Alman subaylarla anlaşmazlıkları çözülemeyen Mustafa Kemâl Paşa, 20.09.1917 tarihinde Halep'ten Enver Paşa'ya, Talat Paşa'ya ve Cemal Paşa'ya sunulmak üzere uzunca o meşhur raporunu yazar.
Halkla Osmanlı idaresi arasındaki bağlar kopmuştur. Olabildiğince idareden uzak kalmayı tercih etmektedirler. Genel bakım, ticaret ve ekonomi çökmüştür. Para sorunu namuslu kişileri yoldan çıkarmaya zorlamaktadır.
Ordu çok zayıftır. Lazım olan miktarın 5/1 elde vardır. M.Kemâl'e gönderilen 59. Tümenin %50si ayakta durmaya mecali kalmayan zayıf erlerdir. Sağlam gözükenler 17-20 yaşlarında çelimsiz, gelişmemiş çocuklarla 45-55 yaşında işe yaramaz insanlardır. Subayların sayı ve nitelikleri yetersizdir.
M.Kemâl, savunma siyaseti ve elde kalan neferlerin korunması siyasetinin izlenmesi gerektiğini bildiriyor..
Sina cephesinin bir Osmanlı komutası altında olması, Falkenhayn'ın bir Osmanlı kumandanı emrinde çalışması ve Kres'in 7. Ordu Komutanının emri altında olması gerektiği aksi halde etkisiz bir komutan haline geleceğini ve vatanın kaderi söz konusu olduğunda zorunlu olarak seyirci kalmaya tahammül edemeyeceğini söyler.
Almanların savaştan yararlanarak ülkeyi sömürge haline getirmek ve ülkenin bütün kaynaklarını ellerinde tutmak politikasına karşı olduğunu devlet yöneticilerinin hiç olmazsa Bulgarlar kadar Türk bağımsızlığına dikkat etmesi gerektiğini aksi halde fedakarlıklarda bulunulmaya devam edildikçe Almanların daha çok yüz bulup daha fazlasını isteyeceklerine dikkat çekmişti.
Falkenhayn'ın herkese karşı bölgede önceliğinin Alman çıkarları olduğunu dile getirdiğini, yüzbinlerce Türk kanının onun 2 dudağı arasına emanet edilemeyeceğini, yurdumuzun yararına aykırı hareket edeceğinin aşikâr olduğunu söylüyordu.
Falkenhayn, Arapların Türklere düşman olduğunu bu nedenle onları Almanların kazanabileceğini dillendirmesi ve yaptığı harp planlarıyla Arap coğrafyasını ve Türkiye'yi Alman idaresine almaya çalıştığının gizli olmadığını açıklıyordu.
Enver Paşa, M.Kemâl Paşa'nın geniş ve ayrıntılı raporuna verdiği 2 Ekim tarihli kısa yanıtta, önerilerin hiçbirini kabul etmemiştir.
M.Kemâl ise istifa etmek zorunda kalmıştır..
M.Kemâl'in 24 Eylül 1917 tarihli 2. Raporu Özetle:
Sina cephesindeki düşman ve bizim kuvvetlerimizin rakamlara dayanan gerçek durumu ince ayrıntılara değin gözününe koyuyor, eldeki kuvvetlerle saldırı değil savunma yapılması gerektiğini anlatıyordu. Falkenhayn'ın saldırıya geçme düşüncesini yanlış buluyor, Alman batı cephesi dahil olmak üzere yurtiçinde ve yurtdışında olan bütün kuvvetlerin bu cephede toplanması gerektiğini zaruri görüyordu.
Sina cephesinde 2 Ordu karargahının sığmayacağını Falkenhayn'ın düşüncelerinin yanlış olduğunu cepheyi tek bir kişinin komuta etmesi gerektiğini Arıburnu ve Anafartalar'da 11 tümeni ve bir süvari tugayını başarı ile kullanmış ve 10 tümenlik 2.Orduyu idare etmiş ve İngiliz ordusunu yenmiş bir komutanın istenilen tecrübeyi kazandığını yazıyordu.
