapısına ve büyüklüğüne bakacak olursak Kena gibi oyunlara çok daha fazla ihtiyacımız var. Yerini bilen, yapması gereken şeyi kısıtlı tutan ama bunu iyi yapan bir oyun. En önemlisi de Kena oyuncuyu yoran ve bıktıran bir yapım değil. Üstelik bunu yarı açık dünyaya sahip yapısı ile başarıyor. Oyun istese pek çok benzeri gibi sıkıcı uzun yan görevler, birbirini tekrar eden savaşlar gibi ögeleri oyuncuya sunabilir ve oynanış süresini çok daha uzatabilirdi. Ancak bunun yerine oyuncuya konsantre bir oyun deneyimi sunan Kena, benim gerçekten takdir ettiğim bir yapım oldu.

Yılın oyunlarında Kena’nın ne kadar yeri olur bilemiyorum. Ancak şahsım adına 2021 yılı içerisinde oynadığım ve gözüm kapalı şekilde en iyi bağımsız oyun ve en iyi müzik ödüllerini rahatlıkla verebileceğim bir yapım oldu. Son olarak oyunun Epic Games Store’da bilgisayar oyuncuları için oldukça makul ve iyi bir fiyattan satışa çıkıyor olması da erişilebilirlik açısından olumlu başka bir yön.

Artılar:

  • Mükemmel müzikler
  • Hoş grafikler
  • Oyuncuyu sıkmayan oyun akışı
  • Dengeli oyun dağılımı

Eksiler:

  • Bazı animasyonlar ham
  • Savaş çeşitliliği yeterli değil

İlginizi çekebilir: Psychonauts 2 İncelemesi