Sina Cephesinin gerçek ihtiyaçlarının Almanlar tarafından Gizlendiğini ALDATILDIKLARINI yazıyordu. 5 ay boyunca Falkenhayn'ın memleketimize yarar bir iş yapmadığını aksine 5 ayı ziyan ederek memleketimize zarar verdiğini söylüyordu.
Falkenhayn'a ne askeri ne de siyasi asla güveni olmadığını, onun emri altında görev yapmanın vatanın çıkarları için asla faydalı bir sonuç dogurmayacağını dil döküyordu.
Son olarak Enver Paşa'ya şunları söyledi:
"Vatanımın çıkarları ve kendi şeref ve haysiyetimin aşağılanmaması için benimle ilgili aşağıdaki 2 karardan birinin acilen verilmesini istirham ederim:
1. Falkenhayn Sina Cephesinde görev alamaz. Sina'nın savunması yalnız 7. Ordu Komutanına ait olur.
2. Ya da ben 7.Ordu'nun komutasından affolunurum.
Cevap verilmediği taktirde kendi emri altında vazife yapmayacağımı Falkenhayn'a tebliğ edeceğim."
M.Kemâl'in 20 ve 24 Eylül tarihli raporlarına Enver Paşa 2 Ekim 1917'de verdiği cevapta Mehmetçiğin kanını Alman komutanların emrine mühürlemiş Türk Paşası dururken Almanlara güvenmeyi tercih etmiştir.
M.Kemâl istifa edip gitmiştir. Uluğ İğdemir sonraki olayların M.Kemâl'i haklı çıkardığını 31 Ekim 1917'de İngilizlerin Kudüs ve bütün Filistin'i aldıklarını Kudüs yenilgisi üzerinden bir kaç ay sonra 1918'de Falkenhayn Y.O.K alındığını yazar.
Bunun bedelini Mehmetçik sefalet içinde şehit edilerek öder...
Halkla Osmanlı idaresi arasındaki bağlar kopmuştur. Olabildiğince idareden uzak kalmayı tercih etmektedirler. Genel bakım, ticaret ve ekonomi çökmüştür. Para sorunu namuslu kişileri yoldan çıkarmaya zorlamaktadır.
Ordu çok zayıftır. Lazım olan miktarın 5/1 elde vardır. M.Kemâl'e gönderilen 59. Tümenin %50si ayakta durmaya mecali kalmayan zayıf erlerdir. Sağlam gözükenler 17-20 yaşlarında çelimsiz, gelişmemiş çocuklarla 45-55 yaşında işe yaramaz insanlardır. Subayların sayı ve nitelikleri yetersizdir.
M.Kemâl, savunma siyaseti ve elde kalan neferlerin korunması siyasetinin izlenmesi gerektiğini bildiriyor..
Sina cephesinin bir Osmanlı komutası altında olması, Falkenhayn'ın bir Osmanlı kumandanı emrinde çalışması ve Kres'in 7. Ordu Komutanının emri altında olması gerektiği aksi halde etkisiz bir komutan haline geleceğini ve vatanın kaderi söz konusu olduğunda zorunlu olarak seyirci kalmaya tahammül edemeyeceğini söyler.
Almanların savaştan yararlanarak ülkeyi sömürge haline getirmek ve ülkenin bütün kaynaklarını ellerinde tutmak politikasına karşı olduğunu devlet yöneticilerinin hiç olmazsa Bulgarlar kadar Türk bağımsızlığına dikkat etmesi gerektiğini aksi halde fedakarlıklarda bulunulmaya devam edildikçe Almanların daha çok yüz bulup daha fazlasını isteyeceklerine dikkat çekmişti.
Falkenhayn'ın herkese karşı bölgede önceliğinin Alman çıkarları olduğunu dile getirdiğini, yüzbinlerce Türk kanının onun 2 dudağı arasına emanet edilemeyeceğini, yurdumuzun yararına aykırı hareket edeceğinin aşikâr olduğunu söylüyordu.
Falkenhayn, Arapların Türklere düşman olduğunu bu nedenle onları Almanların kazanabileceğini dillendirmesi ve yaptığı harp planlarıyla Arap coğrafyasını ve Türkiye'yi Alman idaresine almaya çalıştığının gizli olmadığını açıklıyordu.
Enver Paşa, M.Kemâl Paşa'nın geniş ve ayrıntılı raporuna verdiği 2 Ekim tarihli kısa yanıtta, önerilerin hiçbirini kabul etmemiştir.
M.Kemâl ise istifa etmek zorunda kalmıştır..
M.Kemâl'in 24 Eylül 1917 tarihli 2. Raporu Özetle:
Sina cephesindeki düşman ve bizim kuvvetlerimizin rakamlara dayanan gerçek durumu ince ayrıntılara değin gözününe koyuyor, eldeki kuvvetlerle saldırı değil savunma yapılması gerektiğini anlatıyordu. Falkenhayn'ın saldırıya geçme düşüncesini yanlış buluyor, Alman batı cephesi dahil olmak üzere yurtiçinde ve yurtdışında olan bütün kuvvetlerin bu cephede toplanması gerektiğini zaruri görüyordu.
Sina cephesinde 2 Ordu karargahının sığmayacağını Falkenhayn'ın düşüncelerinin yanlış olduğunu cepheyi tek bir kişinin komuta etmesi gerektiğini Arıburnu ve Anafartalar'da 11 tümeni ve bir süvari tugayını başarı ile kullanmış ve 10 tümenlik 2.Orduyu idare etmiş ve İngiliz ordusunu yenmiş bir komutanın istenilen tecrübeyi kazandığını yazıyordu.
Sina Cephesinin gerçek ihtiyaçlarının Almanlar tarafından Gizlendiğini ALDATILDIKLARINI yazıyordu. 5 ay boyunca Falkenhayn'ın memleketimize yarar bir iş yapmadığını aksine 5 ayı ziyan ederek memleketimize zarar verdiğini söylüyordu.
Falkenhayn'a ne askeri ne de siyasi asla güveni olmadığını, onun emri altında görev yapmanın vatanın çıkarları için asla faydalı bir sonuç dogurmayacağını dil döküyordu.
Son olarak Enver Paşa'ya şunları söyledi:
"Vatanımın çıkarları ve kendi şeref ve haysiyetimin aşağılanmaması için benimle ilgili aşağıdaki 2 karardan birinin acilen verilmesini istirham ederim:
1. Falkenhayn Sina Cephesinde görev alamaz. Sina'nın savunması yalnız 7. Ordu Komutanına ait olur.
2. Ya da ben 7.Ordu'nun komutasından affolunurum.
Cevap verilmediği taktirde kendi emri altında vazife yapmayacağımı Falkenhayn'a tebliğ edeceğim."
M.Kemâl'in 20 ve 24 Eylül tarihli raporlarına Enver Paşa 2 Ekim 1917'de verdiği cevapta Mehmetçiğin kanını Alman komutanların emrine mühürlemiş Türk Paşası dururken Almanlara güvenmeyi tercih etmiştir.
M.Kemâl istifa edip gitmiştir. Uluğ İğdemir sonraki olayların M.Kemâl'i haklı çıkardığını 31 Ekim 1917'de İngilizlerin Kudüs ve bütün Filistin'i aldıklarını Kudüs yenilgisi üzerinden bir kaç ay sonra 1918'de Falkenhayn Y.O.K alındığını yazar.
Bunun bedelini Mehmetçik sefalet içinde şehit edilerek öder...